YETİŞTİRME YURTLARINDA DİN HİZMETLERİ VE REHBERLİK
(DİYARBAKIR ÖRNEĞİ)
Müberra AKTÜRK*
Giriş
İnsanın doğduğu zaman zayıf ve yardıma muhtaç oluşundan
bahseden “Allah sizi güçsüz olarak yarattı” mealindeki ayet, (Rum 30/54)
bugünün pedagoji ve psikoloji ilimlerince de kabul edilen, “insan yavrusunun
bakılmaya ve korunmaya muhtaç oluşuna” işaret etmektedir. Ona bu bakım ve
koruma ile şefkati sunacak olan en değerli
müessese ise aile ocağıdır
.
İnsan doğduğu ilk andan itibaren anne ve babasını taklit
etmeye başlar. Çocuğun ilk öğrenme yöntemi taklittir.
Çocuk sahip olduğu taklit özelliği ile anne ve babasını kopya etmeye
çalışır.
Pedagojik araştırmalar,
çocuğun kişiliğinin %60 oranında okul öncesi döneme karşılık gelen 0-6 yaş
aralığında aile ortamında oluştuğunu ortaya koymaktadır. 0-6 yaş arası,
çocuk gelişiminin hızla yönlendiği kritik yıllardır. Bu erken gelişim
yıllarında temeli atılan beden gelişimi, psiko-sosyal gelişim ve kişilik
yapısının, ileri yaşlarda yön değiştirmekten çok aynı yönde gelişme şansı
daha yüksektir.
Anne ve babanın müspet davranışlarının çocuğa yansıması,
çocuğun dini yaşantısının temellerini oluşturmaktadır.
Çocuk ilk dini tecrübeyi aile ortamında edinir. Psikologlar, çocuk
dindarlığının gelişmesinde yetişkinlerin önemli etkilerini tespit ederek,
neticede dini uyanışı yetişkinlerin teşvik, destek ve etkilerine
bağlamaktadırlar.
Çocukların dini bilgilerinin oluşması aşamasında en önemli faktörü ailenin
oluşturduğu yapılan anket sonucunda da ortaya çıkmıştır.
Aile içinde tam olarak onaylanan dini davranış ve tutumlar, çocuk da yer
edecek, o da benzer tutum ve davranış geliştirecektir. 9-13 yaş grubunun
gelişiminde sırasıyla aile, okul ve çocuğun kişisel düşüncesinin gelişmiş
olması etki yapar.
Yetiştirme Yurtları
Aile çocuğun dini eğitiminde temel etkendir. Ancak aile
ortamından mahrum olan “Korunmaya Muhtaç Çocuk” olarak ifade edilen
anne-babasız veya ihmal ya da istismar edilen çocuklar dini eğitimden de
yoksun kalmaktadırlar. Her çocuk anne ve babaya sahip olma ve yaşanılabilir
bir ev ortamında yetişme hakkına sahiptir. Ancak çeşitli sebeplerle çocuk bu
haklarından mahrum olduğunda ve yakın akrabalar tarafından sahiplenilmemesi
durumunda bakımını ve en iyi şekilde yetiştirilmesinin koşullarını devlet
yerine getirir ve kanunlarla bu ilişkiler düzenlenir. 2828 Sayılı Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununa dayanarak yapılandırılan ve
teşkilatlanan çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarında, 0-18 yaş grubunda
olan korunmaya muhtaç çocuklar bulunmaktadır. Öğrenim görmeleri halinde, bu
çocuklar 25 yaşına kadar kurum hizmetlerinden faydalanmaktadırlar. Ülkemizde
korunmaya muhtaç çocuklara hizmet veren toplam 202 yetiştirme yurdu ve çocuk
yuvası bulunmaktadır.
Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel Müdürlüğü’nün 2004 yılı sonu verilerine göre, ülkemizde halen 0-12
yaşları arasındaki 9.000 çocuk yuvalarda ve 13-18 yaşları arasındaki
yaklaşık 10.000 çocuk yetiştirme yurtlarında olmak üzere toplam 19.000
çocuğa kurum bakımı altında hizmet verilmektedir. Gelişmiş toplumlarda
korunmaya muhtaç çocukların %75’i koruyucu aile yanında yaşamaktadır.
Ülkemizde ise bu oran %2’lere bile ulaşamamaktadır. Yapılan araştırmalar,
kurum bakımı altında büyüyen çocukların aile yanında büyüyen çocuklara göre
daha fazla fiziksel ve davranışsal sorunlar yaşadıklarını göstermekte ve
aile ortamına benzer ilişkilerin kurulup geliştirildiği kurumlarda bu
sorunların biraz olsun azaldığını göstermektedir.
Küçük yaşlarda yetiştirme yurtlarına yerleştirilen
çocuklar fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerini
tamamlayamazlar, diğer çocuklara göre geri kalırlar. ABD’de çeşitli
kurumlarda yetişmiş 1-4 yaş arasındaki bir grup çocukla, uygun olmayan aile
koşulları içerisinde yetişen ve anneleri çalışan bir grup çocuk
karşılaştırılmıştır. Çocuklar yetişkin oluncaya kadar izlenmiş ve topluma
uyumları incelenmiştir. İnceleme sonucunda,
uygun olmayan aile koşulları içerisinde yetişen çocukların %18’inin
uyumsuzluk gösterdiği ortaya konurken, uyumsuzluk oranının kurumlarda
yetişen çocuklarda %34.5 gibi çok daha yüksek bir düzeyde olduğu
saptanmıştır.
Yetiştirme yurtlarında kalan öğrencilerin kendilerini
toplumdan soyutlamamaları ve gelecekte karşılaşabilecekleri sorunların
üstesinden gelebilme becerilerini geliştirebilmeleri adına, 6-14 yaş grubu
için Harran Üniversitesi ve Sabancı Üniversitesinin ortaklaşa yürüttükleri
“Kendini Keşfet Projesi” çocuklar üzerinde olumlu etkiler bırakmıştır.
Bilkent Üniversitesi Öğrenci Konseyinin Toplumsal
Duyarlılık Projeleri kapsamında yürütmüş olduğu Yetiştirme Yurtları Projesi
de bu alanda yapılan çalışmalardandır. Yapılan bu çalışmalarda düzenli
olarak her hafta sonu çocuklarla etkinlikler düzenlenmekte ve onlarla vakit
geçirip çeşitli sosyal aktiviteler yapılmaktadır. Projeye katılan öğrenciler
yaşadıklarından son derece memnun olduklarını ve daha fazla neler
yapılabileceği hakkında ki görüşlerini dile getirmişlerdir.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
ile Milli Eğitim Bakanlığı Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü arasında
imzalanan protokol dahilinde sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumlarının
çalışma alanları ve referansları genişletilmiştir. Sosyal hizmetler ve çocuk
esirgeme kurumunda yetişmiş kız meslek lisesi mezunu olan kızların
yetiştirme yurtlarında istihdam edilmesini öngören protokol, bu alanda
yapılan en iç açıcı çalışmalardandır. Aynı ortamdan gelen “Eğitimli Bakıcı
Anneler” iş ve istihdam ortamı bularak hayata kazandırılmış, annelik
yaptıkları çocukları da bildiklerinden uyum sorunları yaşamamışlardır.
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel Müdürlüğü
arasında imzalanan 26.02.2007 tarihli İşbirliği Protokolü; Kurum
tarafından verilen hizmetlerin ve koruyucu önleyici sosyal hizmetlerin
etkin kılınarak halkın bilinçlendirilmesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
toplum üzerindeki etkinliğinden yararlanmak, Kurum tarafından bakılan kadın,
çocuk, genç, yaşlı, özürlü vb. kişilerin "Türk örf, adet, inanç ve milli
ahlakına sahip kendine güvenen, insan sevgi ve saygısıyla dolu, Atatürkçü
düşünce, Atatürk ilke ve inkılaplarına uygun olarak yetiştirilmelerine"
yardımcı olmak, Diyanet İşleri Başkanlığı personelini Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumunun vermiş olduğu hizmetler hakkında bilgilendirmek
amacıyla hazırlanmıştır.
Protokolde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yükümlülükleri;
- Kurum tarafından bakılan kadın, çocuk, genç, yaşlı,
özürlü vb. kişilerin “Türk örf, adet, inanç ve milli ahlakına sahip, kendine
güvenen, insan sevgi ve saygısıyla dolu, Atatürkçü düşünce, Atatürk ilke ve
inkılaplarına uygun olarak yetiştirilmeleri" amacıyla bilgilendirilmelerinde
İlahiyat eğitimi almış, konusunda uzman personel görevlendirmek suretiyle
yardımcı olmak,
-Toplumun bilinçlenmesinde; çocuk ihmal ve istismarının
önlenebilmesi için, ailelerin bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları,
çocukları küçük yaşta evlendirmemeleri, sokakta çalıştırılmaması, suça
yöneltilmemesi ile töre cinayetleri, koruyucu aile, ailelerin çocukları ile
sağlıklı ilişki kurması ve sokakta bekleyen tehlikeler gibi konularda
toplumda bilinç ve duyarlılığın arttırılması,
- Başkanlığın din görevlilerine yönelik hizmet içi eğitim
programlarında, Kurumun vermiş olduğu hizmetlerin tanıtımına yer vermesi,
- Konu ile ilgili verilerin Başkanlığın web sayfasında
yayınlanarak halka ulaşmasını sağlaması,
- İlgili kurum ile işbirliği içerisinde bulunarak
çalışmalarla ilgili gerekli koordinasyonun sağlanması,
-Başkanlığın süreli ve diğer yayınlarının imkanlar
ölçüsünde, bağlı kuruluşlarda bulunan kütüphanelere ücretsiz olarak
verilmesine yardımcı olunması şeklindedir.
Bilimsel olarak çocuğun en iyi yetişebileceği
ortamın aile ortamı olduğu, çocuğun kimliğini ve kişiliğini ailesinin
belirlediği ve yön verdiği bilinmektedir. Şayet çocuk aile ortamında
bakılamıyorsa ve kurum bakımında ise çocuğun günlük aktivitelerini yerine
getirebilecek imkanların yanında temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek
koşulların hazırlanarak sunulması ile birlikte kişilik gelişimine katkı
verebilecek, onun sağlıklı ve kendine güvenen birey olmasını sağlayacak
uygulamalara ihtiyaç vardır. Bu süreçte görev alacak personelin kimlerden ve
nasıl olacağı, öncelikle konu ile ilgili meslek elemanlarının bu tür
kuruluşlarda istihdamı çok önemlidir. Kuruluşlarda istihdam edilen sosyal
hizmet uzmanı, psikolog, çocuk gelişim uzmanı ile birlikte dini danışman da
mutlaka istihdam edilmelidir.
Yetiştirme Yurdunda kalan çocukların dini rehbere
ihtiyaçlarının olduğu açıktır. Rehber ya da Dini danışman terimlerinin
anlamlarına baktığımız da; Rehberlik bir insandan diğer bir insana;
problemler karşısında seçenekler sunmak, o problemleri tanımasını sağlamak
ve çözüm önerileri sunarak yardım etmek demektir. Rehberlikte, özellikle
bireyin kendini tanımasına ve gerçekleştirmesine ağırlık verilmektedir.
Rehberin görevi ise, varılacak olan nokta ve oraya giden yolları ve her
birinin özelliklerini belirtmek, yolda durulacak, görülecek noktaları işaret
etmek, yanlış yollara sapılmamasına yardımcı olmaktır. Verilen bilgilerin
ışığında yollardan birini seçmek, gidiş şeklini tayin etmek, rehberlik
edilenin vereceği kararlardır.
Dini danışmanlık ise; daha çok ahlak ve ahiret
problemlerinden ortaya çıkan değer sorunlarıyla ilgilenen bir yardım
mesleğidir. Dini danışman, kendisine getirilen probleme, danışanın kendisi
için belirlediği yardım kaynağı açısından yaklaşır ve danışana yardım eder.
Dini danışmanlık teori ve pratikle birlikte oluşur.
İslam dini yetimlere özellikle
ilgi göstermiş, Peygamberimiz ise onlara verdiği değeri gerek fiilleri,
gerekse sözleri ile bizzat göstermiştir. Kendisi de bir yetim olarak büyümüş
olan Peygamber Efendimiz (S.A.V), bazı hadislerinde "yetimin başını okşayan
kişinin eli altındaki saçlar kadar günahının affolacağını"
"yetimin âhını almaktan ve onu ağlatmaktan sakınılması gerektiğini"söylemiştir.
Kur’ân-ı Kerim'de Yüce Allah, yetimlere iyi davranılmasını (Nisa 4/36),
onların isteklerini kendi isteklerinden önde tutmayı (İnsan 76/8), onları
doyurmayı (Beled 90/15), onlar için harcama yapmayı (Bakara 2/177, 215),
mallarının idaresinde en güzel tutumu göstermeyi (En’am 6/152, İsra 17/34),
rüşdlerine erince mallarını en güzel şekilde onlara vermeyi, haksızlık
etmemeyi (Nisa 4/2, 6, 9), onlara kötü muamele yapmamayı (Duha suresi 93/9)
emretmiş; yetimlere ikram edilmemesini (Fecr 89/17) ve onların ezilmesini
(Maun 107/2) yermiş ve onların mallarını haksızlıkla yiyenleri karınlarına
ateş doldurmuş olanlara benzetmiştir (Nisa 4/10).
Sonuç ve Öneriler
İslâm inancının insanlığa
getirdiği ilkelerden biri olan yetimleri koruma ilkesi tek başına, İslâm
dininin yetimlere verdiği önemi ve bizlerin onlarla dinimizin emri olduğu
için ilgilenmemiz gerektiğini gösterir. Yetiştirme yurtlarında kalan
çocukların maddi her türlü ihtiyaçları en iyi şekilde temin edilmeye
çalışılırken, en fazla ihtiyaçları olan dini ve ahlaki gelişimleri geri
planda kalmıştır. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bu alan da en
etkin desteği Din Görevlilerinin vermesi gerekmektedir.
Bu bildiri; Diyarbakır’da
Yetiştirme Yurdunda kalan çocuklara yönelik yapılan din eğitimi
çalışmalarının sistemli hale getirilmesi ve uygulamanın diğer illerdeki
yurtlarda da yaygınlaştırılması için konuya dikkatleri çekmek üzere
hazırlanmıştır.
Diyarbakır Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu’nda kalan
kız öğrencilerle ve yurt yöneticileriyle yapılan
birebir görüşmelerde, öğrencilerin dini bilgilerinin seviyesinin tespitine
yönelik sorulan sorularda, öğrencilerin kendi emsallerine nazaran yetersiz
dini bilgiye sahip oldukları görülmüştür. İlgili kurumda kalan öğrencilere
ilişkin bu araştırmada gözlem, katılımcı gözlem ve açık uçlu görüşme
yöntemleri uygulanmıştır. Gözlemler sonucunda öğrencilerin dini bilgileri
edinebilecekleri bir ortam olması halinde memnun kalacakları sonucuna
varılmıştır. Yetiştirme Yurtlarında “Gönüllü Ablalık” projesi gibi varolan
çalışmaların benzerlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da
uygulamaya geçirilmesi dini bilgileri severek öğrenebilmeleri açısından
olumlu olacaktır.
Diyarbakır İl Müftülüğüne
bağlı Toplu Konut Kur’an Kursunun öğrencileri ile birlikte bu alanda bir
takım çalışmalarımız olmuştur. Öğrencilerle beraber yetiştirme yurdu
ziyaretlerinde bulunup, ev ortamından mahrum olan çocukları evlere davet
edip, ramazan ayında ve önemli günlerde bir araya gelerek güzel vakitler
geçirilmiştir. Ziyaretlerin sonunda, öğrencilerin yapılan bu ziyaretten çok
memnun oldukları gözlenmiş, ilk fırsatta tekrar ziyaret etmek istediklerini
belirtmişlerdir. Çocukların ziyaretlerimize verdikleri tepkiler ise hep
olumlu olmuştur. İlk ziyaretimizde Kutlu Doğum Haftası olması münasebetiyle
çocuklara çeşitli ikramlar ve Diyanet İşleri Başkanlığının yayınlarından
kitaplar hediye edilmiştir. Gelenek haline getirmeyi hedeflediğimiz bu
ziyaretlerin hem Kur’an Kursu’nda öğrenim gören öğrenciler, hem de
yetiştirme yurtlarında kalan çocuklar için faydalı olacağını düşünüyoruz.
Resmi ziyaretlerden
hoşlanmadıklarını söyleyen çocuklar, daha sıcak ve samimi ortamlarda daha
rahat hareket etmektedirler. Bu açıdan ziyaretlerimizde onların hoşlarına
gidecek uygulamalara yer vererek duygusal yakınlık sağlanmıştır.
Cezaevlerine yönelik din
hizmetleri konusunu özel olarak ele alan Diyanet İşleri Başkanlığının,
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumlarında ki gençlere yönelik vaaz
programlarını da organize ederek, yurtlarda gerekli uzman personeli
istihdam etmesi gerekmektedir. Burada hizmet verecek Diyanet personelinin
pedagojik formasyona sahip, insan ilişkilerinde başarılı, hepsinden önemlisi
din hizmetlerinde olduğu gibi, bu iş için gönüllü olması esastır.
Kur’an Kurslarımızda Yaz Kursları adıyla yaz mevsiminde
ilköğretim çağında ki çocuklara verdiğimiz eğitimin benzerinin, yetiştirme
yurtlarındaki çocuklara yönelik olarak da gerçekleştirilmesi, dini terbiye
alma konusunda aile eğitiminden yoksun olan çocuklara bir nebze yol
gösterici olacaktır. Ayrıca kandil gecelerinde Kur’an Kurslarında ve
Camilerde yapılan programların çocuklara hitap eder tarzda, slayt
gösterileri, piyesler, ilahiler gibi çeşitli etkinliklerle buralarda da
gerçekleştirilmesi, çocukların dini günler ve gecelerden mahrum kalmamaları
adına atılabilecek adımlardandır.
Gençlerle yapılan görüşmelerde ilmihal
bilgilerinin yetersizliği dikkat çekicidir. 12-18 yaş grubunda bulunan
gençlerin temizlik, abdest, gusül gibi konularda bilgilendirilmeye
ihtiyaçları vardır. Bu alan da istihdam edilecek olan personelin
öğrencilerle samimi bağlar kurması, haftanın belli günlerinde, yönetici ve
öğretici personelce tespit edilen dini konularda veya öğrencilerin merak
ettikleri konular üzerinde konuşmaları için gerekli ortamın sağlanması
faydalı olacaktır.
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu
Genel Müdürlüğü
arasında imzalanan İşbirliği Protokolü çerçevesinde Diyanet İşleri
Başkanlığının konunun hassasiyetine dikkatleri çekmesi ve en kısa zamanda
burada yapılacak olan hizmetleri organize etmesi gerekmektedir. Diyanet
personelinin kendi çabalarıyla yapmaya çalıştığı bu tür hizmetlerin göz ardı
edilmemesi en kısa zamanda organize edilerek düzenli hale getirilmesi
Diyanet İşleri Başkanlığının en elzem görevi olmalıdır. Çünkü buralarda
yetişen çocukların kötü yollara teşvik edilmesi ve zorlanması sonucunda
Cezaevlerine düşmesi yaşanan olaylardandır. Cezaevine düşmeden bu çocuklarla
ilgilenmek, iyi ve kötüyü ayırt etmelerini sağlamak elbette daha anlamlı
olacaktır.
Kaynaklar
1. Feriha Baymur, Yeni Doğmuş Çocuk ve Süt
Çağında Eğitim, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, Ankara,
1952, s.14
5. Mehmet Emin Ay, Çocuğun Dîn Eğitiminde Ailenin
Önemi, I. Aile ve Çocuk Sempozyumu, Bursa, 4-6 Ekim 1991.
6. Kerim Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin
Gelişmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1983, s.46.
7. Beyza Bilgin,
Mualla Selçuk, Din Öğretimi, Gün Yayıncılık, 4. Baskı, Ankara, 1999, s.217
9. Şerafettin Sayar
http://www.sosyalhizmetuzmani.org.
10. Harran
Üniversitesi, Toplumsal Duyarlılık Projeleri.
11. John Bowlby,
Çocukları Anlamak, Gendaş Yayınları,
İstanbul, 1998, s.71
12. Milli Eğitim
Bakanlığı, Eğitimde İşbirliği Protokolü Uygulamaları Genelgesi, 2006/30
13.
Sosyal Hizmetler Ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, 2007/1146
Beyza Bilgin, Mualla Selçuk, Din
Öğretimi, Gün Yayıncılık, 4. Baskı, Ankara, 1999, s. 217
Şerafettin Sayar http://www.sosyalhizmetuzmani.org
Harran Üniversitesi, Toplumsal Duyarlılık
Projeleri.
John Bowlby, Çocukları Anlamak,
Gendaş Yayınları, İstanbul, 1998, s.71
|