aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Makaleler ;

<<<Sosyal Hizmetler Makaleleri

Yeni Bir Bilim Dalı: Manevî Sosyal Hizmetler

İbrahim Veli // Milli Gazete // 26.11.2008

Hızlı bir değişim sürecinde olan memleketimizde son yıllarda ortaya çıkan toplumsal ve ahlakî sorunları giderme anlamında çok yönlü sosyal hizmet türlerine ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye’de daha çok sosyal politika çalışmalarıyla tanınan Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Seyyar’ın editörlüğü altında Rağbet Yayınları tarafından Manevî Sosyal Hizmetler kitabı bu ihtiyacın karşılanmasında çok önemli bir gelişmedir. Dünyada sosyal bilimlerde ve buna bağlı olarak sosyal hizmetlerde özellikle manevî gelişmeler karşısında memleketimizin sosyal bilimcilerinin ve ilahiyatçıların bu gelişmeleri çok geriden takip ettiklerini dikkate alırsak bu bilimsel çalışmanın stratejik önemi ortadır. Değişik İlahiyat Fakültelerinde veya dinî kurumlarda görevli akademisyenlerden oluşan bir avuç akademisyen, Ali Seyyar’ın önderliğinde sosyal hizmetler alanında maneviyat odaklı bir açılım sergilemişler. M. Naci Kula, Saadettin Özdemir, Saffet Sancaklı, Üzeyir Ok, Yusuf Küçükdağ ve Zeki Tan gibi gayretli bilim adamları, özürlüler, yaşlılar ve çocuklara yönelik olarak hem bütüncül boyutuyla hem de dinimize uygun teorik ve uygulamaya dönük ufuk açmışlar. Bu alanda ihtiyaca binaen veya şartların bir gereği olarak ortaya çıkan manevî sosyal hizmetler, önemli bir boşluğu dolduracak niteliktedir.

Aslında maneviyat odaklı sosyal hizmetler, sosyal ve çevresel şartlardan kaynaklanan dinî ihtiyaçları dikkate aldığı gibi, dinî içerik taşımayan konuları da içermektedir. Dolayısıyla uyum sorunu olan dindar ve dindar olmayan her vatandaşın manevî sosyal hizmetlere ihtiyacı vardır. Diğer taraftan sosyal hizmetler, sosyal politikaların maddî olmayan boyutunu temsil etmesi hasebiyle ayrıca vurgulanmasına gerek kalmayacak kadar da manevîdir. Çünkü maddî olmayan her şey, aslında manevîdir. Sosyal İslâm alanında çalışmaları ile tanınan ünlü ilahiyatçı Prof. Dr. Faruk Beşer’in de bu doğrultudaki tespitleri önemlidir. Ona göre “İnsanın maddî tarafı kadar da manevî tarafı vardır, hükmü en azından eksiktir. Çünkü insanın manevî yönü diğerine göre çok daha büyüktür. O halde manevî ihtiyaçları hesaba katmayan bir ideoloji, bir ekonomik ya da siyasî sistem de eksiktir”.

Aslında insanların düşünmeleri, kalben duygulanmaları, vicdanen rahatsız olmaları, içten sevmeleri, kendilerini yalnız hissetmeleri gibi bütün içsel olgular, hep manevîdir. Dolayısıyla sosyal hizmetlerin ana hedeflerinden birisi olan kişinin huzuru ve saadeti, manevî ihtiyaçların karşılanması ile mümkündür. Bu yönüyle manevî sosyal hizmetler, insanı manevî varlığı ile birlikte bir bütün olarak gören ve onu sosyal hayatta huzur içinde yaşamasını sağlamak isteyen bir hizmet türüdür. Bu tespit doğrultusunda maneviyat içermeyen, manevî ihtiyaçları dikkate almayan sosyal hizmet uygulamaları da her yönüyle yetersiz kalacaktır. Memleketimizdeki tablo da maalesef bu yöndedir. Uygulanmakta olan seküler ve pozitivist içerikli sosyal hizmetler, insana saadet vermemektedir. Pozitivist sosyal hizmet anlayışında ve uygulamasında maneviyat, sadece insanın haleti ruhiyesi ve psişik hallerinden oluşmaktadır. Pozitif bilimlere dayanan statükocu sosyal hizmetler, fizikî âlem ve varlıkların yanında kişilerin tutum ve davranışların üzerinde yoğunlaşıp, davranışların toplumsal normlara göre değiştirilmesini amaçlamaktadır. Halbuki manevî sosyal hizmetler, olgusal gerçekliklerin ötesine giderek, bunların varlık sebebini ve hikmetlerini araştırır. Manevî bilimlere dayanan sosyal hizmetler anlayışında, hem fizik ötesi âleme, hem de kişinin fıtratına ve ruhuna yönelme vardır. Manevî sosyal hizmetler, hem insanın manevî hallerine yönelir, hem toplumsal yapıda bunların oluşumuna katkı sağlayan manevî değerlerin unsurlarıyla ilgilenir, hem de kişinin ahiretini düşünerek, manevî rehberlik görevlerini üstlenir. Kişinin manevî kaynaklarının gün ışığına çıkartarak, tutum ve davranışlarında tabiî bir değişimin elde edilmesine yönelik hizmetlerde bulunur.

Manevî sosyal hizmetler, bilimsel araştırmalarla elde edilen bilgiyi, Allah'a iman ve O’na yakın olmak için bir vasıta bilirken, pozitivist sosyal hizmetler, bilimsel çalışmaları sadece bilgi olsun diye yapar. Seküler sosyal hizmetler, bilgi kaynaklarını bilimsel bilgi ile sınırlı tuttuğu ve dolayısıyla kapalı bir sistem içinde kaldığı için, uygulamaya dönük faaliyetleri de yetersiz kalmaktadır. Acıları paylaşma, psiko-sosyal dertlere çare bulma (sosyal rehabilitasyon) ve muhtemel sıkıntıların önünü keserek (koruyucu sosyal hizmetler), bunların yerine şahsî (kişisel) ve içtimaî barış, huzur, mutluluk, saadet, sevinç ve neşe ikâme etmek, gerek manevî, gerekse profan (dünyevî) sosyal hizmet uygulamalarının müşterek hareket noktalarıdır. Ancak manevî sosyal hizmetler, bunun ötesinde bütün insanların ebedî saadeti kazanmaları için, kişilerin manevî dünyalarına da hitap eder. Buna göre, insanların geçici dünya hayatıyla ilgili bazı psiko-sosyal ve ekonomik sıkıntılarını giderme, burada huzur içinde yaşamalarını sağlama, sevgi ve muhabbet besleme, acıma ve yardım etme gibi hususlar, sosyal hizmetlerin sadece bir yanını teşkil eder.

Bu açıdan manevî sosyal hizmetler, kişilerin hem dünyevî, hem de uhrevî mutluluğunu sağlama amacını güder. Kişilerin sonsuz saadet diyarına sağ salim varana kadar dünyada sosyo-ekonomik ve manevî yönden güçlü ve sağlıklı olmanın yanında sırât-ı müstakîm üzere bulunmaları yönünde gayret gösterir. Sosyal bilimleri ile manevî bilimleri birlikte değerlendiren Manevî Sosyal Hizmetler, çok disiplinli bir bilim dalı olması hasebiyle başta İlahiyat Fakültelerinde olmak üzere Tıp Fakültelerinde, Sağlık Meslek Yüksek Okullarında ve tabiî ki Sosyal Hizmet Bölümlerinde ders olarak okutulmalıdır. Gerçek sosyal hizmet anlayışının tam ve olgun hâli ise, insanları ahirette de ebedî bir mutluluğa kavuşturmak için, dünyevî sosyal çalışmalarda da manevî destek hizmetlerini ortaya koymakla gerçekleşecektir.

Google Arama terimlerinizi girin Arama formu gönder
 
Web www.sosyalsiyaset.net