YAŞLILIĞA
BAĞLI BAKIM SORUNLARINA ÇÖZÜM OLARAK SOSYAL POLİTİKALAR
Ali SEYYAR
Giriş
1. Yaşlılıktan
Kaynaklanan Bakıma Muhtaçlık Sorunlarının Mahiyeti
1.1. Bakıma
Muhtaçlık Kavramının Boyutları
1.2. Bir
Toplumsal Sorun Olarak Bakıma Muhtaçlık
1.3. Bir
Sosyal Risk Türü Olarak Bakıma Muhtaçlık
2. Bakıma
Muhtaçlıktan Kaynaklanan Sorunların Çözümüne Dönük Dünyada
Uygulanan Sosyal Politikalar
2.1. Bakım
Sorunlarının Eğitim ve Meslek Politikaları Kapsamına Alınması
2.1.1 Bakım
Konusunun Sosyal Boyutuyla Bilimselleştirilmesi
2.1.2. Eğitim
Kurumlarında Sosyal Bakım Meslek Bölümlerinin Açılması
2.1.3.
Sosyal Bakım Meslek Elemanlarının Yetiştirilmesi
2.1.3.1.
Yaşlı Bakıcılığı (Yaşlı Bakım Uzmanı)
2.1.3.2.
Hasta Bakıcılığı veya Hemşirelik (Uzman Hasta Bakıcısı veya
Hemşire)
2.1.3.3.
Özel Eğitim (Özel Eğitimci)
2.1.3.4. Aile
Bakıcılığı (Uzman Aile Bakıcısı)
2.3.1.5.
Manevî Terapi veya Sosyal İlahiyat (Manevi Terapist veya Sosyal
İlahiyatçı)
2.2. Bakım
Sorunlarının Sosyal Güvenlik Politikaları Kapsamına Alınması
2.2.1.
Sosyal Bakım Güvence Sistemlerinin Özellikleri
2.2.1.1.
Primli Model Kapsamında Sosyal Bakım Güvencesi
2.2.1.2.
Primsiz Model Kapsamında Sosyal Bakım Güvencesi
2.2.1.3.
Primli ve Primsiz Modelin Birlikte Uygulandığı Sosyal Bakım
Güvencesi
2.2.2.
Sosyal Bakım Güvence Sistemlerinde Temel İlkeler
2.2.2.1.
Koruyucu Sağlık ve Tıbbî Rehabilitasyon Hizmetleri
2.2.2.2.
Evde Bakıma Destekte Öncelik
2.2.2.3.
Bakım Kalitesinin Sağlanması
2.2.2.4.
Ekonomik ve Rasyonel Bakım
2.2.2.5.
Bakıma Muhtaç Kişiye ve Bakıcı Aile Fertlerine Sosyal Güvence
2.2.2.6.
Değişik Türlerde Kurumsal Bakım Hizmetleri
3. Bakıma
Muhtaçlıktan Kaynaklanan Sorunların Çözümünde Türkiye’de
Oluşturulan Sosyal Politikalar
3.1. Sosyal
Bakım Eğitimine Dönük Adımlar
3.2. Sosyal
Bakım Güvence Sistemine Dönük Adımlar
3.2.1
Özürlüler Kanununun Çıkarılması ve Bakıma Muhtaçların Dâhil
Edilmesi
Sonuç ve
Öneriler
Kaynaklar
YAŞLILIĞA BAĞLI BAKIM SORUNLARINA ÇÖZÜM
OLARAK SOSYAL POLİTİKALAR
Doç. Dr. Ali Seyyar
Giriş
Hızlı bir şekilde yaşlanan toplumlarda
meydana gelen en önemli sosyal risklerin başında, doğumda
beklenen ortalama yaşam süresinin artmasıyla birlikte, yaşlılığa
bağlı bakıma muhtaçlık sorunu gelmektedir. Yaşlılık, kendine has
biyolojik, fizyolojik, psikolojik ve sosyal hususiyetleri ile
insan hayatının kaçınılmaz ve geri döndürülmez sürecin son
dönemidir. Bu dönem, kısa veya uzun sürmekle birlikte en
nihayetinde ölüm ile sonuçlanmaktadır. Ölüm öncesi son
dönemlerini yaşayan yaşlılar genelde birçok sorunla
karşılaşmaktadırlar. Bunların Başında fiziksel güçten düşme,
meslekî ve toplumsal fonksiyonlardan ayrılma, sosyo-ekonomik
statü kaybına uğrama, sosyal etkileşimden mahrum olma, toplumdan
kısmen veya tamamen uzaklaşma gelmektedir. Bu durumda yaşlılar,
yalnızlığa ve içine kapanmaya kadar itilebilmektedir. Bunun bir
sonucu olarak da kendini lüzumsuz ve faydasız hissetme ve
bunalımların içine sürüklenme gibi yan etkiler de ortaya
çıkmaktadır.
Bu yan etkilenmeler, özellikle sakatlanma,
ileri yaşlılık, sağlıksız ve erken yaşlanma gibi faktörlerden
dolayı başkalarının fizikî, tıbbî ve sosyal desteği olmaksızın
hayatlarını idame ettiremeyecek kadara bakıma muhtaç yaşlılar
için daha da geçerlidir. Yaşlılarda bakıma muhtaçlık sorunu,
kapsam olarak sadece bakıma muhtaç yaşlıları
ilgilendirmemektedir. Onlar için yoğun bir mesai harcayıp büyük
fedakârlıkta bulunan ve-fakat bazen strese de yakalanan bakıcı
aile fertleri ile yakınları bakıma muhtaçlık sorununun bir
parçasıdır. Makalemizde bakıma muhtaç yaşlıların ve onlara
bakmakla mükellef aile fertlerinin sorunlarına temas ettikten
sonra sosyal politika ve sosyal hizmetler kapsamında bir çözüm
formülü olarak oluşturulan bakım güvence sistemlerini
değerlendireceğiz.
1. Yaşlılıktan
Kaynaklanan Bakıma Muhtaçlık Sorunlarının Mahiyeti
1.1. Bakıma
Muhtaçlık Kavramının Boyutları
Yaşlılığa bağlı
bakıma muhtaçlık, hayatın diğer evreleri gibi çoğu zaman tabiî
ve kaçınılmaz bir olgudur. Çeşitli fonksiyonlarda, fizikî
kapasite ve imkânlarda gerileme ile birlikte organizmanın
dokusal ve fizyolojik çözülme sürecinde
tedricî olarak bakıma muhtaçlık da kendisini göstermektedir.
Bakıma muhtaçlık, tüm yaşlılar için şu veya bu şekilde söz
konusu olan bir durumdur ve bu yönüyle de aynı zamanda bireysel
bir olaydır. Kişinin kalıtım özellikleri, beslenme
alışkanlıkları, hayat şartları, çevre ortamı, psikolojik ve
fizyolojik yapısı gibi birçok unsur, bakıma muhtaçlığa erken
veya geç, sorunlu ya da az sorunlu olarak sebebiyet vermektedir.
Bakıma muhtaç
duruma gelmiş yaşlılar, günlük hayata ait her zaman tekerrür
eden olağan ve basit hareketlerin ifasında artık başkalarının
fizikî yardımına ihtiyaç duyarlar. İçinde bulundukları durumu da
göz önünde bulundurarak, bakım hizmetlerine ya devamlı
(sürekli-uzun vadeli) ya da belirli bir süre için (geçici
olarak) ihtiyaç duyarlar.
Bu yönüyle
bakıma muhtaçlık, kişinin, bedensel hareket edebilirliğinin
engellenmesi veya kısıtlanması sonucunda gerek beden
temizliğinde, gerek beslenmede, gerekse ev idaresinde değişik
sıklık ve yoğunlukla evde veya kurumda (uzman) bakıcılar
tarafından düzenli ve sürekli bakımına ihtiyaç duyma hâlidir.
Normal hayatını
yaşayabilmek ve sürdürebilmek için, değişik derecelerde de olsa,
başkalarının sürekli (uzun dönemli) bakımına zorunlu ve bir
zaruretin gereği olarak ihtiyaç duyan yaşlı, artık
bağımsızlığını da yitirmiş sayılır. Bir başka ifadeyle,
yapılması zarurî olan temel hareketleri artık kendi kendine
yapma gücüne sahip olmayan bakıma
muhtaç yaşlı, hayatını idame ettirebilmek için, bundan
böyle başaklarına bağımlıdır.
Acizlik
(yetersizlik-düşkünlük-bağımlılık) içinde bulunan bakıma muhtaç
yaşlıların genelde fizyolojik, psikolojik veya anatomik yapı ve
fonksiyonları ciddî derecede kayba uğramıştır.
Yetersizliklerin giderilmesi veya azaltılması, rehabilitasyon
uygulamalarından ziyâde çoğu kez, yardımcı teknolojiler
(araç-gereç-cihaz sistemleri) ile mümkün olmaktadır.
Akademik ve
bilimsel çalışmaların sonucunda, bakıma muhtaçlık ve bu bağlamda
bakıma muhtaç yaşlı kavramı, Avrupa ülkelerinin sosyal hukuk
düzeni içinde, amacı ve boyutu farklı da olsa, terminolojik
yerini almaktadır.
Meselâ, Almanya Sosyal Yardım Kanunu'nda "hastalık
veya sakatlıktan dolayı, yardım ve bakım görmeksizin hayatım
idame ettiremeyenler" bakıma muhtaç kişiler olarak
tanımlanmaktadır.
Yaşa bağlı
olmaksızın “bakıma muhtaç kişi” tanımı, Almanya'nın sosyal
sigortalar sisteminde 1995 yılından beri yer alan Bakım
Sigortası Kanunu'nda da geçmektedir. Buna göre, "bakıma
muhtaçlar, bedenen, aklen veya ruhen hasta veya özürlü olmaları
sebebiyle, hayatın idamesine yönelik günlük, basit ve sürekli
işlerin ifasında (muhtemelen en az 6 ay ciddî veya bundan daha
ileri boyutta) başkalarının yardımına ihtiyaç duyan
insanlardır".
Bu kanunî tanıma
binaen, bakıma muhtaçlığa sebebiyet verebilecek hastalık ve
özürlülük durumları, üç madde hâlinde sıralanmaktadır:
1.)
Hareket ve yaşama mekanizmasında
kayıp, aşınma, felç veya diğer fonksiyonel bozukluklar. Bu
durumda olan kişinin aktivite potansiyeli kısıtlı olduğundan
performansını veya fiilî görevlerini yerine getirmede birçok
güçle karşılaşmaktadır.
2.)
İç organlarda veya duyum organlarında
fonksiyonel bozukluklar.
3.)
Merkezî sinir sisteminin tahribata
uğraması (sevk, hafıza veya oryantasyon bozukluğu) ve bunun
yanında endojen (dahilî) psikoz, nevroz veya zihinsel özürlülük
türleri.
Yardıma konu olan
basit ve sürekli tekrarlanan işler ise; beden temizliği,
beslenme, hareketlilik ve (ev işlerine yönelik ihtiyaçlarının
karşılanması ile ilgili) ev idaresi şeklinde dört ana aktivite
alanında tespit edilmektedir.
Bakıma
muhtaç kişiler, genelde ya özürlüler (sakatlar-maluller) ya
süreğen (kronik-kalıcı) hastalıklardan kurtulamayanlar ya da
yaşlılardan oluşmaktadır. Bunların özelliklerini kısaca
tanıyalım:
1.)
Bakıma Muhtaç Özürlü: Ağır bir
yaralanma, sakatlanma, doğuştan gelen veya daha sonra ortaya
çıkan herhangi bir özürlülükten dolayı, kısmen veya bütünüyle,
başkalarının bakımına sürekli olarak ihtiyaç duyan insan.
2.)
Bakıma Muhtaç Hasta: Herhangi
bir ciddî hastalığın, tıbbî tedavi ve rehabilitasyona rağmen
giderilememesinin sonucunda kalıcı hastalığın kişi üzerinde
yaptığı olumsuz etkilerden dolayı başkalarının değişik
derecelerde fizikî desteğine ve bakımına sürekli olarak ihtiyaç
duyan kişi.
3.)
Bakıma Muhtaç Yaşlı: İleri
yaşlılıkla direkt ilgisi olan fizyolojik kayıp veya fonksiyonel
yetersizliklerden dolayı bakıma muhtaç hâle gelmiş insan.
Almanya’da sürekli bakıma muhtaç olma ihtimalinin yaş gruplarına
göre dağılımı ise şu şekildedir: 60-70 yaş grubu: % 2-3. 70-80
yaş grubu: % 5; 80-85 yaş grubu: % 20; 85-90 yaş grubu: % 33;
Yaşı 90 ve üzerinde olanlarda bakıma muhtaçlık riski ise: % 58
civarındadır.
Bazı hallerde, bakıma muhtaç kişi, bakıma
muhtaçlığa yol açan birden fazla sebebe veya faktöre sahip
olduğu için, belirli bir kategoriye veya şablona sığmamaktadır.
Hem yaşlı, hem sakat, hem de hasta olan bir insanın itinalı
bakımı, bundan dolayı daha da önem arz etmektedir.
1.2. Bir Toplumsal Sorun Olarak Bakıma
Muhtaçlık
Sebepleri, ortaya çıkış şekli ve tezahürleri
farklı da olsa herkes, bakıma muhtaç hâle gelebilmektedir. Bu
boyutuyla bakıma muhtaçlık, bireysel anlamda bir sosyal risk
türüdür. Bakıma muhtaç kişilerin psiko-sosyal durumları, sadece
kendilerini ilgilendiren bir sorun olmaktan çok, başta aile
fertleri olmak üzere sosyal çevrelerini de ilgilendiren
toplumsal bir mesele olarak gün ışığına çıkmaktadır.
Bakıma muhtaçlığa yol açan bütün unsurlar,
kişilerin bedenî ve(ya) ruhî sağlığını önemli derecede
sarstığından ve fizikî yeteneklerinin kaybına yol açtığından
dolayı, ilk etapta fizikî ve belki de daha sonra sosyal çevre
ile teması da olumsuz yönde etkileyecektir. Bakıma muhtaçlık
durumunun uzun dönemli veya bir ömür boyu devam etmesi hâlinde,
bakıma muhtaçlar, bakıma ve yardıma muhtaçlık derecesine göre,
farklı boyutlarda çevre ile irtibatını kaybedecekler ve
toplumdan kopacaklardır.
Nitekim Almanya’da yapılan bir araştırmada
evde düzenli olarak bakılan bakıma muhtaç yaşlıların % 88’i alış
veriş yapamamakta, % 86’sı toplu taşıma vasıtalarına
binememekte, % 84’ü ev temizliği yapamamakta, % 71’i banyo
yapamamakta, % 70’i misafirliğe gidememekte, % 69’u yemek
pişirememekte, % 64’ü evini ısıtamamakta, % 63’ü malî işlerini
tâkip edememekte, % 59’u dışarıdaki işlerini tâkip edememekte, %
57’si duş alamamakta, % 57’si merdivenleri kullanamamakta ve(ya)
% 44’ü ilaçlarını doğru kullanamamaktadır.
Diğer
taraftan zaman içinde kadınların ortalama ömrü, erkeklere gör
5–7 yıl daha fazla arttığı için, bakıma muhtaç yaşlılar arasında
kadınların çokluğu dikkat çekicidir. Bakıma ihtiyacı olan bu
yaşlı kadınların çoğu dul, kronik hastalıklı, evde günlük
faaliyetlerini yerine getiremeyen kişilerdir
.
İster
erkek, ister kadın olsun bakıma muhtaç yaşlılara da bakan
genelde yine kadınlar olmaktadır. Kadınlar, bu rol ve
sorumluluğu yerine getirirken, yoğun ve sürekli bakımın
sonucunda fizikî, ruhî ve sosyal sağlıklarını yitirmektedirler.
Diğer bir ifadeyle, yaşlıların gayri resmi bakıcıları statüsünde
olan kadınlar, bakım mükellefiyetinin altında tek başına
ezilmektedirler.
Bakıma muhtaç yaşlılar, ev ortamında
kendilerini nispeten daha rahat hissederken, herhangi bir bakım
kurumuna alındığında çoğu kez bu mekânı hayatının son durağı
olarak algıladıkları için, kendilerinde beklenmedik anî
psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilmektedir. Bunun için,
şaşkınlık, bunama ve inkontinans gibi çeşitli rahatsızlıklar da
görülebilmektedir.
Özellikle Türkiye’de ev ortamında bakılan
yaşlılara profesyonel anlamda haricî bakım desteği sağlanamadığı
için, gerek bakıma muhtaç yaşlılar, gerekse onlara bakan aile
fertleri veya yakınları bakım sorunu ile baş başa kalmaktadır.
Yoğun ve zahmetli bakımın yol açtığı stres neticesinde bazen
aile içi gerginlikler de gün ışığına çıkabilmektedir. Zaten
yeterince kaliteli ve profesyonelce yapılmayan bakımın niteliği
de bu yüzden daha da zedelenmektedir.
1.3. Bir
Sosyal Risk Türü Olarak Bakıma Muhtaçlık
Sosyal riskler, ne zaman, hangi boyutta ve
nasıl gerçekleşeceği tam olarak önceden bilinmemektedir. Ancak
ileride gerçekleşmesi muhtemel veya muhakkak olan bazı sosyal
riskler, kişinin iktisadî, meslekî, fizikî (fizyolojik),
psiko-sosyal, kısacası maddî ve manevî hayatını olumsuz yönde
etkilemektedir.
Sosyal riskler, türleri açısından genelde üç
farklı kategoride değerlendirilmektedir:
·
Meslekî Riskler: İş kazaları ve meslek
hastalıkları.
·
Fizyolojik (Fizikî) Riskler: Hastalık,
malullük, kazalar, sakatlık, analık, yaşlılık (bakıma
muhtaçlık), ölüm.
·
Sosyo-ekonomik Riskler: İşsizlik,
aile yükleri, gelir yetersizliği.
Sosyal riskler, doğurabileceği zararın
müddeti açısından da tasnif edilebilmektedir:
·
Uzun vadeli riskler: Yaşlılık (bakıma
muhtaçlık), malullük, ölüm.
·
Kısa vadeli riskler: (Geçici)
İşsizlik, kronik olmayan hastalıklar, sakatlığa ve malullüğü yol
açmayan kazalar ve analık.
·
Duruma göre kısa veya uzun vadeli
riskler: İş kazaları ve meslek hastalıkları; Kalıcı işsizlik.
Sosyal riskler, kişi üzerinde bıraktığı
sosyo-ekonomik neticelerine göre de sınıflandırılabilmektedir:
·
Gelir kaybına yol açan riskler:
Yaşlılık, malullük, işsizlik.
·
Gider artışı doğuran riskler: Çocuk
bakımı, bakıma muhtaç bir aile ferdinin varlığı, eğitim
masrafları, kira giderleri.
·
Gelir kaybına ve gider artışına
sebebiyet veren müşterek riskler: Örn.: İşçilerin hastalık-iş
kazası sebebiyle çalışamamalarından doğan gelir kaybı ve tedavi
masrafları.
Literatürde, çalışma hayatı ile ilgili bazı
sosyal riskler, dar kapsamda (dar mânâda) sosyal riskler olarak
sınıflandırılmaktadır. (Örn.: sosyal sigortalar kapsamında
meydana gelebilecek fizikî, meslekî ve iktisadî riskler).
Toplumsal veya özel hayatta başa gelebilecek ve sosyal
sigortalar sisteminde güvence kapsamında olmayan bazı riskler
ise, geniş mânâda sosyal riskler olarak tanımlanmaktadır (Örn.:
tabiî afetler, yangın, savaş, terör, şiddet, ev veya trafik
kazaları sonucu ortaya çıkan fizikî, meslekî ve iktisadî
riskler).
Bir takım beklenmedik (kaza, hastalık gibi)
veya beklenilen (evlenmek, analık, çocuk sahibi olmak gibi)
hadiselerin gerçekleşmesi neticesinde, insan hayatında geçici
veya kalıcı bazı olumsuz değişiklikler olabilmektedir. Bu
değişiklikler insan için, hesapta (plânda) olan veya olmayan
bazı ilave gider ve yükleri beraberinde getirmektedir.
Dolayısıyla, yeni bazı iktisadî yükler getirmesi bakımından bazı
sosyal riskler, iradî (evlenme, çocuk sahibi olmak vs.),
bazıları da gayri iradî (kaza, sağlığını yitirme, yaşlanma,
ölüm, tabiî afetler veya terör sonucunda zarara uğramak gibi)
olarak ortaya çıkmaktadır.
İnsan hayatıyla doğrudan ilgili olan gayri
iradî tehlikelerin meydana gelmesi ile kişi, riskin türü ve
boyutuna göre, sadece maddî zarar görmemekte, aynı zamanda
başkalarına da bağımlı hâle gelebilmektedir. Bu cihetiyle,
bakıma muhtaçlık riski, yaşlanmaya bağlı bazı fizyolojik
değişimlerin sonucunda gayri ihtiyari olarak er veya geç ortaya
çıkan bir sosyal risk türüdür. Gayri ihtiyari olarak bakıma
muhtaçlık riski, ciddî ve kalıcı bir kaza, sakatlanma veya
hastalık sonunda da ortaya çıkabilmektedir.
Özürlülük,
yaşlılık, hastalık veya malullük risklerin ortaya çıkması ile
her zaman bakıma muhtaçlık sorunu ortaya çıkmayabilir. Kaldı ki,
bakıma muhtaçlığa yol açabilecek herhangi bir riskin
gerçekleşmesi halinde tıbbî tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri
sayesinde fizikî-bedenî zararların veya rahatsızlıkların
giderilmesi veya azaltılması da her zaman mümkündür.
Ancak,
tedbirlerin veya tıbbî müdahalelerin bir sonuç vermemesi
durumunda bakıma muhtaçlık riski kalıcı bir nitelik
taşımaktadır. Nitekim bakıma muhtaç olanların ekseriyeti de,
genelde bu aşamadan sonra haricî sosyal bakım hizmetlerine
ihtiyaç duymaktadırlar.
Bu izahlardan sonra bakıma muhtaçlık riskini,
sosyal güvenlik boyutuyla tanımlamak veya unsurlarını belirlemek
mümkündür. Buna göre;
·
Bakıma muhtaçlık riski, ortaya çıkış
şekli itibariyle meslekî ve fizyolojik risklerin tahakkuku
sonucunda ortaya çıkabilen bir risk türüdür. Yani, bakım
ihtiyacı riski, başka sosyal risklere bağlı olarak (ve bunların
tür ve şiddetine göre) ortaya çıkan türevi bir risk türüdür.
·
Bakıma muhtaçlık riskinin doğurduğu
zararın niteliği ve boyutu, hem maddî (ekonomik), hem de
fizikîdir. Zarar maddîdir, çünkü kişi, bakıma muhtaç olmakla
birlikte, işgücünü yitirmekle birlikte gelir kaybına
uğramaktadır. Ayrıca bakımdan dolayı profesyonel anlamda haricî
bakım desteği gibi yeni masraflar ortaya çıkacağı için, kişinin
giderleri de artmaktadır. Zarar fizikî ve sıhhîdir, çünkü kişi
bedenî bir değişim, rahatsızlık, zafiyet veya deformasyon
sonucunda bakıma muhtaç hâle gelmektedir.
·
Bakıma muhtaçlık riskinin doğurduğu
zararın süresi, uzun dönemli hatta süresizdir. Riskin tahakkuku,
geri dönüşümüne imkân tanımadığı için, kişi, bir kez bakıma
muhtaç duruma gelmesi andan itibaren, sürekli olarak başkalarına
bağımlı hâle gelebilmektedir.
Böyle önemli bir sosyal risk türünün sosyal
güvenlik sistemleri içinde kabul görmemesi durumunda bakıma
muhtaç kişiler ve onlara bakan aile fertleri veya yakınları
sosyal korumadan bütünüyle mahrum edilmektedir.
2. Bakıma Muhtaçlıktan Kaynaklanan
Sorunların Çözümüne Dönük Dünyada Uygulanan Sosyal Politikalar
2.1. Bakım Sorunlarının Eğitim ve Meslek
Politikaları Kapsamına Alınması
2.1.1 Bakım Konusunun Sosyal Boyutuyla
Bilimselleştirilmesi
Batı Dünyası, bundan 20–30 yıl önce
demografik değişimle birlikte yaşlı ve bakıma muhatçık sorununa
teorik ve akademik bir açılım getirmek maksadıyla bakım konusunu
sosyal bilimler kapsamına almış ve “sosyal bakım” ismi altında
bir disiplin oluşturulmuştur. Sosyal bakım bilimi, oluşturduğu
ve geliştirdiği bakım modelleri, bakım standartları ve bireysel
bakım planları ile evde ve kurumda sunulan bakım hizmetlerinin
daha kaliteli olmasını sağlamıştır.
Bir bilim dalı olarak sosyal bakımın
özelliklerini, gerek teorik-kavramsal yaklaşımlar, gerekse
uygulamalar açısından dört ana grupta toplayarak
tanımlayabiliriz:
a)
Sosyal Bakım, Temel ve Koruyucu
(Rehabilite Edici) Bakım Hizmetleridir
Fizikî, psikolojik, aklî ve(ya) ruhî yönden
kendi kendine yeterli olamayan ve dolayısıyla sürekli olarak
başkalarının yardımına ve desteğine ihtiyaç duyan âciz insanlara
standart bakım plânları çerçevesinde temel bakım hizmetlerinin
verilmesi, sosyal bakım uygulamalarının ana işlevlerindendir.
Kişiye yemek yedirmek, beden temizliği ve diş sağlığı ile ilgili
girişimlerde bulunmak, tuvalet ihtiyacını giderebilmesi için
kendisine yardımcı olmak, yatmasını ve kalkmasını sağlamak,
evini temizlemek gibi faaliyetler, temel bakım hizmetler
kapsamında yapılması gereken hizmetlerdir. Bunun yanında, tıbbî
rehabilitasyon çalışmaları ile kişinin yeniden eski dinçliğine,
sağlığına, bağımsızlığına kavuşturulması söz konusu değilse,
mevcut durumunu korumak ve(ya) durumunun daha da kötüye
gitmesini önlemek için aktif, yani koruyucu rehabilitasyon
hizmetleri de sunulmaktadır. Tıbbî tedavi ve rehabilitasyon
hizmetlerinin etkinliği yetersiz kaldığından dolayı gereksiz
olsa da bakıma muhtaç kişiye sürekli olarak psiko-sosyal ve
manevî rehabilitasyon hizmetleri sunulmalıdır.
b)
Sosyal Bakım, Hedefe Odaklı
Hizmetlerdir
Sosyal bakım hizmetleri ile, bakıma muhtaç
kişinin hayat kalitesinin korunması veya artırılması
amaçlanmaktadır. Aktif ve kaliteli bakım hizmetleri, kişinin
hareket edebilirliği, fizikî bağımsızlığı, sağlığı, kendi
kendine yeterli olması, güçlüklerini yenebilmesi, yalnızlıktan
kurtulması, toplumsal hayata katılımı, özgüveninin artırılması,
psikolojik ve sosyal uyumlu olması, maddî ve manevî yönden
tatmin edilmesi gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır.
c)
Sosyal Bakım, Bireysel İlişkileri
Geliştiren Hizmetlerdir
Temel bakım hizmetleri ile birlikte,
uygulayıcı (uzman bakıcı) ile bu hizmetlere ihtiyaç duyan
kişiler arasında iletişimin dışında bireysel, şahsî ve samimî
ilişkiler kurulmaktadır. İletişim ve ilişkiler, insanî
güzelliklerle ve sosyal duyarlılıklarla pekiştirilmektedir.
Bakıcı, bunun için, bakıma muhtaç kişiye, fizikî destek ve
yardımın yanında yoğun ilgi, sevgi ve saygı göstermelidir.
Kişiye yeterli zaman ayırmak, onu dinlemek, derdine ortak olmak,
onunla beraber gülebilmek ve ağlayabilmek, onu anlamaya
çalışmak, vakarını koruyarak münasebetleri geliştirmek, sosyal
bakım uzmanının hasletleri ve görevleri olmalıdır.
d)
Sosyal Bakım, Psiko-Sosyal Unsurlar
Taşıyan Hizmetlerdir
Bakıma muhtaç kişilerde, özel durumlarından
kaynaklanan birçok psiko-sosyal sorun ortaya çıkabilmektedir. Bu
sorunların çözümü, sadece temel bakım hizmetleri vermek
suretiyle giderilmesi mümkün değildir. Uzman bakıcılar, bundan
dolayı kişinin biyografisine, şahsî özelliklerine, kişilik
yapısına, iç ve dış potansiyellerine (güç kaynaklarına), istek
ve arzularına uygun bir şekilde (tıpkı sosyal psikologlar,
gerontologlar, sosyal hizmet uzmanları, sosyal pedagoglar veya
sosyal çalışmacılar gibi) psiko-sosyal oryantasyon, rehberlik,
yardım ve destekte bulanabilmelidirler.
Diğer taraftan oluşumu ve sonuçları
itibariyle bakıma muhtaçlık olgusu, karmaşık bir konu olduğu
için sosyal bakım bilimi, sosyal içerikli birçok bilim dalı ve
bir o kadar meslek gruplarıyla bilimsel ve mesleksel anlamda
işbirliği yapmak mecburiyetindedir. Bu yönüyle sosyal bakım
bilimi, inter-disipliner ve multi-disipliner bir boyut
kazanmıştır.
Sosyal bakım bilimi, aşağıdaki bilim dalları
ile yaptığı işbirlikleri neticesinde hem kendini sosyal
bilimlerin önemli bir parçası (disiplini) haline getirmiştir,
hem de bu bilim dallarının kendi içinde derinleşmesine yol
açtığından değişik meslek alt gruplarının ve hizmet türlerinin
ortaya çıkmasını sağlamıştır.
·
TIP ve SAĞLIK BİLİMLERİ: (Hekim;
Pratisyen; Fizik Tedavi Uzmanı; Plastik Cerrah; Diş Hekimi;
Ortez-Protez Teknisyeni; Göz Hekimi; Kulak-Burun-Boğaz Uzmanı;
Ürolog; Geriatrist; Pediatrik Nörolog; Psikiyatrist //
Fizyoterapist; Rehabilitasyon Hemşiresi; Konuşma Terapisti;
Odyolog; Klinik Psikolog; Hasta Bakıcısı): TIBBÎ TEDAVİ
VE TIBBÎ REHABİLİTASYON HİZMETLERİ
·
SOSYAL HİZMETLER: (Sosyal
Hizmet Uzmanı; Sosyal Danışman; Aile Danışmanı; Sosyal Pedagog;
Sosyal Gerontolog; Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı; Özel
Eğitmen; Sosyal Çalışmacı; İş ve Uğraşı Terapisti):
SOSYAL KORUMA-DESTEK VE SOSYAL REHABİLİTASYON HİZMETLERİ.
·
İLAHİYAT: (Papaz, Ruhban; Moral
Hocası; İmam; Vaiz; Din Psikologu; Sosyal İlahiyatçı):
DİNİ DESTEK VE MANEVİ REHABİLİTASYON HİZMETLERİ.
·
PSİKOLOJİ: (Psikolog; Sosyal
Psikolog; Psikoloji Danışmanı; Logoped: Konuşma
Terapisti): PSİKOLOJİK DESTEK VE REHABİLİTASYON
HİZMETLERİ.
·
EV İDARESİ: (Öko-Tropolog: Ev İdaresi
ve Beslenme Uzmanı; Diyetisyen) EV İDARESİNE YÖNELİK BİLGİ,
DANIŞMNALIK VE DESTEK HİZMETLERİ.
·
SOSYAL GÜVENLİK: (Sosyal
Güvenlik Uzmanı; Sosyal Siyasetçi; Sosyal Araştırmacı; Sosyal
Bürokrat): SOSYAL SİGORTALAR VE(YA) KAMUSAL SOSYAL YARDIM
(İVAZ) HİZMETLERİ.
2.1.2. Eğitim Kurumlarında Sosyal Bakım
Meslek Bölümlerinin Açılması
Sosyal bakım, bir bilim ve
meslek dalı olarak kabul edilmesi ile birlikte değişik ülkelerin
gerek örgün, gerekse yüksek eğitim kurumlarında sosyal bakım
veya buna benzer isimler altında bölümler açılmıştır.
Örneğin Almanya’da bakım
bilimi, hemşirelik mesleğinin yanında sosyal hizmetler
kapsamında da değerlendirildiği için, (Özel) Meslek Yüksek
Okulları ve (Özel) Üniversitelerin sosyal hizmetler bölümlerinin
içinde bir disiplin olarak yer almaktadır.
Almanya’da sosyal hizmetler,
genelde Sosyal Çalışma ve Sosyal Pedagoji şeklinde iki ana dala
ayrılmaktadır. 1980 yılından beri sosyal hizmetler alanında
yüksek eğitim görmek isteyen öğrenciler, Sosyal Pedagoji ile
Sosyal Çalışma bilim dalları arasında tercih yapabilecekleri
gibi, her iki dalı birlikte de okuyabilmektedirler. Sosyal
pedagoji, yaşlılar, kadınlar, aileler, özürlüler ve yabancılar
gibi değişik sosyal kesimlerin eğitimleri ile ilgilenirken,
Sosyal Çalışma, kişilerin daha çok psiko-sosyal ve meslekî
uyumları üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Diplomalı sosyal çalışmacı veya eğitimci
olabilmek için, genelde 4 yıllık Meslek Yüksek Okullarında
okumak gerekmektedir. Almanya’da 180 üzerinde Meslek Yüksek
Okulunda sosyal hizmetler kapsamında değerlendirilen değişik
bilim dallarının eğitimi verilmektedir. Ön lisansta antropoloji,
teoloji, psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji, sosyal siyaset,
tıp, iktisat, pedagoji, kamu yönetimi, siyaset, sosyal hukuk
gibi dersler verilmektedir. Ana lisans dersleri ise tercihli
olarak sosyal hizmet uzmanlık alanlarına yönelik olmaktadır.
Örneğin, Sosyal Tıp veya Özel Eğitim gibi bölümlere ait dersleri
alan öğrenciler, hasta, yaşlı ve(ya) özürlülere dönük tıbbî ve
psiko-sosyal rehabilitasyon ve bakım hizmetleri sunan kurumlarda
görev alabilmektedirler. Diğer taraftan 14 üniversitede de
lisans ve yüksek lisans seviyesinde sosyal hizmetlerle ilişkisi
olan meslek alanlarında sürekli olarak eğitim programları
açılmaktadır.
2.1.3. Sosyal Bakım Meslek
Elemanlarının Yetiştirilmesi
Sosyal bakım mesleğinin kapsamına bakıma
muhtaç yaşlı, hasta ve(ya) özürlülerin yanında onlara bakan aile
fertleri de girdiği için, sosyal bakım uzmanları çok yönlü bir
eğitim almaktadır. Sosyal bakım hizmetlerinin sunumunda kişinin
biyolojik, fiziksel ihtiyaçlarının yanında psikolojik ve sosyal
ihtiyaçları da dikkate alındığı için, sosyal bakım uzmanları,
hem hemşirelik hizmetleri, hem psiko-sosyal danışmanlık
hizmetleri, hem de ev idaresine yönelik hizmetler ifa
edebilmektedir.
Bundan dolayı, sosyal bakım mesleği, gerek
bilimsel, gerekse meslekî açıdan birçok disiplin ve çalışma
alanı ile yakından ilgilidir. Bakıma muhtaç kişinin demografik
ve şahsî özelliklerinin yanında yaşlılık, hastalık veya
özürlülük türüne göre de farklı kollarda uzmanlaşmış sosyal
bakım elemanlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin bakıma muhtaç
yaşlıların (hastaların) bakımında, Gerontoloji ve Geriatri
(Sosyal Tıp ve(ya) Sağlık Psikolojisi) disiplinlerine ait temel
bilgi ve tecrübeler önem arz ettiği için, birçok yaşlı bakım
merkezi, istihdam konusunda bu alanlarda eğitim almış sosyal
bakım uzmanlarını tercih etmektedir.
Sosyal bakım mesleği, bakıma muhtaçlık
kapsamında değerlendirilen muhataplarının özelliklerine ve
ihtiyaçlarına göre kendi içinde esnek bir ihtisaslaşmaya gittiği
için, bu meslekte birden fazla uzmanlık alanı ve meslek grupları
ortaya çıkmıştır. Bunlardan önemli olduğunu düşündüğüm beş
tanesini kısaca tanıyalım:
2.1.3.1. Yaşlı Bakıcılığı
(Yaşlı Bakım Uzmanı)
Sosyal bakım hizmetleri eğitimi kapsamında
öğrenciler, yaşlıların kişisel ihtiyaç ve arzularına uygun
bireysel bakım programlarının plânlanması, kaydı ve uygulaması
ile ilgili temel bilgileri öğrenmektedirler. Meslekî eğitimin
ana dalları içinde başta bakım bilimi olmak üzere, Sağlık ve
Hastalık Bilimi, Sağlık Psikolojisi, Sosyoloji, Sosyal
Hizmetler, Gerontoloji, Geriatri ve Sosyal Hukuk yer almaktadır.
Yaşlı bakıcılık eğitimini başarı ile
tamamlayan öğrenciler, genelde sağlık hizmetleri veren yataklı
veya yarı yataklı kurumlarda, geriatrik rehabilitasyon
kliniklerinde, geronto-psikiyatrik merkezlerde, eve dönük bakım
hizmetleri veren sivil toplum kuruluşlarında ve(ya) özel bakım
şirketlerde çalışmaktadırlar.
2.1.3.2. Hasta
Bakıcılığı veya Hemşirelik (Uzman Hasta Bakıcısı veya Hemşire)
Hasta Bakıcılığı
eğitiminde öğrenciler, özellikle kronik hastalıkların
mahiyetini, mümkünse tedavisini ve bunlardan nasıl korunması
gerektiğini öğrenmektedirler. Bu çerçevede öğrencilere,
hastaların, durumlarına uygun bir şekilde bilinçli bakımlarını
temin edecek gerekli teorik ve pratik bilgiler verilmektedir.
Teşhis ve tedavi öncesi ve sonrasına ait süreçlerde hekimlerin
öncülüğü ve direktiflerinde ifa edilmesi gereken hazırlık ve
asistanlık gibi hizmetlerin sorumlu bir şekilde
gerçekleştirilmesine yönelik bilgilerin öğrencilere verilmesi,
eğitimin temel hedeflerindendir. Hastanın, uygun psiko-sosyal
ortamda tedavi görmesi ve sağlığına uygun tutum ve davranışta
bulunması, hasta yakınlarının bilgilendirilmeleri ve teselli
edilmeleri, hasta bakıcısının temel görev alanlarına
girmektedir. Hasta bakıcılar, hastanelerin hemen hemen
her birimde görev almaktadırlar. Ayrıca huzurevleri, bakım
merkezleri ve özürlüler rehabilitasyon merkezlerinde de görev
alabilmektedirler.
2.1.3.3. Özel Eğitim (Özel Eğitimci)
Özel
eğitim, bakıma ve korunmaya muhtaç özürlü çocukların ve
yetişkinlerin eğitimini, kişisel becerilerini geliştirmeyi ve
sosyal uyumunu sağlamayı amaçlamaktadır. Özel eğitim ders
programlarında özürlülere dönük pedagoji, temel tıbbî bilgiler,
psikoloji, psiko-patoloji, psikiyatri, sosyoloji, sosyal hukuk,
sosyal bakım, sosyal hukuk, din ahlâkı, bilgisayar, özel
eğitimin yöntemleri ve yaratıcı aktiviteleri (müzik, spor, el
becerileri, oyun, eğlence vb.) dersleri verilmektedir.
Özel eğitmenler, özel eğitim danışmanlık
merkezlerinde, özel rehabilitasyon merkezlerinde, özürlüler için
açılmış bakım merkezlerinde, korumalı işyerlerinde, özürlü
kreşlerinde ve özel eğitim verilen (meslekî) kurum ve
kuruluşlarda görev almaktadır.
2.1.3.4. Aile Bakıcılığı (Uzman Aile
Bakıcısı)
Aile bakıcılığı eğitimi almak isteyen
öğrencilere ağırlıklı olarak pedagojik ve psikolojik içerikli
dersler verilmektedir. Aile ihtiyaçlarına cevap verebilecek
nitelikte yetiştirilen öğrenciler, ev idaresi, ev ekonomisi,
sağlıklı beslenme, aşçılık, temel tıbbî ve psiko-sosyal bakım
alanı ile ilgili bilgiler edinmektedir.
Görev olarak aile bakıcıları, değişik
psiko-sosyal sebeplerden dolayı yoğun baskı ve stres altında
olan ailelere ev işlerinin yürütümünde profesyonel anlamda
sosyal ve fizikî destek sağlamaktadır. Özellikle aile içinde
ciddî anlamda bakıma muhtaç yaşlı veya özürlü bir ferdin
bulunması, çocukların özellikle beslenmeleri yönünden ihmali,
aile fertlerinden herhangi birisinin evinde geçici olarak
hastalanması ve ev hizmetlerini ifa edememesi, hastaneye
kaldırılması veya iş nedeniyle evinden belirli bir süre için
uzaklaşması gibi sebeplerden dolayı aile bakıcılarına ihtiyaç
duyulmaktadır.
2.3.1.5. Manevî Terapi veya Sosyal İlahiyat
(Manevi Terapist veya Sosyal İlahiyatçı)
Sosyal İlahiyat, ilahiyat (din eğitimi) ve
sosyal hizmetler (sosyal pedagoji ve sosyal çalışma)
bilimlerinden oluşan bir bilim ve meslek dalıdır. Sosyal
İlahiyatçı öğrenciler, sosyal hizmet uzmanlarına verilen temel
dersleri almak mecburiyetinde oldukları gibi, din pedagojisi,
psikolojisi ve ahlâkı gibi konular hakkında da bilgi sahibi
olmaktadırlar.
Sosyal İlahiyatçı olarak yetiştirilen
öğrenciler, eğitimleri sonunda hem dinî eğitim, hem de sosyal
pedagoji ve sosyal çalışma alanında kalifiyeli eleman olarak
çalışabilmektedir. Sosyal İlahiyatçılar, gerek kiliselere ait
sosyal kurumlarda, gerekse devletin değişik sosyal hizmet
kurumlarında ya sosyal hizmet uzmanı ya din adamı (ilahiyatçı)
olarak veya her iki fonksiyonu birlikte üstlenerek görev
alabilmektedir.
Özellikle ölümcül bir hastalığa yakalanmış
hasta ve hasta yakınları ile ilgilenmek, onlara “ölüme refakat
hizmetleri” kapsamında manevî telkin ve destek hizmetleri
vermek, intihara meyilli kişilerin manevî dünyalarını tamir
etmek, aile içi şiddete maruz kalmış aile fertlerine manevî
destekli psiko-sosyal yardımlarda bulunmak, modern hayat ile örf
ve gelenekler arasında kalmış ve manevî boşluklara itilmiş
gençlerin sorunlarına çözüm üretmek, hapishanede yatmakta olan
mahkumların manevî ihtiyaçlarını karşılamak ve genelde dinî
yönden sapma gösteren ve bunalımlara girmiş kişilere manevî
rehabilitasyon hizmetleri sunmak Sosyal İlahiyatçıların görev
alanlarına girmektedir.
Sosyal İlahiyat eğitimi, meslek liseleri ve
üniversitelerin yanında kilise ve dinî cemaatlere ait olan 4
yıllık Meslek (Teoloji) Yüksek Okullarında da verilmektedir.
Almanya’da yaklaşık olarak 35 bin sosyal ilahiyatçı (Seelsorger)
değişik sosyal alanlarda faaliyet göstermektedir. Bunlardan %
40’i meslek liselerinden, % 10’u Meslek Yüksek Okullarından ve %
27’si ise Üniversitelerden mezundur.
2.2. Bakım Sorunlarının Sosyal Güvenlik
Politikaları Kapsamına Alınması
2.2.1. Sosyal
Bakım Güvence Sistemlerinin Özellikleri
Nüfusu
gittikçe yaşlanmakta olan gelişmiş ülkeler, bakıma muhtaçlık
riski ve bunun gerçekleşmesi halinde bundan kaynaklanan
sorunlara karşı sosyal güvenlik sistemi içinde bakım güvencesini
temin eden modeller geliştirmiştir. Sosyal bakım güvencesi,
bakıma muhtaç kişinin sosyal bakım hizmetlerine duyduğu
ihtiyacını, sosyal güvenlik sistemleri içinde çözüm üretmek
isteyen bir uygulamadır. Bir başka deyişle, sosyal bakım güvence
sistemi ile bakıma muhtaç kişilere sunulmak istenen evde veya
kurumda sosyal bakım hizmetleri ile aynî-nakdî bakım
desteklerinden dolayı meydana gelen finansman sorunlarına bir
çözüm getirilmek istenmektedir.
Bakıma muhtaçlıktan kaynaklanan sorunlara
karşı oluşturulan sosyal güvence sistemleri içinde birçok model
ortaya çıkmıştır. Hangi model tercih edilirse edilsin, bakıma
muhtaçlık riskine karşı alınması gereken tedbirler ve bakıma
muhtaç kişilere sosyal haklar kapsamında verilmesi gereken
sosyal bakım hizmetlerinin temel özellikleri hemen hemen
aynıdır:
·
Bakıma
muhtaçlık riskine karşı koruyucu sağlık politikaları ve
hizmetleri geliştirmek.
·
Bakım riski
ile karşı karşıya gelen potansiyel risk gruplarına (kaza
geçirenlere, sakatlananlara, ciddî hastalıklara yakalananlara
vb.) mevcut birikimlerini ve potansiyellerini eritmemeleri,
bulandırmamaları ve eski sağlıklarına yeniden kavuşabilmeleri
için, tıbbî tedavi ve rehabilitasyon programları geliştirmek ve
uygulamak.
·
İyileşme sağlanamaması hâlinde, bakım güvence
sisteminin enstrümanlarını hizmete koymak:
a) Sosyal bakım eğitimi ve modelleri ekseninde kurumsal ve(ya)
eve yönelik profesyonel sosyal bakım hizmetlerinin sunumunu
sağlamak; b) Bakıma muhtaç kişilere, yardıma ve bakıma muhtaçlık
derecelerine göre nakdî destek sağlamak.
Sosyal güvence sistemleri içinde ortaya çıkan
modelleri kısaca tanıyalım:
·
İradî temeline dayanan özel
tasarruflar (kişiler ve ailenin yükleneceği tam risk).
·
İradî ve ihtiyarî temeline dayanan
özel sigorta (emeklilik bağlantılı özel sigorta, hayat sigortası
kapsamında özürlülük veya bakıma muhtaçlık poliçesi)
·
Kamu destekli özel sigorta (devletin
para yardımı, vergi teşvikleri veya ortaklık düzenlemeleri
gibi).
·
Sosyal sigortalar sistemi kapsamında
bakım güvencesi (primli model).
·
Sosyal sigortalar sistemi dışında
ve-fakat geniş sosyal güvenlik anlamında kamusal bakım güvencesi
(primsiz model).
·
Sosyal sigortalar ve kamusal bakım
güvencesinin terkibinden oluşan bakım güvencesi (karma model).
Son üç model, sosyal güvenlik sitemleri
açısından önem arz ettiği için, bunları daha yakından tanıyalım:
2.2.1.1. Primli Model Kapsamında Sosyal
Bakım Güvencesi
Bakım sorununa karşı sosyal sigortalar
sistemi içinde bakım güvencesi, genelde sağlık sigortası içinde
bakım hizmetleri sunmak veya müstakil bir bakım sigortası ihdas
etmekle sağlanmaktadır. Hastalık, emeklilik (malullük), kaza ve
işsizlik gibi değişik sosyal risklere karşı sosyal sigortalar
sistemi içinde sağlanan genel güvenceden sonra yine primli rejim
çerçevesinde Bakım Sigortası aracılığı ile bakıma muhtaç
kişilere değişik hizmetler ve güvenceler sağlayan ülkeler
arasında Hollanda ve Almanya gelmektedir. Bu model, primler
yoluyla finanse edilmektedir; ihtiyaca ve prim oranına göre
bakıma muhtaç kişilere evde veya kurumda sosyal bakım hizmetleri
ve(ya) nakit yardımı (bakım ödeneği) sağlanmaktadır.
2.2.1.2. Primsiz Model Kapsamında Sosyal
Bakım Güvencesi
İkinci model ise bakıma muhtaçlara genel
vergilerden finanse edilen Kamusal Sosyal Yardım ve Devletçe
Destek
yöntemiyle sunulan sosyal güvencedir. Bu model, ulusal düzeyde
tüm fertleri bakım güvencisi şemsiyesi altında toplayan kanunî
düzenlemelerle gerçekleştirilmektedir (Örn. Avusturya). Vergiye
dayalı kamusal bakım güvence sisteminde kişinin bakıma muhtaçlık
derecesine ve gelirine göre ücretli, ücretsiz veya kısmî
katılımlı bakım hizmetleri verilmektedir.
2.2.1.3. Primli ve Primsiz Modelin
Birlikte Uygulandığı Sosyal Bakım Güvencesi
Bakım
güvence sistemini oluşturmuş ülkelerin bir kısmı, bakım
hizmetlerini, hem (kamusal) sosyal yardım, hem de bakım
sigortası aracılığı ile yürütmektedirler (örn. Almanya). Her
ülkede sosyal sigorta kapsamı dışında kalan sosyal kesimlerin de
olabildiğini düşünürsek, bakım sigortasının yanında yoksulluk
sebebiyle prim ödeyemeyen bakıma muhtaç kişilere dönük bakım
güvence modellerinin de geliştirilmesi gerekmektedir. Bu da
ancak primsiz modellerin de sosyal bakım güvence sistemine dahil
edilmesi mümkündür.
2.2.2. Sosyal Bakım Güvence Sistemlerinde
Temel İlkeler
2.2.2.1. Koruyucu Sağlık ve Tıbbî
Rehabilitasyon Hizmetleri
İnsanların bakıma muhtaçlık riski ile karşı
karşıya gelmemeleri yönünde koruyucu sağlık politikaları
kapsamında tedbirlerin alınması ne kadar önemli ise, her ne
sebepten olursa olsun bakıma muhtaç duruma gelmiş kişilerin de
tıbbî tedavi ve rehabilitasyon programlarıyla eski sağlıklarına
kavuşturulmaları yönünde çalışmaların da başlatılması o kadar
elzemdir. Rehabilitasyona rağmen iyileşemeyen bakıma muhtaç
kişilerin durumlarının daha da kötüye gitmememsi için, kişilere
profesyonel aktif bakım hizmetleri uygulanmalıdır.
2.2.2.2. Evde Bakıma Destekte Öncelik
Bakıma
muhtaç kişilerin, mümkün olabildiğince sürekli olarak
alışageldikleri sosyal çevrelerinde aktif olarak bakılmaları ve
bununla birlikte bakıcıların yükünün de hafifletilmesi ve
şartlarının iyileştirilmesi yönündeki çalışmalar önem
kazanmaktadır. Hastanelerde veya bakım merkezlerinde uygulanan
geleneksel tedavi yöntemlerinin bir çoğu, gelişen teknoloji ve
uygulanan bakım kursları sâyesinde evde de rahatlıkla tatbik
edilebilmektedir. Nitekim bazı ülkelerde bakıma muhtaç kişinin
evine solunum masajından hava filtresine, tekerlekli sandalyeden
hasta yatağına kadar birçok araç-gereç yerleştirilerek, bakıma
muhtaç kişinin evi, kurumsal bakım şartlarına yakın hâle
getirilmektedir. Diğer yandan evde bakım hizmetlerine destek,
toplam bakım maliyetlerini düşürdüğü, birebir ve şahsî
ihtiyaçlara göre oluşturulan insani ilişkiler sebebiyle bakım
kalitesini de artmaktadır.
Evde
yaşamak isteyen bakıma muhtaç kişiye, sosyal bakım elemanları
tarafından periyodik olarak haricî bakım hizmetleri
sunulmalıdır. Bu hizmetler, hem temel bakıma, hem evde
yaşayanların psiko-sosyal desteğine, hem de ev idaresine yönelik
olmalıdır.
2.2.2.3. Bakım Kalitesinin Sağlanması
Bakıma muhtaç kişinin yalnız yemesi, içmesi
ve temiz kalması için çaba gösterilmesi, insan odaklı bakım
hizmetlerinin temel anlayışına ters düşmektedir. Bakıma muhtaç
kişinin, eski dinçliğine ve sağlığına yüzde yüz kavuşturulması
mümkün görünmese dahî, fizikî yönden olabildiğince bağımsız bir
hayat sürdürebilmesi için, başta fizik eksersizleri olmak üzere
değişik aktif programların uygulanması öngörülmelidir. Aktif
bakım hizmetlerini;
hareket kabiliyetini artırmak, defi hacette, yeme-içmede, sosyal
ilişkilerde ve netice itibariyle hayatı tanzim etmede kolaylık
sağlamak, şeklinde anlamak mümkündür.
Bundan dolayı bakıma muhtaç kişiye, evindeki aile düzeni
bozulmadan, mümkün olduğunca kendi kendine yeterli hâle
gelebilmesi yönünde imkânlar tanınmalıdır.
Bakıma muhtaç kişi, bulunduğu şartlar içinde
sürekli olarak bakım desteğine muhtaç ise de, hayatını mümkün
mertebe bağımsız olarak sürdürebilmelidir. Bağımsızlık, yalnız
bakıma muhtaç kişinin sahip olduğu veya öğrenip yeniden
kazanabileceği fizikî, aklî ve ruhî yeteneklerinin korunması ve
desteklenmesi şeklinde anlaşılmamalıdır. Bağımsızlık kapsamında
bakıma muhtaç kişinin iradesi de önemli bir rol almaktadır.
Buna göre bakıma muhtaç kişi, kendine sunulan sosyal haklardan
kendine uygun geleni tercih etmede özgür olmalıdır.
2.2.2.4. Ekonomik ve Rasyonel Bakım
Ekonomik ve akılcı bakım esaslarına binaen,
temel bakım hizmetlerinde asgarî standartların güvence altına
alınmasının gerekliliğinin yanında sisteme dahil olabilecek
bütün fertler ve kurumlar, tasarruf kurallarına riayet etmek
mecburiyetindedirler. Bundan dolayı, zarurî ve ekonomik olmayan
bakım hizmetlerinin sosyal bakım güvence sistemi dışında
bırakılması esas alınmalıdır. Sosyal bakım hizmetleri,
kalitesinden taviz vermeksizin, kişi odaklı ve ihtiyaç
nispetinde olmalıdır.
2.2.2.5. Bakıma Muhtaç Kişiye ve Bakıcı
Aile Fertlerine Sosyal Güvence
Bakıma muhtaç kişinin eski sağlığına
kavuşabilmesi veya bu mümkün değilse sürekli olarak kaliteli bir
biçimde bakılması için, bakımı kolaylaştıran tıbbî ve teknik
araç-gereçlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu malî yüklerin yanında
gerek bakıma muhtaç kişi, gerekse kendisine bakan aile fertleri,
ücret gelirlerinden mahrum kalmaktadır. Bunun içindir ki; bakım
güvence sistemi, bakım harcamalarını ve gelir kaybını gidermeye
yönelik aynî ve nakdî yardımlar öngörmelidir. İmkânlar
nispetinde bakıcı aile fertlerine dönük sosyal güvenlik
tedbirleri artırılabilir.
Maddî
destek söz konusu olduğunda özellikle miktarların
belirlenmesinde kişinin bakıma muhtaçlık derecesi önem
kazanmaktadır.
2.2.2.6. Değişik Türlerde Kurumsal Bakım
Hizmetleri
Sosyal bakım güvence sisteminde olan bakıma
muhtaç kişiler, gerektiğinde kurumsal bakım hizmetlerinde de
yaralanabilmelidirler.
Dünyada uygulanan kurumsal bakım hizmetleri kapsamında üç çeşit
hizmet türü önem kazanmaktadır:
a)
Sürekli Olarak Kısmî (Yarı Gün)
Kurumsal Bakım Hizmeti: Bakıma muhtaç kişinin sağlık
durumunda olumsuz gelişmeler görüldüğünde veya bakıcının gündüz
veya gece çalışmak durumunda olması hâlinde, evdeki bakım tam
olarak sağlanamayacağından, bakıma muhtaç kişinin, sürekli
olarak kısmî (gece veya gündüz) bakım hizmetleri sunan
kuruluşlardan yararlanmaktadır.
b)
Belirli Bir Süre İçin Tam Gün
Kurumsal Bakım Hizmeti: Bakıma muhtaç kişinin, hangi
sebepten dolayı olursa olsun geçici olarak evinde bakılması
uygun görülmemesi halinde, herhangi bir bakım merkezine kısa
süreli (meselâ yılda azami 4 hafta) olarak alınmaktadır.
c)
Süresiz Olarak Tam Gün
Kurumsal Bakım Hizmeti: Kişinin ağır derecede bakıma muhtaç
olması, evde bakıma muhtaç kişiye bakacak bir bireyin olmaması
veya bakıcıların değişik psiko-sosyal ve fizikî sebeplerden
dolayı bakım sorumluluklarını yeterince yerine getirememeleri
gibi durumlarda bakıma muhtaç kişinin sürekli olarak kurumsal
bakım hizmetine alınmaktadır.
3. Bakıma
Muhtaçlıktan Kaynaklanan Sorunların Çözümünde Türkiye’de
Oluşturulan Sosyal Politikalar
3.1. Sosyal
Bakım Eğitimine Dönük Adımlar
Özellikle
evde yaşlı bakım ihtiyacını karşılamak için, son yıllarda AB’nin
fonlarından da destek alınarak sayıca az da olsa bazı
girişimlerin sonucunda bakıcı personel eğitimine dönük projeler
hayata geçirilebilmiştir. Bunlardan biri, Sakarya Üniversitenin
bir Alman özel eğitim kuruluşu ile birlikte 2004–2005 yıllarında
yürüttüğü AB destekli yaşlı bakıcısı eğitim kursudur. Diğer
taraftan 2005 yılında Özürlüler Konfederasyonunun organizasyonu
ile Ankara’da halen sertifikalı bakıcı eğitim programı devam
etmektedir.
Akademik ve
lisans seviyesinde ilk kez Türkiye’de Sakarya Üniversitesi,
Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, Yaşlı Hizmetleri Programı
çerçevesinde 2 yıllık bir ders planı hazırlanmış ve 2005/2006
eğitim yılından itibaren öğrenciler alınmaya başlanacaktır.
Müfredatta Yaşlı Bakım İlke ve Uygulamaları, Tıbbi Terminoloji,
Anatomi, Psikoloji, Farmakoloji, Fizyoloji, Kişiler Arası
İlişkiler ve İletişim, Mikrobiyoloji ve Parazitoloji, Beslenme,
Temel Gerontoloji, Sağlık Sosyolojisi, Bulaşıcı hastalıklar, İlk
yardım, Kronik Hastalar Bilgisi, Egzersiz Fizyolojisi ve Yaşlı
Jimnastiği, Hukuk Bilgisi ve Sosyal Güvenlik, Meslek Bilgisi ve
Etiği, Meşguliyet Terapisi, Yaşlılarda Rehabilitasyon gibi
dersler yer almaktadır.
Şüphesiz
sosyal bakım eğitimi alanında bu önemli bir gelişme olmakla
birlikte lisans seviyesinde düzenlenen yaşlı bakımı eğitimi,
sosyal bakım eğitiminin sadece bir parçasıdır. Özürlülere dönük
sivil toplum kuruluşları, eğitim programlarını ağırlıklı olarak
bakıma muhtaç özürlülere dönük hazırlarlarken, diğer eğitim
kurumları da bakıma muhtaç yaşlılara dönük eğitim programları
düzenlemektedirler. Hâlbuki bakıma muhtaç kişiler, kendi içinde
değişik kategorilere ayrılabilseler de sonuç itibariyle bakıma
muhtaçlık kapsamına girmeleri nedeniyle aynı sorunları
yaşamaktadırlar. Bu yönüyle eğitim programları, sosyal bakım
anlayışı çerçevesinde yeniden yapılandırılmalı ve bilhassa bütün
bakıma muhtaç kişiler için geçerli olabilecek Standart ve
Bireysel Bakım Planları, Bakım Modelleri, Bakım Yönetimi, Sağlık
Psikolojisi, Sosyal Gerontoloji, Sosyal Hizmetler, Aile
Danışmanlığı ve Rehberlik gibi dersler de okutulmalıdır. Bu
dersleri okuyan ve bu okullardan mezun olanlara da meslek unvanı
olarak sosyal bakım uzmanı verilmelidir. Böylece AB
standartlarına da yaklaşmış oluruz.
3.2. Sosyal
Bakım Güvence Sistemine Dönük Adımlar
3.2.1
Özürlüler Kanununun Çıkarılması ve Bakıma Muhtaçların Dâhil
Edilmesi
Ülkemizde sosyal bakım hizmetlerine dönük
sosyal güvenlik sistemi henüz oluşturulmuş bir yapıya kavuşmuş
değildir. Muhtaçları sosyal korumayı amaçlayan mevcut kanunî
düzenlemelerin işleyişi, bakıma muhtaç kişileri kapsamına alması
bakımından yetersizdir. Evde ve kurumda bakıma muhtaç kişilere
dönük altyapı, organizasyon ve devletçe destekleme hizmetleri de
henüz belirli bir aşamaya gelmiş durumda değildir. Bundan dolayı
da bakıma muhtaç kişilere dönük evde ve kurumda sosyal bakım
hizmetleri sunabilecek kamuya ve özel sektöre ait bakım
kuruluşlarının sayısı çok azdır.
Diğer taraftan özel sektöre ait bakım kuruluşları da daha fazla
varlıklı bakıma muhtaç kişilere hizmet sunmaktadır.
Diğer
taraftan sosyal güvenlik sistemi açısından bakıma muhtaçlık
sorunu bir sosyal risk olarak algılanmadığı için, bakıma muhtaç
kişilerin sosyal bakım güvence sistemine dâhil edilmesi de
düşünülememiş. Ülkemizde yaşlılığa bağlı bakıma muhtaçlık
sorunu, ilk bakışta bir sosyal risk türü olarak fark edilmemiş
olsa da, son yıllarda özürlüler alanında yapılan aktif sosyal
politikalar sayesinde ancak gün ışığına çıkabilmiştir. Sosyal
bakım güvence sisteminin primli rejimin şemsiyesi altında mı
yoksa primsiz sistem (kamusal sosyal yardım ve destek)
çerçevesinde mi yürütülmesi konusu, ülkemiz açısından ele
alındığında, bakım sigortasına geçilmeden belirli bir süreç
dâhilinde onu kısmen ikame edecek sosyal yardımlaşma
mekanizmalarına başvurulduğu görülmektedir.
Nitekim TBMM’de kabul edilen 5378 sayılı ve
01.07.2005 tarihli Özürlüler Yasası (Özürlüler ve Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun), ilk kez belirli bir sosyal kesim için hazırlanmış ve bu
kapsamda da bakıma muhtaç özürlü de tanımlanmıştır.
Kanuna
göre, bakıma muhtaç özürlülere dönük bakım hizmetleri, SHÇEK
Genel Müdürlüğünden ruhsat alan gerçek ve tüzel kişiler ile kamu
kurum ve kuruluşları verebilecektir (m. 7).
Bakım
hizmetlerinin sunumunda kişinin biyolojik, fiziksel, psikolojik
ve sosyal ihtiyaçları da dikkate alınmasının yanında bakım
hizmetlerinin standardizasyonu, geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılması için SHÇEK Genel Müdürlüğü koordinasyonunda
çalışmaların yürütülmesi öngörülmektedir. Hedef, bakım
hizmetleri ile bakımın nitelikli temini sağlamaktır (m. 8).
Bakım
çeşitleri olarak, evde bakım veya kurum bakımı modelleri
sunulmaktadır. Ancak öncelikle kişinin sosyal ve fiziksel
çevresinden ayrılmaksızın hizmetin sunulması esası
getirilmektedir (m. 9).
2828 sayılı
Kanuna ek maddeler eklenerek, sosyal bakım güvence sisteminin
ilk temel taşları da böylece atılmış olmaktadır. “Sosyal
güvenlik kurumlarına tâbi olmayan, bakıma muhtaç özürlülerden
ailesini kaybetmiş olanlar ile ailesi ekonomik veya sosyal
yoksunluk içerisinde bulunanlara bakım hizmetini resmi veya özel
bakım kurumlarında ya da ikametlerinde verilmesi sağlanır”
denilmek suretiyle bakıma muhtaç yoksul kişiler ilk defa evde ve
kurumda ücretsiz olarak bakım hizmetlerinden
yararlanabileceklerdir. Bakıma muhtaç kişilere sunulacak bakım
hizmetinin karşılığı olarak her ay için kişi başına belirlenecek
tutar, azami iki aylık net asgari ücret miktarında olacaktır.
Bakıma muhtaç kişilerin, devletin kurumlarında bakılanlar
dışındakilerin bakım ücreti, bu amaçla SHÇEK bütçesine konulacak
ödenekten karşılanacaktır (Ek madde 7). Genel hatlarıyla
belirlenen sosyal bakım güvence sistemi kapsamındaki bakım
hizmetleri ve ödemeler gibi diğer ayrıntılar, çıkarılacak
yönetmelikle belirlenecektir.
Ülkemizde
toplam nüfus içinde Sosyal Sigorta, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı
kapsamında olan veya sayılanların sayısı hayli fazla olmasına ve
bakım sigortasının da primli sisteme entegre edilmesi imkân
dâhilinde olmasına rağmen ilk başta kimsesiz ve sosyo-ekonomik
yönden en zayıf kesimin bakıma muhtaç özürlüleri kısmî de olsa
sosyal bakım güvence sistemine alınması dikkat çekicidir.
Mevcut
durumda nüfusun ancak sosyal güvenlik sistemi dışında olan
yoksul bakıma muhtaç kişiler bakıma muhtaçlık riskine karşı
korunacak ve bunun dışında kalanlar (düşük gelirliler dâhil)
bakıma muhtaçlık durumunun ortaya çıkması halinde sosyal bakım
hizmetlerinden istifade edemeyeceklerdir.
Sosyal
bakım güvence sistemini oluşturma açısından henüz geçiş
döneminde olan ülkemizde ilk etapta tercih edilen sistem,
primsiz rejimi kapsamında evde ve kurumda bakım hizmetlerini
finansman açısından destekleyen kamusal sosyal yardım
uygulamasıdır. Hedef kitle ise sınırlı bir şekilde sadece bakıma
muhtaç özürlüler düşünülmüştür. Ancak, özürlülük (sakatlık) ve
yaşlılık arasında beden hareketliliğindeki engellemeler gibi
birçok benzerlik bulunduğundan dolaylı yoksul bakıma muhtaç
yaşlılar da yeni kanunî düzenlemelerden istifade edecek
konumundadırlar.
Her ne
kadar şu andaki yapı, primsiz sistem içinde düşünülmüş bir çözüm
gibi görünse de gerçekte yapılanma süreci henüz tamamlanmış
değildir. Oluşturma süreci devam edecek ve büyük bir ihtimalle
karma sistemine doğru gidilecektir. Bir başka ifadeyle, primli
sistemde olanlar da ileriki tarihlerde sosyal bakım güvence
sistemine alınacaktır. Böylece sisteme verginin dışında yeni
finansman kaynağı olarak primler de dahil edilecektir.
Halkın bütün kesimlerine yönelik vergi
ekseninde primsiz sistem içinde kamusal destekli sosyal bakım
hizmetlerine yönelik çözümün bulunması Türkiye şartları için
henüz mümkün görünmemektedir. Bireysel bakım giderlerine dönük
nakdî destek daha fazla sosyal yardımlaşma kurumları aracılığı
ile gerçekleşmesi halinde, bakım hizmetlerinin kapsamı geniş
tutulmasının bir sonucu olarak, kamusal sosyal yükünün üzerine
çıkması söz konusu olacaktır. Böyle bir durumda ya sosyal bakım
hizmetlerinde bir kısıtlamaya gidilecek ya da yeni kaynakların
bulunması için çaba gösterilecektir.
Dolayısıyla mevcut sistem içinde ileride büyük bir ihtimalle
karma modelin ortaya çıkacağı söylenebilir.
Sonuç Ve
Öneriler
·
Sosyal
Bilimler İçinde “Sosyal Bakım” Yer Almalıdır:
Türkiye’ye uygun bir sosyal bakım modelinin hayata
geçirilebilmesi, “sosyal bakım”ın hem bir bilim dalı, hem de bir
meslek olarak kabul edilmesine bağlıdır. Sosyal hayatta pratik
olarak uygulanması gereken bir hizmetin teorik ve akademik bir
altyapısının oluşturulması ve geliştirilmesi, toplam kalite
anlayışı çerçevesinde kalıcı etkinliğinin sağlanması açısından
şarttır.
·
Sosyal
Bakım Uzmanı Mesleği Oluşturulmalıdır:
Sosyal bakım hizmetlerinin sunulmasında hemşirelik ve temel
bakım hizmetlerinin yanında ev idaresi ve psiko-sosyal destek
hizmetlerine ait meslekler arası bilgilerle donatılanlar ve bu
alanda belirli bir dönem profesyonel eğitim almış olanlar,
“sosyal bakım uzmanı” veya “sosyal bakım elemanı” unvanıyla
meslekî statüye kavuşturulmalıdır.
·
Herkesi İçine Alan Bir Sosyal Bakım Güvence Sistemi
Oluşturulmalıdır:
Sosyal güvenlik ve sağlık sistemlerinin yeniden yapılandırıldığı
bir dönemde Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, bütün
vatandaşları sosyal koruma kapsamına alma amacını gütmektedir.
Hal böyle olunca sosyal risk kapsamı da genişletilerek bakıma
muhtaçlık riski de sosyal güvenlik sisteminin bir parçası haline
getirilmeli ve yoksulluk şartı aranmaksızın herkes sosyal bakım
güvence sistemine alınmalıdır. Sosyal bakım güvence sisteminin
Genel Sağlık Sigortası veya müstakil bir Sosyal Bakım Sigortası
kapsamında uygulanması halinde primli rejimin finansman
avantajlarından da yararlanabilir.
·
Bakıcı
Aile Fertleri Sosyal Bakım Güvence Sistemine Dâhil Edilmelidir:
Sosyal güvenlik kapsamında yer alacak bakıma muhtaç kişilerin
yanında evde bakım sorumluluğunu üstlenen aile fertleri veya
yakınları da sosyal güvenlik ve sosyal hizmetler kapsamına
alınmalıdır. Aile ve akraba birliğinin yanında iyi komşuluğun
korunması için, profesyonel bakım destek hizmetlerinin dışında
bakım sürecinde yer alan bütün muhataplar ve aktörler
psiko-sosyal desteklerden yararlanabilmelidir.
·
Bakıma
Muhtaç Kişi, Sosyal Bakım Güvence Sistemi İçinde Tanımlanmalıdır:
Toplumun hemen hemen her kesimi tarafından sık sık kullanılan,
çok defa birbirinden farklı anlamlar taşıyan «bakıma muhtaçlık”
kavramının, “(maddî boyutuyla) yardıma muhtaçlık”tan ziyâde
(tezahürleri karmaşık bile olsa) bedensel-ruhsal-sosyal
bağımlılık açısından tanımlanması gerekmektedir. Bu yönüyle
bakıma muhtaç kişilerin birinci derecede ihtiyaç duyacakları
şey, psiko-sosyal destek de içeren bakım hizmetleridir.
·
Bakım
Güvence Sistemi Hem Bakıma Muhtaç Kişiye, Hem De Bakım
Kuruluşuna Nakdî Destek Öngörmelidir:
Sosyal risk türü olarak bakıma muhtaçlık, ekonomik sorunlar da
barındırdığı için, bakıma muhtaçlığa yol açan faktörlere
(yaşlılık, özürlülük, hastalık vb.) bakılmaksızın bakıma muhtaç
bütün yoksullar sosyal güvenlik kapsamına alınmalıdır. Bu
anlayış doğrultusunda sosyal bakım hizmetleri sunan bakım
kuruluşuna verilmesi planlanan bakım ödeneğinin bir kısmı da
bakıma muhtaç kişiye verilmelidir. Kişiye ödenen bakım parası,
maksadına uygun sarf edilmesi şartıyla verilmelidir. Bakım
parası, ya bakımı kolaylaştıracak araç-gereç, ya tıbbî
malzemeler (solunum masajı; hava filtresi, tekerlekli sandalye;
hasta yatağı vb.), ya bakım için gerekli olan ev içi tadilatlar,
ya da profesyonel anlamda haricî bakım hizmetleri için
harcanmalıdır.
·
Bakım
Ödeneklerinin Miktarı Bakıma Muhtaçlık Derecesine (Bakım
İhtiyacına) Göre Belirlenmelidir:
Başkalarının fizikî ve psiko-sosyal desteğine değişik
derecelerde ihtiyaç duyan bakıma muhtaç kişilerin bakım yükü ve
zahmeti birbirinden farklı olacağından, bakım ödeneğinin miktarı
da buna göre belirlenmelidir. Temel kriter, kişinin bakıma
muhtaçlık derecesi olmalıdır.
·
Bakıma
Muhtaçlık Derecesi, Objektif ve Bilimsel Esaslara Göre Tespit
Edilmelidir:
Bakıma muhtaçlık derecesinin tespitinde kişinin bakıma
muhtaçlığına yol açan hastalık, özürlülük ve yaşlılık gibi şahsî
kriterlerin yanında bakıcıların bakım hizmetleri için sarf
ettikleri süreler de önemli bir unsurdur. Ayrıca, bakıma muhtaç
kişinin, başka birinin fizikî yardımına ne derecede ve hangi
boyutta (sıklık ve yoğunlukta) ihtiyaç duyduğu ile de yakından
ilişkilidir. Kişinin, bireysel özellikleri ve benlik bütünlüğü
de bakıma muhtaçlık derecelendirilmelerinde kriter olarak ele
alınmaktadır.
·
Bakıma
Muhtaç Kişinin Fıtratına Uygun Bakım Modelleri Oluşturulmalıdır:
Sosyal bakım hizmetlerinin sunumu için gerekli olan bakım
modelleri, kişinin biyolojik, fiziksel ihtiyaçlarının yanında
psiko-sosyal ve fıtrî ihtiyaçlarını da dikkate alarak
hazırlanmalıdır. Sosyal bakım hizmetlerinin sunumunda kişinin
fıtrî, psiko-sosyal, biyolojik ve fiziksel özelliklerinin ve
ihtiyaçlarının bir bütün olarak ele alınmasında ve hizmetlerin
(bu anlayış çerçevesinde) plânlanmasında fayda vardır. Aksi
halde biyolojik veya fiziksel ihtiyaçları giderilen ancak
psiko-sosyal (fıtrî) ihtiyaçları ihmal edilen kişiye sunulan
bakım hizmetleri yeterli olmayacağı gibi, bakıma muhtaç kişinin
hem hayata bağlılığı, hem de bakım külfeti olumsuz yönde
etkilenecektir.
·
Evde
Bakım Modeline Önem Verilmelidir:
Sosyal bakım hizmetlerinin öncelikle kişiyi sosyal ve fiziksel
çevresinden ayırmadan evde bakım hizmet modeli ile sunulmasına
itina gösterilmelidir: Sosyal bakım hizmetlerine ihtiyacı olan
kişinin, sosyal çevresine her zamankinden daha fazla ihtiyacının
olduğu kabul edilmelidir. Evde bakım hizmet modelinde kişinin ev
ortamında ve ailesi ile birlikte yaşamını sürdürmesi mümkün
olmaktadır. Bu durum ise, hizmetlerin sunumunda hem kolaylık,
hem de bakım maliyetlerini makûl bir seviyeye çekmesini
sağlamaktadır.
·
Evde
Bakım Modeline Sivil Toplum Kuruluşları Dâhil Edilmelidir:
Eve yönelik profesyonel bakım hizmetleri, SHCEK’ye bağlı
kuruluşlar, yerel yönetimler, gerçek ve özel hukuk tüzel
kişilerin yanında sivil toplum kuruluşları tarafından, serbest
piyasa şartlarına göre sunulabilmelidir.
Kaynaklar
Ali Seyyar, “Sosyal Bakım Hizmetleri ve
Kalite”; Standart Dergisi; Yıl: 38; Sayı: 451; Temmuz
1999.
B. Meifort;
Qualitaetsmaengel in der Altenpflege- oder: Wie professionell
ist die Altenpflege? Becker/Meifort; 1993.
E. Heikkinen, W.E. Waters, Z.J. Brzezinski,
“The Elderly In Eleven
Countries, A Sociomedical Survey”,
WHO Publications Centre, World Health
Organization, Albany, NY, USA, 1983.
Gibson Jo Marry; Gregory
R.Steven; Pandya M.Sheel; “Long-Term Care in Developed Nations:A
Brief Overview”, AARP Public Policy, October 2003.
Hopfe, Christian; Die Pflegeversicherung;
München; 1993.
Joachim Kuhlmery; “Pflegebedürftigkeit-wer
entscheidet”; Klie, Thomas; Pflegeversicherung und
Qualitaetssicherung in der Pflege; Biliomed Verlag;
Melsungen; 1996.
Michael Erler, Soziale
Arbeit-Ein Lehr- und Arbeitsbuch zu Geschichte, Aufgaben und
Theorien; Weinheim-München; Juventa; 1994.
Nurşen Adak; “Gayri Resmi Bakıcılar:
Kadınlar”; Aile ve Toplum; Başbakanlık; Aile Araştırma
Kurumu Başkanlığı Yayını, Yıl 5; Cilt 2; Sayı: 6; Ekim-Aralık
2003.
Thomas Klie; Pflegeversicherung und
Qualitaetssicherung in der Pflege; Biliomed Verlag;
Melsungen; 1996; s. 211.
Volker Eichner; “Yaşlı İnsanlar İçin Geleceğe
Dönük Güven Telkin Eden İkamet Biçimleri: Milletlerarası
Eğilimler ve Millî Meseleler”; Hayatın İkinci Safhasında
Fırsatlar Ve İmkânlar - Yaşlılar Plânlamasına Yönelik
30.06.2004 Tarihli Dokümantasyon; Hamm Belediyesi; 2004.
Wahl, Hans W.; “Pflegebedirftigkeit im
Alter”; Dok; Nr.22/15.11.1995.
Kurum ve
Kuruluşlara Ait Kaynaklar
Beschäftigten- und
Arbeitslosenstatistik der BA,
2003; Nr. 89.
Bundesministerium für Familie,
Senioren, Frauen und Jugend (BMFSFJ); Betrifft:
Altenpflegeausbildung; Berlin; 2002.
Yasal
Kaynaklar
1983 tarih ve 2828 sayılı
“Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Kanunu”.
www.berufenet.arbeitsmat.de
www.caritas.de
www.hs-zigr.de
Volker Eichner; “Yaşlı İnsanlar İçin Geleceğe Dönük
Güven Telkin Eden İkamet Biçimleri: Milletlerarası
Eğilimler ve Millî Meseleler”; Hayatın İkinci Safhasında
Fırsatlar Ve İmkânlar - Yaşlılar Plânlamasına Yönelik
30.06.2004 Tarihli Dokümantasyon; Hamm Belediyesi;
2004.
Sosyal hizmetler, “kişi, grup ve toplulukların yapı ve
şartlarından doğan ya da kendi denetimleri dışında
meydana gelen bedenî, zihnî ve ruhî eksikliği, fakirlik
ve eşitsizliği gidermek veya azaltmak, toplumun değişen
şartlarından doğan sosyal sorunları çözümlemek, insan
kaynaklarını geliştirmek, hayat standartları
iyileştirmek ve yükseltmek, fertlerin birbirleriyle ve
sosyal çevresi ile uyum sağlamasını kolaylaştırmak
maksadıyla insan şeref ve haysiyetine yaraşır eğitim,
danışmanlık, bakım, tıbbî ve psiko-sosyal rehabilitasyon
alanlarında devlet veya gönüllü-özel kuruluşlar
tarafından sistemli bir şekilde ifa edilen hizmet
programlarının bütünüdür”. Bkz. Seyyar, a.g.e.; 2002; s.
518. Türk mevzuatında sosyal hizmetler ise şu şekilde
tanımlanmaktadır: Sosyal hizmetler, “Kişi ve ailelerin
kendi bünye ve çevre şartlarından doğan veya kontrolleri
dışında oluşan maddi, manevi ve sosyal yoksunluklarının
giderilmesine ve ihtiyaçlarının karşılanmasına, sosyal
sorunlarının önlenmesi ve çözümlenmesine yardımcı
olunmasını ve hayat standartlarının iyileştirilmesi ve
yükseltilmesini amaçlayan sistemli ve programlı
hizmetler bütünü”dür.Bkz. 1983 tarih ve 2828 sayılı Kanun; m. 3.
Bakıma kalitesini artıracak araç-gereç yardımı da bu
kapsamda değerlendirilmelidir. : Bundan dolayıdır ki bir
çok ülke, bakıma muhtaç kişinin bakımını kolaylaştırmak,
şikayetlerini gidermek ve mümkün mertebe hayatını
bağımsız olarak idame ettirebilmesi için, kendisine
ve(ya) aile fertlerine araç-gereç yardımı yapmaktadır.
Bunun yanında ev tadilatı da bazen gerekli
görülmektedir. Bakıma muhtaç kişinin yaşadığı mekanı ve
ev çevresini bakıma uygun hâle getirebilmek ve bakımı
kolaylaştırmak amacıyla yapılması zarurî görülen her
türlü tadilat ve tamiratlar için, belirli miktarlarda
malî desteklerin de yapıldığını burada hatırlatmak
gerekir.