Türkiye’de
Yaşlılara Yönelik Sosyal Politikalar
Doç. Dr. Ali Seyyar
DEMOGRAFİK GELİŞİM
·
2020 yılında Türkiye’de 65 ve üstü yaşlı
grubunun toplam nüfus içindeki oranı % 7.9 ile AB’nin en düşük düzeyinde
olması beklenmektedir. Buna karşılık bu oranın, AB’de ortalama olarak %
21’e çıkması hesap edilmektedir (OECD; Taxing Wages 2003-2004; Şubat
2005).
·
Türkiye nüfusunun 2020 yılında tahminî olarak
87 milyon olduğunu düşünecek olursak 65+ yaşlıların sayısının yaklaşık
olarak 7 milyon olacaktır. 2000 yılı istatistiklerine göre, şu anda bile
60 yaş ve üzeri olanların (oranı % 8 olduğuna göre) sayısı 6 milyona
yakındır ve bu sayı 2020 yılında muhtemelen 12 milyon dolaylarında
olacaktır.
YAŞLILARIN SOSYAL SORUNLARI
·
Fiziksel güçten düşme ve emeklilik gibi
ihtiyarî veya gayri-ihtiyarî sebeplerden dolayı meslekî ve toplumsal
fonksiyonlardan ayrılma, sosyo-ekonomik statü kaybına uğrama, sosyal
etkileşimden mahrum olma ve toplumdan kısmen veya tamamen uzaklaşma veya
dışlanma.
·
Aile fertlerinden kopma, yalnızlığa ve içine
kapanmaya itilmenin bir sonucu olarak kendini lüzumsuz ve faydasız
hissetme ve psiko-sosyal sorunların ve bunalımların içine sürüklenme.
·
Özellikle sakatlanmalarda veya ileri
yaşlılıkta başkalarına sürekli olarak bağımlı olma ve değişik
derecelerde sürekli olarak bakım ihtiyacı duyma. (Sürekli Bakıma Muhtaç
Olma İhtimalinin Yaş Gruplarına Göre Oranı Almanya Verilerine Göre Şu
Şekildedir: 60-70 yaş grubu: % 2-3. 70-80 yaş grubu: % 5; 80-85 yaş
grubu: % 20; 85-90 yaş grubu: % 33; Yaşı 90 ve üzerinde olanlarda
bakıma muhtaçlık riski ise: % 58 civarındadır).
YAŞLILARA DÖNÜK SOSYAL POLİTİKALARIN KAPSAMI
Türkiye, her ne kadar gelişmiş AB ülkelerine göre
yaşlı bir nüfusa sahip olmasa da, sosyal devlet olmanın bir gereği
olarak yaşlıların sosyal refahı (mutluluğu) için, sosyal politika ve
sosyal hizmetlerin temel esasları doğrultusunda millî yaşlılar
politikasını oluşturması gerekir.
Sosyal boyutuyla yaşlılar politikasının kapsamı çok
geniştir. Çalışma hayatı, sağlık, bakıma muhtaçlık, iskân, toplumsal
yapı içinde yaşlıların sosyo-kültürel konumu, serbest zamanın
değerlendirilmesi ve eğitim gibi temel sosyal konular ve haklar,
yaşlılar politikasını kapsamaktadır. İnsanların yaşlanması ile temel
sosyal haklar kaybolmayacağı gibi, kendisini özellikle bu dönemde daha
belirgin olarak göstermektedir. Evrensel İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİ ve
Türkiye’nin taraf olduğu AVRUPA SOSYAL ŞARTI ve benzeri uluslar arası
sözleşmelerde belirlenen ölçütler, Türkiye’de oluşturulması gereken
yaşlılar politikası için de geçerlidir.
YAŞLILAR POLİTİKALARININ TEMEL ESASLARI
·
Kültürel ve sosyo-ekonomik farklılıklar,
sosyal adalet mekanizmaları ile toplumsal gelişim için nasıl bir
zenginlik teşkil ediyorsa, yaşlılık (ve dolayısıyla yaşlılar) da sosyal
yapı içinde bir zenginliktir ve sosyal sermaye için vazgeçilmez bir
unsurdur. Bundan dolayı da sağlıklı yaşlanmanın yanında aktif ve
kaliteli bir hayat modeli Türk yaşlarının da temel hakkı olmalıdır.
·
Yaşlı hizmetlerinde hedef, sağlıklı ve
kaliteli yaşam ile fonksiyonel bağımsızlık düzeyi artmış bir yaşlılık
döneminin sağlanmasıdır. Bundan dolayı yaşlılar politikası, yaşlıların
olabildiğince bağımsız bir hayat sürmelerine destekçi olmalıdır. Bunun
için de yaşlılar politikası, özellikle özürlü yaşlılara hareket
serbestîsi sağlayacak imkânlar oluşturur. Fizyolojik yetersizliklerinden
dolayı rehabilitasyon hizmetleri almalarına karşılık fizikî
bağımsızlıklarını yitiren bakıma muhtaç yaşlılara bakıma muhtaçlık
durumlarına ve derecelerine göre özel bakım hizmetlerine ağırlık
verilir. Sadece sağlıklı yaşlılar değil bütün bakıma muhtaç yaşlı,
özürlü ve hastalar, benimsedikleri sosyal çevrede ve aile ortamında
yaşama hakkına sahip olmalıdır.
·
İster bakıma muhtaç olsun ister olmasın bütün
yaşlılar, insan onuruna yakışır bir hayat yaşama hakkına sahip
olmalıdır. Bundan dolayı da yaşlılar, kendilerini çeşitli alanlarda
geliştirme, eğitim alma ve verme hakkına sahip olmalıdır. Yaşlılar, her
türlü sosyal-sportif-kültürel faaliyetlere ve serbest zamanlarını
faydalı meşguliyetlerle geçirme hakkına sahip olmalıdırlar.
·
Sosyal sermayeyi oluşturma ve geliştirmenin
yanında toplumsal kaynaşma açısından özellikle bilgi ve tecrübe yönünden
ileri bir noktada olan yaşlıların, millî-manevî-kültürel değerlerimizi
toplum hizmetine sunabilmeli, bilgi ve tecrübe gibi birikimlerini diğer
sosyal kesimlere özgürce aktarabilmelidirler.
·
Yaşlılar, her alanda ve her düzeyde
(merkezî-yerel) demokratik haklarını kullanabilmeli ve seslerini gerek
plânlama, gerekse karar alma sürecinde duyurabilmelidirler. Yaşlı
hizmeti sunun STK’lerin bir federasyon altında toplanabilmeli ve
demokratik süreçte aktif katılımı sağlanmalıdır.
·
Sosyal güvencesi olmayan özellikle yalnız ve
kimsesiz yaşlıların hayat standartları yükseltilmelidir. Aile içinde
yaşayan yaşlıların ekonomik özgürlükleri sağlanmalıdır. Sosyal devlet,
bakıcı aile fertlerine bakım yükünü, haricî profesyonel bakım hizmetleri
ile hafifletici tedbirlerin ötesinde sosyo-ekonomik destek sağlamalıdır.
·
Yaşlılar, gerek konut içinde, gerekse konut
dışında fizikî yönüyle güvenli bir ortamda yaşayabilmelidir. Uygun
fizikî çevrenin oluşturulmasında belediyeler kendileri sorumlu
hissetmelidir.
·
Yaşlılar, yaşlarından dolayı hiçbir surette,
hiçbir şekilde ve hiçbir alanda ayrımcılığa tâbi tutulmalı ve
uğramamaları için güvence altında olmalıdır. Devlet, yaşlıların ve
özürlülerin dışlanmalarına karşı yaşlı hizmeti veren STK’lar ile aktif
sosyal politikalar üretmeli ve etkin bir şekilde uygulamalıdır.
·
Yaşlılar, insan kaynakları açısından önemli
bir potansiyeldir. Bundan ötürü sosyal politikanın bir parçası olan
sosyal hizmetler, yaşlı insanlara ihtiyaç duydukları kaynaklara
ulaşmalarında ve problemlerini mümkün mertebe kendi gayretleriyle çözme
hususunda etkin bir biçimde destekçi olmalıdır.
·
Gelişmiş ülkelerde yaşlıların büyük bir kısmı
kentsel bölgelerde, gelişmekte olan ülkelerde ise kırsal alanlarda
yaşamaktadır. Bu durum, Türkiye açısından da kısa ve orta vade için
geçerli olacaktır. Dolayısıyla millî yaşlılar politikası, kentsel
özelliklerin ötesinde kırsal faktörleri de dikkate almalıdır. Örn.
Türkiye çapında âdil ve etkin sosyal bakım hizmetlerinin sağlanabilmesi
için, kırsal alanda evde bakım hizmetlerine dönük modellerin
geliştirilmesi gerekmektedir.
SOSYAL POLİTİKA ALANLARINDA YAPILMASI GEREKENLER
·
Yaşlı Araştırmalarının Teşviki:
Türkiye’de yaşayan yaşlıların sosyal ve ekonomik sorunlarına dönük
araştırmalar çok az sayıdadır. Bunun sonucu olarak da Türkiye’de yaşlı
nüfusun yapısı, yaşlıların beklentileri ve bölgesel farklılıkları da
dikkate alan hizmet ihtiyaçlarına dönük öncelik tam olarak
bilinmemektedir. Yaşlı alanda yapılacak araştırmalar (yüksek lisans ve
doktora tezleri dâhil) devlet (SHÇEK) ve belediyeler tarafından maddî
yönden de desteklenmelidir.
·
Millî Yaşlılar Politikasının Oluşturulması:
Yaşlılar alanında sosyal araştırmaların yapılması sonucunda ve elde
edilen veriler doğrultusunda kısa ve orta vadeli çözüm odaklı sosyal
politika ve hizmetlerin geliştirilmesi gerekmektedir. Oluşturulacak
yaşlılar politikası, sosyal devletin millî politikası olmalıdır. Millî
yaşlılar politikasının temel esaslarını ve uygulamaya dönük
özelliklerini belirlemek üzere (Özürlüler Şurası, Aile Şurası ve Sosyal
Hizmetler Şurasından sonra) en kısa zamanda YAŞLILAR ŞURASI da geniş
katılımlı olarak tertiplenmelidir.
·
Katılımcı Demokrasiyi Pekiştirici Yaşlılar
Politikası: Yaşlıların sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasî
katılımına yönelik proje ve programlar desteklenmelidir. Yaşlılar, yurt
çapında örgütlenebilmeli ve “EKONOMİK VE SOSYAL KONSEY”de yer
alabilmelidir. Belediyeler, yaşlıların demokratik katılımcılığını yerel
bazda desteklemek amacıyla YAŞLI DANIŞMA MECLİSLERİ oluşturmalıdır.
Yaşlılar Danışma Meclisinin görevleri şunlar olmalıdır: a) Yaşlıların
ihtiyaçları doğrultusunda taleplerini danışma meclisinde, bürokraside ve
kamuoyunda dile getirmek; b) Duruşma gündemlerini kendi
inisiyatifleriyle oluşturmak; c) Diğer yönetim birimlerini
bilgilendirmek ve fikir edinmek; d) Yaşlıların özel istek ve durumlarını
yönetime iletmek ve projeler geliştirmek; e) Yaşlıların siyaseten aktif
olmalarını teşvik etmek; f) Yeni görevler üstlenmek.
·
Bütün Bakıma Muhtaç Yaşlıların Sosyal
Koruma Altına Alınması: Özürlüler kanunuyla yürürlüğe giren
özürlü-yaşlı bakım hizmet programlarının kapsamı genişletilmelidir.
Sosyal güvencesi bulunmayan yani yoksul bakıma muhtaç yaşlıların ve
özürlülerin bağımlı olmadan yaşama kapasitelerinin arttırılmasını
amaçlayan evde tıbbî ve sosyal bakım programlarından diğer (Sosyal
Sigorta Emekli Sandığı ve Bağ Kur kapsamında olan) bakıma muhtaç yaşlı,
özürlü ve kronik hastalar da yararlanabilmelidir. Bakıma muhtaçlık
riski, sosyal güvenlik sistemi içinde bir sosyal risk türü olarak kabul
edilmeli ve primli sistem içinde BAKIM SİGORTASI ihdas edilmelidir.
Ancak, bu şekilde bakıcı durumunda olan bütün aile fertlerinin yükü
hafifletilebilir.
·
Üniversitelerde Yaşlı ve Bakım Eğitimi:
Profesyonel bakıcı elemanların yetiştirilmesi için, üniversitelerimizde
bakım eğitim programları açılmalıdır. (Müstakil olarak SOSYAL BAKIM
BÖLÜMLERİ de açılabilir). Diğer taraftan yaşlılara yönelik sosyal
hizmetlerin kalitesinin artırılması için, “Sosyal Bakım”, “Sosyal
Gerontoloji” ve “Sosyal Geriatri” gibi derslerin de okutulması
gerekmektedir. Tıbbi tedavi hizmetlerinin kalitesinin artırılması için
de, “Geriatri Hastaneleri” veya Üniversite ya da Devlet Hastanelerinde
yeni Geriatri Birimlerinin açılması gerekmektedir.
·
Aile Odaklı Yaşlı Bakım Hizmetleri:
Bakım hizmetlerini yaygın ve etkin bir şekilde yürütebilmek için, bakıcı
aile fertlerinin eğitimi sağlanmalı ve dışarıdan profesyonel mobil bakım
hizmetleri ile desteklenmelidir. Evde bakım hizmetlerine aile
fertlerinin yanında komşular ve gönüllüler de dâhil edilmelidir. Evde ve
aile ortamında bakıma muhtaç yaşlılarına bakan amatör bakıcılar, maddi
ve sosyo-kültürel yönden de desteklenmelidir (Örn.: bakım ödenekleri
sağlanmalı, yıllık izin kullanımında veya hastalık halinde belirli bir
süre için gündüzlü veya tam gün kurumsal bakım).
·
Konut ve Ulaşılabilirlik: Alternatif
konut tasarımları çerçevesinde engelsiz iletişim ve ulaşım ağı içeren
(alarm sistemi, telefon, internet bağı vb) sosyal korumalı (bina
personelinin bulunduğu ve soysal bakım hizmetlerinin düzenli olarak ifa
edildiği) konutlar (social sheltered housing) inşa edilmelidir.
Konutların yapısı, hem ulaşılabilirlik açısından engelsiz, hem de
dışarıdan sunulacak mobil sosyal hizmetler (yemek servisi; evde bakım
vb.) için elverişli olmalıdır. Yaşlılar, toplumdan soyutlanmış olarak
kendi başlarına yaşamak yerine hayatın normal akışı içinde aktif olarak
yer almak istemektedirler. Bunun için, şehir merkezlerine yakın çok
maksatlı entegreli sosyal konut sitelerine ağırlık verilmelidir ve
periferik bölgelerde (sadece yaşlılara dönük olarak) oluşturulmak
istenen konut (huzur evleri) inşaatından vazgeçilmelidir.
·
Nesiller Arası Dayanışmayı Sağlayan Ortak
Çözümler: Çocuklara ve gençlere dönük oyun ve park alanları ile
yaşlıların serbest zamanlarını değerlendirebilecekleri sosyo-kültürel
merkezler, birbirine yakın, koordineli ve entegreli olmalıdır. Toplum
merkezlerinde yaşlılar ve yaşlı olmayanlar için ortak sosyo-kültürel
programlar düzenlenmelidir. Örn. Evli ve tecrübeli yaşlılar, aile eğitim
programlarında genç çiftlere akıl hocalığı yapabilirler.
SONUÇ
Bu kısa
tebliğimde özet halinde sunduğum önerilerin her birisinin hayata
geçirebilmesi için, siyasî iradenin ve belli bir derecede ekonomik
imkânlarının yanında toplumsal desteğe mutlaka ihtiyaç duyulacaktır.
Sevgi, şefkat ve dayanışma gibi bize has sosyal ve manevî değerlerin
toplumumuzda halen var olduğunu düşünürsek, bu gibi önerilirin
gerçekleştirilebilirliği yönündeki inancım yüksektir. Unutmayalım;
sosyal gelişme, var olan güzel hasletlerin toplumsal sinerji
oluşturabilecek bir konuma getirilmesi halinde ancak
gerçekleştirilebilir.
|