aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

Türkçe-İngilize-Almanca Açıklamalı
<<<SOSYAL SÖZLÜK

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ödeme: [Remuneration // Entlohnung]: Karşılığı ödenen çalışma. // Bir hizmet, iş, emek veya harcamaya karşılık olarak ödenen para veya tazminat...

Ödemonizm: (Bkz. Saadet Ahlâkı).

Ödenmiş Primler Karşılığı: (Bkz. Ayrılan Karşılıklar).

Ödev: (Bkz. Vazife).

Ödül (Mükafat): [Reward; Prize // Ehrung; Belohnung; Geschenk]: Bir hizmetin, iyi davranışın, başarılı bir ilmî-sportif-kültürel çalışmanın takdirle karşılandığını belirtmek ve kişiyi, bundan ötürü memnun etmek için, kendisine verilen küçük veya büyük çapta bir hediyedir.

Öfke (Hiddet; Tehevvür): [Anger; Rage; Fury // Wut; Zorn]: Dışarıdan gelecek tehlikeleri yok edebilmek için, insanlara yaradılıştan verilmiş güçtür..

Öğle Uykusu: (Bkz. Kaylule).

Öğrenci Kişilik Hizmetleri: [Pupil personnel services // Persönliche Dienstleistungen für Schüler]: Öğrencinin, eğitim hayatı boyunca sosyo-kültürel açıdan bir bütün olarak gelişmesini sağlamaya yönelik hizmetlerini bütünü...

Öğrenim Kredileri: [Study credit // Kredit für Studiumszwecke]: Yüksek öğrenin (Üniversite veya Yüksek Okul) talebelerine, öğrenim giderlerini karşılamaları için, devletçe yapılan malî destekler...

Öğrenme (Öğrenim; Tahsil): [Learning; Finding out; Study // Bildung; Lernprozess; Studium]: Tek başına veya bir rehberin-öğretmenin yardımıyla bilinmesi gerekli, mecburî veya faydalı olan konulara vâkıf olma hadisesi...

Öğrenme Hedefleri (Öğrenme Stratejileri): [Learning targets-strategy // Lernziele-strategien]: Öğrenmede kalıcı başarı sağlayan, öğrenme işlemini kolaylaştıran stratejik, yani takip edilmesi gereken etkili ve verimli çalışma teknik ve metotlarının bütünüdür.

Öğrenme Hedefleri: (Bkz. Öğrenme Stratejileri).

Öğrenme Metotları: [Methods of learning // Lernmethoden]: Konulara, belirli bir usûl dairesinde kolaylıkla vâkıf olmayı sağlayan, kişilerin öğrenme yeteneklerine, zekâ durumlarına, gelişim seviyelerine ve konulara-sorunlara göre farklı biçimlerde düzenlenmiş olan öğrenim teknikleri, türleri ve(ya) yöntemleridir.

Öğrenme Teorileri: [Learning theories // Lerntheorien]: Öğrenmenin tabiatını, mâhiyetini ve neticelerini açıklamaya çalışan sosyal pedagojik teoriler

Öğretme (Öğretim): [Teaching // Unterricht; Lehre]: Ferdin tutum ve davranışlarında olumlu mânâda ve kalıcı bir biçimde değişiklik meydana getirmek için, bir başka ifadeyle öğrenmeyi gerçekleştirmek için yapılan faaliyetlerin bütünü..

Öğüt (Nasihat): [Advice // Rat]: Akıl ve doğru yol gösterme. // Samimi olan ve içinde kötülük bulunmayan bütün iyi, faydalı, hayırlı söz ve davranışlar.

Öksüz: (Bkz. Yetim).

Ölçme (Ölçüm): [Measure // Messen]: Bilimsel yöntemlerden kabul edilen gözlem veya deney yoluyla temin olunan verilerin, rakamlarla kemmî (nicel) olarak ifadesi için başvurulan bir işlemdir.

Ölçüm: (Bkz. Ölçme).

Ölüm Âdetleri: [Death customs-folklore in Turkey // Todesbraeuche in der Türkei]: Ölüm öncesinde, ölüm anında ve ölüm sonrasında dinin, örfün veya geleneklerin emrettiği bir biçimde toplum tarafından yerine getirilen bütün tutum ve davranışlar.

Ölüm Aylığı: [Survivors pension; Widow's pension // Witwen- und Waisenrente]: Dul ve yetimlerin zararlarının, sosyal tazminat çerçevesinde telâfisi için sosyal sigortalının ölümü üzerine, vazife-harp sırasında veya vazife-harp malulü iken ölenlerin dul kalan eşlerine, yetim çocuklarına, (dul eş ve yetim çocuk kalmamışsa) ana ve babalarına bağlanan aylıktır. Bağlanacak aylıklarda ölene bağlanmış veya bağlanması gereken aylık esas alınmaktadır.

Ölüm Oranı (Mortalite): [Mortality rates // Sterberate]: Belli bir toplum veya sosyal grup nüfusunda, belli bir süre içinde görülen ölüm hadiselerinin, toplam nüfusa oranı.

Ölüm Sigortası: [Survivors insurance // Witwen- und Waisenrente]: Sosyal Güvenlik sistemi içinde oluşturulan ve ölen sigortalının eşine, çocuklarına, ana ve babasına aylık bağlanması ve(ya) eşine, çocuklarına, ana ve babasına toptan ödeme yapılması ve ölen sigortalı için cenaze masrafının ödenmesini sağlayan bir sigorta dalıdır.

Ölüm Yardımı: [Aid-assistance in case of death // Hilfe-Leistung bei Todesfall]: Sosyal güvenlik sistemi (Emekli Sandığı veya Sosyal Sigortalar Sistemi) tarafından ölen kişilerin dul ve yetimlerine veya sağlığında bildirdiği kişilere, çoğu kez bir kereye mahsus olmak üzere yapılan nakdî yardımdır

Ölüme Refakat Hizmetleri: [Accompaniment service for people who are on deathbed // Sterbebegleitdienste]: Ölümcül hastalığa yakalanan, hastanede, bakım yurdunda, huzurevinde veya kendi meskeninde yatalak durumunda olan kişiye ve aile efradına, sosyal psikolog, sosyal hizmetler uzmanı, sosyal pedagog veya din adamı tarafından yapılan psiko-sosyal danışmanlık ve rehberlik hizmetleri...

Ölüyle Birlikte Yakılma: (Bkz. Sati).

Öngörü: (Bkz. Pre-Kognisyon).

Önsezi: (Bkz. Pre-Kognisyon).

Önyargı: [Prejudice // Vorurteil; Voreingenommenheit]: Bir fert veya grup hakkındaki önceden edinilen, yeni bilgilerin ortaya çıkması halinde bile değişmeye mukavemet (direnç) gösteren düşüncelerin benimsenmesi...

Örf ve Âdet Hukuku: (Bkz. Örfî Hukuk).

Örf: [Folkway; Common usage; Custom // Brauch; Sitte; Gewohnheit]: Cemiyetin alışıp, ülfet peyda ettiği, itiyat haline getirdiği söz veya fiillerin bütünü...

Örgün Eğitim: (Bkz. Formel Eğitim).

Örgün Meslekî ve Teknik Eğitim: (Bkz. Meslekî ve Teknik Eğitim).

Örgüt (Teşkilat): [Organization // Organisation]: Kendilerine ait işlevleri ve idarî bir yapısı olan özel veya resm kuruluş ya^da bunların bir parçasıdır. // Belirli bir otorite münasebetleri kümesini ihtiva eden, bürokratik eğilimler taşıyan büyük bir insan grubu. // Yönetim biliminde örgüt, müşterek hedefi olan bir grubun, birim ve kişiler arasında münasebetler ağıdır. // Bir grubun, belli bir kategorisiyle ilgili rollerinin yönetmelik, tesis, teknik vb. gibi maddî bir dayanağa bağlı olarak düzenlenmesidir.

Örgüt Ahlâkı: (Bkz. Kurum Ahlâkı).

Örgüt Çatışması (Örgütsel Uyuşmazlık): [Organizational conflict; Organizational disagreement-conflict // Organisatorische Nichtübereinstimmung; Organisationskonflikt]: Örgüt içi çatışma.

Örgüt Geliştirme: [Organizational development // Organisationsentwicklung]: Sanayi (Endüstri) ve Örgüt Psikolojisi çerçevesinde örgüt psikologları aracılığı ile, örgütleri daha etkili hale getirmek isteyen veya örgüt yapısını daha da "geliştirmek" isteyen bir bilim dalı..

Örgüt Kültürü: (Bkz. Kurum Kültürü).

Örgüt Psikolojisi: [Organizational psychology // Organisationspsychologie]: Örgüt içindeki insan davranışlarını ve bu davranışları etkileyen faktörleri inceleyen disiplin.

Örgütle(n)me: [Organizing // Organisierung]: Yapılan plânlama çalışmaları sonunda, kesinleşen maksatlar ve bu maksatlara ulaşmada kullanılacak politika ve yöntemler için en uygun örgüt yapısını kurmak ve yürütmektir...

Örgütlenme Hürriyeti (Hakkı): [Right of organization; Organization freedom // Recht auf Organisation; Organisationsfreiheit]: Herkesin, serbestçe siyasî parti, dernek, vakıf ve sendika gibi bir örgüt kurma ve bunlara üye olma veya olmama özgürlüğü ve hakkı.

Örgütlü Suç: (Bkz. Çete).

Örgütsel Davranış (Sosyal ve Örgüt Psikolojisi): [Organizational behaviour // Organisationsverhalten]: Sanayi (Endüstri) ve Örgüt Psikolojisinin bir alt kolu olarak örgütsel davranış, daha fazla örgüt-kurum-işletme içinde çalışan insanların davranışı üzerindeki sosyal etkileri inceleyen bir bilim dalı....

Örgütsel İletişim: [Organizational communication // Organisatorische Kommunikation]: Sosyal bir sistem olarak, ....

Örgütsel Katılım: (Bkz. Katılım Türleri).

Örgütsel Uyuşmazlık: (Bkz. Örgüt Çatışması).

Örgütsel Yapı: [Organizational structure // Organisationsstruktur]: Bir kurumun-teşkilatın oluşturduğu idarî yapısıdır.

Örneklem Grubu: (Bkz. Örneklem Yoklaması).

Örneklem Yoklaması (Örnekleme; Survey Araştırması): [Sample survey // Probe-Exemplarprüfung]: Daha büyük bir yığın içerisindeki fertlerin veya durumların belirli bir oranının, bu yığını bir bütün olarak temsil ettiği düşüncesiyle incelenmesi...

Öz Bilinç: (Bkz. Şuur).

Öz Denetim (Kendini Ayarlama): [Self-control // Selbstkontrolle-beherrschung]: Daha önemli bir hedefe varabilmek için, kişinin, tepki davranışlarını veya başka gâyelere yönelme eğilimini denetleyerek, şuurlu olarak kısıtlamasıdır.

Öz Yönetim: [Self-management-direction // Selbstführung]: Kişinin, sosyal hayatta itidal üzerine yaşayıp, toplumda saygın bir konuma gelmesi...

Öz: [Self // Selbst]: Bir kişinin, şahsi varlığının farkında olması ve kişinin kim ve ne olduğu düşüncesini tanımlayan bütün his ve düşünceler...

Özdeşleme (Aynileştirme): [Identification // Identifizierung]: Şuur dışında kendi şahsını, bir başkasının şahsıyla bir tutma, yabancı kişiyi düşünce, hareket ve diğer davranış biçimleri açısından kendine bir proto-tip (örnek-model) olarak benimseme...

Özel (Gönüllü) Sigorta: (Bkz. Sigorta).

Özel Eğitim (Özürlü Eğitimi): [Special education for handicapped // Sondererziehung für Behinderte]: Özürlü insanların-çocukların eğitim ihtiyaçlarını, özür ve özelliklerine uygun bir ortamda, genelde özel olarak yetiştirilmiş sosyal pedagog ve personel tarafından etkili ve verimli bir şekilde karşılamak maksadıyla, özel olarak geliştirilen eğitim programları ve tekniklerinin bütünüdür

Özel Eğitime Muhtaç (Özürlü) Çocuklar: [Handicapped children who need special education // Behinderte Kinder, die Sondererziehung benötigen; Sonderschulbedürftige Kinder]: Farklı zihnî özellikleri ve becerileri sebebiyle özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar.

Özel İstihdam Bürosu: [Employment agency; Private employment office // Privates Beschaeftigungsbüro]: Artan işsizliğe karşı, özellikle yeni istihdam alanlarında farklı çalışma imkanları (Örn.: esnek çalışma) temin etmek maksadıyla, bulma ve işe aracılık yapma yetkisine sahip olan ve bu hizmetlerinden dolayı da kazanç elde eden, devletin denetimi altında olan özel iş ve işçi bulma kuruluşlarıdır...

Özel Mülkiyet: [Private ownership // Privater Besitz; Privateigentum]: Mülkiyetin kamu otoritesine, devlete ya da başka bir tüzel kişiliğe değil, bizzat özel kişilere ya da gerçek şahıslara ait olması.

Özel Mülkiyete Dayalı Devlet: [State that accepts private property // Privateigentum akzeptierender Staat]: Özel mülkiyet haklarını ve hür teşebbüsü güvence altına alan, serbest piyasa ekonomisini benimseyen liberal devlet modeli...

Özel Sigorta: (Bkz. Sigorta Türleri).

Özürlü (Engelli; Sakat): [Handicapped // Behinderte]: Hangi sebeple ve hangi oranda olursa olsun, fizikî, zihnî veya ruhî yapılarında bir eksiklik veya bozukluğu olan kişi.

Özürlü (İstihdamı) Kota Sistemi: [Handicapped employment quota system // Behindertenbeschaeftigungsquotensystem]: Özürlülerin, emek piyasasında çalışabilmelerini temin etmek maksadıyla işverenlerin belirli oranda veya sayıda özürlü çalıştırma mecburiyetine dayanan bir modeldir.

Özürlü Eğitimi: (Bkz. Özel Eğitim).

Özürlü Girişimci Kredisi: [Credit for handicapped entrepreneur in Turkey // Kredit für behinderte Unternehmer in der Türkei]: Çalışma gücünü en az % 40'ını kaybetmiş ve kendi işini kurmak isteyen müteşebbis özürlülere, Halk Bankası tarafından % 40 faiz üzerinden verilen kredidir.

Özürlü Hakları: [The rights of handicapped // Behindertenrechte]: Özürlülerin hakları ve topluma kazandırılmaları konusunda ülkelere yol gösteren ilk kapsamlı uluslar arası belge, 1975 tarihli "Sakat Kişilerin Hakları Bildirisi"dir.

Özürlüler Çalışma Atölyesi: [Workshop for handicapped // Behindertenwerkstatt]: Özürlülerin ve özellikle normal emek piyasasında iş bulmakta güçlük çeken veya karmaşık/birden fazla özürlülüğü dolayısıyla iş bulması veya normal şartlarda çalışması hemen hemen mümkün olmayan ağır derecede özürlülerin hem meslekî eğitimini, hem de emek piyasası dışında istihdamını sağlayan korumalı işyeri...

Özürlüler Danışma Kurulu:. [Advisory board for handicapped // Behindertenbeirat]: Merkezî ve mahallî siyasî mekanizma çerçevesinde özürlülerle ilgili alınacak kararlarda özürlülerin de görüş beyân edebilecekleri ve kararları etkileyebilecekleri kuruldur.

Özürlüler İdaresi Başkanlığı (ÖİB): [Office for handicapped affairs // Amt für Behindertenangelegenheiten]: Türkiye Cumhuriyeti devletinin 54. Hükümeti, 571 sayılı kanun hükmünde bir kararname ile "Özürlülere yönelik hizmetlerin düzenli, etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini temin etmek için, ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlamak, özürlüler ile ilgili ulusal politikanın oluşmasına yardımcı olmak, özürlülerin problemlerini tespit etmek ve bunların çözüm yollarını araştırmak üzere" Başbakanlığa bağlı olarak 25.03.1997 tarihinde ihdas edilen bir kuruluştur.

Özürlüler Politikası: [Handicapped policy // Behindertenpolitik]: Özürlü çocuk ve yetişkinlere yönelik uygulanan sosyal politikaların bütünüdür.

Özürlüler Rehabilitasyon Merkezi: [Rehabilitation center for handicapped // Behindertenrehabilitationszentrum]: Özürlülüğün olumsuz tezahürlerini ve etkilerini özel tıbbî-teknik-pedagojik yardımlar ve destekler aracılığı ile olabildiğince asgariye indirmeyi hedefleyen, özürlülerin, özürlülükleriyle birlikte meslekî ve sosyal hayata mümkün mertebe geniş bir biçimde katılabilmelerini sağlayan, özel tıp (fizik tedavi) ve özürlü dostu meslek alanlarında ihtisaslaşmış kurum ve kuruluşlardır.

Özürlüler Yüksek Kurulu: (Bkz. Özürlüler İdaresi Başkanlığı).

Özürlülere Dönük Rehabilitasyon: [Rehabilitation for handicapped // Behindertenrehabilitation]: Özürlü-sakat hâle gelen insanlara yapılan rehabilitasyon hizmetlerinin tümüdür.

Özürlülerin Sosyal Güvenliği: [Social security of handicapped // Soziale Sicherheit der Behinderten]: Çalışan ve çalış(a)mayan özürlülerin sosyal güvenliği...

Özürlülük Riski: [Handicap-Impairment risk // Behinderungsgefahr; Invalidaetsrisiko]: Herhangi bir sebepten dolayı, insanın, her an, her yerde özürlü duruma gelebilme tehlikesi...

Özürlülük: [Impairment; Disability; Handicap // Behinderung; Invaliditaet]: İnsan yapı ve biçiminin fizikî yönlerinde herhangi bir bozukluk veya eksiklik oluşturarak yine onun bedensel yeteneklerini engelleyen veya bütünüyle kaldıran özürlülük türüdür.

Google

İnternetten Online Sipariş Vermek İçin Tıklayın