SOSYAL GÜVENLİKTE YENİ BİR SOSYAL SİGORTA
KOLU BAKIM SİGORTASI
(Prof. Dr Sait DİLİK)
İçinde bulunduğumuz 1990’lı yıllar sosyal güvenlik
politikaları yönünden bazı çelişkili görüş ve uygulamalara sahne olan yıllar
olarak nitelendirilebilir. Gerçekten bu dönemde bir yandan, ekonomik
zorluklar karşısında bir çok ülke genelde , sosyal güvenlikte aşırıya
kaçtığına hüküm olunan ya da inanılan mevcut bazı hakların kısıtlamaya
çalışıldığını, en azından bunu tartıştığını; buna karşı önemli bir yeni
atılımın da gerçekleştiğini görüyoruz. Bu atılım Almanya’da yeni bir sosyal
sigorta kolunun, bakım sigortasının kurularak faaliyete geçmiş olmasıdır.
Aşağıda bu sigorta kolu hakkında açıklamalarda
bulunmak istiyoruz;
Sosyal Riskler Ve Bakıma Muhtaçlık
Sosyal güvenliğin günümüzdeki yaygın uygulama şekliyle
amacı hastalık, kaza, analık işsizlik, yaşlılık, sakatlık, ölüm ve çocuk
yetiştirme gibi sosyal risklerin yola açtığı gelir kayıpları ve / veya gider
artışlarına karşı kişilerin korunmasıdır.
Sözü edilen sosyal riskler tarihsel bir süreç içinde,
ekonomik ve sosyal şartlara paralel biçimde, öce kabileler ve sonra da büyük
aileler çerçevesinde gerçekleşmiş bulunan sosyal güvenlik düzeni içinde
karşılanmış; bu sayede bireyle ve hatta toplumlarca pek hissedilmemiştir.
Ancak, bu doğal sosyal güvenlik düzeninin endüstri devrimi ile bozulması,
işlemez hale gelmesiyle sosyal riskler kendini hissettirmeye, yoğunluk
kazanmaya ve çeşitlenmeye başlamıştır. Uluslar arası Çalışma Teşkilatı’nın
1944 Philadelphia Konferansı’nda sosyal güvenliğin risk kapsamı
belirtilirken uygulamadaki bu gelişimler esas alınmıştır.
Yukarıda açıklamalardan da anlaşılacağı üzere sosyal
risklerin kapsamı zamanla genişlemekte, gelişmektedir. Örneğin geçici olarak
çalışma ve gelir sağlamayı engelleyen askerlik ve öğrencilik gibi durumların
da, yukarıda sayılanlara ek olarak, günümüzün bir çok ülkesinde sosyal
güvenliğim risk kapsamına alındığı görülmektedir.
Sanayileşme ve sosyal değişimin artması ile zamanla,
günlük hayatın gereklerini yerine getirmede, başkalarının yardımına muhtaç
hasta, sakat ve yaşlıların bakımı olayı da bir sorun ve böylece sosyal bir
risk olarak artan önem kazanmaya ve bu riskin karşılanmaması sosyal güvenlik
düzeninde önemli bir boşluk olarak hissedilmeye başlamıştır.
Bakım Sigortasının Kuruluşu
İşte bu riskin sosyal güvenlik düzenince karşılanması
için, sosyal sigortaların kuruluşunda Dünya’ya öncülük yapmış olan bir ülke
olarak Almanya’da yine dünyada ilk kez olarak 1995 yılında faaliyetine
başlamak üzere yeni bir sosyal sigorta kolu, sosyal bakım sigortası
kurulmuştur.
Diğer sosyal risklerde olduğu gibi günlük hayatın
gereklerini yerine getirebilme bakımından başkalarının yardımına muhtaç olma
riskinin de sosyal güvenliğin öteki yöntemleri olan “devletçe bakılma” ve /
veya “sosyal yardım” yöntemleri
ile karşılanması şüphesiz söz konusu olabilirdi. Ancak, Almanya’da, sosyal
risklerin karşılanmasında Dünya’da ve bu ülkede en yaygın biçimde uygulanan
modern ve temel bir yöntem olarak “sosyal sigorta” yolu tercih olunmuştur ve
sözü edilen sigorta kolu kurulmuştur.
Konuya ilişkin bir takım sosyal güvenlik uygulamalarına,
daha önce de, bazı Doğu Bloku ülkelerine örneğin birleşme öncesinin Doğu
Almanya’sında rastlıyoruz. Ancak, bu uygulamalar Almanya’da yeni kurulan
sosyal bakım sigortası ile karşılaştırılabilir olmaktan uzaktı. Kaldı ki,
Almanya’da bu sigorta kolunun kurulmasından önce de, 1988 yılında yapılan
sağlık reformu ile hastanın evde bakımı durumunda hastalık sigortasınca
ilgiliye bakımı için belli bir sosyal gelir sağlanması sistemine geçilmiş;
bakıma muhtaç kişiler ve bakım hizmetlerinde çalışanlara 1990 vergi reformu
ile vergi kolaylıkları sağlanmış; 1992 yılında yapılan yaşlılık, malullük ve
ölüm sigortası reformu ile bakım aşamasında geçirilen sürenin bu sigorta
kolunda dikkate alınması sağlanmıştı. Ancak, bu tedbirlerle bakım için
başkalarını yardımına muhtaç olma riski gereğince karşılanmış olmuyordu.
Bu sebeple konuya temelden yaklaşılmış ve yukarıda
değinildiği gibi 1995 yılında faaliyete geçmek üzere sosyal sigortaların
beşinci ana kolu olarak sosyal bakım sigortasının kurulması yoluna
gidilmiştir.
Bakım Sigortasının Gerekliliği
Sosyal güvenliğin kapsamına giren yeni bir risk olarak bakım giderlerini
karşılanmasına yönelik yeni bir sosyal sigorta kolunun, bakım sigortasının
kurulması lehinde başlıca aşağıdaki hususlar ileri sürülebilir.
Almanya’da bu sigorta kolunun kurulmasında benzeri gerekçelerden hareket
olunmuştur.
Başkalarının bakıma muhtaç olma hali bu duruma düşenlerle
bunların aile fertlerine büyük bir fiziki , psikolojik ve mali yük
yüklemektedir. Bakım ve hastalık arasında kesin sınırların belirlenmesinin
mümkün olmaması ve bunların çok zaman birbirinin içine girmesine rağmen
klasik hastalık sigortası bakıma muhtaç olan sigortalılara gerekil koruma ve
güvenliği sağlamaktan uzaktır. Bu nedenle bakımla ilgili giderlerin büyük
bir bölümü bakıma muhtaç kişilerle bunların yakınları karşılama durumunda
kalmaktadır. Bu giderler ise genelde bireysel olarak karşılanabilecek
düzeyin çok üzerinde olmaktadır.
Bakıma muhtaç kişiler günlük normal yaşamın gereklini
yerine getirebilmeleri için başkalarının yardımına gereksinim duyarlar.
Bakıma muhtaç kişilerin aile fertleri ve yakınlarının kısmen veya tamamen bu
yardımı üstlenmeleri, bunların gerek fiziki ve psikolojik olarak gerekse
mali bakımdan büyük fedakarlıklara katlanmalarını gerektirir. Bu
ihtiyaçların karşılanmasını üstlenen aile fertleri çoğu kez, bu amaçla
harcayacakları zamandan dolayı, kendi çalışmaları ve mesleki faaliyetlerini
kısıtlamak yada hiç yapamamak durumunda kalırlar. Oysa günümüz modern
toplumlarındaki ailelerin büyük çoğunluğu çalışarak sağladıkları emek geliri
ile geçimleri sürdürmek ve bu amaçla genelde kadın eş de dışarıda çalışmak
zorundadır.
Yakınlarına bakmak için kısmen ya da bütünüyle çalışamaz
duruma gelen aile fertleri, yaşlılık diğer sosyal riskler için gerekli
çalışma süresini doldurma ve prim ödeme gibi yükümlülüklerini yerine
getirmeme ve böylece bunlara ilişkin haklarını kaybetme ya da elde etme
tehlikesi ile karşılaşabilirler.
Sanayileşme ile birlikte toplumlarda aileler giderek
küçülmektedir. Bu eğilim, hasta, yaşlı ve sakatların bakımı için ailenin
diğer fertlerine düşen yükü çok daha fazla arttırmaktadır.
Ekonomik ve sosyal değişmelerle birlikte toplumlarda
çocuksuz aileler ve evlenmemiş kişilerin oranı artmaktadır. Bunların bakıma
muhtaç kalmaları durumunda bakacak kimseleri bulunmamaktadır.
Modern ekonomik hayatın gereği olarak bir çok insan
muhtemel olarak bakmak zorunda kalacağı kişilerden uzak yer ve şehirlerde
çalışma ve oturma durumundadır.
Gelişmiş ülkelerde ortalama yaşama süresinin uzaması,
buna karşı doğumların ve böylece ailelerin ortalama çocukların sayısının
azalması nedeniyle yaşlı nüfusun diğer nüfus kesimlerine göre oranı giderek
artmaktadır. Özellikle 70 hatta 75’in üzerinde yaşlardaki yaşlıların artışı
dikkat çekmektedir. Gelişme aşamasında bulunan ve özellikle kısmen gelişmiş
bulunan ülkelerde de bu gelişim gözlenmektedir. Örneğin, Türkiye’de ortalama
yaşama süresi giderek artarak 1996 yılında 68,2’ye ulaşmıştır. Buna karşı,
ülkemizde hala hızlı olan nüfus artışına rağmen, doğum oranlarının çok
yüksek olduğu bazı bölgeler dışında genelde, özellikle şehirleşmiş ve
gelişmiş bölgelerde ailelerin çocuk sayısının azaldığı da bir gerçektir.
Gelişmiş ülkelerde ise, yukarıda açıklandığı üzere, yaşlıların sayısı
artarken ailelerin çocuk sayısının azalışı olayı çok daha çarpıcı biçimde
ortaya çıkmaktadır. Bu gelişim toplumda başkalarının bakıma muhtaç olma
riskinin doğuş olasılığını arttırırken, bunların aile içinde bakılma
imkanlarını sınırlamaktadır. Bu ekstrem durumda örneğin ebeveynlerinin tek
çocuklarından oluşan genç aile her iki tarafın bakıma muhtaç yaşlı anne ve
babalarına bakma durumu ile karşı karşıya kalmaktadır. Normal durumlarda
bakılacak kişilerin sayısı bu ölçüde olmasa bile bu gelişmeler aile içinde
bakımı güçleştirmekte; ailelerin bakma durumunda kalan fertlerini katlanması
gereken yük ve fedakarlığı arttırmaktadır.
Bütün bunların sonucu olarak, bakıma muhtaç kişilerin
evde bakılmaları olanak ve eğilimi azalmakta; buna karşı hastanelerde
bakılma gereği ise artmaktadır. Oysa bakıma muhtaç kişilerle, bunlara bakma
durumundaki aile fertleri genelde bu hastane masraflarını karşılayabilecek
durumda değildirler. Bu durumda bunlar sosyal yardım kuruluşlarını yardımına
muhtaç kalacaklardır. Ekonomik ve sosyal bakımdan gelişmiş ileri ülkelerde
sosyal yardım kuruluşlarınca bu yardımların gerekli düzeyde yapılması belki
mümkün olabilir. Ancak, ekonomik ve sosyal bakımdan gelişmemiş ülkelerde bu
yardımların sağlanması mümkün değildir. Oysa bu ülkelerde yardımlara duyulan
ihtiyaç, gelişmiş ülkelere oranla çok daha yüksektir. Kaldı ki, sosyal
yardımların yapılması yardım göreceklerde muhtaçlık kontrolü gibi, onur
kırıcı olduğu ileri sürülen, en azından yardım talep edenlerde, psikolojik
sorun veya sıkıntılara yol açabilecek bir takım yöntemleri de birlikte
getirmektedir. Bu nedenle bazı aileler bu yardımlara gereksinim duydukları
halde, muhtaçlık kontrolleri nedeniyle yardım istemelerinden
vazgeçebilmektedir.
Öte yandan, sosyal yardıma ihtiyaç duyanlar çekinmeden
yardım isteseler ve bunların bütününe sosyal yardım yapılsa bile, bu modern
sosyal güvenlik anlayış ve ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü sosyal yardımlar,
günümüzdeki algılama ve uygulama biçimi ile, kural olarak diğer sosyal
güvenlik sistemlerini boşluklarını dolduran; ancak sadece münferit hallerde
devreye girmesi gereken tamamlayıcı bir sosyal güvenlik yöntemini
oluşturmaktadır. Yukarıda açıklandığı şekilde bakıma muhtaç kişiler
bakımımdan sosyal güvenlik sisteminde önemli boşluklar olması durumunda, bu
boşlukların sosyal yardımlarla değil, temel sosyal güvenlik tedbirleri ile
doldurulması esastır. Kaldı ki, sosyal yardımlar bakıma muhtaç olanlara
yasal olarak bakma zorunluluğu ve gücü taşıyan kişilerin bulunmaması
durumunda, devreye girer; yada en azından muhtacın ödeme gücüne sahip
yakınlarını da ödeme yapma durumunda bırakır. Bu ise bu kişilerin çalışma ve
üretme güdülerini törpüleyebilir; ayrıca ekonomik ve sosyal düzene karşı
tepkiler yaratır.Bunu dışında sosyal yardımların bu ölçüde sosyal yardım
kurumlarında büyük mali sorunlar yaratır.
Yukarıdaki nedenlerden boşluksuz bir sosyal güvenlik
düzeninin gerçekleşebilmesi bakımından bakım riskini karşılanması ve bu
amaçla bir sosyal bakım sigortasının kurulması gerekil olmaktadır.
Kapsanan Kişiler
Bakım sigortasının kişisel kapsamının belirlenmesinde Almanya’da
hastalık sigortası kapsamı esas alınmıştır. Bakım işleri ile tedavi
işlemlerini birbirini tamamlar nitelikte olması, bazen de bunların
birbirinin içine girmesi ve sınırlarını belirlenmesini güç oluşu; öte yandan
bakıma muhtaçlık durumunun doğuşu ile hatalıklar arasında yakın bir
ilişkinin bulunması şüphesiz ki bu yola gidilmesinde rol oynamıştır. Ayrıca
bakım sigortası kişisel kapsamında belirlenmesinde hastalık sigortası gibi
uzun deneyimler sonucu oluşmuş ve oturmuş bir sigorta kolunun kişisel
kapsamında kriter olarak alınması uygulama bakımında büyük kolaylıklar
sağlamamıştır.
Almanya örneği göz önünde bulundurulduğunda, bakım
sigortasının kişisel kapsamına aşağıdaki gruplardan uyuşması uygun olabilir:
Kural olarak, hastalık sigortasının kapsamına giren
kişiler zorunlu olarak bakım sigortasının da kapsamına gireceklerdir.
Hastalık sigortasının kapsamına isteğe bağlı olarak girenler, yine isteğe
bağlı olarak bakım sigortasından yararlanabileceklerdir. Zorunlu sosyal
sigorta yarine zorunlu özel sigorta alternatifine seçebilme olanağı tanıyan
ülkelerde, bu ölçü ve çerçevede özel sigorta kurumlarına hastalık sigortası
yapılmış olanlar, aynı şekilde özel sigorta kurumlarına bakım sigortası da
yaptırmak zorunda olacaklardır.
Hastalı riski kamuca karşılanmakta olan gruplar( Örneğin
Türkiye’de memurlar) bakım sigortasına zorunlu olarak katılacaklar veya bu
gruplar için bakım riski hastalık riskinde olduğu gibi ilgili kamu
örgütlerince karşılanabilecektir. Diğer bir alternatif Almanya’da yapıldığı
gibi memurların, özel sigorta kurumları ile zorunlu olarak bakım sigortası
sözleşmesi yapmak durumunda bırakılmalıdır. Bakım sigortasın kapsamına giren
kişilerle birlikte bu kişilerin eş ve bakma zorunda oldukları çocukları da
kapsama gireceklerdir.
Bakıma Muhtaç Olama
Riskinin Tanımı
Bakım sigortasın konusu, başka değişle karşıladığı risk,
yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bakıma muhtaç olmanın
doğurduğu iktisadi sonuçlardır. Bakıma muhtaç olma kişinin yaşlılık,
bedensel, zihinsel ve ruhsal hastalık veya engellilik ( sakatlık) ya da
analık gibi sebepler sonucunda sürekli veya geçici olarak günlük hayatın
alışılmış, tekrar eden gereklerini önemli ölçüde veya daha fazla derecede
yerine getiremeyecek, kendine bakamayacak duruma düşmesi ve bu sebeple
başkalarının yardımına ihtiyaç duyması durumudur. Bakıma muhtaç olama
genelde yaşlanma sonucu karşılaşılması muhtemel bir risk olmakla birlikte;
bundan bağımsız olarak yukarıda değinilen diğer sebeplerden dolayı her an
doğması mümkün olabilen bir sosyal tehlikedir.
Bakıma muhtaç olama daha somut biçimde belirleyecek
olursak, 1 ) ayakta durabilme ve hareket edebilme yeteneği ile ilgili
kayıplar, felçler diğer fonksiyon bozuklukları; 2) iç organlar ve zihinsel
organlarda fonksiyon bozuklukları; 3) güdü, hafıza ve oryantasyon
bozuklukları gibi merkezi sinir sistemindeki aksaklıklar, endojen psikozlar,
nevrozlar ve akli engellik durumlarından oluşmaktadır.
Bakama muhtaç kişiler Almanya bakım sigortasınca,
yardıma duyulan ihtiyacın şiddeti açısından 1) önemli derecede bakıma
muhtaç olanlar, 2) ağır derecede bakıma muhtaç olanlar, 3)en ağır derecede
bakıma muhtaç olanlar şeklinde üç gruba ayrılmıştır;
1)
Önemli derecede bakıma muhtaç olanlar vücut
bakımı, beslenme veya hareket edebilme gereklerinden en az ikisi için günde
en az bir kez ve ev işlerin görülmesi için de birkaç kez yardıma ihtiyaç
duyanlar olarak tanımlanabilir.
2)
Ağır derecede bakıma muhtaç olanlar vücut bakımı,
beslenme veya hareket edebilme açısından günde en az üç kez değişik
saatlerde ve ev işlerinin görülmesi içinde haftada bir çok defa yardıma
ihtiyaç duyanlar şeklinde nitelendirilmiştir.
3)
En ağır derecede bakıma muhtaç olanlar vücut
bakımı, beslenme ve hareketliliklerin sağlanmasında gündüz ve gece sık sık,
ayrıca ev işlerin görülmesinde de haftada bir çok kez ihtiyaç duyanlar
olarak belirlenmiştir.
Çocuklar yönünden, normal çocukların bakımı için gereken
işlere ek olarak duyulan yardım ihtiyacı bakıma muhtaçlığı belirlemektedir.
Yukarıda açıklanan bakıma ihtiyaçlık durumlarının doğmasında en çok rol
oynayan sebepler üzerinde Almanya’da yapılan araştırmalarda aşağıdaki
sonular elde olunmuştur: Çocuklarda doğum sırasında yeterli oksijen
alınamaması nedeniyle beyinde doğan arızaların yol açtığı felç durumları,
adale veya sinir sitemindeki bozukluklar, kemik ve mafsal arızaları; okul
çocuklarında kazalar, özellikle trafik kazalarına dayalı ağır beyin
arızaları bakıma muhtaçlığa yol açan sebeplerin başına gelmektedir.
Genç ve orta yaş kuşağında kazalar, özellikle trafik
kazalarından doğan omurilik zedelenmelerine bağlı felç durumları, büyük
beyin fonksiyonlarındaki kayıplar ve ileri aşamalarında AIDS hastalığı
bakıma muhtaçlık durumların başlıca sebebini oluşturmaktadır. Yaşlı kuşakta
beyin fonksiyonlarının kısmen yol açan akut veya kronik hastalıklar,
özellikle kalp sekteleri, bakıma muhtaçlık durumları yaratan en önemli
sebeplerin arasında yer almaktadır.
Hastalık İle Bakıma
Muhtaçlık Arasındaki Sınırlar
Sigortalıları bakıma muhtaç duruma gelmesine yol açan
hastalıkları akut tedavisinden hastalık sigortası sorumludur. Sigortalılar
bir hastanın teşhisi , tedavisi, kötüleşmenin önlenmesi yada hastalıktan
doğan şikayetleri hafifletmek için hastalık sigortası hizmetlerinden
yararlanma hakkına sahiptirler. Hastalıkların sadece bir kısmı bakıma
muhtaçlık durumu ile bağlantılı olmaktadır. Bu durumda, hastalıkla birlikte
ortaya çıkmış olan bakıma muhtaçlık durumu da iyileştirme ve ya hafifletme
görevi hastalık sigortasına düşmektedir. Hastanelerde yapılan tedavilerde,
bu türden bakım faaliyetleri hastane bakım hizmetlerinin ayrılmaz bir
parçasıdır ve bunların ücretleri hastalık sigortasınca karşılanır.
Hastalığın tedavisinin evde aile doktoru tarafından
yapılması durumunda, ilgili yasalar bakım hizmetlerinin üstlenilmesi
açısından hastalık sigortasına sınırlı zamanlı bir yükümlülük koymuştur.
Buna göre örneğin, Almanya’da sigortalılar tıbbi tedavi yanında evde hasat
bakımı hizmetlerinden de yaralanma hakkına sahiptir. Ancak, bunun için
hastaların hastanede tedavisinin gerekli; anacak uygulanamaz olması veya
hastanede bakımın evde bakımla gereksiz hale gelecek veya süresinin azalacak
olması şartı vardır.
Bir hastane tedavisinin yerine geçecek evde hasta bakımı,
münferit olarak gerekli temel ve tedavi bakımı olduğu gibi ev ekonomisi
alanındaki bakımı da içerir. Bu hak her hastalık için dört haftalık bir
süreye kadar geçerlidir.
Bir hastalıkla ilişkili olarak doğan bakıma muhtaçlık
durumunun ortadan kaldırılması veya hafifletilmesi için hastanede veya evde
uygulanması doktorlarca gerekli görülen tedbirlerin olmaması durumunda, ek
olarak uygun tıbbi rehabilitasyon tedbirlerinin alınması gerekir. Bu
rehabilitasyon tedbirlerinin uygulanmasından doğacak masraflarının
karşılanmasından hastalık sigortası yanında temel olarak malüllük, yaşlılık,
ölüm sigortası ile iş kazaları ve meslek hastalıları sigortası sorumludur.
Tedaviler için, evde bakım ve tıbbi rehabilitasyon dahil,
mevcut imkanların bütünüyle kullanılmış olması durumunda, bakıma muhtaç olan
kişiler günlük hayatlarını sürdürmeleri bakımından hastalık sigortası
yardımlarından yaralanma hakkını kaybederler. Böylece, tıbbi akut tedavisi
ve bunu izleyen tıbbi rehabilitasyon hizmetlerinin bitmiş bulunması,
tedavinin artık mümkün veya gerekli olmaması ve kişinin buna rağmen günlük
hayatını sürdürebilmesi için önemli ölçüde yardıma ihtiyaç duyması durumunda
sosyal güvenlik yönünden önemli bir boşluk oluşmaktadır. İşte burada bakım
sigortasının görev ve yetki alanına girilmektedir.
Sakatlık ve Bakıma Muhtaçlık Arasındaki Farklar
Günlük hayatın gereklerini yerine getirebilmek için
başkalarının yardımına muhtaç olma durumu ile sakatlık durumu arasında da
sınırların çizilmesi gerekmektedir. Sakatlık durumu normal vücut
fonksiyonlarının tam veya kısmi şekilde kaybolmuş olması ve bunun tıbbi
tedavi yoluyla kısa dönemli olarak artık iyileşemez durumudur. Günlük
hayatın gereklerini yerine getirmedeki çaresizliği ifade eden bakıma
muhtaçlık durumu ise, önemli sakatlık durumlarında söz konusu olmaktadır. Bu
nedenle sakatların sadece belli bir bölümü bakıma muhtaç kalmaktadır.
Sağlanan Yardımlar
Alman bakım sigortasında günde en az, önemli derecede
bakıma muhtaç olanlara 1,5; ağır derecede bakıma muhtaç olanlara 3 ve en
ağır derecede bakıma muhtaç olanlara 5 saat yardım yapılması prensibi kabul
olunmuştur.
Yardımlar, günlük yaşantını gereklerini bakım
sigortasınca kısmen veya bütünüyle üstlenilmesi ve ya bunların yardıma
muhtaç kişilerce yerine getirilmesi amacına yönelik olarak onlara yol
gösterilme ve gözetmenlik yapılması şeklindeki faaliyetlerden oluşmaktadır.
Yardıma konu olan günlük hayatın mutat, düzenli biçimde
tekrarlanan gerekleri :
1.
Vücut bakımı alanında yıkanma, duş alma, banyo
yapma, diş bakımı, taranma, traş olma, bağırsak ve idrak kesesinin
boşaltılması;
2.
Beslenme alanında ağıza uygun yemek yapılması ve
yenilmesi ;
3.
Hareketlilik alanında kendi gücüyle ayağa
kalkabilme, yatağa girme, giyinme, soyunma, yürüme, ayakta durma, merdiven
tırmanma, evden çıkma ve tekrar eve gelme;
4.
Ev işleri ihtiyaçlarının karşılanması alanında
alışverişte bulunma, pişirme, konutun temizlenmesi, bulaşık yıkanması,
çamaşır yıkanması ve değiştirilmesi, evin ısıtılması gibi işlerdir.
Bu yardımların yapılmasında Alman bakım sigortasınca
modern sosyal güvenlik anlayışına uygun olarak başlıca şu ilkeler
gözetilmektedir:
Önleyici koruyucu tedbirlerle rehabilitasyon çalışmaları,
bakıma;ayakta (evde) bakım,(hastanede)yatılı bakıma göre öncelik
taşımaktadır. Bakıma muhtaçlığın önlenmesi ,yenilmesi,hafifletilmesi yada
ağırlaştırılmasının engellenmesi için uygun önlemlerin alınması ve
rehabilitasyon çalışmalarının yapılması esastır. Bu önlem ve çalışmaların
sadece bakıma muhtaçlığın doğmasından önce değil, doğmasından sonra da
uygulanması söz konusudur. Kişinin kendi belirlediği bir hayat tarzına uygun
olarak yaşayabilmesi için yeteneklerinin koruma yada yeniden kazandırılması
bu şekilde mümkün olacaktır.
Evde bakım hastanede yatılı bakıma göre öncelik
taşıdığından evde bakımın şartlarının iyileştirilmesi yönündeki uygulamalar
bakım sigortasının faaliyetlerinin ağırlık noktasını teşkil etmektedir.
Almanya’da bakıma muhtaç sigortalılar için derecesine göre aylık 750-2800
Deutsche Mark arasında ve değişen özel ağır hallerde ise 3750 Deutsche
Mark’a kadar yükselen ayni yardım (sosyal gelir) sağlamaktadır. Bu ayni
yardımlar yerine bakıma muhtaçlık dercesine göre aylık 400 ile 1300 Deutsche
Mark
arasında değişen parasal yardım(bakım parası) seçeneği tercih edilebilir.
Bakıma muhtaç sigortalıların bu haktan yararlanabilmesi için bakım parası
ile bir bakım personeli sağlayarak yukarıda ayrıntıları verilen gerekli
temel bakım ve ev işleri ihtiyaçlarının uygun bir biçimde güvence altına
almaları gerekir.
Mal ve hizmet şeklindeki ayni yardımların tam olarak
kullanılmaması durumunda, yardıma muhtaç sigortalılara aynı zamanda
yararlanmadığı ayni yardımlara paralel olarak kısmi bir bakım parası
ödenmektedir. Ayni ve parasal yardım arsında tercih ve bunlar arasında bir
kombinasyon yapması bakıma muhtaçların alacakları yardımların kendi bireysel
şartlarına uygun olmasını sağlamaktadır.
Evde bakımın tam yeterli olmaması durumunda gece veya
gündüz bakım tesislerinde kısmi yatılı yardım sağlanması mümkün
olmaktadır.Evde ve kısmi yatılı tesislerde bakımın mümkün olmadığı
durumlarda, bakıma muhtaç kişi bakılmak üzere kısa dönemli olarak bir bakım
tesisine kabul olunabilir.
Bakım parası alınan durumlarda, evde bakımın niteliğinin
güvence altına alınabilmesi, eksikliklerin zamanında saptanarak gerekli
tedbirlerin alınabilmesi için, bakıma muhtaç kişi belirli aralıklarla, bakım
sigortasının sözleşme yaptığı bir bakım kurumunun denetim hizmetinden
yaralanma durumundadır. Bu denetimler aynı zamanda bakım personelinin
korunmasını da amaçlar. Bakım hizmetinde çalışanların erken yaşlarda sağlık
yönünden zorlanmaları durumunda, ilgililere fikir verilmesi, bunların
aydınlatılması, bakım kurslarına katılmalarının önerilmesi gibi yollarla
sağlıklarını korunması; böylece evde bakım sisteminin sürdürülmesi
sağlanmaya çalışılmaktadır.
Bakıma muhtaçlığın derecesi bakımından birinci ve ikinci
guruptakiler en az iki, üçüncü guruptakiler ise yılda en az 4 kez bu denetim
hizmetlerinden yaralanma zorundadırlar. Denetim giderleri bakıma muhtaçlara
bakım sigortasınca ödenmektedir.
Bakıma muhtaç kişilerin evde bakımı yalnız kendi
evlerinde değil bakılan kişinin aldığı başka bir evde, yaşlılar veya
sakatlar evi gibi yerlerde yapılabilir.
Sigortalıları bakıma muhtaç olup olmadıklarının ve muhtaç
iseler hangi muhtaçlık gurubuna girdikleri tespiti, hastalık sigortasının
tıbbi hizmet bölümünde kontrol edilir. Bu kurumun elamanları bakıma muhtaç
kişiyi oturduğu evde muayene eder.
Bakıma muhtaçlığın kontrolü sırasında, muayeneyi yapan
tıbbi hizmet görevlileri aynı zamanda, muhtaçlığın giderilmesi,
hafifletilmesi veya ağırlaştırılmasının önlenmesi için tıbbi rehabilitasyon
dahil tedbirler alınıp alınmasının gerekmediği; bu tedbirlerden sonuç alınıp
alınmayacağı; uygulanacak tedbirler varsa, bunların hani kapsamda ele
alınması gerektiğini de tespit etme durumundadır. Bu durumda bakıma muhtaç
kişinin ayakta yapılacak tıbbi rehabilitasyonundan bakım sigortası değil
hastalık sigortası sorumlu olacaktır.
Bakıma muhtaç kişilerin evde bakılma durumlarında yapılan
parasal yardımlar birtakım bakım malzemelerinin sağlanması yolunda takviye
olunmaktadır. Ancak, bunun için sağlanan malzeme giderlerinin hastalık
sigortası veya başka bir yardım kuruluşunca karşılanmasının mümkün
olmaması;ayrıca malzemelerin evde bakımı, ve bakıma muhtaç kişilerin kendi
kendine yaşamının sürdürebilmesini mümkün kılması gerekir.sözü edilen
malzemeler örneğin bakım yatakları, tekerlekli koltuk,yürüme arabası,
kaldırma aracı gibi araçlardır. Ayrıca bakıma muhtaç kişinin oturduğu
konutta o kişinin özel ihtiyaçlarına göre değişikliklerinde yapılması da bu
ayni yardımlar çerçevesinde düşünülmektedir.
Bakım işinde çalışanların desteklenmesi ve evde bakıma
nitelik kazandırılması için bakım sigortaları, bakım işlerinin
kolaylaştırılması ve niteliğinin artırılmasına yönelik bakım kursları
tertiplemek durumundadır.
Bakıma tabi olması nedeniyle hiç veya haftada 30 saatten
fazla çalışmayan kişilerin, yaşlılık sigortası primleri bakım sigortası
tarafından ödenmektedir. Bu primlerin yüksekliği bakıma muhtaçlığın derecesi
ile buna bağlı olarak gerekli bakım faaliyetlerinin yoğunluğuna göre
değişmektedir.ayrıca bakım işlerinde çalışan personel de, bakım işlerinde
çalıştıkları sürerce prim ödemeksizin iş kazaları ve meslek hastalıkları
sigortasının koruması altına alınmıştır.
Özel Sigorta Kurumlarınca Sağlanacak Yararlar
Sosyal sigortaya karşıt olarak özel sigorta
alternatifinin kabul olması durumunda, sigortalıların tehdidi altında
oldukları risklere karşı yeterince korunabilmeleri için özel sigorta
kurumlarının sağlayacakları yararlarının sosyal sigortalarca sağlananın
altında olması gerekir.bu sebepledir ki Alman bakım sigortası yasası
sigortalıların özel sigorta kurumları ile yapacakları bakım sigortası
sözleşmesinde, bu sigorta kurumlarınca sağlanacak yararların Sosyal Bakım
Sigortasınca sağlanacak yararlara denk olarak saptanması hükmü
taşımaktadır.özel sigortalarda ayni yardımların yerini parasal yardımlar
almaktadır.
Özel sigorta kurumlarınca sağlanacak korumanın yukarıda
sözü edilen denkliği, bakım işlerinde çalışan personel için Sosyal Bakım
Sigortasınca malüllük, yaşlılık, ölüm sigortasına ödenen tutarda yaşlılık
sigortası priminin ödenmesi yükümlülüğünü; bakıma muhtaçlığın ve muhtaçlık
derecesinin saptanmasında Sosyal Bakım Sigortasınca uygulanan aynı
ölçütlerin uygulanmasında içermektedir.
Diğer sigorta kollarında olduğu gibi, bakım sigortasında
da sigortasını özel sigorta kurumlarına yaptıran kişilerin, yukarıda
belirtildiği üzere, haklarının korunması ve sosyal bakımdan katlanabilir
şartlarla sigortalanmaların sağlanması amacıyla, özel sigorta kurumların bir
takım yükümlülükler ve bağlayıcı kurallar konulması zorunludur. Bu bağlamda
Almanya’da özel sigorta kurumları için aşağıdaki yükümlülük ve kurallar
konulmuş bulunmaktadır.
Özel sigorta kurumları, başvuran kişilere bakım sigortası
sözleşmesi yapmak zorundadır.
Sigortalıların önceki hastalıklarının sigorta kapsamından
çıkarılması ya da bunlar için ek prim istenilmesi yoluna gidilmeyecektir. ,
Halen bakıma muhtaç kişilerin sigortalanmaması gibi bir
uygulama yapılmayacaktır.
Sosyal bakım sigortasına göre daha uzun staj dönemleri
(yardımlara hak kazanmak için prim ödeme süreleri) konulmayacaktır.
Sigortalıların ödeyeceği primler cinsiyet ve sağlık
durumuna göre derecelendirilmeyecektir.
Sigortalılardan alınacak primler Sosyal Bakım
Sigortasınca uygulanan en yüksek prim üzerinde olmayacaktır.
Sigortalıların kazanç sağlayan bir işte çalışmayan
çocuklarının Sosyal Bakım Sigortası ile aynı şartlarla, primsiz olarak
sigortalı ile birlikte sigortalanması sağlanacaktır.
Eşler için, eşin toplam gelirinin 1995 rakamlarıyla eski
eyaletlerinde (Federal Almanya) aylık 580, yeni eyaletlerde (eski Doğu
Almanya) aylık 480 Mark’ı aşmaması koşuluyla, Sosyal Bakım Sigortasınca
uygulanan en yüksek primin yüzde 150’sini aşan tutarda prim alınmayacaktır.
Bakım Hizmetlerinin Güvence Altına Alınması Ve
Giderlerinin Karşılanması
Sosyal bakım sigortasını kurmuş olan ilk ve tek ülke
olarak Almanya’da sigortalıların bakım hizmetlerinin sağlanması bu ülkenin
hastalık sigortasının örgütlenmesinde paralel biçimde kurulmuş olan bakım
sandıklarına devredilmiştir.bu sandıklar bu hizmetlerin yerine getirebilmesi
için bakım hizmetleri gören kurumlar ve benzeri kuruluşlarla sözleşmeler
yapmaktadır. Bu konuda aşağıdaki düzenlemeler geçerli olmaktadır:
a)
Bakım Hizmetleri Gören Kurumlarla Sözleşmeler
Bakım sandıkları evde bakım ile yarı yataklı ve yataklı
bakım hizmetlerinin görülmesinde, sadece kendi eyalet birliklerinin bir
takım sözleşmesi yaptığı yataksız (ambulant) ve yataklı bakım kurumlarının
hizmetlerinden yaralanabilirler.
Bakım hizmetleri gören kurumlar arasında rekabetin
teşviki bakımından, bu hizmet sözleşmelerinin yapılmasında ihtiyaçtan
hareket olunmaktadır. Önemli olan bu kurumların sigortalılara etkin ve
ekonomik bir hizmet sunabilmeleridir.
Bakım sandıklarının eyalet birlikleri, bakım hizmetleri
sunan bir kurumunun ekonomik olmayan bir biçimde çalışma veya hizmetlerin
gerektirdiği kaliteyi sağlayamaz duruma düşmesi durumunda sözleşmeyi fesih
etme hakkına sahiptir.
Bakım hizmetleri gören kurumlar, bakım hizmet sözleşmesi
yapmalarıyla, hakları ve ödevleri bulunan bir kamu hukuku sistemine dahil
olunmaktadırlar. Bunlar sigortalıların bakım hizmetlerini görme
yükümlülüğünü almakta; bunun karşılığında, bir bakım sözleşmesi yapmış olmak
kaydıyla, bakım sandıklarından ödeme talep etme hakkını kazanmaktadırlar.
b)
Bakım Malzemelerinin Sağlanması
Sigortalıların ihtiyacı olan bakım malzemelerinin
karşılanması bakım sandıkları ile bu hizmetleri görenler arasında yapılacak
sözleşmelerle sağlanmaktadır. Ödenecek meblağlar mümkün olduğu takdirde
belirli tutarlarla sınırlandırılmaktadır.
c)
Kalite Güvencesi
Bakım sandıklarının en üst düzeydeki birlikleri, mahalli
olmayan sosyal yardım kurumlarının oluşturduğu Federal Çalışma Gurubu,
komünal üst birliklerinin federal düzeydeki üst kuruluşu ve bakım hizmetleri
sunan kurumlarının birlikleri yataksız ve yataklı bakım kalitesinin temel
ilke ve ölçütlerini ve kalite kontrolleri konusunda uygulanacak yöntemi
Federal Devlet düzeyinde, müştereken ve yeknesak biçimde kararlaştırırlar.
Bu konuda alınan kararlar resmi gazetede yayımlanır. Bu kararlar bakım
sandıkları, bunların birlikleri ve bakım hizmet kurumları için dolaysız
olarak bağlayıcıdır. Bakım sandıklarının eyalet birlikleri, yataksız ve
yataklı bakım hizmetlerinin, bunların amaca uygunluğu ve ekonomikliği
yönünden, kendi belirleyecekleri uygun denetçiler yoluyla kontrol etme
yetkisine sahiptirler.
Bakım sözleşmesi yoluyla yataksız veya yataklı bakım
hizmetleri görmesine izin verilmiş bakım kurumlarına, gerçekleştirdikleri
bakım hizmetleri karşılığında bir ödeme yapılır. Ödemenden direkt olarak
yetkili bakım sandığı sorumludur. Ancak, bunun için ilgili bakım kuruluşunun
bakım sandıkları ile bir bakım tarife sözleşmesi yapmış olması gerekir.
Yataklı tesislerde bakım durumunda bakıma muhtaç kişi beslenme ve kalış
masraflarının kendi karşılamak durumundadır. Bu amaçla kendisine özel bir
hesap çıkartılır.
Tam ve kısmi yataklı bakımda, bakım tarifelerinin türü,
yüksekliği ve yürürlük süresi bakım sandıkları ile bakım yapan bakımevi
arasında karalaştırılır. Bunların anlaşmaması durumunda Bağımsız Hakemlik
konu hakkında karar verir.
Yataksız bakım hizmetleri ve evde bakım karşılığında
yapılacak ödemeler de aynı şekilde münferit bakım kuruluşu ile bakım
sandıkları arasında yapılacak ödeme hakkında Bağımsız Hakemlik karar verir.
Federal Çalışma ve Sosyal Düzen Bakanlığı, bir ücret tarifesi tespite
yetkilidir. Bu tarife bireysel sözleşmeye dayalı ücret tespitlerine göre
öncelik taşır.
Hastalık Sandıkları ile ödemeler konusunda anlaşma
yapmaktan vazgeçen veya böyle bir anlaşma yapmamış olan bakım kurumları
direkt olarak, bakıma muhtaç kişilerle sunacakları hizmetlerin ücreti
konusunda anlaşabilirler. Anacak, bu durumda bakım sandıklarınca bakıma
muhtaç kişilere bunların, bakım kurumuna ödeyecekleri bakım ücretlerinin
sadece yüzde seksenine kadar bir oran geri ödenir.
Bakım sigortası, fonksiyonunu ancak, etkili ve tasarruflu
biçimde çalışan sorumluluk bilinci taşıyan özel, kamusal ve yarı kamusal
tesislerin (bakım evleri, yatılı ve kısmi yatılı tesisler ) yeterli hizmet
sunmaları ile yerine getirebilir. Bu nedenle bakım hizmetlerinin alt
yapısının kurulma ve gelişmesinden eyalet hükümetleri sorumludur. Almanya’da
bakım sigortası kurulduktan sonra eyaletlerin bu alanda yapması gerekli
yardımların yıllık 3,6 milyar dolar civarında olacağı tahmin olunmuştur. Bu
meblağın bir bölümü bakım sigortasının kurulmasıyla sosyal yardım
harcamalarından ayrılacak tasarruflarla karşılanacaktır. Yatırımlar kamuca
karşılanmadığı ölçüde bakım tesislerince yerine getirilme yada tamamlanma
zorunda kalınacak, bu durumda doğacak finansman yükünün ise bakıma muhtaç
tüketicilere yansıtılması söz konusu olacaktır. Ekonomik güçlükleri ve alt
yapı tesislerindeki eksiklikleri nedeniyle, gerekli yatırımların
finansmanında Doğu Almanya’dan gelen yeni eyaletlere Federal Devlet ve eski
eyaletlere yardımlar öngörülmüştür.
Bakım Sigortası Finansmanı
Sosyal sigortaların finansmanı sigortalıların, bunların
işverenlerinin ve ek olarak da birçok ülkede devletin katkılarıyla
sağlanmaktadır. Kural olarak bakım sigortasının finansmanın da aynı
kaynaklardan sağlanacağı belirlenebilir. Ancak, işveren ve devlet
katkılarının fiyat ve vergi yoluyla yansıtmalar sonucu gerçekte ne ölçüde
sigortalıların cebinden çıkacağı tartışılabilir. Bu yükleri tekrar
sigortalılar üzerine yansıtılma nispetleri, sigortalıların toplum içindeki
oranı, vergi sistemleri, piyasa koşulları, üretici ve tüketicilerin
davranışları gibi çok sayıda faktörlere bağlıdır. Dünya’da ilke olarak
kurulmuş bulunan sigorta kolu olarak, Alman bakım sigortasının finansmanı,
yansıma olayları dikkate alınmayacak olursa, bu sigortanın kapsamına giren
sigortalılar, bunların işverenleri, malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortası
veya diğer sosyal yardım kurumlarının katkılarıyla sağlanmaktadır.
Bu katkılar sigortalıların prime tabi gelirleri üzerinden
hesaplanmaktadır.
Sigortalıların bakma zorunda oldukları çocukları ve
eşleri, toplam gelirleri düşük gelir sayılan belirli sınırları ( 1995’te
aylık eski eyaletlerde 580 DM, yeni eyaletlerde 470 DM ) aşmamak kaydıyla,
aile sigortası çerçevesinde primsiz olarak bakım sigortası kapsamına dahil
olmuşlardır. Bu düzeyin üzerinde gelire sahip eşlerden özel bir prim
alınmaktadır.
Sigortalıların çalıştıkları yer, işgününe rastlayan bir
tatil gününü sürekli olarak kaldırılmış olan eyaletlerde bulunuyorsa, bakım
primleri çalışan sigortalı ile işveren tarafından eşit biçimde ve yarı
yarıya karşılanmaktadır.
Bakım sigortasının finansmanı amacıyla, işgününe
rastlayan bir tatil gününü kaldırmamış olan eyaletlerde, bakım sigortası
primlerinin tamamı çalışan sigortalılarca ödenmekte; işverenlerden prim
alınmamaktadır.
Genel olarak sosyal sigortalarda uygulanmakta olduğu
gibi, Almanya’da bakım sigortasında da işverenler, işçilerin ödeyecekleri
primleri ücretlerinden keserek ilgili hastalık kasasına havale etmek
zorundadır.
Malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasından aylık almakta
olanların bakım sigortası primleri, bu kişilerle malüllük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları tarafından yarı yarıya karşılanmaktadır.
İşsizlik ödeneği, işsizlik yardımı, genç göçmenler olarak
yerleşme yardımı, yerleşme parası, geçim parası ve yaşlılık geçim parası
alanlar için Federal İş ve İşçi Bulma Kurumu; rehabilite olanlar için ilgili
rehabilitasyon kurumu, sakatlarla ilgili tesislerde kalan sakatlar için bu
tesislerin bağlı olduğu kurum, başka türden sosyal yardım alanlar için bu
tesislerin bağlı olduğu kurum, başka türden sosyal yardım alanlar için
yetkili sosyal yardım kurumları gerekli primleri bakım sigortasına ödemek
zorundadırlar.
Özel sigortalarla bakım
sigortası sözleşmesi yapmış olan sigortalılar için, bunların işverenlerince,
sosyal bakım sigortasında uygulanan en yüksek işveren katkısı ile sınırlı
olmak şartıyla, bakım sigortası priminin yüzde 50’si oranında katkıda
bulunurlar. Ancak, bu katkı özel sigorta kurumlarının bazı şarlar taşıması
koşuluna bağlanmıştı
|