ULUSLARARASI BOYUTUYLA ÖZÜRLÜ KOTA SİSTEMİ
Doç. Dr. Ali SEYYAR
Sakarya
Üniversitesi
Giriş
İstihdam alanında işverenlerin belirli oranda veya sayıda özürlü
çalıştırmanın mecburî kılınması (Özürlü Kota Sistemi), özürlülerin iş
hayatına girmelerini kolaylaştıran
ve daha rahat iş bulabilmelerini sağlayan yöntemlerin
başında gelmektedir.
Avrupa
devletleri, I. Cihan Harbinden sonra kamu ve özel sektörde belirli
sayıda özürlünün istihdam edilmesi
yönünde çalışmalar yapmışlardır.1 Kota
biçiminde özürlü çalıştırma
uygulamaları, özellikle savaşta sakatlanan harp malullerin
istihdamını kolaylaştırmak amacıyla, ilk kez Almanya'da (1919), daha
sonra Avusturya (1920), İtalya
(1921), Polonya (1921) ve Fransa'da (1923)
uygulanmaya konulmuştur.1
Başta sadece harp malulleri, özürlü çalıştırma yükümünün kapsamına
alınmışken, zamanla bu kapsam genişletilmiş ve diğer özürlü gruplar da
kota
sisteminden yararlanabilmişlerdir.
Bugün özürlü kota sisteminin, uygulanması açısından mecburî olduğu
söyleniyorsa da, aslında bir çok ülkenin işverenleri, özellikle az
sayıda işçi
çalıştıran işverenler bundan muaf tutulmuştur. Diğer yandan, kota
sistemi
kapsamındaki işverenler de, özürlü çalıştırma yerine çalıştırmadıkları
her bir özürlü
için
bir bedel (kanunî para cezası) de ödeyebilirler. Bu şekilde, kota
sistemini uygulamak istemeyen
işverenler, kota uygulamasını meşru yollardan ihlal
edebilmektedir. Ancak, kotanın
ihlalinde Öngörülen bedeli ödeme yükümlülüğünden
kurtulamamaktadırlar.
1. Türkiye'de Özürlü Kota Sisteminin Özellikleri
1.1. Hukukî Boyutuyla Özürlü Kota Sisteminin Tarih! Gelişimi
Türkiye'de özürlülere yönelik kota sistemi, bir başka ifadeyle
işverenlere
özürlü
çalıştırma mecburiyetinin getirilmek istenmesi, 1967 yılında yürürlüğe
giren Deniş İş Kanununda söz konusu olmuştur. Buna göre, kapsama giren
işverenler, işyerinde İş Kanununun ve
bununla ilgili tüzüğün bu konuda koyduğu hükümler,
Ölçüler ve şartlara göre sakat ve
eski hükümlü çalıştırmak mecburiyetindeydi.3 Bu
hükme göre, özürlü çalıştırma ile
ilgili hukukî düzenlemeler, 931 sayılı İş
Kanununda ve çıkartılacak tüzükte
yapılması gerekmekteydi. Ne var ki, Anayasa
Mahkemesi, 931 sayılı İş Kanununu
iptal etmesiyle, söz konusu tüzüğün hazırlanıp
yürürlüğe girmesi geciktirilmiştir.
1971 yılında kabul edilen 1475 sayılı İş Kanunu, 1967'deki kota
uygulaması ile ilgili düzenlemelerinin bir çoğunu aynen benimsemiş ve
özürlülerin işe alma usul ve esaslarının belirlenmesi noktasında bir
yönetmeliğin hazırlanmasını şart
koşmuştur. Bunun üzerine, kota sistemi, 1972 yılında "Sakat ve Eski
Hükümlülerin Çalıştırılması
Hakkında Yönetmelik"in yürürlüğe girmesiyle uygulanabilir
hale gelmiştir.
Yönetmelik 1974 yılında ve -İş Kanunu da 1983 yılında değişikliğe
uğramıştır. En önemli değişiklik, Özürlüler İle eski hükümlülerin ayn
kategoride değerlendirilmesi olmuştur. Bu iki gruba yönelik hükümler,
yeni düzenlemeler
sayesinde ayrılmış ve 1987 yılında halen uygulanmakta olan "Sakatların
İstihdamı
Hakkında Tüzük" hazırlanarak yürürlüğe girmiştir,
Özürlü istihdam yükümlülüğü, 1475 sayılı İş Kanununun 25. maddesinde
"Çalıştırma Zorunluluğu" başlığı ile düzenlenmiştir. Buna göre, 50 veya
daha fazla işçi çalıştıran
işverenler, işyerlerinde %2 oranında kanun kapsamına giren
Özürlüleri, meslekî, bedenî ve ruhî
durumlarına uygun bir işte çalıştırmak
mecburiyetindedirler.4
Yüzde 2 oranındaki bu pay, 1997 yılında, 2001 yılından itibaren geçerli
olmak üzere yüzde 3'e çıkarıldıktan sonra 5 yeni bir
düzenleme ile, % 3 özürlü çalıştırma oranının yürürlülük tarihi, 2 yıl
Öne, yani 01.01.1999'a alınmış ve bu
tarihten itibaren de uygulanmaya konulmuştur.6
İş Kanunu ve "Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük" hükümleri gereği,
İşverenler 50 veya daha fazla İşçi çalıştırdıkları işyerlerinde,
bedensel, zihinsel ve
ruhsal Özürleri
nedeniyle, çalışma gücünün en az %40'ından yoksun olduğu sağlık
kurulu raporunda çalışamayacakları
belirtilmiş olanlardan % 3 oranında özürlüyü
istihdam etmekle yükümlüdür.7
Bir başka ifadeyle, bir İşyerinde 50'den az işçinin çalıştırılması
halinde,
işveren ağsından özürlü çalıştırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Özürlü
çalıştırma zorunluluğunun doğabilmesi için, öncelikle o işyerinde en az
50 işçinin
çalışması gerekmektedir. 50'den daha az sayıda işçinin çalıştığı
işyerleri için özürlü çalıştırma yükümlülüğünden bahsedilmemektedir.8
Kanunun öngördüğü sayıdan fazla özürlü çalıştıran işverenlere, 4382
sayılı
Kanunla birlikte 1998 yılından beri bazı yeni kolaylıklar getirilmiştir.
Buna göre,
işverenlerin yüzde 3 oranından fazla Özürlü çalıştırmaları halinde,
fazladan
çalıştırdıkları her özürlü için 506 sayılı Sosyal Sigortalar kanununa
göre Ödenmesi
gereken i§veren sigorta prim payının yüzde 50'si Hazine tarafından
karşılanacaktır.9
Sakat çalıştırma yükümlülüğü, İş Kanununa tâbi işçi çalıştıran tüzel
veya
gerçek kişilerin yanında kamu işverenlerini de kapsamaktadır,10
Diğer taraftan, İş Kanunu anlamında işveren olmanın şartının yanında,
işyerinde yapılan işin de İş
Kanunu
kapsamına girmesi gerekmektedir. 5. maddede belirtilen İstisnalar hariç,
özürlü çalıştırma mükellefiyeti,
faaliyet konularına bakılmaksızın, bütün İşverenler
İçin geçerlidir.11
1.2. Kota Sisteminin Özürlü Fonuna Katkıları
Yükümlülük kapsamında olmasına rağmen, belirlenen oranda özürlü işçi
çalıştırmayan işverenler, 1988 yılından beri çalıştırmadıkları her bir
özürlü için
ayda
500 bin TL para cezası vermek mecburiyetindeydiler.12 Özürlü
istihdamının
ihlalinde müeyyidenin
500 bin TL gibi cüzî ve sabit bir miktar üzerinden tespit
edilmiş olması,
özürlülerin istihdam oranının artmasına etkili bir biçimde yardımcı
olamamıştır.
Özürlü istihdamının artırabilmesinde başarılı olabilmek İçin, bu para
cezası,
yapılan yeni kanuni değişiklikler çerçevesinde 24.10.1998'den itibaren
geçerli
olmak üzere 70 milyon TL'ye çıkartılmıştır. Bu para cezasının miktarı,
geçmiş uygulamalardan farklı olarak, yıllara göre sabit kalmaktan ziyade
her yıl artan bir
biçimde yeniden düzenlenmektedir.
Belirtilen para cezası, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere bir
Önceki
yılda uygulanan ceza tutarının, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun "yeniden değerleme oranı"
nın da arttırılarak uygulanmaktadır. Bu suretle
hesaplanacak ceza tutarlarında bir
milyon liradan az olan kesirler dikkate
alınmamaktadır. Buna göre, 1999
yılı için, özürlü çalıştırmamanın aylık bedeli 124 milyon olarak tespit
edilmiştir.13 Ocak 2000'den itibaren geçerli olmak üzere,
aylık para cezası 188 milyon
TL'ye çıkartılmıştır.
Bu bent uyarınca tahsil edilen para cezaları, İş ve İşçi Bulma Kurumu
(İİBK) -Genel Müdürlüğü bütçesinin Maliye Bakanlığı'nca açılacak özel
tertibine
gelir olarak kaydedilecektir. Bu hesapta toplanan paralar, özürlü ve
eski
hükümlülerin meslekî eğitim ve meslekî rehabilitasyonu, kendi işini
kurma ve bu
gibi projelerde kullanılmak üzere İİBK'ye aktarılacaktır.14
Özürlüler fonunun
bütçesi hakkında yeteri derecede bilgi edinmek mümkün olmadığından,
şimdiye kadar elde edilen paraların
hangi alanlar için harcandığı konusunda da bir
değerlendirme yapamamaktayız.
1.3. Özürlü
Kota Sisteminden Yararlanabilen Özürlüler
İşveren tarafından zorunlu özürlü çalıştırma kapsamına her özürlü insan
girememektedir. İş Kanununda hangi
grup özürlülerin ve hangi oranda sakat
olanların kota rejiminden
faydalanabileceği hususunda bir açıklık getirmemektedir.
Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzüğe göre, bedensel, zihinsel ve ruhsal
özürleri sebebiyle, çalışma güçlerini en az % 40 oranında
kaybettiklerini sağlık
kurulu raporu ile belgeleyen özürlüler, işverenler için getirilmiş olan
zorunlu
istihdam kotasından yararlanabilmektedir. "Ancak, özürleri nedeni ile
sağlık kurulu
raporunda çalışamayacakları belirtilmiş olanlar bu Tüzük hükümlerinden
yararlanamazlar."15 Bir başka ifadeyle, kişinin sakatlık
oranının % 40'tan az
olmasına karşılık,
sağlık kurulu raporunda çalışamayacak durumda olduğu da
belirtilebilir. Bu
durumda, kişinin özürlülük derecesi ve çalışma gücü kaybı oranının
herhangi bir
önemi bulunmamaktadır.
Tüzükte yapılan bu değişiklikten önce, İş Kanunundaki özürlülerin
istihdamını kolaylaştıran hükümlerden yararlanabilmek İçin, özürlü bir
insanın çalışma gücü kaybının sürekli ve asgari olarak % 40 olmasının
yanında azamî
olarak da % 70 sınırı bulunmaktaydı. Bedensel engelleri dolayısıyla
çalışma
gücünü % 70'den daha fazla yitiren kişiler ise, bir işte verimli
çalışabileceklerini sağlık raporu ile belgelemeleri halinde, diğer
özürlüler gibi istihdam güvencesinden
yararlanabilmekteydiler.16
Eski düzenlemeye göre, kota rejiminden belirli oranlar dahilinde özürlü
olan bedensel özürlüler yararlanabilmekteydi. Zihinsel ve ruhsal
Özürlüler ise,
çalışmalarına engel herhangi bir halin bulunmadığını sağlık kurulu
raporu ile tespit ettirmeleri durumunda, kota uygulamalarından
yararlanabilmekteydiler. Tüzükte
yapılan yeni değişiklikle birlikte, bundan böyle belirli derecede özürlü
olan akıl hastalan (ruhsal özürlü) ve geri zekâlılar (ruhsal
Özürlü) da kota kapsamına
alınmışlardır.
Şüphesiz, bedensel özürlülerin dışındaki özürlü grupların da istihdam
edilmesi yönündeki cabalar son derece önemlidir. Ancak, zihinsel ve
ruhsal
özürlülere, tıbbî ve meslekî rehabilitasyon hizmetleri çerçevesinde
yeterince
yardım yapılmadan, kendilerinin normal şartlarda emek piyasasında iş
bulmaları
oldukça zordur. Dolayısıyla, bu özürlü grubun, korumalı işyerlerinde
ve(ya)
özürlülere mahsus iş atölyelerinde istihdam edilmesi daha isabetli
olacağını düşünmekteyim.
Diğer
taraftan, özürlülük derecesi % 40'tan fazla olan ruhsal ve zihinsel
özürlüler, her ne kadar kota
kapsamına alınmakta ise de, özellikle bu niteliklere
sahip olan özürlülerin sürekli ve
etkili olarak çalışabilmesi çoğu kez İmkansızıdır.
Doğrusu, koruma ve kota kapsamına, özürlülük derecesinin % 40'ın
altında olan ruhsal ve zihinsel özürlüler de alınmaları gerekmekteydi.
Çünkü, az
derecede ruhsal ve(ya) zihinsel özürlü olanların verimli olarak
çalışabilmeleri daha gerçekçidir. Dolayısıyla, her ne kadar % 40'ın
üzerinde çalışma gücünü kaybeden
ruhsal ve zihinsel özürlüler, kota kapsamına alınmış gibi görünüyorsa
da,
uygulamada kanunen yararlanabilecek durumda- olan bu İki özürlü grubu,
çalışabilme niteliğine çoğu kez sahip
olamayacağından koruma kapsamı dışına
itileceklerdir. Diğer taraftan,
çalışabilir durumda olan ve/fakat kısmen (% 40'ın altında) özürlü veya
çalışma gücünü kaybettikleri İçin kota sisteminin dışında
tutulan ruhsal ve zihinsel
özürlülerin İstihdamlan da zorlaştırmaktadır.
1.4. Türk İşverenlerin Özürlü Kota Sistemine Karşı Tutumları
1993-1997 yılları arasında Kuruma her yıl ortalama olarak başvuran 11
bin
özürlüden yaklaşık olarak 5 bini işe yerlestirilebilmektedir. İş için
müracaat
edenlerin % 89'u erkek özürlülerdir. Bu dönemde, işsiz özürlülerin
ortalama olarak % 80'ini özel, %
20'si ise kamu sektöründe istihdam edilmiştir.'7
Görüldüğü gibi, kamu sektöründe işe yerleştirilen özürlülerin sayısı çok
azdır. Devlet, özürlü istihdamı ve kota uygulama konusunda yıllardan
beri gereken
hassasiyeti göstermemiştir. Bunun neticesi olarak, değişik kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan özürlülerin istihdam oranı çok düşüktür. Devletin
1996
yılında yaptırdığı bir ankete göre, 1.6 milyon dolu kadroda çalışan
memurların
sayısı sadece 10.500'dür.18 Devlet Personel Başkanlığının
1998 yılında 64 kamu
kuruluşu arasında yaptığı bir araştırma sonucuna göre, bu kuruluşlarda
9.737
özürlünün istihdam edilmesi gerektiği halde, sadece 2.770 özürlü işe
alınmıştır.19
2. Almanya'da Özürlü Kota Sisteminin Özellikleri
Alman hukukunda, özürlülere yönelik kota uygulaması, 1974 tarihli kısa
adıyla "Ağır Derecede Özürlüler Kanunu" olarak bilinen kanunda
belirlenmiştir.20
Buna göre, kamu ve özel sektörde faaliyet gösteren gerçek veya tüzel
kişiliğe
sahip olan işverenler, bu kota sisteminin kapsamına dahil edilmektedir.21
En az 16 işçi çalıştıran işverenler, % 6 oranında ağır derecede, bir
başka
İfadeyle asgari olarak % 50 oranında özürlü olanları, sakatlık sebebine
bakılmaksızın, İstihdam etmek zorundadır.22
Federal hükümet, Eyaletler Meclisinin onayını almak şartıyla, gerekli
gördüğü hallerde kota oranını değiştirme hakkına sahiptir. Kanuna göre,
kota
oranı %4 ile %10 arasında değiştirilebilmektedir. Hükümet isterse, kamu
sektörüne
ait işverenlerinin kota oranını, özel sektörde faaliyet gösteren
işverenlerin-kinden
daha yüksek oranda belirleyebilir.23
Kota oranının öngördüğü sayıda özürlü çalıştırması gerektiği halde,
bunları
istihdam etmeyen İşveren, çalıştırmadığı her bir özürlü için ayda 200 DM
"telâfi
parası" (Ausgleichsabgabe) adı altında tazminat ödemek zorundadır.24
Alman hükümeti, Temmuz 2000 yılından itibaren geçerli olmak üzere,
kota oranını % 6'dan % 5'e düşürmeyi planlamaktadır. Bu durumda, 20'den
daha
az işçi çalıştıran işverenler kota kapsamı dışında kalacaktır. Ancak,
telâfi parasının
miktart, kota kapsamına alınan işverenlerin kota oranını ne derecede
uygulayıp uygulamadıklarına göre
değişecektir. Buna göre, kota oranını tam olarak
uygulayan işverenlerden telâfi parası
alınmayacaktır. Kota oranını %4 ile %5
düzeylerinde uygulayanlardan, eski
düzenlemede belirlendiği gibi, çalıştırılmayan her bir özürlü için ayda
200 DM alınacaktır. Ancak, bu miktar kota oranının düşük
seviyede tutulması halinde
yükselecektir. Şöyle ki, uygulamada kota oranının
düzeyi %2 ile %4 arasında kaldığı
sürece işverenin, çalıştırmadığı her bir özürlü
için ayda 350 DM, bu oranın %2'nin
altında kalması halinde ise ayda 500 DM
"ceza parası" vermesi gerekmektedir.25
2.1. Alman Kota Sisteminin Özürlü Fonuna Katkıları
Almanya, Fransa ve Avusturya'nın yanında i. Cihan Harbinden sonra
özürlülerin istihdamı ve rehabilitasyonu için İşverenlere yönelik kota
uygulamaları çerçevesinde fon oluşturan ülkelerin başında yer
almaktadır.
Bilindiği gibi, kota kapsamında olduğu halde özürlü çalıştırmayan
işverenlerden, rekabet avantajı sağladığı düşüncesiyle bunun telâfisine
yönelik
alınan "ceza paralan" özürlü fonuna aktarılmakta ve burada biriken
paralar ağırlıklı
olarak
özürlülerin meslek! entegrasyonu ve istihdamı için kullanılmaktadır.
Almanya, özürlü fonundaki kaynakların Önemli bir kısmını {% 31), 2. emek
piyasasına, bir başka ifadeyle
özürlü (özel) emek piyasası olarak kabul edilen korumalı
işyerlerine ve özellikle Özürlüler Çalışma Atölyelerine aktarmaktadır.
Ancak, özürlü istihdam politikasının asıl hedefi, özürlüleri normal emek
piyasasında istihdam etmek olduğundan, özürlüler fonunda oluşan
paraların
büyük
bir bölümü, birinci emek piyasasında değerlendirilmektedir. Özürlü dostu
istihdam politikaları kapsamında fon
kaynaklarının % 58'i özel şirketlere, % 5'i
direkt olarak özürlü işgücüne ve
%6'sı da (Özel) istihdam bürolarına aktarılmaktadır
(Tablo 3).
Kota uygulamalar! bugün, farklı yöntem ve sistemlerle de olsa, Batı
Avrupa ülkeleri dışında Polonya ve Macaristan gibi değişik Doğu Avrupa
ülkeleri
tarafından da
uygulanmaktadır.26
2.2. Alman İşverenlerinin Özürlü Kota Sistemine Karşı Tutumları
Almanya'da özürlü İşgücünü, kanunen istihdam etmek mecburiyetinde
olan özel kesime ait işverenlerin sayısı 163 bin civarındadır. Bunlardan
122 bini, ya
kotanın altında sınırlı olarak özürlü istihdam etmekte ya da hiçbir
biçimde özürlü
çalıştırmamaktadır. Dolayısıyla, bu işverenlerin % 75'i, toplam istihdam
hacminin
% 80'ine sahip olmalarına rağmen, özürlü istihdamı konusunda gerektiği
kadar
duyarlı davranmamaktadır. Kota kapsamında olmasına rağmen hiç özürlü
istihdam etmeyen işverenlerin oranı % 37 civarındadır. 1998 yılı
itibariyle bunların sayısı 40 bin civarındadır.
İstihdam hacminin % 19'una sahip olan yaklaşık 26 bin işveren, yani
toplam İşverenlerin % 16'sı, kanunda öngörülen % 6'lık özürlü
kontenjanını ya
tam olarak, ya da bunun üzerinde tatbik etmektedir (1994). Kota
sistemini tam
olarak uygulayan işverenlerin oranı 1995 yılı itibariyle % Ke düşmüştür
(Bkz.
Tablo 1).
Bunun yanında (Batı Almanya; Yıl: 1989) 16'dan daha az sayıda işçi
çalıştıran ve dolayısıyla zorunlu özürlü istihdamdan muaf olan
işyerlerinde yaklaşık olarak 110 bin özürlü çalıştırılmaktadır. Özel
sektöre mensup küçük ve orta ölçekli
işyerlerinde, bir başka ifadeyle kota sistemine tâbi olmayan
işyerlerinde çalışan özürlülerin
sayısı 1998 yılında 140 bine ulaşmıştır.
Zorunlu özürlü kontenjanın (kotanın) altında veya hiç özürlü
çalıştırmayan
işverenler, her yıl yaklaşık olarak 900 ile l milyar DM arasında telâfi
edici para adı altında bir bedel
ödemektedir.27
Tablo l:
Değişik Ülkelerde Özürlü Kota Sistemini Uygulamamanın
Yıllık Cezai Müeyyidesi ve İşverenlerin Kotaya Karşı Tutumları (Yıl
1995).
(Tablo eklenmemiştir)
Kaynak:
Social Policy Research Unit, Unîversity of York 1997, Bl, Cl.
Kapsam dahilinde olmasına karşılık Özürlü istihdam etmemenin cezai
müeyyidesi olarak tespit edilen aylık Ödemelerin diğer ülkelere kıyasla
nispeten düşük olması, kota sistemini başarısız kılmaktadır. Nitekim,
Alman ve Avusturya işverenlerin
ekseriyeti, kotayı ya hiç uygulamamakta, ya da kısmen uygulamaktadır.
Tablo 2:
Değişik Ülkelerde Özürlü Kanununun Yürürlüğe Girdiği
Tarih ve Özürlü Fonunun GSMH'ye Göre Büyüklüğü (Yıl 1995).
(Tablo eklenmemişitr)
Kaynak:
Social Policy Research Unit, Unîversity of York 1997 , A1.1-A.3 ve
Fischer Weltalmanach 97, (Fischer Taschenbuch Verlag) Frankfurt am Main
1996.
Bu durum karşısında, çok sayıda işverenin "ceza parası" ödemesi
sonucunda, özürlüler fonunda dikkat çekici miktarda para birikmektedir.
Ülkeler arası mukayesede Almanya, kota sistemi sayesinde en fazla gelire
sahip olan
ülkedir. Kota uygulamalarından Almanya, yılda ortalama olarak 670 USD
civarında
bir gelir elde etmektedir. Parasal müeyyideli olarak özürlü kota
sistemini
uygulayan ülkelerin, işverenlerin ödedikleri paralardan elde ettikleri
meblağlar ve GSMH'ye göre oran Tablo
2'de mukayeseli olarak sergilenmiştir.
Özürlü fonunda biriken paraların önemli bir kısmı, özürlülerin normal
emek piyasasında istihdam edilmeleri yönünde ya İşletmelere, ya da
bizzat
çalışmak veya iş sahibi olmak isteyen Özürlülere aktarılmaktadır.
Japonya'da
özürlü
fonunun kaynaklarının bütünü, işletmeler (% 80) ve İstihdam kurumlan (%
20) için sarf edilmektedir. Polonya'da ise kaynakların hemen hemen
yarısı Özel emek piyasasında faal olan işletmeler için harcanırken,
diğer yarısı da korumalı
işyerlerinin genişletilmesi İçin harcanmaktadır (Bkz. Tablo 3).
Tablo 3:
Değişik Ülkelerde Özürlü Fonundan Özürlü İstihdamı
İçin
Aktarılan Paraların, Hizmet Türleri ve Alanlarına Göre Oransal
Dağılımı (Yıl 1995).
(Tablo
eklenememişitir)
Kaynak:
Sodal Policy Research Unit, Universtty of York İ997.
3.
Japonya'da Özürlü Kota Sisteminin
Özellikleri
Japonya, özürlü İstihdam kotasını 63'den fazla işçi çalıştıran
işyerlerinde uygulamaktadır. Kota
oranı ise, diğer ülkelere nazaran % 1.6 ile nispeten düşüktür.
Kota uygulamalarından ise sadece bedensel özürlüler (sakatlar)
yararlanabilmektedir.
Japon Çalışma Bakanlığı, 1997'den beri zihinsel ve ruhsal özürlülerin de
kota kapsamına alınması yönünde çalışmalar yapmaktadır. Kota oranının
düşük olmasına karşılık, çalıştırılmayan her bir özürlü için
işverenlerden alınan aylık "para
cezası"nın miktarı 400 Amerikan Dolar (USD) dır. Bu rakam, diğer
ülkelerle kıyaslandığında, kota
kapsamında _alınan en yüksek meblağdır. Japonya, Çalışma
Bakanlığı uhdesinde oluşturulan
özürlüler fonunu, 7 işveren Örgütü tarafından meydana getirilen
bir heyetin katılımı ile 1977 yılından beri yönetmektedir. Fonun
yıllık geliri, gerek miktar, gerekse
GSMH'ye göre oran itibariyle Almanya ve
Fransa'nın gerisinde kalmaktadır
(Bkz. Tablo 1).
Fondaki miktarın düşüklüğü, kota sisteminin etkili bir şekilde
uygulandığının bir işaretidir. Çünkü fon miktarı ile Özürlü istihdamı
arasında ters bîr korelasyon bulunmaktadır. Bir başka ifadeyle.
Özürlüler fonuna ne kadar az para aktarılırsa, emek piyasasında da o
nispette çok, yani hedeflenen boyutta
özürlünün istihdam edildiğinin işaretidir.
4.
Uluslararası Mukayese Açısından
Özürlü Kota Sisteminin Tahlili
Özürlü kota kapsamına büyük işletmelerin girmesi, kota oranının nispeten
düşük
tutulması ve cezaî müeyyidenin de yüksek olması, işletmeleri, kotayı ya
bütünüyle, ya da en azından kısmen
uygulamaya sevk etmektedir.
Örneğin, Japonya'da özürlü çalıştırmanın yıllık para cezasının miktarı
fert başına 4.800 USD'dîr. Bu
cezayı ödememek için, kota kapsamına alınan Japon işyerlerinin takriben
yarısı, kotayı tam olarak uygulamaktadır. Diğer kısmı da bunu
yine de kısmen uygulamaktadır. Özürlü kota sistemine hiçbir yönüyle
uymayan işletmeler hemen hemen yok gibidir (Tablo 1).
Alman kota uygulamaları kapsamında özürlü istihdam etmeyen işverenlerden
alman "para cezası"nın miktarı, Japonya ve Fransa'ya göre düşüktür. Kota
kapsamında olduğu halde, kotayı kanunun öngördüğü oranda tam olarak
uygulayan işyerlerinin oranı ise sadece % 14'dür. Bunun yanında, kotayı
kanunî barajın altında uyguladıkları için cezai müeyyideye de tâbi olan
işyerlerinin oranı
da %
49'dur. Ayrıca, hiçbir özürlü istihdam etmeyen işyerlerinin oranı İse %
37'dir (Tablo 1).
Sonuç
Normal emek piyasasında özürlü işgücünü istihdam etme konusunda kota
sisteminin önemli katkılar sağladığı şüphesiz. Ayrıca, kota sistemine
tâbi olduğu halde, buna riayet etmeyen işverenlerden alınan paraların ve
bununla ilgili olarak özürlüler
fonunda biriken kaynakların büyüklüğü de dikkat çekicidir. Oluşturulan
kaynakların özürlü
istihdamını daha da kolaylaştıracak sahalara aktarılması kota
sisteminin bir başka Özelliğidir. Her ülke, ekonomik yapısına uygun
olarak bu kaynakların bir kısmını
normal emek piyasasında özürlü istihdamının oranını artırmak
amacıyla işverenlere aktarmaktadır. Bazı ülkelerde bu paralarla,
özellikle emek piyasasında çalıştırılması zor olan özürlülere özürlü
atölyeleri gibi koruyucu işyerleri
açılmaktadır.
Ülkemizde ise, yıllardan beri kota sistemi uygulanmasına rağmen, cezaî
müeyyidesinin parasal boyutu çok düşük tutulduğundan, ciddî manada bir
gelir
elde
edilememiştir. Ayrıca, bu paraların hangi alanlar için kullanılacağı
konusunda da kesin hükümler bulunmamaktaydı.
Ancak, son bir iki yıldan beri hem aylık para cezasının miktarı önemli
derecede artırılmış, hem de oluşturulacak fonun özürlülerin meslekî
eğitimi ve
istihdamı için harcanacağı yeni yasal düzenlemelerle belirlenmiştir. Ne
var ki, kota sistemine tâbi olan işyerlerinin sayısı, bunlardan hangi
oranda kotayı uyguladıkları
ve bu işyerlerinin özürlüler fonuna sağlayacağı veya sağladığı maddî
katkılar
noktasında ciddî çalışmalar ve gerekli denetimler yapılmadığından, fonun
yıllara göre gelir dağılımı ve bu gelirlerin şimdiye kadar hangi alanlar
için harcandığı konusunda fazla
bilgilere sahip değiliz. Özellikle bu yönleriyle, Türkiye'de
uygulanmakta olan özürlü kota
sistemini ülkeler arası boyutuyla mukayese
yapmak noktasında zorlanmaktayız.
Kaynaklar
16.03.1987 tarih ve 19402 sayılı "Sakatların
İstihdamı Hakkında Tüzük";
(06.01.1997 değişikliliğiyle).
1967 tarih ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu.
21.10.98 tarih ve 4382 sayılı Kanun.
25.08.1971 tarih ve 1475 sayılı İş Kanunu.
30.05.1997 tarih ve 572 sayılı KHK.
Kamu-İş; Cilt: 6 Sayı : 1/2000
9 Ekim 1998 tarih ve 23488 sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanarak yürürlüğe giren
"Sakatların Devlet Memurluğuna Alınma Şartları İle Hangi
İşlerde
Çalıştırılacakları Hakkında Yönetmelikle Değişiklik
Yapılmasına Dair
Yönetmelik".
Bundesministerium für Arbeit und Soziales (BMAS); Hrsg.:
Arbeitsmarktsituation Schvverbehinderter; Bonn; 1995-1999.
Caniklioğlu; Nurşen; Türk Hukukunda Sakat ve Eski Hükümlü
Çalıştırma
Yükümlülüğü; (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi);
İstanbul; 1991.
Cemalettin; "65 bin Özürlü İş Arıyor"; Sabah Gazetesi;
23.04.2000.
Devlet Personel Başkanlığı; Kamu Personel Anket
Sonuçları; Ankara;0cak 1996.
Esen,
Güven; Bireysel İş Hukuku; 1. Kitap-Temel Kavramlar, İşletmelerde İş ve
Sosyal Güvenlik Hukuku, İnsan gücü Yönetimi; C. 1; İstanbul; 1985.
Gesetz zur Sicherung der Eingliederung Schvverbehinderter
in Arbeit, Beruf und
Gesellschaft (Ağır Derecede Özürlülerin, İş, Meslek ve
Topluma
İntibaklarının Temini Yönünde Kanun; Kısa adıyla:
Schwerbehindertengesetz-SchwbG: Özürlüler Kanunu); BGBI.
İİBK; "Özürlülerin Meslekî Eğitimi ve İstihdam
Sorunları"; Brifing Notu;
26.05.1998.
Kettle, Melvyn; 'The Question of Quota"; in: Floyd,
Michael and North, Klaus;
Disability and Employment-Report on an Anglo-American
Conference;
London; 1985.
Marguard, Martin; "50.000 Arbeitsplaetze für Behinderte?"
in: Berliner
Behindertenzeitung; Ausgabe: Nr. 5/2000.
Ritz, Hans-Günther; "Die İLO Konferenz in Warschau
1997-"Policies and
Management
of
National
Rehabilitation-Funds";
in:
http://www.ham burq.de/Behoerden/hfst/Warschau/btm.
Schaub, Günter; Arbeitsrecht-Handbuch; 6. Aufl.; München;
1996.
Social Policy Research Unit, Universtty of York 1997.
Fischer Weltalmanach 97, (Rscher Taschenbuch Verlag)
Frankfurt am Main
1996.
Tunçomağ, Kenan; İş Hukukunun Esaslan; İstanbul; 1989.
Usan, Fatih M.; İs Hukuku'nda Sakat İstihdamı; Türkiye
Sağlık İşçileri Sendikası;
1999.
Kamu-İş; Cilt: 6 Sayı: 1/2000 |