OSMANLI TOPLUMUNDA VAKIFLARIN
SOSYA-EKONOMİK BOYUTLARI VE BUNA DAİR ÖRNEKLER
Alpay Bizbirlik
Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Osmanlı toplumu Anadolu coğrafyasında ve yayıldığı tüm
alanlarda bir takım sosyal ve ekonomik faaliyetleri ile dikkat çekmektedir.
Osmanlı Devleti, yönetimi altına giren bölgelerde kısa
sürede resmi varlığının göstergesi olan kurumları yerleştirdikten sonra,
zamanla toplum ve devletin el ele yavaş yavaş bir takım sosyal kuruluşları,
yapıları ve hizmetleri oluşturduğu görülür. Osmanlı toplumu tarafından da
epeyce desteklenen bu sosyal kurum ve hizmetlerin başında vakıf
kuruluşlarının geldiği görülür ki, aslında toplum bu kurumun temelini,
kuruluş ve işleyiş kurallarını mensup olunan dinde bulunduğu için, yapısal
bir çerçeve arayışına gerek görmeden zaten var olan çerçeveden azami
derecede yararlanmasını bilerek hem dini, hem sosyal, hem de ekonomik
faaliyetlerle büyük bir güç almasını sağlamıştır.
Bu kurumsal gücün oluşmasındaki temeli anlamak içiçn
vakıfların kuruluş amaçlarına ve işleyişlerine bakmak yeterlidir. Bu
kurumların tamamı dinî ve hayrî faaliyetleri yürütmektedirler. Aslında
karşılıksız hayırda bulunmakta dinî bir faaliyet kabul edildiğinde tek bir
düşünce kalır ki bu da mensup olunan dine hizmettir.
Vakıflar temelde bu amaçla çalışırken, toplumsal hayata
da çeşitli şekilde katkıda bulunurlardı. Bunları incelememiz çerçevesinde
iki ana grupta toplamamız mümkündür.
A. Sosyal
B. Ekonomik boyutlu katkılar.
A.SOSYAL BOYUTLU KATKILAR
Sosyal katkıları da çeşitli alt gruplara ayırmak
mümkündür, buna göre vakıflar topluma her hangi bir karşılık gözetmeksizin
şu hizmetleri vermekteydiler:
I. Dinî hizmetler,
II. Eğitim hizmetleri,
III. Belediye hizmetleri,
IV: Diğer sosyal hizmetler,
I. Dinî Hizmetler
İslâm toplumunda dinî hizmetleri veren kurumların
temel fonksiyonları ve varoluş sebeplerine inanılan dinin kaidelerine
dayanmaktadır.1 Osmanlı toplumunda da aynı esasların geçerli
olduğu görülür.
Aslında tüm İslâm toplumlarında olduğu gibi Osmanlı
toplumunda da, dinî hizmetlerin bu alanda kurumsallaşan cami ve mescid gibi
yapıların gelişmesiyle doğru orantılı olduğu gözlemlenir.
Bu kurumlar oluştukça, kurumsal işlemleri yerine
getirecek insanlara da ihtiyaç duyulmaya başlanması da tabii bir sonuçtur.
Bu aşamada çalışanların ücretleri meselesi ortaya çıkacaktır ki, bu meseleyi
ya devlet ya da hizmetten yararlananlar çözecektir. İşte bu aşamada Osmanlı
toplumunda vakıfların devreye girildiği görülür ki, hizmetten yararlanan
kitleler adına toplumun daha varlıklıları bir takım gelir kaynaklarını
bağışlayarak2 ücret meselesini devletin ve halkın lehine
halletmiş olurlardı.3
Cami ve mescid gibi kurumların vakıfları, bu
kurumların büyüklüklerine göre gelirleri ve giderleri değişen kuruluşlardır.
Genelde devlet erkânının yaptırdığı camilerin vakıfları, diğer cami ve
mescidlerin vakıflarına göre daha çok personel dolayısıyla daha çok gelir ve
gidere sahiptiler. Nitekim 16.yüzyılın ortalarında Diyarbekir
Beylerbeyliği’nde devlet adamlarının yaptırdığı camilerin vakıfları diğer
vakıflara göre oldukça zengin görünmektedirler.4
Bu durumu başka Osmanlı merkezlerinde de izlemek
mümkündür. 16.yüzyılda önemli bir kent olan Manisa’da da aynı durum
gözlenmektedir.5
Daha sonraki dönemlerde de bu özellik pek
değişmemiştir.1775’de inşası III. Osman tarafından tamamlanan Nuru-Osmaniye
Camii vakfında ücret alan duaguyan denilen görevlilerin sayısı kendinden
öncekilerden oldukça fazla idi.6
Cami ve mescidlerden farklı olarak, biraz da dolaylı
biçimde dini hizmetlerde bulunan vakıflar vardır ki, bunlar Diyarbekir
Beylerbeyliği örneğinde türbe, cüz ve sure okuma vakıflarıdır. Bunlar dinin
yemeli sayılan Kuran’dan her gün bir kısmının okunduğu vakıflardı (Bkz.
Tablo 1).
Bunlardan başka sade vatandaşlar için kutsal yerlere
gösterilen saygı, devlet için bunun yanı sıra o bölgelerde meşruiyeti
sağlamlaştırma, hacı olacak vatandaşların güvenliğini sağlayıp,
ihtiyaçlarını karşılama ve diğer İslâm ülkelerine karşı saygınlık kazanma
gibi bir takım hisler ve kaygılarla oluşan Merked-ı Şerif, Haremeyn-i
Şerifeyn, Kudüs-i Şerif, fukara-i Mekke-i Mükerreme gibi çeşitli isimlerle
adlandırılan vakıflar vardır ki bunların da sayısı Diyarbekir
Beylerbeyliği’nde önemli yer tutar7 (Bkz. Tablo1).
II. Eğitim Hizmetleri
İslâm dinine mensup olan toplumlarda sosyal
hayata dinin etkisi oldukça hissedilir bir ağırlıktadır. Bu yüzden dinî
bilgilerin korunması, nesillere öğretilmesi, toplumun tamamı olmasa bile bir
kısmının zamanın gereklerine göre gereken bilgilerle yüklü olması ve bu
bilgilerle toplumu yönlendirmesi toplumsal düzen için gerekli görülmüş
olmalıdır ki, ilk dönemlerden itibâren bilgi aktarımına önem verilmiştir.
Gelişme döneminde bilgi aktarımı büyük kurumların var
olmadığı bir ortamda küçük grupların birebir ders alması yoluyla
halledilmekte idi. Ancak bu durum artan ihtiyaçları karşılayamadığı için
olsa gerek, bu alanda da kurumsallaşmaya gidilme ihtiyacı belirmiş,
mektepler ve bir üst kurum olan medreseler ortaya çıkmıştır.8
Osmanlı toplumu bu konuda da kendinden önce bu alanda
oldukça büyük atılımlar gerçekleştirerek büyük eğitim kurumları oluşturan
Selçuklu Devleti birikimlerinden faydalanmış olmalıdır. Çünkü gerek İslâm
dünyasında, gerekse Anadolu’da ilk büyük eğitim kurumları bu döneme aittir.9
Evvelki dönemlerde olduğu gibi Osmanlı döneminde de
eğitim kurumları ilk büyük külliyelerin birer parçası iken, zamanla
medreselerin bu yapı tarzının dışında bağımsız inşa edildikleri de görülmeye
başlandı. Ancak, her iki inşa sitili de hiçbir zaman tamamıyle terk
edilmedi. Diyarbekir Beylerbeyliği’nde de her iki stilde medreseler
mevcuttur. Örneğin; Hüsrev Paşa Camisinin 50’lik medresesi,11 Ali
Paşa Camisinin de 30’luk bir medresesi vardı.12 Bunun yanı sıra
bağımsız inşa edilmiş 21 tane medrese de mevcuttu.13 Bu
medreselerden birisi Osmanlı dönemi öncesine ait olmakla beraber bu dönemde
de vakıf gelirlerinin sürekli arttığını müşahede ettiğimiz Mardin’deki tıp
medresesidir.14
Eğitim kurumları denilince ilk önce akla gelen mektep
ve medreselerin dışında en az bunlar kadar önemli bir kurum daha vardır ki,
o da eğitimi yapılan konularda başvuru kaynaklarının korunup, kullanıcılara
sunulduğu kütüphanelerdi. Osmanlı toplumunda da kütüphaneler vakfedilen
kitaplarla oluşuyor olup, çeşitli yapılış tarzları gösterirlerdi:
a. Bağımsız kütüphanelerde (Ayrık yapılar, camiye
bitişik yapılar)
b. Külliye içi kütüphaneler
c. Cami, medrese, türbe ve tekke içi kütüphaneler
d. Mektep için kütüphaneler
e. Saray içi kütüphaneler15
Diyarbekir kentinde bu kategorilerden “cami içi”
kütüphânelere uyan bir kitap bağışı görülür ki; bu da Hüsrev Paşa Camii
vakfına 59 adet kitap bağışlanmasıdır16 (Bkz. Tablo 2). Sonraki
dönemlerde bu kurum daha da ehemmiyet kazanmış olmalı ki devletin başkenti
İstanbul’da sayıları oldukça çoğaltılmıştır.17
III. Belediye Hizmetleri
Tüm İslâm şehirlerinde olduğu gibi Osmanlı
şehirlerinde de coğrafyası müsait ve çeşitli dinamiklere sahip olan
(ticaret, sanayi gibi) yerleşmelerin daima göç aldığı görülmektedir. İşte bu
aşamada vakıflar nerededir? Şehirlerin biçimlenmesinde vakıfların rolü
nedir? Soruları akla gelmektedir ki, bunun cevabı şehirlerin oluşmasında rol
oynayan dinamiklerin incelenmesiyle ortaya çıkar.
İnsanlar büyük yerleşim yerleri
oluştururken bazı kriterlere muhakkak dikkat ederlerdi. İşte bu kriterler
Anadolu coğrafyası ve Osmanlı toplumu için coğrafyanın yaşayış standardına
uygunluğu ve ekonomik olarak insanlara bir takım kolaylıklar sağlayabilmesi
yani cazibe merkezi olabilecek hususiyetleri üzerinde taşıması şeklinde
özetlenebilir. Vakıflar bu aşamada coğrafyayı ekonomik olarak insanlara
cazip hale getiren unsurlardan biri kabul edilmelidir. Şöyle ki; vakıflar
sayesinde pek çok iş alanı oluşacak, pek çok hizmet insanlara ücretsiz
olarak verilecektir. Bu gibi şartlar insanları vakıfların bulundukları
bölgelere itecektir. O halde vakıfların belediye hizmetlerindeki ilk katkısı
bizzat şehirlerin nüvesini oluşturmak, ilerleyen dönemlerde de mahallelerin
oluşmasını sağlamak olacaktır.18
Bu özellik hemen hemen bütün Osmanlı
yerleşmelerinde görülür. Örneğin, XVI.
asır Manisa’sında Göktaşlı, Attar Ece, Cami’-i Cedid, Cami’-i Kebîr,
Eyne Ali mahalleleri gibi cami ve mescid çevresinde olan mahalle sayısı
1531’de 32, 1575’te 34 tür.19Diyarbekir şehrinde de
XVI asırda 27 mahallenin tamamı vakıf
eserleri çevresindedir.20
Vakıf esreleri sayesinde küçük bir köyün
kasabaya veya bir şehre dönüştüğü de görülen bir olaydı. Bu köyün Konya’ya
bağlı Argıthanı beldesi yapılan bir han, cami ve buna bağlı külliye ile
adeta yeniden inşa edilmiştir.21 Yine buna benzer bir örnekte
bugün adı Nevşehir olan “Muşkara” köyüdür. Bu köy Damat İbrahim Paşa’nın
inşa ettirdiği büyük bir külliye ile ihya olmuş ve bir kente dönüşmüştür.22
Vakıfların belediye hizmetleri sadece
şehirlerin gelişmesine yardımcı olmaktan ibaret değildi. Osmanlı
şehirlerinde ayrı bir belediye teşkilatı veya bu işleri yerine getiren
devletin bir kurumu görülmemektedir. Bu durum 1856’ya kadar sürmüştür.23Ancak
teşkilatlanmanın yokluğu şehirdeki belediye hizmetlerinin yürütülmediği
manasına gelmemektedir. Gerçekte bu hizmetlerin çoğu bu tarihe kadar
vakıflar kanallıyla yürütülmektedir.
Şehirlerin su ihtiyacı çoğu zaman
vakıfların ilgi alanına giriyordu. Suyun sağlanması yanında, taksimi sonucu
ortaya çıkan çeşmelerin kırsal alnda su kuyularının, yazları soğuk su
ihtiyacını karşılayan sebillerin korunup, bakılması hizmetleri vakıflarca
karşılanıyordu. Bu konuda XVI.yüzyılda
Hasankeyf’te bulunan bir su vakfı iyi bir örnek teşkil etmektedir. Bu vakıf
Eyyübiler döneminde kurulmuş olup, suyun taksim edileceği yerleri belirler,
(Rızk Camiine, 4 kısmı mescid ev ve değirmenlere, 2. Kısım da Atakıye
köyüne) ancak bakımını mülk sahiplerine bırakır.24
Tablo 1’de görüldüğü gibi bu vakıflardan
XVI. yüzyılda Diyarbekir
Beylerbeyliği’nde 11 tane vardır ve bu tutar tüm vakıfların % 3,24’ünü
teşkil eder.25
Vakıfların belediye hizmetleri su ile
sınırlı değildir. Yol inşaatı, köprü inşaatı, bahçeler oluşturulması,
aydınlatma gibi çalışmaları da vardır. Yol inşaatı konusunda büyük
vakıflardan pay ayrıldığı, İstanbul’daki Süleymaniye Camii evkafından
Yedikule’den Eğrikapı’ya kadar kale haricinde Çekmece yolunda olan
kaldırımların tamirine 1.025 kuruş verildiği,26 köprü inşaatı ve
bakımı konusunda Diyarbekir ve Hasankeyf’te birer vakfın hizmet, verdiği,27
bahçeler konusunda bazı şehirlerde hoş mekanlar inşaa edildiği,28
nihayette XVIII. asırda kandilciler
tayin ederek, lamba ve yağ alarak aydınlatma ile ilgili hizmetlerde bulunan
vakıfların olduğu bilinmektedir.29
IV. Diğer Sosyal Hizmetler
Osmanlı toplumunda vakıfların yaptığı
hizmetler incelendiği zaman faaliyetlerin iki yönü olduğu görülür:
a.Müsabbas Yönleri: Bu tür çalışmalar, tüm
toplum tarafından fark edilen ve çoğunlukla hayır ve hasenat maksadı taşıyan
faaliyetlerin bütünüdür.
Bilindiği gibi Osmanlı şehirlerinde ve kırsalında bu
tür hayır hizmetlerini yerine getiren kurumlar hiçte azımsanmayacak sayılara
ulaşmakta ve çeşitli gelir kaynakları ile desteklenmektedir. Şehirlerde kamu
hizmetine yönelen hamamlar, hanlar gibi kurumların ihtiyaçlarını karşılayan
genel amaçlı vakıflar olduğu gibi, çok özel amaçlı vakıflar da
görülmektedir. Hasankeyf kalesini onarım ve bakımına yönelik çalışan,30
yine Hasankeyf’te fakir Müslümanlara kefen ve kalede tutuklu bulunanlara
nafaka parası sağlayan vakıflar31özel amaçlara yönelik
kuruluşlara en güzel örnekleri teşkil ederler.
Osmanlı toplumunda, buı kurumlar dışında fakirlere
sadaka dağıtan “Ebvâbü’l-berr” tabir edilen vakıflar, yolculara, muhtaçlara
karşılıksız yemek ve konaklama yeri sağlayan kervansaraylar ve zâviyelerin
verdikleri sosyal hizmetler de çok önemli yere sahiptirler.
Kırsal alanda ise kervansaray, han ve zâviye
vakıflarının yoğunlaştığı görülür. Ancak fakirlere sadaka dağıtan vakıfların
birinin de Siirt’in Tillo köyünde bulunması, adı geçen köyün o zamanki maddî
ve manevî yönünün gelişmişliği hakkında bize bir fikir vermektedir.
b.Gayri Müsabbas Yönleri: Vakıfların
hizmetleri sonucu zamanla ortaya çıkan bir takım faydalardan bahsetmekte
mümkündür. Bu durumu örnekler vererek açıklarsak:
I. Yöneticilerin yaptıkları vakıflar yönetilenlerle
aralarında bir bağlantı oluşturur ve meşruiyetlerinin kuvvetlenmesini
sağlarlar.
II. Varlıklı kimselerin kurdukları vakıflar
toplumdaki sosyal katmanlar arasında farklılığı azalttığından, sınıfsal
münafereti düşürüp, toplumsal barışa yardımcı olurlar. Bu konuda bütün
zâviye, ve sadaka vakıfları iyi birer örnektirler.
III. Yeni fethedilen yerlerde ahalinin devlete
ısınması amacıyla yapılan vakıflar ki, XVI.yüzyılın
ilk çeyreğinde Yavuz Sultan Selim’in Musul ve yöresinin fethinden hemen
sonra bölgede kurduğu vakıf bu duruma dair iyi bir örnektir.33
IV. Devletin nüfus ve lojistik desteğe ihtiyaç
duyduğu bölgelerin şenlenmesi hizmetidir ki
XVI.yüzyılda Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki zâviye vakıflarını büyük
çoğunluğu da bu görevi üstlenmekte idi.34
B. EKONOMİK BOYUTLU KATKILAR
Bu günkü şartlarda dahi ekonomik olarak
önemli katkılarda bulunduğu kabul edilen ve sürükleyici güçlerden biri
olarak sayılan vakıfların Osmanlı toplumunda rolü ne ölçüde gelişmişti? O
günkü ekonomik faaliyetlere katkısı ne kadardı? İşte Diyarbekir
Beylerbeyliği örneğinde bu soruların cevapları aranacaktır.
Bilindiği gibi vakıfların verdikleri
hizmetleri sürdürebilmeleri için düzenli ve bir noktada süreklilik arz eden
gelir kaynaklarına ihtiyaçları vardır. Bütün faaliyetleri bu kaynaklardan
elde edilen maddi güce dayanmaktadır. Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki
vakıflar incelendiğinde gelir kaynaklarının birkaç gruba ayrıldığı
görülmektedir.
I. Tarım üniteleri(çiftlik, bağ, bahçe, bostan, köy,
mezraa, zemin, zemin-i zira’at, zemin-i bostan ve ağaç mahsulleri).
II. Binalar(Ev, mahzen, mağara ve bâb)
III. Nakit para(Onu on bir buçuktan)
IV. İşletmeler(Dükkan, zemin-i dükkan, han, hamam,
ma’asıra, çarşı, ahur, dikhâne, kirşhane, buzhâne ve boya hane)
V. Diğerleri(Mukata’a, çeşme, arsa vd.)
XVI.yüzyılda
Diyarbekir Beylerbeyliği vakıflarında bu ünitelerden elde edilen gelir
2.652.061 akçelik bir meblağa ulaşmakta olup, bu miktar o dönemde bölge
ekonomisi için oldukça önemli bir unsuru oluşturmakta idi. Bu miktarın çoğu
işletmeler grubuna ait olup, 1.318.174 akçelik bir gelir getiriler ki bu
miktar 2894 adet işletmeden elde edilmektedir. Bu grubu sırasıyla 945.726
akçe ve 2.204 adet ile tarım üniteleri, 249.639 akçe ve 24 adet ile nakit
vakıfları, 137.805 akçe ve 991 adet ile binalr, 717 akçe ve 10 adet ile
diğerleri takip ederler.35
Vakıfların denetiminde olan bu kaynakların
sürekliliğinin yine vakıflarca temin edilmesi (bakımlarla, tamir yoluyla)
bölgedeki ekonomik canlılığın muhafazası yolunda büyük bir katkı oluyordu.
Şöyle ki, gelir kaynaklarının ekonomik ömrünü tamamlayıp atıl hale düşmesi,
hem vakıfları, hem de o kaynaklarda icarcı durumunda olanları;ekonomik
faaliyetlerden dışarı iteceği, belki de vakıf eselerin metruk hale düşerek,
hizmet veremez hale gireceği düşüncesi, vakıfların tamir hizmetlerinin
önemini açıkça ortaya koymaktadır. Bu hizmetlerin bir önemi daha vardır ki,
o da tamir faaliyetlerinin yarattığı alımlar (inşaat malzemesi) ve ödenen
ücretlerin bir canlılık sebebi olmasıdır.36
Vakıfların bulundukları bölge ekonomisine
katkıları bunlarla sınırlı değildir. Tablo 2’de de görüldüğü gibi Diyarbekir
Eyaleti’nde bulunan vakıflarda 1.371 kişi görev yapmaktadır. Bu insanlar
vakıfların bulundukları şehirlerde ihtiyaçlarını karşıladıkları için
aldıkları yevmiye de bölge ekonomisinde canlılık kaynaklarından birini
oluşturuyordu. Çalışan her bir kişinin bir aileyi temsil ettiği ve bir
ailenin de 5 kişi olduğu varsayılırsa 6.855 kişi vakıf ödenekleri ile
geçinmektedir. Bu rakam de XVI.yüzyıl
ölçülerinde orta büyüklükte bir belde nüfusuna denktir.37
Bütün bu mütalaalardan sonra sonuç olarak şunları
söylemek mümkün gözükmektedir:
XVI.yüzyıl
Diyarbekir Beylerbeyliği örneğinde vakıflar Osmanlı toplumunda kültürel
gelişme açısından eğitim kurumlarının hizmetleri ile önemli roller
üstlenmekte idiler ve tarih, gramer, mantık gibi çeşitli bilim dallarında
eğitim vermekte idiler.
Belediye hizmetleri konusunda bu dönemde vakıflar
oldukça faaldirler ve adeta bütün yükü üstlenmişlerdir. Bu durumlarını da
uzun süre muhafaza edeceklerdir.
Ekonomik açıdan bulundukları merkezlerde ekonomik
canlılığın kaynaklarından biri olan vakıflar
XVI.yüzyılda olduğu gibi, günümüzde de bu özelliklerini
sürdürmektedirler.
Sosyal açıdan verdikleri bazı hizmetlerin zaman zaman
devletin programları ile uyuştuğu, hatta bazılarının bu amaçla kurulduğu
görülür. İmar,şenletme, yeni fetih bölgelerindeki yerlere zaviyeler
kanalıyla nüfusu çekme gibi hizmetleri dikkat çekicidir. Bu tür hizmetlerin
uzun müddet devam ettiği de görülür.38
Tablolar:
Tablo 1:
Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki Vakıfların
Dağılımı
Vakfın Adı |
Sayısı |
Genele %’si |
Camiler |
34 |
10,05 |
Mescidler |
172 |
50,88 |
Medrese ve Mektepler |
21 |
6,21 |
Zâviyeler |
43 |
12,72 |
Mezarlar |
21 |
6,21 |
Çeşme ve Sebiller |
9 |
2,66 |
Su Kuyusu |
1 |
0,29 |
Köprüler |
2 |
0,59 |
Hanlar |
4 |
1,18 |
Haremeyn vd. |
5 |
1,47 |
Su Vakfı |
1 |
0,29 |
Hamamlar |
1 |
0,29 |
Cüz ve Sure Okuma |
6 |
1,77 |
Diğerleri |
18 |
5,32 |
Toplam |
338 |
|
Tablo 2:Diyarbekir
Beylerbeyliğ’ndeki Devlet Erkânının Vakıfları
Vakfın Çeşidi |
Sayısı |
Personel Sayısı |
Geliri |
Cami ve Mescidler |
22 |
379 |
1.063.432 |
Medrese ve Mektebler |
16 |
177 |
554.795 |
Zâviye |
11 |
127 |
324.102 |
Türbe |
3 |
20 |
9994 |
Diğerleri |
4 |
13 |
92690 |
Toplam |
56 |
716 |
2.045.013 |
Devlet erkânınca Kurulmayanlar |
282 |
655 |
607.048 |
Genel Toplam |
338 |
1371 |
2.652.061 |
Tablo 3:
Diyarbekir Hüsrev Paşa Camii’ne Vakfedilen
Kitapların Listesi
Kitap Adı |
Sayısı |
Konusu |
Ferâiz (Cild-i Sâni) |
1 |
Miras Hukuku |
Fuzûlî-i İmadî |
1 |
Dîvan(?) |
Bezâzî |
1 |
Fıkıh |
Kadı Han |
1 |
Mantık |
Câmi’ü’l-Fusûlin |
1 |
Fıkıh |
Sadrü’ş-Şeri’a |
1 |
Fıkıh |
Yakub Paşa |
1 |
? |
Hidâye |
1 |
Kelâm |
Kifâye |
1 |
Kelâm |
Def’an Hidâye (Cild-i evvel) |
1 |
Kilâm |
Kenz |
1 |
Hadis |
Keşşâf (Tamâm-ı Cild) |
1 |
Tefsir |
Tefsir-i Kadı(Tamâm-ı Cild) |
1 |
Tefsir |
Kutsiye |
1 |
? |
Def’an Bezâzi (Cild-i sâni)
|
1 |
Fıkıh |
Menâr |
1 |
Usûl-ı Fıkıh |
Kâfî |
1 |
Miras Hukuku |
Def’an kâfî (Cild-i sâni) |
1 |
Miras Hukuku |
Sıhah-ı Cevherî |
8 |
Lugat |
Mubâre-i Misbah |
1 |
Hadis |
Câmi’ü’s-Sagîr |
1 |
Hadis |
Def’an Bezâzî |
1 |
Fıkıh |
Şerh-i Miftah-ı Mevlânâ Kutbiddin |
1 |
Mantık |
Telvih |
1 |
Belâgât |
Usûlü’t-Tahkîk |
1 |
Usûl |
Fetuhü’l-Gayb |
1 |
Tasavvuf |
Münis-i Kavâid |
1 |
Gramer |
Hâşeye-i Metâli |
1 |
Mantık |
Riyâzü’s-Salihîn |
1 |
Hadis |
Şerh-i Misbâh-ı Şirâzî |
1 |
Hadis |
Şerh-i Misâbih-i Seyyidü’ş-Şerif |
1 |
Hadis(?) |
Şerh-iAdûd |
1 |
Mantık |
Münyet-i Sehâif |
1 |
? |
Hülâsa |
1 |
? |
Sahîhü’l-Buharî |
3 |
Hadis |
Şerhü’l-Buharî |
1 |
Hadis |
İcrâ-yı Bi’l-umûm |
3 |
? |
Münyet-i Mebhum |
1 |
? |
İbnü’l-Ferişte (Cild-i evvel) |
1 |
Tarih |
Şerh-i Sahîhü’l-Buharî |
4 |
Hadis |
Sıhahü’l-Cevherî |
1 |
Lugat |
Fütûhü’l-Ayn |
1 |
Tasavvuf(?) |
Münyetü’l-Misbah |
1 |
Hadis |
Şerh-i Misbah-ı Mevlânâ Kutbiddin |
1 |
Gramer (?)Hadis(?) |
Toplam |
|
59 |
Tablo 4:
XVI.Yüzyılın Ortalarında Diyarbekir
Beylerbeyliği’nde Vakıfların Gelir Kaynakları
Gelir Kaynakları |
Adları |
Sayısı |
Gelir Mik. |
%’si(Genele) |
Grup %’si |
Grup Toplamı |
Tarım Üniteleri |
Köyler
Mezra’alar
Çiftlik
Bağ
Zemin-i Bağ
Bağçe
Bostan
Zemin-i Bostan
Zemin
Zemin-i Ziraat
Ağaç Mahsulü |
167
35
9
743
205
55
157
98
421
264
50 |
669.913
41.058
4.565
67.528
6.86
8.305
75.223
8.574
43.336
16.962
4.176 |
25,26
1,54
0,17
2,54
0,22
0,31
2,83
0,32
1,63
0,63
0,15 |
35,66 |
945,726 |
Binalar vb. |
Ev(hâne)
Zemin-i hâne
Mahzen
Mağara
Kale kapısı (cisr) |
297
253
423
17
1 |
39.141
18.878
61.036
2.460
16.290
|
1,47
0,71
2,30
0,09
0,61 |
5,16 |
137.805 |
Nakit para |
Akçe |
24 vakıf |
249.639 |
9,41 |
9,41 |
249,639 |
İşletmeler |
Dükkân
Zemin-i dükkân
Hamam
Han
Değirmen
Dihhâne(kümes)
Kirşhâne
Boyahâne
Buzhâne
Ma’asıra
Çarşı
Ahur
|
2484
162
43
18
168
3
2
2
2
2
2
6 |
558.864
8.576
305.770
59.599
374.852
1560
912
420
1040
2400
2987
1194 |
21,07
0,32
11,52
2,24
14,13
0,05
0,05
0,02
0,03
0,09
0,11
0,04 |
49,70
|
1.318.174 |
Diğerleri |
Mukâta’a
Çeşme
Arsa |
3
2
5 |
290
240
187 |
0,01
0,01
0,01 |
0,02 |
717
|
Toplam |
32 |
6.123 |
2.652.061 |
100 |
100 |
2.652.061 |
Kaynaklar:
1
**
2
R. B. Serjeant (ed.);İslâm Şehrî,
İstanbul 1992, s. 28-29.
3
Ö. Lütfi Barkan, Ekrem Ayverdi,
İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953(1546) Tarihli,İstanbul 1970, s. X.
4
Bu konuda bkz.: Alpay Bizbirlik,
16.Yüzyıl Ortalarında Diyarbekir Beylerbeyliği’nde Vakıflar(Basılmamış
Doktora Tezi), Konya 1995, s. 11-247.
5
Bkz.: TKA, TD 552, s. 16, 76, 11a,
90a, vd; BOA, MM 45490, s. 2-27.
6
Bu konuda bkz.: Feridun m. Emecen,
XVI. Asırda Manisa Kazası, ankara1989, s. 90-102.
7
Bahaeddin Yediyıldız, “Vakıf
Müessesisinin XVIII. Asırda Türk Toplumundaki Rolü”, VDXIV, ankara 1982, s.
4, 5.
8
BOA, EV. HMH 641, s. 2-24; Bu konu
için bkz.: Münir Atalar, Osmanlı Devletinde Surre-i Hümâyûn ve Surre
Alayları, Ankara 1991; İ. Hakkı Uzunçarşılı, Mekke-i Mükerreme Emirleri,
Ankara 1972; S. Faroghi, Hacılar ve Sultanlar, (Ç. Gülçağalı Güven),
İstanbul 1995, Cüz ve Sure vakıfları için bkz.:Alper Bizbirlik, a.g.e., s.
354-357.
9
Medreselerin gelişimi için bkz.:
Cahit Baltacı, XV-XVI.Asırda Osmanlı Medreseleri, İstanbul 1976; İbrâhim
Ateş, “Vakıflarda Eğitim ve Hizmetleri ve Vakıf Öğrenci Yurtları”,VDXIV,
Ankara 1982, s. 30-31.
10
Cahit Baltacı, a.g.e., s. 20-25.
11
Cahit Baltacı, a.g.e., s. 25.
12
TKA, TD 552, s. 4b-5a.
13
TKA, TD 552, s. 8a-9a, BOA,MM 21,
s. 2.
14
Alper Bizbirlik, a.g.e., s.
250-286.
15
Alper Bizbirlik, a.g.e., s. 267.
16
Behçet Ünsal, “Türk Vakfı İstanbul
Kütüphanelerinin Mimari Yöntemi”, VDXVII, Ankara 1984, s. 97.
17
TKA, TD 552, s. 4b-5a.
18
Behçet Ünsal, a.g.m., s. 97-98.
19
Bu konuda bkz.:Özer Ergenç,
“Osmanlı Şehirlerindeki Yönetim Kurallarının Niteliği Üzerinde Bazı
Düşünceler”,VIII.Türk Tarih Kongresi (Ankara 11-15 Ekim 1976), Kongreye
sunulan bildiriler, Ankara 1981, c. II, s. 1270.
20
Feridun M. Emecen, a.g.e., s. 51.
21
İbrahim Yılmazçelik, XIX. Yüzyılın
İlk Yarısında Diyarbekir,Ankara 1995, s. 28.
22
Cengiz Orhonlu, Osmanlı
İmparatorluğu’nda Derbend Teşkilâtı, İstanbul 1990, s. 129.
23
Bahaeddin Yediyıldız, a.g.e., s.
5.
24
Doğan Kuban, “Anadolu Türk Şehri
Gelişimi veSosyal ve Fiziki Özellikleri Üzerinde Bazı Gelişmeler”, VDCVII,
İstanbul 1968, s. 53-73.
25
Burada vakıf şehre kadar gelen
kanalın bakımını ve suyun sürekliliğini temin ile ilgilenir. Bkz :TKA, TD
552, s. 42a.
26
Bu türden bağımsız vakıf olmayıp,
başka vakıflarda su yollarının tamiri, suyun taksimi ile görevli olan “su
yolcu”larına pay ayrıldığı da bilinmektedir. Bkz :TKA, TD 552, s. 31a,
Hasankeyf’te melik Halil Vakfı; Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğu’nda
Şehircilik ve Ulaşım Üzerine Araştırmalar (derl.:Salih Özbaran), İzmir 1984,
s. 78-79.
27
Cengiz Orhonlu, a.g.e., s. 43.
28
TKA, TD 552, s. 82a ve 34b,BOA, MM
4540, s. 7, BOA, MM 7457, s. 8.
29
Bahaeddin Yediyıldız, a.g.m., s. 6
30
Bahaeddin Yediyıldız, a.g.m., s.
6.
31
BOA, TD 998, s. 266; TKA, TD 552,
s. 376.
32
TKA, TD 552, s. 41a.
33
Diyarbekir Beylerbeyliği’ndeki
Kervansaray vakıfları için bkz.: TKA, TD 552, s. 43;Zaviye vakıfları için
bkz.: Alpay Bizbirlik a.g.e., s. 289, 337.
34
Bu konuda bkz.: Alpay Bizbirlik
“XVI.Yüzyılın İlk Çeyreğinde Musul Vakıfları” VDXXVI, Ankara 1997, s. 63.
35
Bu konuda daha geniş bilgi için
bkz.: Ö. Lütfi Barkan, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Bir İskan ve Kolonizasyon
Metodu Olarak Vakıflar ve Temlikler”, VDII, Ankara 1942, s. 279-386.
36
XVIII. yüzyıl verileri için bkz.:
Bahaeddin Yediyıldız, “XVIII. Asırda Türk Vakıflarının İktisadi Boyutu”VDXVIII,Ankara
1984, s. 43.
37
Buna örnek için bkz.:Yusf Oğuzoğlu,
“XVII.Yüzyılda Konya Şehir Ekonomisini Etkileyen Faktörler”, AÜDTCF Tarih
Araştırmaları Dergisi, c. XIV, s. 25, s. 338-341.
38
Ö. Lütfi Barkan, “XV ve XVI.
Asırlarda Osmanlı İmparatorluğu’nda Toprak İşçiliğinin Organizasyonu
Şekiller I” Türkiye’de Toprak Meselesi Toplu Eserler I, İstanbul 1980, s.
679-680’de verilen bilgilere göre bu rakam İnegöl, Yarhisar, Ermenipazarı,
Domaniç, Yenişehir, Söğüt, Göl vs. gibi yerlerden nüfus olarak büyüklüğü
ifade eder.
39
Bahaeddin Yediyıldız, “Vakıf
Müessesesinin XVIII.Asır Türk Toplumundaki Rolü”, s. 13. |