İNANÇ BAKIM VE DANIŞMANLIĞI: BİR MODEL GELİŞTİRME DENEMESİ
Yrd. Doç. Dr. Üzeyir Ok
Özet
Bu çalışmada dinsel danışmanlık yerine
inanç bakım ve danışmanlığı ismi tercih edilmiştir. İnanç dinsel olandan
daha geniş olarak tanımlanmış ve böylece inanç bakım ve danışmanlığı
Türkiye’de herkese hitap edebilecek bir model haline getirilmeye
çalışılmıştır. İnanç bakım ve danışmanlığının yaygınlaştırılması için
bir takım gerekçeler belirtildikten sonra yeni dinamik bir modelin
tanımı eskileriyle karşılaştırılmıştır. Önerilen tanımın ardından, inanç
bakım ve danışmanlığının özellikleri ve onu dünyevi danışmadan ayıran
nitelikler belirtilmiştir. Ardından bir inanç bakım ve danışmanlığı
sorunu örneği olarak “inanç” kimlik sorunları açıklanmıştır. Ardından
inanç bakım ve danışmanlığı eğitimi, içeriği ve akreditasyon konularına
değinilmiştir. Yazar çalışmasını bir eğitim programı önerisiyle
sonlandırmaktadır.
Anahtar Kelimeler:
inanç bakım ve danışmanlığı, dini danışmanlık, Türkiye, İslam, aktivite
teorisi, dünyevi danışmanlık, din adamı, kimlik sorunu, inanç gelişimi,
program
Abstract
In this study the name of
“faith care and counselling” has been preferred over the traditional
phrase “pastoral counselling”. Faith has been defined broader than
religion and thus faith care and counselling has been shaped into a
model in such a way that it would address to every Turkish citizen,
Muslim or non-Muslim. After introducing a number of justifications for
circulating faith care and counselling in the society, the definition of
the new model of faith care and counselling has been compared with the
previous ones. Following the introduction of a new definition, the
characteristics of “faith care and counselling” and the features which
distinguish it from the mainstream models have been marked out.
Furthermore, the crisis of faith identity was introduced as a case
example with which such a model would deal. Finally, the education of
faith care and counselling, its content and the issue of accreditation
have been raised. The author finalizes the paper by offering a brief
curriculum for the education of faith care and counselling at
post-graduate level.
Key Words:
faith care and counselling, pastoral, religious counselling, Turkey,
Islam, activity theory, secular counselling, clergy, identity crisis,
faith development, curriculum
GİRİŞ
‘İnanç bakım ve danışmanlığı’ başlığı yaygın olarak ifadelendirilen
‘dini bakım ve danışmanlık’ isimlendirmesinin yerine kullanılmaktadır.
Bu da konuyu isimlendirme sorununa bir çözüm önerisi olarak dile
getirildi. Bu yaklaşıma göre, her Müslüman inançlıdır fakat her inançlı
kişi Müslüman olmak zorunda değildir. Yani örneğin Türkiye’de Müslüman
olmak inançlı olmanın en yaygın biçimlerinden biridir ama tek inançlı
olma yolu değildir. Bu yüzden Türkiye’de devletin resim kurumu olan
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından sunulan din hizmetleri de aynı
inancın farklı versiyona sahip mensupları da dahil tamamen farklı
inançtaki insanlara da inanç hizmeti vermekle sorumlu olmalıdır ve
kavramsal çerçevesini de böylece geniş tutması beklenir. Son dönemlerde
müftülüklerde aile danışmanlığı birimleri kurulmuştur. Ancak bu
birimlerde çalışanlar için 3 haftalık kurs almalarıyla verimli
olabileceğini düşünmek mümkün değildir. Bu çok kolaycı bir yaklaşımdır
ve bazı yararları olabileceği gibi zararları da olabilir.
İnanç bakım ve danışmanlığı isminde geçen inancın işlevsel bir tanımının
yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada ön görülen inanç danışmanlığı
modeli inanç gelişimi kuramı çerçevesinde şekillendirilmiştir ve inancın
tanımı da bu çerçevede yapılmıştır (Kuram için örneğin bkz. Fowler,
1981). İnanç gelişimi kuramı Türkiye bağlamında ayrı çalışmalarda yazar
tarafından detaylı bir biçimde ele alınmıştır (bkz. Ok, 2007 ve 2004).
Bu yüzden, burada kuram önce özetlenecek ve inanç danışmanlığı ile
ilgili yönleri üzerinde durularak yeni bir inanç danışmanlığı modeli
geliştirilmeye çalışılacaktır.
İnanç gelişimi kuramında inanç, aşağıda görülebileceği gibi, teolojiler
ve kültürler üstü bir biçimde tanımlanmaktadır. Dolayısıyla İslam,
Hıristiyanlık, Şintoizm gibi dinler inancın geleneksel ve en yaygın
ifade biçimleri olarak görülmekle birlikte inancın tek temsil edicileri
değildir. İnanç bir insan evrenseli olarak görülür ve bu dinler inancın
içeriğini oluşturur. Diğer dinler gibi İslami semboller sistemi de daha
genel bir kavram olarak görülen inancın içeriği olarak tasarlanmıştır.
Fowler’ın geliştirdiği inanç gelişimi kuramına göre, (a) her birey
çevresine, (b) ait olduğu bir toplum içinde, (c) o toplumların da kabul
ettiği en üst düzeyde önem verdiği çekirdek değerler (örneğin Tanrı,
para, mutluluk veya başarı vb.) etrafında ve onlarla (çekirdek değerler
ve toplum) karşılıklı etkileşim halinde yönelim gösterir. Bireyin inanç
diye isimlendirilen eylemi, onun bu üçlü (benlik, toplum ve en üst
değer) etkileşim sistemi içinde en üst değerler çerçevesinde dünyayı ve
yaşamı oluşturucu olarak kurgulama, değerli ya da anlamlı
görme ve kendini adama edimlerinden ibarettir. Bu
edimlerin biçimi de yaşamın farklı dönemlerinde gelişerek farklı
şekiller alabilir. Başka bir deyişle, bireylerin bu çekirdek değerleri,
toplumu ve diğer yaşam unsurlarını algılama biçimleri (algılamaları,
adamaları ve değerli görme biçimleri) yaşam boyunca (içeriğe karşılık)
yapısal düzeyde genellikle “daha yeterli olma” yönünde bir kaç
değişim sergileyebilir. Fowler inancı kısaca şu şekilde tanımlar:
Bir kişinin sonul bir
çevreyi açık veya örtük
olarak ahenkli imgelemesi bağlamında kendi-diğer ilişkileri
kurgulamasının altında yatan bilme, değer verme ve kendini adama
eylemleridir (Bkz. Ok, 2007).
Bu tanımda yukarıda bahsedilen üç unsur öne çıkmaktadır. Bunlar da,
benlik, temel çekirdek değer/ler ve sosyal grup. Her
bireyin (farkında olsun ya da olmasın) en üst düzeyde önem verdiği temel
değerleri (tanrı, para, lüks, cinsellik vb.) bulunmaktadır. Bireyler bu
en üst düzeydeki temel değerleri tek değil içinde yaşadıkları gruplarla
paylaşırlar. Dolayısıyla kişi, benlik-en üst değer-toplum üçgeni
birbiriyle sürekli etkileşim halinde bulunur. Kişi, bu etkileşimi ve
unsurlarını bu evrende algılayabildiği düzeyde uyumlu biçimde imgelemeye
devam ederek yaşamını sürdürür. Ya da böyle bir ortamda genel olarak
yaşamı anlamlandırır. Fowler’ın geliştirdiği bu üç inanç unsuru yazar
tarafından bir başka çalışmada sosyo-kültürel aktivite kuramı
çerçevesinde daha geniş bir çerçevede etkileşimsel yön vurgulanarak
yeniden yorumlanıp genişletilmiştir (bkz. Ok, 2004).
Bu yeniden yorumlama çerçevesinde bireysel inanç etkileşim sistemi
aşağıdaki şekilde somutlaştırılmıştır (bkz. Ok, 2007).
Şekil 1:
Bireysel inanç etkinliği ve unsurları
Şekli yorumlamak gerekirse, bir birey yaşamındaki anlamsızlık,
belirsizlik ve sonluluk gibi sorunları (B harfi ile gösterilmiştir)
ortadan kaldırmak ister (onları çözümlemek için onlara yönelim
gösterir). Bunu da bir araç vasıtasıyla gerçekleştirebilir (C). Bu
aracıyı da he zaman olmasa da genellikle kurumsal dinlerin sunduğu
sembolik değerler oluşturur. Birey (A) bu konulardaki sorunları (B)
çözerken içinde bulunduğu grubun (E) bireylerinden doğrudan ya da
dolaylı olarak katkı alır. Birey kendi anlamsızlığını gidermeyi, grubun
ortaklaşa uyduğu ve uyulmasını teşvik ettiği kurallara (D) bağlı olarak
gerçekleştirmeye çalışır. Gruptaki bireylerin inanç etkinliği, grup
üyelerinin birliktelik duygusu, normlara uymaya teşvik gibi kendilerine
düşen sorumlulukları yerine getirmeleriyle (F) gerçekleşir. İşte
bireyler böyle unsurları organik olarak birbirine ilintili bir temel
inanç etkileşimi sistemi içinde yaşar.
Her birey için böyle bir inanç etkileşim sistemi düşünülebilir ve her
bireyin inanç etkileşim sistemi birbiriyle etkileşim halindedir. Şekilde
de görüldüğü gibi bu makro inanç etkileşim sisteminin dışında bu sistemi
şekillendirebilecek ekonomik, siyasi ve kültürel yapı gibi daha geniş
sosyolojik makro ortamlar bulunmaktadır. Ayrıca, her bireysel inanç
etkileşim sistemi durağan değil aynı zamanda zaman bakımından
‘gelişimsel’dir; yani bireyin takvim yaşıyla birlikte gelişmeye ve
değişmeye devam eder. İnanç psikolojik danışmanlığını gerektirebilecek
inanç problemleri işte bu bağlamda anlamlı bir biçimde
tanımlanabilir.
Yukarıdaki şekle bakarak söylemek gerekirse, örneğin bir kişi içe dönük
bir kişilik yapısından dolayı kendini ziyaret eden komşularına iade-i
ziyaret yapmazsa, bu kişi inanç görev dağılımında (F) aksaklıklar
yaşamış olmaktadır. Yani kişi başka bir bireyin ya da bireylerin
(komşuların) inanç (anlam yapma) etkileşim sistemlerine yönelik görevini
ihmal ederek (karşılılık gereği) kendi inanç etkileşiminde sorun
oluşturmuş olmaktadır. İnanç görev dağılımı ile ilgili olan bu problem
aynı zamanda sosyal kurallarla ve kuralların kendisinden çıktığı inanç
sistemini yorumlama biçimi ile de yakından ilgilidir. İnanç etkinliği
bir bütün olarak bir bireyin bütün etkinliklerini içerdiğinden, bir
bireyin her hangi bir alanda yaşayabileceği bireysel ya da sosyal bir
sorun doğrudan ya da dolaylı olarak o bireyin inanç etkinliği
çerçevesinde ele alınabilmektedir.
Görüldüğü gibi buraya kadar dinin tanımından ziyade inanç tanımıyla
ilgilenildi. Yeni bir inanç tanımı yapıldı. Peki dinin yeri nerede?
İnanç gelişimi kuramına göre dinler, toplulukların inançlı olma
biçimlerini temsil ederler. Yani dinler inancın ifadeleridir. Gerçi
yaygın olarak din en geniş anlamda, bir bireyin evrenle veya Tanrıyla
olan nihai ilişkisine dayanan yaşam veya inanç tarzı (Saliba, 1995)
olarak nitelendiriliyorsa da Fromm’un tanımı inanç gelişimi kuramına
daha uygundur. Ona göre, kesinlikle din nitelemesi yapılmayan, çağdaş
otoriteryanizm gibi laik sistemler, psikolojik açıdan bakılırsa, din
adını hak ediyorlar. Ona göre din terimi, bir topluluğun bireylerince
paylaşılan ve o bireylere belirli bir yöneliş, belirli bir bağlanma
amacı kazandıran her hangi bir düşünce ve eylem sistemidir.(Fromm, 1990,
s. 31).Görüldüğü gibi
aslında Fromm’un dini tanımlama biçimi bu çalışmada seçilen Fowler’ın
inanç tanımıyla örtüşmektedir. İsimlendirmede bir başka alternatif
inanç yerine Türkçe’de kullanılan manevi kelimesi olabilir.
İşte inanç psikolojik danışmanlığı buraya kadar ele alınan teorik
çerçevede temellendirilecektir. Bu yaklaşımın tercih edilmesinde rol
oynayan bir takım olumlu sonuçları bulunmaktadır. Bu tanıma göre
tanrıtanımaz ve tanrı bilinemezciler de dahil (ciddi ruhsal rahatsızlığı
olanlar hariç) inanç duyusu olmayan insan yoktur. Bu açıdan inanç
psikolojik danışmanlığı inançlı-inançsız ya da dindar-dinsiz ayrımı
yapmaz. Dindarların, dünyevilerden; dünyevilerin de dindarlardan bir
üstünlüğü ve ayrıcalığı yoktur. İnanılan şeyin ne olduğu değil inanma
biçimi öne çıkmaktadır. Bu model çoğulcudur ve kapsayıcı olduğu için
laik sosyal ortamlar için daha fazla anlamlıdır. Sadece inançlı olmanın
ya da dünyevi olmanın daha fazla ya da daha az yeterli olma durumu söz
konusudur. Bu inanç tanımı inancın liberal bir yorumunu dayanmaktadır
ama geleneksel yorumları zorunlu olarak dışlayıcı değildir.
İnanç Bakım ve Danışmanlığının Gerekçesi
Dünyevi danışmanlık ve rehberlik
hizmetleri üniversitelerde öğretilirken, neden inanç bakım ve psikolojik
danışmanlığına gerek vardır? İnanç psikolojik danışmanlığının gelişip
yaygınlaşmasını gerektiren bir dizi psikolojik, sosyolojik ve felsefi
gerekçeler bulunmaktadır.
Bilindiği gibi tüketicilerin sağlık hizmeti sistemlerinde de hizmet
görmek istedikleri uzmanları seçme hakları evrensel olarak kabul edilen
bir arzudur.(Ritter, 1997). Bu yüzden danışmanların danışabilecekleri
alternatiflerin sayısını çoğaltmak danışmanlık hizmetlerinde zenginliğe
yol açacaktır. Bazı dindarlar, inançlarıyla ilgili kaygıdan kaynaklanan
çeşitli gerekçelerle bir dünyevi terapiste gitmemeyi isteyebileceği
gibi, dindarlığı benimsemeyen kişilerin de yine bazı gerekçelerle dinsel
bir danışana başvurmaları söz konusu olabilir. Dindar insanların,
dünyevi danışmayı tercih etmemelerinin bir takım inançsal nedenleri
olabilir: Böyle bir tedaviye ihtiyaç duymak onlarda, ibadet yaşamındaki
ihmalkarlık ve Tanrıya inançta azalma anlamına geleceği korkusu
yaratabilir. Ayrıca dünyevi danışanlar tarafından anlaşılamama ve dinsel
konularla ilgili inançlarından ötürü tenkit edilme korkularına da sahip
olabilirler (Stern, 1985, s. 40)
İnanç psikolojik danışmanlığını gerektiren diğer bir neden de dünyevi
danışmanlık modellerinin eleştiriyi gerektirecek yönlerinin
bulunmasına dayanmaktadır. Örneğin bu gün dünyevi danışmanlık
modellerinde, danışmanlık teorilerinin beyaz orta sınıf’a göre
geliştirildiği yaygın olarak bilinmektedir. Bu danışma modellerinde
danışman-danışan arasındaki inanç farklılığı çoğu kez dikkate
alınmamaktadır. Bu konuda literatürde önemli tartışmalar yer almıştır.
(Bkz. Bergin, Payne ve Richard, 1997; Bergin ve Payne, 1997; Ellis, 1980
ve Walls, 1980).
Akıl sağlığı uzmanları veya dünyevi danışmanlar dinsel ya da ruhsal
konularda bilgi eksikliğine sahiptirler. Özellikle Türkiye nüfusunun
çoğunluğunun Müslüman olması göz önünde bulundurulduğunda danışanların
dinsel değerleri konusunda bilgi eksikliği kabul edilebilir değildir.
Akıl sağlığı uzmanları, yaygın olmasına rağmen, hastaların varoluşsal
veya ruhsal problemleriyle ilgilenmede sık sık güçlük yaşarlar. Bu tür
konularda başarılı olmaları için en iyi biçimde donatıldığı varsayılan
dinsel danışmanlar, insan problemlerinden kendi alanlarıyla ilgili
olanları tedavi etmede daha başarılı olurlar.(Meadow ve Kahoe, 1984, s.
419).
Dünyevi terapistlerin, dindar danışanlarının dinle ilgili ve diğer
danışanlarının da değerle ilgili problemleri konusunda uzman
olmadıkları, dolayısıyla da yeterli olamayacakları ya da sıkıntıları
olacağı konusu dikkate alındığında psikoterapi alanında yetişmiş dinsel
deneyimli uzman ihtiyacı bir kez daha akla gelmektedir. Stanton Jones,
kuramcıların ve pratisyen terapistlerin insan yaşamındaki metafizik ve
aşkınlık boyutuna az önem verdiklerini belirtir ve psikoterapistlerin
danışanları ontolojik açıdan anlamada yetersiz olduklarını
söyler.(Hoshmand, 1995, s. 540).
“Günümüzde psikiyatri, gerek teori ve araştırmalarında, gerek tanı
sistemleri ve uygulamalarında hayatın dinsel ve manevi boyutunu ya büyük
ölçüde görmezden gelmekte ya da patolojik bir fenomen olarak ele almaya
yatkınlık göstermektedir. Ancak psikiyatrideki bu durum belirgin bir
hoşnutsuzluk yaratmış, psikiyatrinin kültüre ve dine daha duyarlı olması
gerektiğine ilişkin ciddi eleştiriler yöneltilmiştir. Bu eleştirilerin
sonucu olsa gerek, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin psikiyatrik
hastalıkları sınıflandırma sistemi olan DSM’ in 1994 yılında kabul
edilen IV. formunda, ‘klinik ilgi odağı olabilecek ek kodlar’ bölümünde
‘dinsel ya da manevi sorun’ başlığı altında bir tanıya yer
verilmiştir.”(Göka, 1994, s. 147). Değer karmaşası ve kimlik sorunu
yaşayan insanlara yardımda bulunmak için ‘inanç’ konusunda bilgi
birikimine ihtiyaç bulunmaktadır. Bilindiği gibi danışmanlık bir ahlak
ve dünya görüşüyle bağlantılıdır. Nasıl yaşamalıyım sorusuna yanıt
aramada kültür ve inanç değerleri önemli alternatif oluştururlar.
Günümüzde din adamlarının iyi etkileşim kurma gereksinimi ortadadır.
İnanç bakım ve danışmanlığı konusunda eğitim alabilecek din hizmeti
sunanlar, hem kendilerini geliştirirler hem de cemaatlerine ve
çevredekilere daha işlevsel hizmetler sunabilirler. Bazı toplumlarda
özellikle muhafazakarlığın ağırlıkta olduğu gruplarda dünyevi bir sağlık
uzmanına gitmek normal karşılanmayabilir (Göka, 1994, 149-50) veya böyle
bir uzmana ulaşmak güç, hatta pahalı veya yöntemini bilememe eksikliği
gibi sorunlar söz konusu olarak böyle bir uzman aranmayabilir. Bu gibi
durumlarda, devam etmekte olduğu bir ibadet merkezinin din görevlisi,
böyle dindar biri için hem kolay ulaşma hem de aynı inanç ve değerleri
paylaşma ya da takınacağı tavrı ve hoş görü boyutunu önceden görme
açısından daha kolay ulaşılabilir bir durumda olur veya en azından diğer
sağlık uzmanlarına rahatça gidilebileceği onayını alma açısından
önemli bir işlev görmüş olur. Dolayısıyla kültür ya da değer ortaklığı
ve dolayısıyla bireylerin kendilerini kendi kültürel ortamlarında daha
rahat hissetmeleri inanç bakım ve danışmanlığına başvurmayı teşvik
ederek, ruh sağlığına önemli katkıda bulunulmuş olur.
İnanç Bakım ve Psikolojik Danışmanlığının Tanımı
Ruh sağlığı alanında dinsel danışmanlık veya dinsel psikoterapi olarak
bilinen disiplin, teoloji ile davranış bilimlerinin bir araya gelmesiyle
ortaya çıkmıştır (Ritter, 1997). Dinsel danışmanlık, fiziksel, zihinsel
ve manevi boyutlar arasındaki bağlantıyı sürdüren bir tedavi modeli
sunar ve böylece bireylerin bütünlüğünü korumaya çalışır (Ritter, 1997).
Dinsel danışmanlık, yaşamda karşılaşılan kaygıyı yatıştırabilir veya
güçlü sınırlar koyarak kontrol mekanizmasını besleyebilir. Böyle bir
davranım kişilikte bulunan çatışmanın seviyesini azaltmaya hizmet
edebilir ve böylece bir din mensubunun bütünlük duygusunu
çoğaltır.(Meadow ve ark., 1984, s. 418).
Dini bakım ve danışmanlık yerine neden inanç bakım ve
danışmanlığı ismlendirmesinin seçildiğine yukarıda değinilmişti.
Dinsel danışmanlık ismi pastoral counselling kelimesinin
tercümesidir. Pastoral kelimesi dinsel olandan öte İncil’den
alınmış Hıristiyan geleneğine özgü bir kavramdır.(Lartey, 2003, s. 23).
Bu yüzden dinsel danışmanlık ismi pastoral counselling isminin
Hıristiyan ortamında ifade ettiğinin aynısı değildir. Dinsel danışmanlık
için kullanılabilecek her isimlendirme için bir takım sınırlılıklar
bulunmaktadır ki bu yüzden bu çalışmada yukarıda tartışılan inanç
bakım ve danışmanlığı ismi seçilmiştir.
Dini danışmanlık ismindeki dinsel kelimesi kurumsal dinleri ima
ettiği için, danışmanlık sadece kurumsal dinlerin bağlamlarında ve o
kurumsal dinlere mensup olan insanlara yönelik danışmanlık etkinliği
olarak anlaşılır. Bu yüzden, örneğin, Türkiye’de Müslüman olmayan,
hümanist, tanrı-tanımaz ya da tanrı-bilinemezci insanların “inanç”
sorunları ile ilgilenmelerini kapsamaz. Hatta Müslüman olup ta yaşamının
belirli dönemlerinde geçici ya da tamamen dine ilgisiz olduğu zamanlarda
bu insanlara yönelik hizmeti kapsamaz. Dinsel danışmanlık,
belirli organize bir dinin düşüncelerine dayandırılır. Bu Genia
tarafından da böyle algılanmıştır. Ona göre, dinsel danışmanlar, ortak
bir teolojik yapı tarafından öngörüldüğü şekilde, danışanlarının
sağlıklı, duygusal ve dinsel işlevsellik elde etmelerinde onlara yardım
ederler (Genia, 1999, s. 78). Oysa böyle bir yaklaşım, dinsel kurumların
devlet yapısından daha bağımsız olduğu Amerika ve pek çok Avrupa
ülkelerinde geçerli olabilir. Yani her dinsel grup kendi inananlarına
yönelik danışmanlık modelleri geliştirebilir. Ne var ki Türkiye’de laik
bir devletin dinden sorumlu tek resmi kuruluşunun sözü edilen
ülkelerdeki ayrı ayrı dinsel kurumlardan daha kapsamlı olmasını
gerektirir. Bununla birlikte literatürde tanımlar dinsel bakım ve
danışmanlık adı altında yapılmıştır. Şimdi bu tanımlardan ikisi
sunulacaktır.
Literatürde yer alan dini danışmanlık tanımları arasında aşağıdaki iki
tanım diğerleri
arasından seçilmiştir. Bu da “dinsel bakım” (pastoral care) adıyla
yapılan tanımdır:
Mümessil din adamları
tarafından nihai anlam ve konular bağlamında sorun yaşayan insanlara
yönelik (ruh sağlığı sorunlarını vb.) iyileştirme; (engelli vb.
kişileri) destekleme; (iş bulma vb konularda) rehberlik etme; (büyüyüp
gelişmede) bakımda bulunma ve (evlilik gibi sorunlarda)
uzlaştırma şeklindeki yardım etme davranışlarını içerir
(Clebsch & Jaekle, 1964, s. 4)
Bir diğeri ise Lartey’e aittir. Lartery bir kaç tanımı inceleyip
tartıştıktan sonra kültürler arası modeline uygun olarak kendi tanımını
sunar:
Dinsel bakım, insan
yaşamında aşkın bir boyut olduğunu kabul eden kişilerin yürüttüğü, sözel
veya sözel olmayan, doğrudan ya da dolaylı, literal veya sembolik
iletişim biçimlerini kullanarak kaygıyla baş etmeye çalışan kişilerde
önleme, rahatlama veya kolaylaştırmayı hedefleyen yardım etme
etkinliklerini içerir. Dinsel bakım, insanların tam insanlar olarak
gelişimlerini; ve içinde bütün insanların insanca bir yaşam
sürdürebilecekleri ekolojik ve sosyo-politik bakımdan bütünsel
toplulukların gelişmesini beslemeye çalışır. (Lartey, 2003, s. 30).
Bu tanımalara göre dinsel bakımı dünyevi danışmanlıktan ayıran bir kaç
özellik göze çarpmaktadır. Bunlardan birincisi bu etkinliği dinsel
bakımın bir mümessil bir adamı tarafından ya da en azından insan
yaşamında aşkınlığa yer veren biri tarafından yürütülmüş olması.
İkincisi, (birinci tanım dikkate alınırsa) danışma konularının nihai
anlam ve konular bağlamında yer alması. Üçüncüsü, dinsel bakım
etkinliğinin alanın rehberlik, destekleme, uzlaştırma vb. unsurlarla
psikolojik danışmanlığın alanından geniş tutulmasıdır. Dördüncüsü dinsel
danışmanlıkta dinsel ve kültürel sembol sistemleri ve değerleri bir
kaynak olarak kullanılabilirken, dünyevi danışmanlıkta bunlara yeterince
atıfta bulunulmaz.
Sunulan bu iki tanım vurguları ve gündemleri bakımından birbirinden
farklıdır. Bu iki tanımı dikkate alarak dinsel danışmanlığın unsurlarını
belirlemek gerekirse bunlar:
(a) Dinsel bakım etkinliğini yürüten kişi: Birinci tanımda bu
kişi, “mümessil din adamı” ikincisinde ise, “insan yaşamında aşkın bir
boyut olduğunu kabul eden insanlar” ya da “güç, iyilik vb. gibi gözükür
olmayan aşkın boyutlara önem verenler” olarak belirtilmiştir.
Dolayısıyla birinci tanıma göre danışman belirli bir din içinde o dinin
mensuplarına hizmet sunarken, Lartey’in tanımında danışman daha fazla
kültürler ya da değerler arası bir niteliğe sahiptir. Yani daha kapsamlı
ve dolayısıyla çoğulcudur.
(b) Dinsel danışan: Birinci tanımda “nihai anlam ve konular
bağlamında sorun yaşayan insanlar”; ikinci tanımda ise “kaygıyla baş
etmeye çalışan kişiler” olarak ifadelendirilmiştir. Bu konuda farklılık
belirgin gözükmektedir. Birinci tanıma göre danışanın sorunu özeldir ve
nihai anlam ve konular bağlamında yer almaktadır. İkincisinde ise sorun,
sınırlandırılmadan her hangi türden bir kaygı durumu olarak
belirtilmiştir.
(c) Dinsel danışmanlık etkinliği kapsamına giren edimler (ki bu aynı
zamanda dinsel bakımın hedefi olarak ta düşünülebilir): Birinci tanımda
“(ruh sağlığı sorunlarını vb.) iyileştirme; (engelli vb. kişileri)
destekleme; (iş bulma vb konularda) rehberlik etme; (büyüyüp gelişmede)
bakımda bulunma ve (evlilik gibi sorunlarda) uzlaştırma
şeklindeki yardım etme davranışları” şeklinde belirtilirken,
ikinci tanımda “önleme, rahatlama veya kolaylaştırmayı hedefleyen yardım
etme etkinlikleri” olarak dile getirilmiştir. İkinci tanımda bu etkinlik
bireysel edimlerin yanında sosyolojik bir boyut ta kazanmıştır. Bu da
“ekolojik ve sosyo-politik bakımdan bütünsel biçimde toplulukların
gelişmesini besleme” olarak ortaya çıkmaktadır. Her iki yaklaşımda da
etkinliklerin ortak özelliği “yardım etme” şeklinde tek yönlü bir
iletişime vurgu yapılmış olmaktadır. Oysa danışma ilişkisinde danışman
ve danışan problemin çözümü için birlikte çalışırlar ve yardım etme
iletişimi tek yönlü değildir. Danışanın iyileşmesine danışanın kendisi
de doğrudan katkıda bulunur.
(d) Dinsel danışmanlık etkinliğinde kullanılan aletler: Birincisinde bu
belirtilmemişken ikincisinde “sözel veya sözel olmayan, doğrudan ya da
dolaylı, literal veya sembolik iletişim biçimlerini kullanarak...”
ifadesiyle somutlaştırılmıştır. Dinsel bir gelenek söz konusu olduğunda
dinsel içerik yani teoloji de bir alet olarak düşünülebilir. Çünkü
dinsel gelenekler bir amaç değil, insanının mutluluğu için bir araç
olarak düşünülmelidirler. Lartey, bu tanımlarda yer almayan dinsel
danışmanlığın bir kaç unsuruna daha değinmiştir. Bunlar da eklenirse:
(e) Dinsel danışmanlık etkinliğinin formatı: bu da bireysel psikolojik
danışmanlık, grup danışmanlığı, doğum ve sünnet kutlamaları, ölüm
merasimlerine katılımlar, birlikte olmalar vs şeklindedir.
(f) Dinsel danışmanların bu etkinliğe katılma nedeni yada güdüsü: Lartey
bunu insan sevgisi ile özetlemektedir. İnsana karşılıksız hizmet sunma
konusunda her dinsel gelenek kendi kaynaklarından ilham alabilir.
Bu iki tanımdaki güçlü ve sınırlı yönler ile yukarıdaki inanç tanımı
dikkate alınarak yeni bir tanım geliştirilmesi uygundur. Herhangi bir
dinsel danışmanlık modeli, şüphe, agnostisizm ve hatta tanrıtanımazlık
gibi genellikle geleneksel inançların dışında görülen ancak bireyler
için bir “inanç” yönelimini temsil eden konuları yönlendirici olmadan
işleyebilmelidir. Farklılıklar açık ve kapsayıcı olmalıdır. Lartey’in
modeli bu konuda daha fazla yetkin durmaktadır. Bu konuda örneğin bir
İslami danışmanlık isminin yukarıda bahsedilen sınırlılıkları
bulunmaktadır. Zira, İslami danışmanlık İslami teolojiye bağlılığı ima
etmektedir. Bunun da şüphe ve agnostisizme karşı doğal olarak
(genellikle olumsuz) bir tutumu bulunmaktadır. Bundan dolayı manevi
alanlarla ilgili bir danışmanlık modeli görece daha kapsamlı ve dahil
edici (inclusive) bir kavramla nitelendirilmelidir. O da bu çalışmada
“inanç” danışmanlığı olarak seçilmiştir. Bu danışmanlık modeli bu
coğrafyayla sınırlıdır, ama aynı coğrafyada yaşayan yaşam
geleneklerinden veya alt versiyonlarından (İslam, Alevilik,
Hıristiyanlık vb.) beslenir ve onlara teklif edebileceği değerleri ve
yardım ilişkileri bulunmaktadır. İnanç psikolojik danışmanlığı liberal
bir teolojik yorumdan ortaya çıkmıştır. Bu liberal yorumu yapabilen her
geleneğin din adamları inanç danışmanlığı modelinin kendi versiyonlarını
yaratabilirler. Dolayısıyla burada ele alınan inanç danışmanlığı modeli
zorunlu olarak İslami değil, ancak Müslüman bir din adamı tarafından
kullanılabilir özellikler sergilemektedir.
İnanç danışmanlığı, tekniklerine dışlayıcı olacak biçimde (İslami ya da
başka) dinsel değerlerin hakim olduğu ya da vurgulandığı bir görüşme
demek değildir. İnanç danışmanlığı başta dinsel kaynaklar olmak üzere bu
coğrafyanın kültürel zenginliklerinin sağladığı değerlerden
yararlanarak, dinsel ve varoluşsal konularla üst düzeyde bir “inanç”
olgunluğu ve gelişimi ile empatik biçimde ilgilenmeyi ifade eder.
Danışanın dinsel değerlerine saygıyı vurgular. Böylece dinsel
geleneklerin insana hizmetine yönelik gizil güçleri ortaya çıkarılır ve
uygulamaya sokulur. Dinsel ve varoluşla ilgili coğrafi değerler o
coğrafyayı paylaşan insanlarla paylaşıma açılmış olur. İnanç
danışmanlığı, yukarıda tanımlandığı biçimde insanın yaşama yönelimi
çerçevesinde gelişen uyumsuzluklarla ilgilenen bir yaklaşımı içerir.
Yukarıdaki dini danışmanlık tanımları bu çalışmada yer alan kuramsal
modellerle bir araya getirildiğinde inanç bakım ve danışmanlığı
şu şekilde yerini bulmaktadır:
Yetkin ve yetişkin
bir din adamının veya genel olarak “inanç” konularına önem veren bir
kişinin hem kendi hem de danışan(lar)ının inanç ve kültürel
kaynaklarını (dinsel içerik, sembol, üye olunan grup/lar vb.) kullanarak
danışan(lar)la birlikte (ortaklaşa) onların (sosyo-politik ve ekonomik
şartları da dahil) temel “inanç” etkinliğini doğrudan
ya da dolaylı
olarak engelleyen ya da ilgilendiren sorunlara yönelik belirli kurallar
çerçevesinde yürütülen yapılandırılmış sözel (görüşme gibi) veya
eylemsel (ziyaret gibi) çözüm bulma etkileşimlerini (iyileştirme,
destekleme, uzlaştırma vb.) içerir.
İnanç bakım ve danışmanlığının bu tanımı yine soso-kültürel etkinlik
unsurlarıyla (yukarıda geçen inanç modeliyle bağlantılı ve uyum içinde)
aşağıdaki gibi somutlaştırılmaya çalışılmıştır:
Şekil 2:
İnanç danışmanlığı etkinliği ve unsurları
Şekilde görüldüğü gibi, inanç bakım ve danışmanlığı etkileşim sisteminde
danışman bir özne ve danışan da bir nesne değildir. Hem danışman hem de
danışan birlikte özne konumundadır. Nesne ise her ikisini
üzerinde çalıştığı danışanın sorunlarıdır. Bu sorunlar da yukarıda
belirtildiği gibi bireyin inanç sistemini doğrudan ya da dolaylı olarak
etkileyen her hangi bir kaygı yaratıcı unsur olabilir. Yani sorunun,
zorunlu olarak dini olması söz konusu değildir. Hedef iki şekilde
ele alınmıştır. Birincisi iyileştirme, kaygı azaltma, uzlaştırma,
özgürleştirme gibi tikel ara hedefleri içermektedir. İkincisi ise bu
tikel sorunların ötesinde bir bütün olarak inanç sisteminin uyumlu
biçimde çalışmasıdır. Yani insanın bir bütün olarak anlam yapmasını
sağlamak, evreni yorumlamak yani kısaca bireyin inanç etkinliğini bir
bütün olarak sürdürmesini sağlamaktır. Burada vurgulanması gereken bir
nokta da inanç bakım ve danışmanlığı dünyevi danışmanlıkta olduğu gibi
birebir danışmanlık uygulamasını değil aynı zaman da bakım
kelimesiyle ifade edilen, bir ofiste yer alan birebir görüşmenin
ötesinde günlük yaşamdaki hastalık, doğum, önemli gün ziyaretleri gibi
bir kişinin ofis dışında sorunlarıyla düzenli olarak ilgilenme
etkileşimlerini de içermektedir.
Danışman ve danışan birlikte hedefi gerçekleştirirken özellikle
danışanın inanç sisteminin sembollerinden ve kaynaklarından
yararlanabilirler. Danışman ise ‘yeterli’ bir eğitimden sonra özellikle
danışma beceri ve tekniklerini
iyi kullanabildiği varsayılan kişidir. Danışmanın inanç biçimi inanç
gelişimi kuramıyla ifade etmek gerekirse ‘yeterli’ ve yeterince
‘gelişmiş” olmalıdır ki bu bir başka çalışmada en az 4. aşama olarak
belirtilmiştir (bkz. Ok, 2007).
Danışmada ya da bakımda hem danışanın hem de danışmanın uyması gereken
kurallar bulunmaktadır. Bu, (kontrat’ta dahil) mesleki kurallarla
birlikte danışanın inancının normatif yönlerini dikkate almayı
gerektirir. Hem danışman, hem danışan hem de danışma etkinliğini
doğrudan ilgilendiren kurum ve yetkililer kendilerine düşen görevler
konusunda amacı gerçekleştirmek için işbirliği yapmaya istekli
olmalıdırlar.
İnanç bakım ve danışmanlığı etkinliği sadece dinsel ya da metafizik bir
bakım ve danışmanlık türü değildir. İnsanın yaşamı dini ve dünyevi diye
bölünemez. İnancın yukarıda yapılan tanımı da bunu içermektedir. Öyleyse
inanç bakım ve danışmanlığı bir bütün olarak birey içindir. Bu bütünlük,
iki şekilde düşünülebilir: Bunlardan birincisi, kişinin (a) inanç
etkinliğinin unsurları içinde bütünlük hissetmesinin yani birey olması,
bir ailenin parçası olması, sosyal bir ünitenin parçası olmasının
gerektirdiği bir bütünlüktür. Diğeri ise (b) bu etkinlik ünitesinde ya
da ilgili diğer etkinlikler sonucunda oluşan beden-zihin
bütünlüğü şeklindeki bütünlüktür (Foskett & Jacobs, 1994, s. 253).
İnanç bakım ve danışmanlığı ne değildir?
İnanç bakım ve psikolojik danışmanlığı bir dindarlaştırma ya da belirli
bir dini aşılama yöntemi değildir. Ancak din adamları kendi
bağlamlarında dinsel değerlere açık olarak gelen ya da yaşantısında
dinsel değerleri dikkate alan bireylerin ya da grupların problemlerini
onların dinsel görüngesinden ele alabilir. Ancak din adamının en önemli
görevi dinsel simgeleri aşkınlaştırıcı biçimde kullanarak cemaat
üyelerinin ruhsal olarak kendilerini iyi hissetmelerini, üretici ve
yaratıcı olmalarını sağlamaktır. İnanç danışmanlığı dinsel gelenekten
olmayanlara da dini bir ortamda yardım etme gizilgücü taşır. Hem danışan
hem de danışman tarafından inanç sembolleri konusunda yapılacak
yorumların bireyin ruhsal ve sosyal sağlığı ile uyumlu olup olmaması
birinci derecede dikkate alınır. İnanç sembol sistemleri ruh sağlığı
için bir araç olarak değerlendirilir. Bu aşamada örneğin geleneksel
düşünen birine yönlendirici bireysellik değerlerini sunmak çelişki
yaratabilir.
Bir danışmayı dünyevi danışmanlıktan ayıran ve inanç danışmanlığı olarak
nitelendirmemizi sağlayan özellik/ler nelerdir? Bu tanımlardan
yola çıkarak inanç danışmanının ve danışanının özelliklerini belirlemek
kolaylaşmış gözükmektedir. İnanç psikolojik danışmanlığını diğer
danışmanlık modellerinden ayıran özellikleri şöyle sıralanabilir: İnanç
danışmanlığı varsayımıyla aşkın/teolojik boyuta önem verir ve insanların
yaşama yönelimlerini bu boyutun etkilediğini düşünür. Hem dinsel hem de
dinsel olmayan geleneklere ve hem dinsel yönelime önem verenlere hem de
vermeyenlere uyarlanabilir özelliği bulunmaktadır. Türkiye gibi büyük
çoğunlu Müslüman ülkelerde halkın inancına bağlı beklentisine uygunluk
gösterir. Bilişsel gelişimsel boyuta önem verir. Kişinin yaşamı
anlamlandırmada kullandığı değerleri dikkate almaktadır ve bunu
gerektiğinde iyileşmek için araç olarak kullanmaktadır.
Bir inanç danışmanlığı problemi olarak geçiş dönemi yaşayan
danışanlar:
Yaşam boyu gerçekleşebilen önemli geçişlerden biri genellikle ergenlik
veya ilk yetişkinlik dönemlerinde gerçekleşir. Bu dönemlerde inançlar
eleştirel olarak incelenmek suretiyle kimlik ve yaşam felsefesi
oluşturulmaya çalışılır. Bu kişiler daha fazla bağımsız olmakla önemli
kişilere bağlı kalma arasında yaşanan çelişkilerden dolayı bölünmüş
olurlar. Çünkü önceki dünya görüşlerini terk etmek kaygı ve kargaşa
duygularına yol açar. (Genia, 1990a, s.77). Kimlik kriziyle başa baş
giden geçiş, sorgulama ve şüphe konusunda özgürlük elde etmenin ardından
yaşanır (s. 90). Sorgulama ve şüphe, önceki güvenli sayılan inanç
yapısının parçalanmasına yol açar ki bu yoğun duygusal bozukluğa,
kaygıya ve kafa karışıklığına sebep olur. Önceki dini otoritelere
başkaldırı, yeni bir kimlik oluşturma denemesi, olgunluk, uyumsama ve
özümseme bu dönemde kişiyi farklı ideolojileri denemeye iter (s. 91).
Geçiş aşamasındaki danışanlar yedi özelliğin bir kaçını sergiler (s.
79).
·
Dini sorgulama ve şüphe.
·
Dini inançların ve bağlılıkların eleştirel tahlili.
·
Farklı inançların keşfi.
·
Mensubiyet değişikliği.
·
Manevi kimlik karmaşası.
·
Ahlaki değerlerin uyumsuz uygulamasına yol açan
düşüncelerin yeniden değerlendirilmesi.
Geçiş aşamasındaki kişiler dini inançlarını eleştirel olarak gözden
geçirirken, değerlerini netleştirirken ve kendileri tarafından seçilen
inanca kendilerini adarlarken (zeminsizlik [groundlessness] duygusuyla
baş etmek için) büyük duygusal desteğe ihtiyaç duyarlar. (Genia, 1990a,
s. 91). Eğer dini bir grup, danışanın sosyal yaşamının merkezini
oluşturuyorsa (ve bu da keybedilmişse) o zaman büyük oradan yalnızlık ve
üzüntü hissederler. (Genia, 1995, s. 80)
Geçiş döneminde yaşanan sorunlar klinik depresyondan farklıdır. Ancak,
belirli bir zaman içinde iyileşme göstermeyen boşluk ve ümitsizlik
duyguları danışanın normal gelişimsel değişimin ötesinde önemli iç
gerilim yaşadığını gösterir (Genia, 1995, s. 80). Çok otoriter
geleneklere kök salmış geçiş aşamasındaki danışanlar, özellikle
depresyon ve kaygıya maruz olurlar. Belirli bir zaman diliminde tutarlı
manevi bir felsefe benimsemede başarısız olan geçiş aşaması danışanları,
genellikle kendilerini adamaktan korkarlar. Danışanın yaşantısının büyük
bölümünü etkileyen bağlanma korkusu, derin keşfetmeyi gerektiren daha
derinlerdeki kişilik karmaşasının göstergeleri olabilir (s. 83).
İnanç Danışmanın Eğitimi ve Akreditasyon Meselesi:
Bir din adamının inanç danışmanı olabilmesi için nasıl bir eğitime ve
gelişmeye gereksinimi bulunmaktadır? İnanç danışmanlığı teoloji ile
davranış bilimlerini bir araya getirmeyi öngördüğünden dolayı, inanç
danışmanının (genel olarak söylemek gerekirse) dünyevi bir danışanın
yedme teknikleri ve danışmanlık teorisi konusunda sahip oldukları eğitim
ve becerilere sahip olması ve bunlardan fazla olarak belirli bir düzeyde
teoloji bilgisiyle birlikte din psikolojisi alanında eğitim alması
gerekir. İnsanların mahrem dünyasını karşılamaya aday olan birinin pek
çok açıdan kendini geliştirmesi ve yetiştirmesi gerekmektedir. Bu konuda
eğitim veren kursların, denetimi sağlayacak organize bir grup tarafından
akredite olunması önemlidir.
Bu gün Avrupa ve Birleşik Devletler’de pek çok farklı dinsel danışmanlık
eğitim programları bulunmaktadır. Bunların çoğu, mesleki ehliyet
meselesi konusunda fikirlerini belirtmektedirler (Meadow ve ark., 1984,
s. 418). Örneğin, Amerika Dinsel Danışmanlar Kurumu (AAPC) dinsel
danışmanlık için standartlar koyan mesleki bir topluluktur.(Clinebell,
1990) AAPC tarafından dinsel danışmanlık için gerekli görülüp tavsiye
edilen derslerden bazıları şunlardır: Psikopatoloji, grup dinamikleri,
kişilik ve kişilik gelişimi teorileri, psikoterapi ve danışmanlık
teorileri, davranış bilimlerinde ve teolojide araştırma yöntemleri,
evlilik ve aile dinamikleri, uygulamalı klinik eğitimi.(Ritter, 1997).
Bu derslerin ve uygulamaların saatleri de belirlenmiştir. Yine
İngiltere’de bir kurum olarak Dinsel Bakım ve Danışmanlık Derneği
(Association of Pastoral Care and Counselling), Britanya Psikolojik
Danışmanlık Derneğinin (British Association for Counselling) yedi alt
biriminden birini oluşturmaktadır.
Lidell (1983, sl. 12-16) dinsel danışmanlık konusunda biri Amerika’da
diğeri İngiltere’de olmak üzere eğitim veren iki kurumdan
bahseder. O bu iki kurumun programına bağlı olarak şöyle genişletilmiş
bir kurs programı içeriği sunar:
(1) Kişisel Terapi Görme: Kısaca öğrenicinin danışan olarak
danışmaya katılması. Burada amaç öğrencinin kendisi ve problemleri
konusunda iç görü geliştirmesi, danışan olmanın ne anlama geldiğini
bilmesi ve neticede danışanlarını kendi problemlerinden korumasını
sağlamaktır. Bu terapi eğitim kurumunun dışında yer alır. Haftada bir
kez yapılır ve grup terapileriyle de desteklenebilir (s.12).
(2) Klinik Uygulama: Danışmanlık uygulama yaparak öğrenilir.
Dolayısıyla öğrenci, bir danışman gözetiminde 5-10 oturumluk olmak üzere
danışanlarla çalışırlar. Danışanlarla haftada bir kez 1 saat görüşürler.
Toplam görüşme saatleri 400 saatle (İngiltere) 2000 saat (Amerika)
arasında değişir.
(3) Teori Bilgisi: Danışmanlığın uygulama ve kuramıyla ilgili
öğrenilmesi gereken teorik bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgi alanları da
şu şekilde tasnif edilmiştir. (a) Kişilik gelişimi (b) Psikopatoloji (c)
Psikodinamikler (d) Danışmanlık teknikleri (strateji, aşamalar vb.)
(e) Klinik psikiyatri (sınırı tanıma, ilaçların etkilerini bilme,
işbirliği yapma vb. için) (f) Danışmaya kabul ve değerlendirme
(danışmadan önceki ilk oturumda durumunu ve geçmişini öğrenmek, sağlık
durumu, hastane yer alıp almadığı, danışmaya istekliliği, gelecekteki
çalışmalara için temel kurallar veya başak bir mercie referans) (g) Grup
danışmanlığı teori ve uygulaması: (grup sürecinde olup bitenler, grup
sürecinde desteklenmesi veya karşı çıkılması gereken özellikler, grup
normları, grup otoritesi vb.) (h) Evlilik ve aile danışmanlığı teori ve
uygulaması: (Aile veya eşler arasındaki iletişimin kavramlaştırılması,
bir güçler sistemi oluşu, vb.) (i) Cemaat/grup kaynakları (mevcut yasal
ve gönüllü kurumlar) (j) Danışmanlık felsefesi: (Danışmanlığın dayandığı
varsayımları belirleme ve bunları sanat, din, antropoloji ve sosyal
bilimler bağlamında düşünebilme)
(4) Akran Grubu: Öğrencilerin terapistlerden ya da
danışmanlarından aldığı desteği kendi akranlarıyla değerlendirmesi.
Bu gün İngiltere’de dinsel danışmanlık eğitimini bir örnekte göstermek
açısından, dinsel danışmanlık eğitimi veren bir kurumun eğitim
programına göz atmak uygun olur. Nottingham’da yer alan derneğin adı
Dinsel Danışmanlık Kurumu’dur (The institute of Pastoral Counselling).
Kurum Dinsel Danışmanlıkta Diploma adlı bir program yürütmektedir. Bu
iki yıllık program akademik bakımdan Wales Üniversitesi tarafından
geçerli kılınmaktadır ve Britanya Psikolojik Danışmanlık ve Psikoterapi
Derneği (BACP)’nin bireysel akreditasyon için gerekli gördüğü şartlara
uygun olarak geliştirilmiştir. Bu programa 150 saatlik sertifika
düzeyinde bir kursu tamamlayanlar katılabilir. Program, danışmanlık
beceri ve teorisi konusunda (BACP’nin akreditasyon için öngördüğü) 300
saatlik bir eğitim vermeyi hedeflemektedir. Psikodinamik ve hümanistik
teorileri, gelişim psikolojisi ve Hıristiyan teolojisini içeren
bütünleyici (integrative) bir yaklaşıma sahiptir. Böylece program teori,
pratik, kişisel gelişim ve manevi ve teolojik düşünmeyi içermektedir.
Program yoğun çalıştaylar (workshop) dizini ile yürütülür. Bu da
bireysel çalışmalarla, yazılı ödevlerle, gözetimli klinik uygulama ve
kişisel danışmanlıklarla desteklenir. Çalıştaylar 9:00-19:00 saatleri
arası olmak üzere haftada üç gün yapılır (Cuma-Pazar veya
Cumartesi-Pazartesi). Çalıştaylarda ortak (plenary) toplantılar,
dersler, beceri çalışmaları, seminerler, küçük grup çalışmaları ve
bire-bir ders görüşmeleri yer alır.
(1) Bireysel Çalışma ve Ödevler: Öğrenciler, birinci yılda iki
adet 5000 kelimelik ve bir adet 3000 kelimelik ödev hazırlar. İkinci
yılda ise birer adet 6000 kelimelik eleştirel ödev ve 9000 kelimelik
normal ödev, 4000 kelimelik vaka çalışması ve 2000 kelimelik etik
konularda düşünme çalışması yaparlar.
(2) Klinik Uygulama: Çalıştaylarda beceri geliştirme ve gözetimli
danışmanlık uygulaması yer alır. Bir öğrencinin kurs süresince 250
saatlik pratik yapması gerekir.
(3) Klinik Gözetim: Kurs üyeleri ayda 1½ saatten az olmayan
klinik gözetim alırlar.
(4) Kişisel Danışmanlık: Öğrenciler en az 40 saat danışan olarak
danışmaya girerler. Çalışma içeriklerinin iki yıla dağılımı şöyle
özetlenebilir:
1. Yıl: İlişkiler Bağlamında İnsan Gelişimi (150 Saat):
6 aydan (Ekim, Aralık, Ocak, Mart Mayıs ve Haziran) her birinde (3 ayrı
haftada) 3’er günlük çalıştaylar yapılır. Birinci yılda insan gelişimi
ve ilişkileri konusundaki teoriler sunulur. Bir yıl sonunda öğrenciler:
(a) Teori: Yaşam gelişim aşamalarını tanırlar ve klinik
uygulamaya sokabilirler.
(b) Pratik: Danışan kişinin danışmanlık için uygun olup
olmadığını belirler. Uygun terapötik hedefler koyar, aktarım karşıt
aktarım konularını öğrenir, süreç ve içerikle çalışmayı öğrenir.
(c) Kişisel gelişim: öğrenilen teoriler konusunda kendi
gelişimini gözden geçirir.
(d) Manevi ve teolojik düşünme: teolojik konularda düşünme,
teoloji kavramlarını anlama, ve ilişkilerin manevi boyutu konusunda
düşünme becerilerini geliştirir.
2. Yıl: Danışmanlık Teori ve Pratiğini Uygulama (150 saat):
6 aydan (Ekim, Aralık, Ocak, Mart Mayıs ve Haziran) her birinde (3 ayrı
haftada) 3’er günlük çalıştaylar yapılır. Teorik anlama ve klinik
uzmanlık teorisi geliştirme ve bunları belirli konulara ve şartlara
uygulama hedeflenir. 1. yılda olduğu gibi ikinci yılda da benzer teori,
pratik, kişisel gelişim, manevi ve teolojik düşünme konularında konulan
hedefler yakalanmaya çalışılır.
Başlangıç itibarıyla böyle bir programın geliştirilmesi zor olmakla
birlikte ilahiyat fakültelerinde kapsamlı bir rehberlik programı
geliştirilebilir ve bu alana ilgi duyanlar, lisans sonrası uzmanlaşmaya
gidebilirler. Bu uzmanlaşma programları uygulamalı ve teorik olarak
sürdürülebilir. Örneğin, bir yıllık sertifika kursunun ardından iki
yıllık diploma kursu alan adaylar, sonuçta başarılı sayıldığı takdirde
ilgili birimlerde hizmet vermeye başlayabilirler. Bu üç yıl süre
içerisinde aday, aynı zamanda bu alanda yapacak olduğu ampirik olan
teziyle bir mastır derecesine de sahip olmuş kabul edilir. Bir yıllık
sertifika kursunda başarılı olmayan adaylar, bir sonraki iki yıllık
diploma kursuna katılma haklarından mahrum olurlar. Dersler psikolojik
danışmanlık ve rehberlik bölümleriyle işbirliği ile sürdürülebilir. Söz
konusu muhtemel programın içeriği aşağıdaki gibi hazırlanabilir.
Tablo 1:
İnanç Danışmanlığı Örnek Ders Programı Önerisi
Yıl |
Dönemler |
Saat |
Ders Adı |
I. Yıl |
1. Dönem |
2 |
İnanç bakım ve
danışmanlığına giriş |
2 |
Din Psikolojisi ve inanç
gelişimi I |
2 |
Araştırma Yöntemleri (Tez
için) I (tez tasarımı) |
2. Dönem |
2 |
Danışma Becerileri I |
2 |
Din Psikolojisi ve inanç
gelişimi II |
2 |
Araştırma Yöntemleri (Tez
için) II (istatistik) |
II. Yıl |
1. Dönem |
2 |
Danışma kuramları I (genel) |
2 |
İnanç kaynakları: İnanç
bakım ve danışmanlık teolojisi |
2 |
İnanç Danışmanlığında
Problemler (evlilik sorunları vb.) |
2. Dönem |
2 |
Danışma kuramları II (Psiko/Human.
Yaklaşım) |
2 |
Danışma becerileri II |
2 |
Grup danışmanlığı ve
dinamikleri (teori ve uygulama) |
III. Yıl |
1. Dönem |
2 |
Psiko/Human. Yaklaşımı
Yönelimli Danışma Uygulamaları I |
2 |
Gözetimli Danışma
Uygulamaları I |
2. Dönem |
2 |
Psiko/Human. Yaklaşımı
Yönelimli Danışma Uygulamaları II |
2 |
Gözetimli Danışma
Uygulamaları II |
Program boyunca öğrenciler en az 40 saat danışmaya girerek kendi kişilik
ve inanç gelişimleri konusunda farkındalık kazanırlar. Bazı teorik ve
uygulamalı dersler için 3000 kelimelik yazılı ödevler istenebilir.
Program sonunda öğrencilerden 30-40 bin kelimelik yüksek lisans
araştırma tezlerini bitirmeleri beklenebilir.
Culley, S. (1991). Integrative counselling skills in action. London:
Sage.