aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Makaleler ;

<<<Sosyoloji Makaleleri

HEMŞEHRİLİK DERNEKLERİNİN ADAPAZARI’NIN SOSYO-EKONOMİK YAPISINA ETKİLERİ

 

Arş. Gör. Cihan SELEK

Sakarya Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/SAKARYA

 

Arş. Gör. Özer KÖSEOĞLU

Sakarya Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/SAKARYA

 

Özet

Türkiye’de kentleşme ve sanayileşme süreçleriyle birlikte hemşehrilik derneklerinin de sayısında artış gözlenmektedir. Genelde sivil toplum kuruluşu kategorisinde değerlendirilen hemşehrilik derneklerinin kent hayatındaki işlevleri önemli bir araştırma konusudur. Bu bağlamda, bazıları hemşehrilik derneklerinin sosyal bütünleşme ve dayanışmayı güçlendirdiğini iddia ederken, diğerleri kentte ayrışmalara yol açtığını ve siyasi patronaj ilişkilerini geliştirdiğini belirtmektedir. Çalışmada çeşitli tartışmalara konu olan hemşehrilik derneklerinin kentteki sosyo-ekonomik hayata olan etkileri Adapazarı ili örneğinde incelenmiştir. Böylece Adapazarı’ndaki hemşehrilik derneklerinin sosyal ve ekonomik alanda etkin birer sivil toplum kuruluşu işlevi görüp görmediğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Adapazarı’ndaki 26 hemşehrilik derneğinden 14’ü ziyaret edilerek, anket ve mülakat yöntemleriyle veri toplanmıştır. Veriler SPSS 10.0 programı ile değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Hemşehrilik Derneği, sivil toplum, sivil toplum kuruluşu

INFLUENCES OF HOMETOWN ASSOCIATIONS TO THE SOCIO-ECONOMICAL STRUCTURE OF ADAPAZARI

Abstract

An increase of hometown associations is observed during the urbanization and industrialization process in Turkey. Function of hometown associations in city life, regarded in civil society organizations, is an important research topic. Within this context, while some argue that these organizations tighten social integration and solidarity, others have the view that these associations lead to cliques and political patronage in cities. The present work aims at looking at the socio-economic effects of hometown associations which were subjects for many academic debates to socio-economic effects of hometown associations in Adapazarı case. Whether hometown associations serve as an efficient civil society organizations or not will be evaluated within the context of Adapazarı. For this purpose, 14 of 24 hometown associations in Adapazarı were visited and data collected through questionnaire and interviews. Those data were evaluated with the help of SPSS 10.0 programme.

Giriş

Son yıllarda önemi giderek artan ve üzerinde sıkça tartışılmaya başlanan kavramlardan birisi de “sivil toplum”dur. Sivil toplum, birçok teorinin çıkış noktasını oluşturmakla beraber, pek çok toplumsal sorunun da çözüm noktası olarak vurgulanmaktadır.

Çalışmada Türkiye’de sanayileşme ve göç faktörlerinin etkileriyle kent hayatında etkin bir konuma ulaşan hemşehrilik dernekleri incelenmiştir. Bu dernekler üzerinde yapılan araştırmalar genellikle derneklerin siyasi rolü/yerel siyasete etkisi üzerinde odaklanmıştır. Ancak gönüllülük esaslı çalışan sivil toplum kuruluşları, iktisadi ve sosyal yaşamı da doğrudan ve dolaylı yollarla etkileyebilmektedir.

Bu noktadan yola çıkan çalışma, bir sivil toplum kuruluşu olarak hemşehrilik derneklerinin Adapazarı’nın sosyo-ekonomik yapısına olan etkilerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Bu amaca ulaşmak için, çalışmada bir yandan dernek yöneticileri ile derinlemesine mülakatlar yapılmış, diğer yandan dernek yöneticileri ve üyelerine anket uygulanmıştır.[1]

Sivil Toplum

Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte araştırmacılar ve uygulayıcılar arasında sivil toplum kavramı küresel bir tartışma konusu haline gelmiş, ayrıca dünyanın değişik yerlerindeki birçok siyasetçide kavramı kalkınma ve demokrasiyi güçlendirme ile ilişkilendirme eğilimi ortaya çıkmıştır. Sivil toplum, birçok kaynağa sahiptir. İskoç aydınlanma düşünürü A. Ferguson, sivil toplumu devlet ve ortaya çıkan kapitalizmin yükselen bireyciliğine karşı sosyal olarak istenen bir alternatif olarak görmüştür. Hegel ise, sivil toplumun devlet tarafından dengelenmeye ve düzenlenmeye ihtiyacı olduğunu, aksi halde kendi çıkarı için çalışacağını ve genel yarara katkı sağlamayacağını belirtmiştir. Bu iki yaklaşım kavramın erken dönem gelişimini oluşturmaktadır. Sosyal ve siyasal alandan daha dar bir örgütlenmeye odaklanıldığında Tocqueville, sivil topluma olumlu yaklaşarak, kavramı 19. yüzyıl ABD’sindeki gönüllülük, topluluk ruhu ve bağımsız birliktelikleri devlete karşı toplumun korunmasında ve devleti etkili, hesap verebilir kılmada yardımcı bir dengeleyici olarak görmüştür. Ayrıca son on yıllarda dünyanın bazı yerlerinde etkili olan farklı bir sivil toplum düşüncesi de bulunmaktadır. Gramsci, sivil toplumun piyasa ve devletten ayrı bir alan olduğunu ve sivil toplumun mevcut düzene meydan okuyan ve başkaldıran geniş ölçekli örgütlerden oluştuğunu vurgular. Gramsci’nin sivil toplumla ilgili düşünceleri, 1970 ve 1980’lerde Doğu Avrupa ve Latin Amerika’da totaliter rejimlere karşı yürütülen direnç sürecinde etkili olmuştur (Lewis, 2001).

Teorik tartışmalar bir yana son yıllarda, insanların değişim, demokratikleşme ve insan haklarının savunulması ve geliştirilmesi sorunları ile daha sık karşılaşmaları öteden beri var olan sivil toplum kavramına yeni bir güncellik ve önem kazandırmıştır (Yıldırım, 1993: 39). Demokrasinin konsolidasyonu ve tabana yayılması bakımından sivil topluma duyulan ihtiyaç her geçen gün daha da artmaktadır. Bunun yanında, devletlerin çözmekte zorlandıkları çevre kirliliği, güvenlik, insan hakları gibi sorunlar karşısında giderek daha fazla küresel sivil topluma güvenilmektedir (Falk, 2002: 26).

Günümüzde sivil toplum tartışmaları, genellikle kolektif faaliyetin sınıf temelli olmayan biçimlerine dayanır ve toplumun yasal ve gönüllü kurumlarıyla ilişkilidir. Bu anlamda sivil toplum sadece devletten değil, piyasa ekonomisinden de farklılaşmaktadır (Cohen ve Arato, 1994: 2).

Tablo 1’de sivil toplumla birlikte topluluk, piyasa ve devlet arasındaki ilişki, temel nitelikleri bakımından karşılaştırmalı bir biçimde ortaya konulmuştur. Bu üçlü ayrım arasında özellikle toplulukçu gelenek içinde değerlendirildiğinde, sivil toplum ile topluluk farkı belki de en tartışmalı olanıdır.

Tabloda, sivil toplumun yönetim prensibi olarak “gönüllülük” önerilirken hakim aktörleri arasında ise dernekler sayılmıştır. Sivil topluma katılımın şartı olarak, insanları genel bir yöne yönlendirme ve sorumluluk alma isteği anlamında kullanılan “karar verme” varsayılmıştır. Karar almanın ideal yöntemi “münazara”dır ve mübadele aracı olarak da “tartışma” kullanılır. Bazı zorluklar bulunmakla birlikte sivil toplum, ürettiği mallar bakımından da ayrılabilir. Tablodaki “karma mallar”, özel (üyelere sunulan hizmetler), dayanışma (yardımlaşma örgütü tarafından sunulan bakım hizmeti) veya kamusal (gönüllüler tarafından temizlenen bir sahil) mal şeklinde olabilir. Sivil toplumu diğerlerinden ayıran önemli bir nokta da faaliyetleri neticesinde yayılan olumlu dışsallıklardır. “Sosyal sermaye” ve “kamusal söylem” gönüllü olarak bir araya gelmenin sonucunda ortaya çıkan ortak faydalardır. Sosyal dayanışma, ortak fayda için koordinasyon ve birlikteliği kolaylaştıran ağlar, normlar ve sosyal güven gibi sosyal örgütün özelliklerini ifade eder. Kamusal söylem ise bir toplumun ortak değerlere eklemlenme, sosyal sorunları düşünme ve siyasi amaçlar geliştirme yeteneğine işaret eder (Dekkerl ve Van den Broek, 1998: 12-14).

Tablo 1. Sosyal düzenin ideal tipleri olarak topluluk, piyasa, devlet ve sivil toplumun bazı nitelikleri

 

Topluluk

Piyasa

Devlet

Sivil toplum

Yönetim ilkesi

Dayanışma

Rekabet

Hiyerarşi

Gönüllülük

Hakim Kollektif aktörler

Aileler, komşuluk ilişkileri

Özel şirketler, siyasi partiler

Bürokratik kurumlar

Dernekler (geniş anlamda birliktelikler)

Katılım şartı

Özdeşleştirme

Güç elde etme

Yasal yetki

Karar verme

Temel karar alma usulü

Oybirliği

Talep ve Arz

Resmi düzenleme

Münazara

Mübadele aracı

Saygı/İtibar

Para, oylar

Zorlama

Tartışmalar

Üretilen malların türü

Ortak mallar

Özel mallar

Kamusal mallar

Karma mallar

Pozitif dışsallık

Ortak etkilenme, Kollektif kimlik

Başarı, hesap verme

Güvenlik, adalet

Sosyal sermaye, kamusal söylem

KAYNAK: (Dekkerl ve Van den Broek, 1998: 13)

Sivil toplum, özellikle siyasi açıdan yaklaşıldığında demokrasilerde yaşanan meşruiyet problemlerinin çözümünde, insan hakları ve hukuk devleti ilkelerinin yerleşmesinde etkili bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumsal hayatta piyasa ve devlet arasında bir ara kurum olarak yer alan sivil toplum, aynı zamanda ekonomik etkinliklerde de bulunmaktadır. Ekonomik açıdan, sivil toplum ile piyasa ekonomisi arasındaki ilişki değerlendirilmektedir. Bu yaklaşım, kar amaçlı şirketler ile kamu kurum ve kuruluşları dışında mal ve hizmetlerin sunulmasında arz ve talep koşullarını tanımlamaya çalışmaktadır. Bu görüşe göre, sivil toplum kuruluşları serbest piyasa ekonomisinde bilgi sorunlarının çözümlerini araştıran bireysel kurumların taleplerinin etkileşiminin sonucudur (Anheier ve Kendall, 2000). Eğitim, sağlık vb. birçok alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları önemli miktarlarda mali kaynağı da harekete geçirme imkânına sahiptir. Zira 1996 yılında 8 ülke arasında yapılan karşılaştırmalı bir çalışmaya göre, kar amaçsız sektörün bu ülkelerde büyük bir ekonomik güç olduğu tespit edilmiştir. 8 gelişmiş ülkede bu örgütler toplam 11,9 milyon çalışana sahiptir. Bu rakam, ülkelerdeki toplam işgücünün %4,5’ini temsil etmektedir (Salamon ve Anheier, 1998: 217).

Hemşehrilik Dernekleri

Sivil toplum tartışmalarını bir yana bırakırsak, günlük hayatta birçok sivil toplum kuruluşuyla çeşitli şekillerde temasa geçtiğimiz ortadadır. Bu temas, bir derneğe üyelik, gönüllü olarak bir vakıf projesinde çalışma gibi biçimlerde veya en azından görsel ve yazılı medyada sivil toplum kuruluşlarının isimleriyle sıkça karşılaşma şeklinde olabilmektedir. Bu da sivil toplum kuruluşlarının günümüzde ne kadar yaygın olduğunu bize göstermektedir.

Akademik ortamlarda veya günlük hayatta bu kadar sık karşılaşılan kavramın tanımlanması ise oldukça zordur. Ancak kavramın sınırlandırılması bakımından sivil toplum kuruluşları, belirli bir mekân ve zamanda, bilgiye dayanılarak kurulan bir ihtiyacı ya da ihtiyaçlar demetini karşılamayı amaçlayan, kar amacı gütmeden hizmet veren, böylece kamunun yönetimine katılan kuruluşlar; belirli sorunlar, çıkarlar, talepler etrafında örgütlenmiş yapılar olarak tanımlanabilmektedir (Öner, 2001: 60). Ulusal ve uluslararası alanda etkili olan sivil toplum kuruluşları, kent düzeyinde de kadın haklarının talebinden eğitim ve sağlık gibi hizmetlerin sunulmasına kadar birçok alanda faaliyet göstererek etkinliklerini artırmaktadırlar. Türkiye’de başlıca sivil toplum kuruluşları arasında ise dernekler, vakıflar, meslek teşekkülleri gibi örgütlenmeler sayılmaktadır.

Çalışmada özellikle 1980’lerden itibaren Türk toplumsal hayatında etkin hale gelen hemşehrilik derneklerine odaklanılmıştır. Hemşehrilik dernekleri üzerinde yapılan incelemeler daha çok siyasal katılma, sosyal dayanışma ve ekonomik ilişkiler ekseninde gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, bazılarına göre bu dernekler sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı sağlayarak bireyselliğin öne çıktığı kent hayatında önemli bir ihtiyacı gideren ara kurumlar olarak yorumlanmaktadır. Bunun yanında, hemşehrilik derneklerine olumsuz bakanların görüşleri ise daha çok bu derneklerin kentte siyasal kamplaşmalar yarattığı, gettolaşmayı ortaya çıkardığı ve patronaj ilişkilerinin yerel siyasette yerleşmesine neden olduğu noktalarında toplanmaktadır.

Hemşehrilik derneklerinin kurulmasındaki resmi gerekçe genellikle gelinen yerin geleneksel ve kültürel özelliklerini yaşatmak, tanıtmak ve böylece hemşehriler arasında birlikteliği sağlamaktır. Ancak bunun yanında, hemşehrilik dernekleri zaman içinde yerel siyasete katılımı sağlama, kentte etkin bir baskı grubu haline gelme, üst düzey siyasi ve idari kademelerde bulunabilme gibi amaçlara da yönelebilmektedir. Araştırmaya katılan dernek üyeleri ve yöneticilerinden bazıları bunu dile getirmekten çekinmemişlerdir. Yine çalışmada, derneklerin çalışanlar, üye sayısı ve mali olanakları genişledikçe, sosyo-ekonomik hedefleri olduğu kadar yerel siyasette belli bir konum elde etme isteklerinin de arttığı tespit edilmiştir.

Hemşehrilik derneklerinin dikkat çeken niteliklerinden birisi de bulundukları kentin sosyo-ekonomik yapısına olan katkılarıdır. Köy hayatını terk ederek büyük kentlere gelen insanların öncelikleri arasında bulunan barınma ve iş bulma ihtiyaçlarını genelde kendi hemşehrileri aracılığıyla giderme eğiliminde oldukları belirlenmiştir. Büyük şehirlere göç eden hemşehrilerin genelde aynı iş kolunda çalıştıkları veya aynı sektörde iş kurdukları ya da aynı mesleği seçtikleri gözlenmektedir (Abay, 1997). Mülakat yapılan dernek yöneticilerinden birinin “şehirdeki dekorasyon işinin %70’i bizim hemşehrilerimizin elindedir” şeklindeki ifadesi de bunun bir göstergesidir. Bu durum, aynı zamanda kentteki hemşehri dayanışmasının da bir göstergesidir.

Hemşehrilik dernekleri aslında kalkınma ve göç arasındaki ilişkinin gelişimini yansıtmaktadır. Göçle oluşan bu dernekler, özellikle yaşlı ve çocukların yararına olacak biçimde sosyal değişimi geliştirmenin yollarını aramaktadırlar. Bunu da hemşehrileri için sağlık ve eğitim gibi önemli sektörleri destekleyerek gerçekleştirmektedirler (Orozco ve Welle, 2005). Yarı zamanlı ve tam zamanlı olmak üzere çok sayıda kişiye istihdam imkânı sağlamak; eğitim bursu vermek, sağlık taraması yaptırmak, ihtiyacı olan kişilere ayni ve nakdi destek vermek gibi sosyal yardımlaşmayı sağlamak; yaşadıkları kente işyeri, işletme vb. yatırımlar yaparak kent ekonomisine katkıda bulunmak hemşehri derneklerinin ekonomik çarpanı olan faaliyetlerinden bazılarıdır. Bu kısa çerçeveden sonra çalışmanın Adapazarı’nda hemşehrilik derneklerinin kentin sosyo-ekonomik yapısına olan etkilerinin incelendiği ampirik kısmına geçilebilir.

Hemşehrilik Derneklerinin Adapazarı’nın Sosyo-Ekonomik Yapısına Etkilerine Yönelik Bir Araştırma

Araştırma Problemi

Çalışmanın temel sorunsalı, Adapazarı’ndaki hemşehrilik derneklerinin, şehrin sosyal ve ekonomik hayatına etkilerini belirli ölçütlere dayanarak tespit etmektir. Adapazarı’ndaki hemşehrilik dernekleri şehre sosyal ve ekonomik anlamda gerçekten bir katkı sağlıyor mu, yoksa bu dernekler sadece aynı memleketten olan insanların bir araya gelip oturup sohbet ettikleri bir mekân niteliği mi taşıyor? Bir başka ifadeyle, bu çalışmada cevap aranan temel sorun, Adapazarı’ndaki hemşehrilik derneklerinin sosyal ve ekonomik alanda etkin birer sivil toplum kuruluşu işlevi görüp görmediğinin belirlenmesidir.  

Araştırmanın Amacı ve Önemi

Hemşehrilik dernekleri, demokratik hayatın vazgeçilmez örgütleri olan sivil toplum kuruluşları içerisinde önemli bir yere sahip bulunmaktadırlar. Göç ve kentleşmenin etkileriyle, sosyal dayanışma ve yardımlaşma düşüncesi ile gelişen hemşehrilik dernekleri Adapazarı’nda oldukça yaygındır. Adapazarı’ndaki hemşehrilik derneklerinin sayısının 26 olması[2] bunun kanıtıdır. Adapazarı’nda 33 farklı etnik kökenden insan topluluğunun yaşadığı düşünüldüğünde, kurulmuş olan hemşehrilik derneklerinin sayısının da o ölçüde fazla olması şaşırtıcı bir sonuç değildir.

Gerek derneklerin ve gerekse dernek üyelerinin sayıları hesaba katıldığında hemşehrilik dernekleri pek çok açıdan incelenmeye açıktır. Literatür incelendiğinde bugüne kadar hemşehrilik dernekleri birçok çalışmaya konu edilmekle birlikte, bu derneklerin daha çok yerel siyaset üzerindeki etkileri ve kentlilik bilinci oluşumuna katkıları açısından incelendiği gözlenmektedir. Oysa bu çalışmanın amacı, Adapazarı’ndaki hemşehrilik derneklerinin şehrin sosyal ve ekonomik hayatına etkilerinin ne düzeyde olduğunu saptamaya çalışmaktır.

Araştırmanın Sınırlılıkları

Araştırmanın en önemli sınırlılığını zaman kısıtı oluşturmaktadır. Şöyle ki; araştırma yaz döneminde yapılmaya başlandığı için arzu edilen sayıda hemşehrilik derneğine ulaşılamamıştır. Nitekim ondört derneğe birden çok kez gidilmesine rağmen sadece beş dernek açık bulunmuştur. Ayrıca açık olan derneklerde de arzu edilen sayıda üyeye ulaşılamamıştır. Bu eksik ise, ulaşılan derneklerin yöneticileriyle yapılan mülakat ile giderilmeye çalışılmıştır.

Araştırma neticesinde elde edilen bulgulardan birisi de hemşehrilik derneklerine bayan üyelerin çok fazla olmamasıdır. Bu nedenle çalışma boyunca hiçbir kadın üye ile temasa geçilememesi araştırmanın diğer sınırlılığını oluşturmaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, araştırmanın temel sorunsalı Adapazarı’ndaki hemşehrilik derneklerinin şehrin “sosyal ve ekonomik” hayatına olan etkilerini saptamak olduğundan, bu derneklerin şehrin siyasi hayatına olan etkileri ya da kentlilik bilincini sağlamaya katkıda bulunup bulunmadıkları gibi konular çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Tüm bu sınırlılıklar, konunun ilerleyen zamanlarda geliştirilmeye açık bir görünüm arz ettiğini ortaya koymaktadır.

Araştırmanın Yöntemi

Araştırmanın evreni; Adapazarı’nda kurulu bulunan 26 hemşehrilik derneğidir.[3] Bu derneklerden 14 tanesine bizzat gidilmiş[4], fakat sadece 5’ine ulaşılabilmiştir. Ulaşılan dernekler, Giresunlular Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Rumeli Türkleri Göçmenleri Kültür, Sağlık ve Eğitim Federasyonu, Tokatlılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Trabzonlular Kültür ve Dayanışma Derneği, Vanlılar Kültür ve Dayanışma Derneğidir.

Çalışmanın kuramsal çerçevesini çizmek amacıyla eleştirel literatür taraması yapılmıştır. Bu bağlamda ulaşılabildiği ölçüde Türkçe ve İngilizce kaynak incelenmiştir. Çalışmanın ampirik kısmı için ise ulaşılan hemşehrilik derneklerinin yöneticileri ile derinlemesine mülakatlar yapılarak dernek, dernek faaliyetleri ve üye profili hakkında bilgi edinilmiştir. Daha önceden hazırlanmış olan anket formu yöneticilere ve o an dernekte bulunan üyelere doldurtulmuş, bunun yanında yeteri kadar anket formu yöneticilere teslim edilerek ilerleyen günlerde doldurulan formlar teslim alınmıştır.

Bu bağlamda toplam 125 adet anket formu dağıtılmış, bunlardan 63’ü tarafımıza geri ulaştırılmıştır. 4 formun ise ihmal nedeniyle arka sayfaları doldurulmamış olduğundan bu formlar dikkate alınmamıştır. Rumeli Türkleri Göçmenleri Kültür, Sağlık ve Eğitim Federasyonu ile Tokatlılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne bırakılan anketlerden hiç biri geri dönmemiştir. Ancak bu iki derneğin yöneticilerine ulaşılarak mülakat yoluyla dernekleri hakkında veri elde edilebilmiştir.

Sonuç olarak, kendilerine ulaştığımız 5 derneğin yöneticileri ile derinlemesine mülakatlar yapılmış, ancak anket bulguları sadece Vanlılar, Giresunlular ve Trabzonlular Kültür ve Dayanışma Derneklerine ait kalmıştır. Böylece 59 adet anket formu SPSS 10.0 ortamında frekans analizine tabi tutularak değerlendirilmiş, yöneticilerle yapılan derinlemesine mülakatlar ile birlikte yorumlanarak Adapazarı’ndaki hemşehrilik derneklerine ilişkin konuyla ilgili bulgulara ulaşılmaya çalışılmıştır.

Araştırma Bulguları

Öncelikle, elde edilen ön bulgulardan yola çıkılarak görüşülen 5 derneğin genel bir portresi çizilmelidir: Sakarya Giresunlular Kültür ve Yardımlaşma Derneği 1992 yılında kurulmuştur. 350 üyesi olan derneğin üyelerinin ortalama eğitim seviyesi ortaokul ve lise düzeyindedir. Derneğin lokali kira olup, 5-6 adet öğrenciye eğitim bursu verilmektedir. Yöneticilerinin şimdiye kadar üyelerinden herhangi birinin işe girmesine ya da iş kurmasına katkıda bulunmamış olduğunu ifade ettiği dernekte yılda iki veya üç kez kültürel etkinlik düzenlenmektedir. Derneğin yönetim kurulu üyeleri, Marmara depreminin ardından derneğin mali sıkıntı yaşadığını, bu durumun da dernek faaliyetlerini olumsuz etkilediğini önemle ifade etmişlerdir.

Sakarya Rumeli Türkleri Göçmenleri Kültür, Sağlık ve Eğitim Federasyonu ise 2005 yılında kurulmuştur. Yedi adet kültür ve yardımlaşma derneğinden oluşan federasyonun[5], 2000 civarında üyesi bulunmaktadır. Üyelerin ortalama eğitim seviyesi orta okul-lise düzeyindedir. Lokali kira olan Federasyon, şimdilik herhangi bir öğrenciye eğitim bursu vermemektedir. Çok sayıda kültürel etkinlik düzenlediklerini belirten federasyon başkanı, muhtaç durumda olan üyelerine (9 kişi) maddi yardımda bulunduklarını ifade etmiştir.

Sakarya Tokatlılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği 1999 yılında kurulmuştur. 222 üyesi olan derneğin lokali kira olup, 4 öğrenciye eğitim bursu verilmektedir. Her yıl iki ya da üç tane kültürel etkinlik düzenleyen dernek, maddi imkanlarının iyi olduğu durumlarda muhtaç durumdaki insanlara maddi yardımda bulunmaktadır. Dernek genel sekreteri, maddi yardımda bulunmak için Tokatlı olma şartı aramadıklarını belirtmiş, buna örnek olarak da kısa bir süre önce Lösemililer Derneği’ne yardımda bulunduklarını, Pakistan’da meydana gelen deprem sonrasında da Pakistan’a yardım gönderdiklerini belirtmiştir.

Sakarya Trabzonlular Kültür ve Dayanışma Derneği 1991 yılında kurulmuştur. 1000 kadar üyeye sahip olan derneğin üyelerinin ortalama eğitim durumu lise ve üniversite seviyesindedir. Lokali kendisine ait olan dernek, yaklaşık 50 tane öğrenciye eğitim bursu vermekte, senede 2-4 arası sosyal ve kültürel etkinlik düzenlemektedir. Dernek üyelerinin ifadesiyle, muhtaç durumdaki üyelerine ayni ve nakdi yardımlarda bulunan dernek, şehrin ekonomik hayatına da katkı sağlamaktadır. Diğer derneklere göre daha geniş parasal olanaklara sahip oluduğu gözlenen derneğin 17 kişilik yönetim kurulu, üniversite mezunları ve iş adamlarından oluşmaktadır. Şehrin yönetiminde de büyük ölçüde söz sahibi olduklarını ifade eden dernek üyeleri, amaçlarının sadece kendi kültürlerini yaşatmak değil, Sakarya’ya da katkı sağlamak olduğuna dikkat çekmişlerdir. 

Görüşme yapılan dernekler arasında en genci olan Sakarya Vanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği Nisan 2006 tarihinde kurulmuştur. 270 üyesi bulunan derneğin üyelerinin ortalama eğitim seviyesi ilk okul ve orta okul düzeyindedir. Lokali kira olan dernek, şu an için herhangi bir öğrenciye eğitim bursu vermemekle birlikte, üyelerinin iş bulmasına ya da kendi işlerini kurmasına destek olmaktadır. 22 muhtaç durumda insana maddi yardımda bulunduklarını söyleyen dernek başkanı, bu yardımları almak için Vanlı olma şartı aramadıklarını ifade etmiştir. Yeni kurulan bir dernek olmasına rağmen, yürüttükleri etkili faaliyetler arasında 100 kişiye kan bağışı ve 400 çocuğa diş sağlığı taraması yaptırmak ile bir okulun boya, badana ve temizlik işlerini üstlenmek bulunmaktadır.    

Ankete katılanların tamamı erkek olup, sadece %8,5’i 18-25 yaş aralığında, %91,5’i ise 26 yaştan büyüktür. %18,6’sı ilkokul, %15,3’ü ortaokul, %28,8’i lise, %10,2’si meslek lisesi, %16,9’u lisans ve 10,2’si yüksek lisans mezunudur. Meslekleri sırasıyla serbest meslek (%33,9), esnaf (%33,9), işçi (%10,2), öğrenci (%10,2), emekli (%8,5) ve memur (%3,4) şeklindedir. Vanlılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği anket katılımcıları gelirlerini belirtmemişlerdir. Bunun dışında kalanların gelir grupları incelendiğinde, %56,4’ünün gelirinin 1000 YTL’nin altında, %25,6’sının 1001-1500 YTL arasında; %18’inin ise 1501 YTL ve üzerinde olduğu görülmektedir. 

Katılımcıların % 86,4’ü Adapazarı’na yerleşeli 10 yıldan fazla olduğunu belirtmiştir. % 91,6’sı ise doğdukları şehre ait derneğe üye olmuşlardır. Anketi cevaplayanların Adapazarı’na yerleşmelerindeki temel faktörün eş-dost çağrısı (%50) olduğu, bunun ardından ise ekonomik sıkıntıların (%30) geldiği tespit edilmiştir. Dernek üyelerinin Adapazarı’nda uzun yıllardır yerleşmiş olmaları, memleketlerindeki akraba ve eş-dost çağrısı ile göç etme oranlarını artırmıştır. Zira bu yargıyı destekleyen bir başka veri de katılımcıların % 66,1’inin kendileri veya yakınları aracılığıyla Adapazarı’na 20’den fazla kişinin yerleşmiş olmasıdır.

Katılımcıların çoğunluğu (%62,7’si) 10-13 yıldan beri hemşehrilik derneğine üyedir. Yapılan mülakatlarda da sıkça dile getirildiği gibi 1999’da yaşanan deprem hayatın her alanını olduğu gibi derneklerin durumunu da olumsuz yönde etkilemiştir. Fakat son yıllarda hemşehrilik derneklerinin yeniden canlanmaya başladığı, derneklere hem katılımcıların sayısının artmakta olduğu hem de yapılan faaliyetlerin çeşitlenmekte ve gelişmekte olduğu ifade edilmektedir.

Katılımcıların büyük çoğunluğunun (%59,6) hemşehrilik derneğine üye olmalarının gerekçesi kendi kültür ve geleneklerini korumak ve devam ettirmek iken, ikinci neden (%26,3) sosyal aktiviteler düzenlemektir.

Üyelere, derneğin gerçekleştirdiği faaliyetleri sıralamaları istenmiştir. Bununla bağlantılı olan diğer soruda ise, anketi cevaplayanlara göre bir hemşehrilik derneğinin faaliyetlerinin neler olması gerektiğini işaretlemeleri söylenmiştir. Bu sorulara verilen cevaplar birlikte değerlendirildiğinde, derneğin gerçekleştirdiği faaliyetler ile üyelerin bir hemşehrilik derneğinin yerine getirmesini bekledikleri faaliyetlerin birbiriyle uyuştuğu anlaşılmaktadır. Bu faaliyetler en çoktan en aza doğru sırasıyla şunlardır:

1. Gelinen yöreyle ilgili kültürel faaliyetlerde bulunmak,

2. Adapazarı ile ilgili kültürel faaliyetlerde bulunmak,

3. Üyelere eğitim bursu vermek,

4. Üyelere iş bulma/kendi işini kurmada yardımcı olmak,

5. İhtiyacı olan üyelere parasal yardımda bulunmak.

Görüldüğü gibi, hemşehrilik dernekleri, kuruluş amaçlarına bağlı olarak öncelikle gelinen yöreyle ilgili kültürel faaliyetler yapmayı istemekle birlikte, ikinci sırada Adapazarı ile ilgili faaliyetleri yerleştirerek kentten kopuk olmadıklarını ifade etmişlerdir. Araştırma sorunumuz açısından bu sıralamayı değerlendirdiğimizde derneğin ekonomik faaliyetlerde bulunmasının dernek üyeleri ve yöneticileri için birincil amaç olarak görülmediği anlaşılmaktadır.

Katılımcılara ‘hemşehriniz olmayan bir kişi ya da grubun faaliyetlerinizden yararlanmak istemesini nasıl karşılarsınız?’ sorusu sorulduğunda % 86,2’si olumlu, %8,6’sı kararsızım, %5,2’si ise olumsuz karşılarım şeklinde cevap vermiştir. Bu cevaplar aslında hemşehrilik derneklerinin “ötekileştirme” çabası içinde bulundukları şeklindeki yargıyı da yanlışlamaktadır. Çünkü yönetici ve üyeler, dernek dışındakilerin dernek faaliyetlerinden yararlanmasına olumsuz yaklaşmamaktadır.

Katılımcıların % 92’si Adapazarı’ndaki sosyo-kültürel hayata uyum sağladığını ifade ederken, bunda üye oldukları hemşehrilik derneğinin payının (%89) yüksek olduğunu düşünmektedirler. ‘Yatırım yapma imkânınız olsaydı Adapazarı’na mı yoksa memleketinize mi yapardınız?’ sorusunu katılımcıların %78,9’unun ‘Adapazarı’na yatırım yapardım’ ve ‘emekli olduğunuzda geldiğiniz şehre dönmeyi düşünüyor musunuz?’ sorusunu %73,7’sinin ‘hayır, düşünmüyorum’, şeklinde cevaplamış olmaları, dernek üyelerinin Adapazarı’ndaki sosyal, kültürel ve ekonomik hayata büyük oranda uyum sağladıkları bulgusunu desteklemektedir.

Katılımcılarının %62’sinin Adapazarı’nda bir gayrimenkul sahibi oldukları ve bunun da çoğunlukla konut ve işyeri şeklinde olduğu görülmektedir. İşyeri sahibi olanlar çok çeşitli iş alanlarında faaliyet göstermektedir. Örneğin yapılan mülakatta Adapazarı’nda Vanlılar, çoğunlukla boya ve dekorasyon işinde olduklarını ifade etmişlerdir. Ancak belirtmek gerekir ki, hemşehrilik derneklerinin dernek olarak kentin ekonomik hayatına çok önemli etkileri bulunmadığı, ancak bireysel olarak üyelerin çabalarıyla yerel ekonomiye katkı sağladıkları tespit edilmiştir.

Katılımcıların %70’i derneklerinin Adapazarı’na en önemli katkısının sosyal ve kültürel, %30’u ise ekonomik alanda olduğunu ifade etmişlerdir. Bunun yanı sıra katılımcıların sadece %8,5’i derneklerinin kendi memleketlerine ekonomik açıdan katkı sağladığını düşünmekte, geri kalanları ise en önemli katkının kültürel alanda olduğunu belirtmektedirler. Bu veriler de derneklerin Adapazarı’ndaki ekonomik hayata etkilerinin ne kadar sınırlı olduğunun bir göstergesidir.

Sonuç

Bir sivil toplum kuruluşu olarak hemşehrilik dernekleri sosyal ve siyasal hayatta önemli roller üstlenmekte ve çeşitli faaliyetlerde bulunmaktadır. Çalışmada hemşehrilik derneklerinin sosyal hayattaki rollerinin yanında özellikle kent ekonomisine yaptığı katkılar incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın sonucu ve değerlendirmesine geçmeden önce, anket ve mülakat yöntemleri neticesinde elde edilen bulguları şu şekilde özetleyebiliriz:

1.      Adapazarı’nda çok kültürlü hayata paralel olarak, çok sayıda hemşehrilik derneği bulunmaktadır.

2.      Derneklerin resmi kuruluş amacı, genellikle gelinen yöreyle ilgili gelenekleri yaşatmak ve yerel kültürü tanıtmak olarak ifade edilmiştir. Bunun yanısıra derneklerin sosyal dayanışmayı güçlendiren ve kent ekonomisine katkı sağlayan faaliyetlerde bulunduğu da gözlenmiştir.

3.      Dernekler, çeşitli meslek grubuna mensup, farklı gelir grupları ve eğitim seviyelerine sahip insanların bir araya gelmesine vesile olmaktadır. Dernek üyelerinin ortak özellikleri ise “hemşehri” olmaktır.

4.      Dernek üyelerinin çoğu, Adapazarı’nda uzun zamandan beri yerleşiktir. Adapazarı’na yerleşmedeki temel faktör ise akraba ve eş-dost çağrısıdır.

5.      1999 Marmara depremi, derneklerin faaliyetlerini olumsuz yönde etkilemiştir. Bazı dernekler, depremin ardından henüz toparlanma sürecine girmiştir.

6.      Hemşehrilik derneklerinin en çok gerçekleştirdiği ilk üç faaliyet sırasıyla gelinen yöreyle ilgili kültürel faaliyetler, Adapazarı ile ilgili kültürel faaliyetler ve üyelere eğitim bursu vermek şeklinde tespit edilmiştir. Ancak fiilen eğitim bursu verenlerin sayısı oldukça azdır. Üyelere iş bulma/kendi işini kurmada yardımcı olma ve ihtiyacı olan üyelere parasal yardımda bulunma faaliyetleri derneklerin önem sırası bakımından sonlarda yer almaktadır.

7.      Dernek üyelerinin, uzun yıllar Adapazarı’nda yaşamanın da etkisiyle kent yaşamına uyum sağladıkları ve bunda da derneklerinin katkısının bulunduğuna inandıkları belirlenmiştir.

8.      Dernek üyeleri, başkalarının da dernek faaliyetlerinden yararlanmalarına genel olarak olumlu yaklaşmaktadırlar.

9.      Derneklerinin kente katkılarının öncelikle sosyal ve kültürel yönlerden olduğu,  ekonomik katkılarının ise çok daha az olduğu belirlenmiştir.

Hemşehrilik derneklerinin dernek olarak kente yatırımları ve üyelerine iş imkanı sunmaları bakımından fazla etkili olmadıkları anlaşılmaktadır. Ancak kişisel ilişkiler ve hemşehrilik bağları kullanılarak özellikle iş bulma açısından bazı çabalar bulunduğu gözlenmiştir. Bu ilişkilerin ise daha derinlemesine araştırılması ihtiyacı bulunmaktadır.

Çalışmada sonuç olarak, en azından Adapazarı açısından hemşehrilik derneklerinin dernek üyelerinin kent hayatına ve sosyal yaşama uyum göstermesi bakımından önemli katkılar yaptığı anlaşılmaktadır. Ancak kentin ekonomik hayatına derneklerin doğrudan ve ciddi katkılarda bulunduğu sonucuna ulaşılmamıştır. Derneklerin kent yaşamında etkileri bulunan ekonomik içerikli faaliyetleri arasında sağlık taraması yapılması, eğitim bursu verilmesi, muhtaç olanlara yardım edilmesi gibi uygulamalar en göze çarpanlardır. Ancak bu faaliyetler de derneklerin mali imkanlarıyla doğru orantılıdır. Çalışmaya katılan derneklerde, aidatların düşük olduğu, faaliyetlerini ise genellikle para toplandıkça gerçekleştirdikleri ve çoğunlukla dernek üyesi olan birkaç kişinin dernek faaliyetlerini finanse ettiği göze çarpmaktadır. Bunun bir sonucu olarak, derneklerin mali kaynakları arttıkça, sosyo-ekonomik açıdan etkinliklerinin de çeşitleneceğini ve süreklilik kazanacağını söyleyebiliriz.

Kaynakça

Abay, Ali Rıza; (1997), Adapazarı’ndaki Hemşehri Derneklerinin Şehir Hayatına ve Meslek Edinmeye Etkileri, Sakarya.

Anheier, Helmut K. ve Jeremy Kendall; (2000), “Trust and Voluntary Organisations: Three Theoretical Approaches”, Civil Society Working Paper 5, http://www.lse.ac.uk/collections/CCS/pdf/CSWP/CSWP5web-version.PDF (20.08.2006)

Cohen, Jean-Louis ve Andrew Arato; (1994), Civil Society and Political Theory, MIT Pres, Cambridge.

Dekkerl, Paul ve Andries van den Broek; (1998), “Civil Society in Comparative Perspective: Involvement in Voluntary Associations in North America and Western Europe”, Voluntas, Volume: 9, No: 1, 11-38.

Falk, Richard; (2002), Yırtıcı Küreselleşme, 2. Baskı, Çev. Ali Aksu, Küre Yayınları, İstanbul.

Lewis, David (2001), “Civil Society in Non-Western Contexts: Reflections on the ‘Usefulness’ of A Concept” Civil Society Working Paper 13, http://www.lse.ac.uk/collections/CCS/pdf/CSWP/CSWP13_web.pdf (20.08.2006).

Orozco, Manuel and Katherine Welle1; (2005), “Hometown Associations and Development: A Look at Ownershıp, Sustainability, Correspondence, and Replicability”,http://www.iadb.org/mif/v2/files/orozco_remitforum05.pdf (21.08.2006).

Öner, Şerif; (2001), “Sivil Toplum Kuruluşlarının Yerel Demokrasi ve Katılım Algılamaları”, Çağdaş Yerel Yönetimler, Cilt: 10, Sayı: 2, 51-67.

Salamon, Lester M. and Helmut K. Anheier; (1998), “Social Origins of Civil Society: Explaining the Nonprofit Sector Cross-Nationally”, Voluntas, Volume: 9, No: 3, 213-248.

Yıldırım, Selahattin; (1993), Yerel Yönetim ve Demokrasi, 2. Baskı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı-IULA-EMME, İstanbul.



[1] Yazarlar, çalışmaya katkı sağlayan dernek yöneticileri ve üyelerine teşekkür etmektedir.

[2] 2005 yılında Sakarya Valiliği’nden alınan veridir.

[3] Bu veriler Sakarya Valiliği’nden temin edilmiş olup derneklerin isimleri şöyledir: Ağrılılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Bosna-Hersekliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Çankırılılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Çorumlular Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Derneği, Giresunlular Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Göynüklüler Kültür ve Dayanışma Derneği, Gümüşhaneliler Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Kafkas Kültür Derneği, Kastamonulular Yardımlaşma ve Kültür Derneği, Kınalılar Kültür ve Dayanışma Derneği, Kırım Türkleri Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Malatyalılar Kültür ve Dayanışma Derneği, Muşlular Kültür ve Dayanışma Derneği, Ordulular Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Öz Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Rizeliler Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Rumeli Türkleri Göçmenleri Kültür, Sağlık ve Eğitim Federasyonu, Sakarya Arnavutları Kültür ve Dayanışma Derneği, Sakarya Yerel Kültür Derneği, Selanik Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Sivaslılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Tokatlılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Trabzonlular Kültür ve Dayanışma Derneği, Yozgatlılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği.

[4] Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Bosna-Hersekliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Çankırılılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Giresunlular Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Kastamonulular Yardımlaşma ve Kültür Derneği, Kınalılar Kültür ve Dayanışma Derneği, Muşlular Kültür ve Dayanışma Derneği, Ordulular Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Öz Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Rumeli Türkleri Göçmenleri Kültür, Sağlık ve Eğitim Federasyonu, Sivaslılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Tokatlılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Trabzonlular Kültür ve Dayanışma Derneği, Yozgatlılar Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği.

[5] Bu bilgi Federasyon Başkanı’nın kendisi tarafından verilmiş olup, federasyonu oluşturan derneklerin İzmit Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Kınalılar Kültür ve Dayanışma Derneği, Öz Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Pamukova Eski Yayla Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Sakarya Arnavutları Kültür ve Dayanışma Derneği ile Selanik Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği olduğu ifade edilmiştir.