aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Makaleler ;

<<<Sosyal Siyaset Makaleleri

 

 

DULLARA YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

 

Bülent Arpat

Sakarya Üniversitesi

Yüksek Lisan Öğrencisi

 

 

1. GİRİŞ

TDK, “dul” kavramını “Eşi ölmüş veya eşinden boşanmış kadın veya erkek” olarak tanımlamaktadır.

Rehabilitasyon kavramı ise yine TDK tarafından şöyle tanımlanmaktadır:

Birtakım hastalıklar, sosyal durum değişiklikleri vs. sonrasında ortaya çıkan veya doğuştan kaynaklanan biyolojik, fizyolojik ve psikolojik arızaların giderilmesi ya da etkilerinin en aza indirilmesi konusunda çalışmaların yapılan çalışmalar olarak tanımlanmaktadır (TDK).

Bu çalışmada, Seyyar’ın aşağıda açıklanan “rehabilitasyon” kavramına ilişkin tanımı yönlendirici olacaktır:

Bedenen, aklen veya ruhen sağlıklı olmayan kişilere yönelik yapılan tıbbi, mesleki ve psiko-sosyal hizmetlerdir. Hedef, en uygun araçlarla ve değişik yöntemlerle belirli işlevleri sınırlanan kişilere, bu işlevlerin yeniden kazandırılmasını ya da kişilerin bu işlevsel sınırlanma sebebiyle uğradıkları kayıpların giderilmesini sağlamaktır (Seyyar, 2002:430).

 

1982 anayasasının 41. maddesinde ailenin önemi “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” şeklinde açıklanmış, ayrıca devletin koruma ve gözetmeye ilişkin misyonu 41. maddede “Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar” şeklinde yapılan düzenlemeyle garanti altına alınmıştır. Anayasa tarafından sağlanan bu garantiye ilişkin usul ve esaslar 4320 sayılı “Ailenin Korunmasına Dair Kanun” ile belirlenmiştir. Kanunun koruyucu hükümleri, çalışmamıza esas teşkil edeceğinden kanunun tamamına aşağıda yer verilmiştir:

Madde 1 – (Değişik: 26/4/2007-5636/1 md.)

Türk Medenî Kanununda öngörülen tedbirlerden ayrı olarak, eşlerden birinin veya çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerinden birinin veya mahkemece ayrılık kararı verilen veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı olan veya evli olmalarına rağmen fiilen ayrı yaşayan aile bireylerinden birinin aile içi şiddete maruz kaldığını kendilerinin veya Cumhuriyet Başsavcılığının bildirmesi üzerine Aile Mahkemesi Hâkimi meselenin mahiyetini göz önünde bulundurarak re'sen aşağıda sayılan tedbirlerden bir ya da birkaçına birlikte veya uygun göreceği benzeri başka tedbirlere de hükmedebilir:

Kusurlu eşin veya diğer aile bireyinin;

a) Aile bireylerine karşı şiddete veya korkuya yönelik söz ve davranışlarda bulunmaması,

b) Müşterek evden uzaklaştırılarak bu evin diğer aile bireylerine tahsisi ile bu bireylerin birlikte ya da ayrı oturmakta olduğu eve veya işyerlerine yaklaşmaması,

c) Aile bireylerinin eşyalarına zarar vermemesi,

ç) Aile bireylerini iletişim araçları ile rahatsız etmemesi,

d) Varsa silah veya benzeri araçlarını genel kolluk kuvvetlerine teslim etmesi,

e) Alkollü veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanılmış olarak şiddet mağdurunun yaşamakta olduğu konuta veya işyerine gelmemesi veya bu yerlerde bu maddeleri kullanmaması,

f) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması.

Yukarıdaki hükümlerin uygulanması amacıyla öngörülen süre altı ayı geçemez ve kararda hükmolunan tedbirlere aykırı davranılması halinde tutuklanacağı ve hakkında hapis cezasına hükmedileceği hususu şiddet uygulayan eş veya diğer aile bireyine ihtar olunur.

Eğer şiddeti uygulayan eş veya diğer aile bireyi aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise hâkim bu konuda mağdurların yaşam düzeylerini göz önünde bulundurarak daha önce Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

Bu Kanun kapsamındaki başvurular ve verilen kararın infazı için yapılan icraî işlemler harca tâbi değildir.

Madde 2 – (Değişik: 26/4/2007-5636/2 md.)

Koruma kararının bir örneği mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi olunur. Cumhuriyet  Başsavcılığı kararın uygulanmasını genel kolluk kuvvetleri marifeti ile izler.

Koruma kararına uyulmaması halinde genel kolluk kuvvetleri, mağdurların şikâyet dilekçesi vermesine gerek kalmadan re'sen soruşturma yaparak evrakı en kısa zamanda Cumhuriyet Başsavcılığına intikal ettirir.

Cumhuriyet Başsavcılığı koruma kararına uymayan eş veya diğer aile bireyleri hakkında Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açar.

Fiili başka bir suç oluştursa bile, koruma kararına aykırı davranan eş veya diğer aile bireyleri hakkında ayrıca üç aydan altı aya kadar hapis cezasına hükmolunur.

Anayasa ve 4320 sayılı Kanundan anlaşılacağı üzere boşanma öncesinde veya sonrasında baskı gören taraf devlet tarafından korunma altına alınmaktadır.

Boşanma kaynaklı dulluğun azaltılması veya önlenmesi için devlet, aile kurumuna destek vermelidir. Seyyar’a göre devletin aile politikalarının aileye ve aile fertlerine bakan iki yönü vardır:

a) Ailelere aynî-nakdî yardımlar, b) Sosyal hizmetler ve eğitim çalışmaları. Aynî-nakdî yardımlar, çocuk parası, çocuk bakım parası, sigortası olmayanlara ücretsiz sağlık hizmetleri, analık parası, kira yardımları, ailelere vergi muafiyeti, analık izni, analık parası, çocuk bakım izni, çocuklu ailelere sosyal konutların verilmesi, çocukların eğitimi için maddi katkı gibi yardımlardır. Sosyal hizmetler ve eğitim çalışmaları ise şunlardır. Aile danışma merkezlerinin[1] kurulması, evlilik danışma merkezlerinin kurulması, eğitim sisteminde aile ve çocuk derslerinin okutulması, okulda cinsiyet eğitimine dair bilgilerin verilmesi, normal ve anormal cinsel tercihler arasındaki farkların çocuklara anlatılması, öksüz ve yetimlerin eğitim ihtiyaçlarının karşılanması ve kurumsal hizmetler verilmesi (Seyyar, 2006: 148)

 

2. Boşanma İstatistikleri:

 

Boşanma Sayıları

2000

2001

2002

2003

2004

2005

2006

76.230

91.609

90.454

89.311

93.144

95.985

93489

 

 

Gittikçe artan bir trend gösteren boşanma vakaları, anayasa ile kendisine aileyi koruma-gözetme görevi verilen devletin, bu görevin yerine getirilmesi etkinliğini arttırabilmek için çeşitli tedbirler almasını gerektirmektedir. Bu tedbirlerin ilk adımı mevcut boşanma vakalarının gerekçelerine dair analizini yapmak olmalıdır. Bilindiği gibi mevcut durumun sonuçlarını ortaya çıkaran analizi ortaya koymadan yapılacak iyileştirme çalışmalarının etkililiğinden söz etmek mümkün olmayacaktır.

Boşanma vakalarının nedenlerine ilişkin yapılan araştırmalarda % 96 ile en yüksek oranda karşılaşılan neden, “geçimsizlik” tir (http://www.ntvmsnbc.com)[2]. Geçimsizlik gerekçesinin nedenlerini ortaya koyacak pareto analizlerinin yapılarak bunları önlemeye yönelik stratejilerin geliştirilmesinin, devletin “aileyi koruma-gözetme”  misyonuna ilişkin anayasal görevinin icrasında önemli rol oynayacağı açıktır.

Boşanmaların azaltılmasına/önlenmesine ilişkin olarak “Önleyici Sosyal Siyaset Hizmetleri” kapsamında aşağıdaki faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, boşanmaların önlenmesi yoluyla ailenin parçalanmasının önüne geçilmiş olacaktır:

2.1              Evlenme öncesinde

Evlenmek  isteyen çiftler, evlilik öncesinde değişik kurum ya da kuruluşlarca düzenlenecek kurslara tabi tutulmalıdır. Kursların “Aile Danışma Merkezleri” tarafından kurumsallaşma çalışmaları yürütülmeli, böylece aile yuvasının önemi, eşlerin sorumlulukları, kriz oluşturabilecek riskleri bertaraf etmenin yolları hakkında eşler bilgilendirilecek, huzurlu bir aile yuvasının tesisi sağlanmış olacaktır. Kursların müfredatı sosyal pedagoglar, sosyal psikologlar, ilahiyatçı bilim adamları, aile sosyologları, sosyal hizmet uzmanları tarafından hazırlanmalıdır. Kurslar halk eğitim merkezlerinde, aile danışma merkezlerinde, özel eğitim şirketlerinde veya okullarda verilmelidir. Bu hizmetler çerçevesinde anne adaylarına ve çocuklu ailelere çocuk bakım kursları verilmelidir (Seyyar, 2006: 126). [3]

2.2 Evlendikten sonra

Seyyar’ a göre, özellikle evliliğin ilk yıllarında büyük oranda ortaya çıkan boşanmaların önlenmesi için yapılacak rehberlik faaliyetleri aşağıda açıklanmıştır:

…Yeterli rehberlikten ve tecrübeden mahrum olan yeni çiftler için, kendi kendilerine problemlerini çözemediklerinden, psiko-sosyal danışmanlık hizmetleri sunan  aile merkezlerinin arabuluculuk fonksiyonları önem arz etmektedir. Geçinemeyen eşler, avukatlara ve mahkeme koridorlarına  gitmeden önce, aile danışma merkezlerinin uzlaştırıcı ve barıştırıcı hizmetlerinden yararlanmalıdır. Aile danışma merkezlerinin kriz birimlerinde görevli aile uzmanları, iyi niyetli ve tarafsız olarak öncelikle aile yuvasının yıkılmaması için tavsiyede bulunmalı ve geçimsizliğin esas sebebine göre alternatif çözüm önerileri sunmalıdırlar. Ekonomik sebeplerin ön planda olması halinde, özellikle çocuklu ailelere kamusal sosyal yardımın sağlanacağı garantisi verilmelidir. Geçimsizliğin kaynağının maddi olmaması halinde, aile mahremiyetine halel getirmeyecek biçimde boşanma sonrası, özellikle çocuklar üzerinde onarılmaz yaralar açabilecek sonuçlar hatırlatılmalıdır (Seyyar, 2006: 127). 

 

Anlaşıldığı üzere, devletin rehberlik hizmetleri ve kamusal sosyal yardım hizmetlerinin gerekli durumlarda hayata geçirilmesi, toplumun çekirdeği olan aile müessesesinin devamı üzerinde kritik bir önem haizdir. Boşanmanın gerçekleşmesi ve eşin (kadının) çocukları ile ortada kalması halinde, kadına alternatif çözüm imkânlarının devletçe sunulmamasının (boşanma öncesi ve sonrasında), boşanan kadının fuhuşa tevessülüne neden olabileceği açıktır.

 

3. DULLARA SAĞLANAN  SOSYAL POLİTİKALAR

 

3.1 Ölüm nedeniyle dul kalan kadınlara sosyal sigortalar kapsamında yapılan sosyal yardımlar: Eşinin ölümü nedeniyle dul kalan kadınlara, ölen eşin sosyal sigorta kapsamında çalışıyor olması veya emekli olması kaydıyla sosyal sigorta kollarından hak sahibi olarak ölüm aylığı bağlanmaktadır. 506 sayılı kanunun 68. maddesi, 5434 sayılı kanunun 66. maddesi, 1479 sayılı kanunun 45. maddesine göre dul aylığı bağlanmaktadır. Bu kapsama giren dullar ayrıca sağlık yardımlarından da faydalanabilmektedir.[4]

3.2 Boşanma nedeniyle dul kalan kadınlara sosyal sigortalar kapsamında yapılan sosyal yardımlar: Bu durumdaki kadınların sosyal sigorta kapsamındaki yardımlardan faydalanabilmesi;

o   Eşinin ölümü nedeniyle dul kalan kadınlar eşinin bağlı olduğu sosyal güvenlik kurumu tarafından hak sahibi olarak dul aylığına hak kazanmakta,

o   Evlenme öncesinde ölen sigortalının kızı olması nedeniyle sosyal güvenlik kurumlarının herhangi birinden hak sahibi olarak almakta olduğu maaşı askıya alınan yetim-öksüz kız çocuğu, kocasının ölümü ya da kocasından boşanma durumunda askıya alınan maaşını almaya yeniden hak kazanmaktadır.

3.3 Aile Danışma Merkezleri: Danışma Merkezleri, ailelerin ekonomik, toplumsal, kültürel ve psikolojik sorunlarla baş edebilmeleri için korunması, desteklenmesi ve güçlendirilmesi amacıyla açılan merkezlerdir. Söz konusu merkezler, 6 Haziran 1997 tarih ve 23011 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 572 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2828 Kurum Kanunu’nun 3.Maddesinin “e” bendine eklenen 8. Fıkra’ya dayanılarak açılmıştır.

Bu merkezler; aile yaşamını korumak, desteklemek ve sorunların çözümüne yardımcı olmak amacıyla aile bireylerine yönelik koruyucu-önleyici, eğitici-geliştirici, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerin yanı sıra rehberlik ve danışmanlık hizmetlerinin de verildiği merkezler olup, 11.09.2001 tarih ve 102 sayılı Bakan Onayı ile yürürlüğe giren “Aile Danışma Merkezi Çalışma Esasları Hakkında Yönerge” doğrultusunda hizmetlerini yürütmektedir.

Aile Danışma Merkezlerinde; aile hayatının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi yoluyla ailenin refahı, mutluluğu ve bütünlüğünün sağlanması, uyumlu aile ilişkilerine katkıda bulunulması, aileyi bir arada tutan bağların kuvvetlendirilmesi, aile üyelerinin kişiliklerinin sağlıklı biçimde gelişmesi, birey olma potansiyellerinin güçlendirilmesi  ve toplumsal yaşama uyumlarının sağlanması, sağlıklı çocuk yetiştirme bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi ile aile sisteminde özgürlük, sorumluluk ve toplumsal değerler arasında bir denge sağlanması amaçlanmaktadır. 

Söz konusu merkezlerde bu amaçlara uygun olarak; evliliğe hazırlık, eşler arası uyumsuzluk, tek ebeveynlik, ebeveyn-çocuk ilişkisinden doğan sorunlar, aile içi rol ve sorumlulukların dağlımı, yaşlı ve engelli üyelerin bakımı, boşanma öncesi ve sonrası yaşanan sorunların giderilmesi vb. konularda ailenin kendi kendine yeterli hale gelmesi yönünde mesleki çalışmalar geliştirilerek sürdürülmektedir.

Bu hizmetler “Aile Danışma Merkezi Çalışma Esasları Hakkında Yönerge” nin 8.maddesine göre sosyal çalışmacı, psikolog, çocuk gelişimci, hekim (tercihen aile veya toplum hekimi) ve avukat aracılığı ile verilmektedir.

Bu meslek elemanları aldıkları formasyon çerçevesinde; aile bireylerinin durumlarının incelenmesi, psikolojik özelliklerinin ve sosyal ilişkilerinin belirlenmesi, aile yapılarının ve sorunlarının saptanarak, bunlara dayalı tedavi planının hazırlanması ve uygulanması sürecinde aktif olarak görev almaktadırlar (http://www.shcek.gov.tr/Hizmetler/Kadin_Aile_Toplum/Aile_Danisma_Merkezleri.asp - Erişim Tarihi: 20.12.2007)

3.4 Kadın Konukevleri[5]: Kadın konukevleri, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından gizliliğin sağlanabileceği, ihtiyaç duyulan il ve ilçelerde açılır. Bu konukevlerinde ihtiyaca göre sosyal hizmetler veya psikoloji alanında yüksek öğrenim yapmış bir müdür, sosyal çalışmacı, psikolog, çocuk gelişimcisi, hemşire ile genel idare, yardımcı ve teknik hizmetler sınıfından ve tercihen bayan olmak üzere personel istihdam edilir. Kadın konukevlerinde sosyal hizmet kurulu, disiplin kurulu ve ilgili kanunlar gereği mali işlerin gerekli kıldığı komisyonlar bulunur. Kadın konukevlerinin hizmetleri, 12.07.1998 tarih 23400 sayılı resmi gazetede yayınlanan “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na Bağlı Kadın Konukevleri Yönetmeliği”ne göre yürütülür. Bu merkezlerde yapılan faaliyetler aşağıda özetlenmiştir:

2.     Kadınların aileleri ya da eşleri ile olan anlaşmazlıklarının incelenmesi ve sorunlarının çözümlenmesine yardım amacıyla “Sosyal Kişisel Çalışma”, “Sosyal Grup Çalışması” ve “Toplumla Çalışma”  yöntemleri aracılığı ile mesleki uygulamaları gerçekleştirmek,

3.     Çocuğu ile kabulü yapılan kadınların, uygun görülmesi halinde çocukları hakkında 2828 sayılı Kanun hükümleri ve ilgili diğer mevzuat uyarınca gerekli önlemlerin alınmasına yönelik sosyal inceleme raporu düzenlemek,

4.     Kadınların kuruluşta kaldığı süre içinde gelecekte kendilerine yeterli olabilecekleri bir iş ve meslek edinmelerinde gerekli önlemleri almak, bu amaçla kadınların daha kolay ve daha iyi işler bulabilmeleri ve sosyo-ekonomik düzeylerinin yükseltilmesine yönelik, yaygın eğitim, işgücü eğitimi ve benzeri eğitim etkinliklerine katılmalarının sağlanması için çalışmalarda bulunmak, gerekli görülen kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllü kişi ve kuruluşlarla işbirliği yapmak,

5.     Kadınların hukuki sorunlarının çözümlenmesinde yardımcı olmak,

6.     Kadınların ilgilerine göre zamanlarını değerlendirici etkinlikler düzenlemek,

7.     Gizlilik ilkesine uygun olarak, kadınlara ilişkin gerekli kayıtları tutmak, yapılan mesleki çalışmalarla ilgili rapor ve dosyaları düzenlemek, saklamaktır.

İl müdürlüğü veya ilçe sosyal hizmetler şube müdürlüklerince; kadın konukevine kabulü için başvuran kadınlardan aile içi şiddete maruz kalmış olanlara, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un uygulanması amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı ihbarda bulunmaları konusunda rehberlik yapılır. Kuruluşa kabul edilen kadınların merkezde kalma süreleri üç aydır. Bu süre bir defaya mahsus üç ay daha uzatılabilir. Kuruluşun adresi, telefon numarası gizli tutulur. Kuruluşu tanıtan tabela asılmaz ve kuruluş binasında açılış törenleri düzenlenmez. Kadınlarla ilgili bilgi ve belgeler hiçbir şekilde açıklanmaz. Dosyalar, gizlilik ilkesine uygun olarak düzenlenir ve saklanır.

Kadın konukevlerinde; iklim, binanın fiziksel koşulları ve olanaklar dikkate alınarak düzenlenmiş, idari bölüm, ilk kabul bölümü, yatak odaları, oturma, okuma, yemek, eğitim ve rehabilitasyon, çocuk oyun ve etkinlik odaları veya salonları, çamaşır ve ütü odası, mutfak, banyo ve diğer gerekli bölümler bulunur.
Bölümlerin ev ortamına benzer bir şekilde döşenmesine özen gösterilir. Ayrıca merkez tarafından kadınlara ve öğrenim gören çocuklarına nakdi yardımlarda da bulunulur. Nakdi yardımların dışında kadınlara giyim yardımları da yapılır. Bu yardımlara konu olan malzeme ve miktarları aşağıdaki listede gösterilmiştir:

 

MALZEMENİN CİNSİ

MİKTARI

Hazır bez

Günde 10 adet

Mama önlüğü

2

Fanila

2

Külot

2

Çorap

2

Yelek

1

Hırka

1

Patik

1

Pijama

2

Pantolon

1

Etek

1

Kazak

1

Tişört veya gömlek

1

Şort

1

Ayakkabı veya bot

1

Terlik

1

Palto, manto veya kaban

1

Atkı

1

Bere

1

Eldiven

1

Okul forması

1

Okul çantası

1

Yüz havlusu

1

 

Kaynak: Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na Bağlı Kadın Konukevleri Yönetmeliği – www.shcek.gov.tr

3.5 Yeşil kart Hizmetleri: Herhangi bir nedenle dul kalmış kadının, herhangi bir sosyal güvencesinin olmaması, aylık geliri veya aile içindeki aylık gelir payının asgari ücretin 1/3 ünden az olması durumunda tedavi giderlerinin devletçe karşılanabilmesi yeşil kart alabilme hakkı bulunmaktadır (3816 S.K. Md.2)

Sosyal yardıma muhtaç fakir aileler yanında mağdur olan parçalanmış aileler tespit  edilmeli ve kendilerine aynî ve nakdî yardımlar yapılmalıdır. Muhtaç ailelerin, ihtiyaç duyacakları parasal yardım miktarının tespitinde, “asgari hayat seviyesi” kriter olarak alınmalıdır. Avrupa Birliği (AB) ne aday olan ülkemiz, bu konuda AB’nin asgari hayat düzeyinin tespiti ile ilgili önerdiği “Ortalama Net Gelirin Eşdeğerliliği” prensibini uygulamalıdır. AB prensibi doğrultusunda asgari hayat düzeyinin parasal boyutu, bir ülkede fert başına düşen ortalama gelirin % 40 ile % 60 arasındadır.

3.6  Türkiye Dışı Uygulama Örneği: İsrail

İsrail’ de “sivillere” ve “gazilere” yönelik olarak gruplandırılan rehabilitasyon hizmetlerinden, dulları da kapsayan “sivillere yönelik rehabilitasyon” kapsamı ve uygulamaları, TC Başbakanlığı raporlarından yapılan alıntı ile aşağıda verilmiştir:

… İsrail’de %10’ar düzeyinde olan işsizlik oranı; 40 yaş ve üzerindeki yaşlılar ile özürlü kişilerin iş bulmalarını zorlaştıran bir durum yaratmaktadır. Fakat İsrail Hükümeti dört sosyal güvenlik kategorisi içeren bir güvenlik ağı sağlamaktadır: a) Hastalık veya kaza sonucu oluşan özürlülük ve engel b) İş yaralanması sonucu oluşan özürlülük ve engel, c) Dul kadınlar ve d) Terörizm sonucu olan yaralanma ve parçalanmış aileler.

Hastalık veya kaza sonucu gerçekleşen özürlülük kategorisindeki maaş miktarı, bireylerin fonksiyon ve yeteneklerindeki kayıp oranına göre belirlenmektedir. Bu ilk kategoride bulunan kişiler, tam olarak çalışma güçlerini kazanırlarsa maaşları kesilmektedir. Öte yandan, iş yaralanmalarına bağlı olarak özürlü kalanlar, dul kadınlar ve terör kurbanlarına, çalışıp çalışmadıklarına bağlı kalmaksızın maaş bağlanmaktadır. İşlerine devam ettiklerinde sağlanan maaşı yitirmeyecek olmaları nedeniyle, bu ikinci politikanın, bireylerin işlerine devam etmelerini teşvik etmek yönünde yardımcı olduğu söylenmektedir (www.engelliler.gov.tr).


 

4. Sağlık Yardımlarından Faydalanmaya İlişkin Veriler

Sağlık Sigortasının Olup Olmadığı - * Medeni Durum * - Ferdin Cinsiyeti Karşılaştırmaları

CİNSİYET

 

 

Medeni Durum

Toplam

Hiç Evlenmedi

Evli

Birlikte Yaşıyor

Eşi Öldü

Boşandı

Ayrı Yaşıyor

Erkek

Sağlık Sigortasının Olup Olmadığı

Sağlık Sigortası

Kişi

2,013

5,348

5

109

26

5

7,506

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

26.8%

71.2%

0.1%

1.5%

0.3%

0.1%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

45.1%

64.4%

62.5%

55.3%

48.1%

50.0%

57.6%

Toplam Yüzdesi

15.4%

41.0%

0.0%

0.8%

0.2%

0.0%

57.6%

İsteğe Bağlı Sigorta

Kişi

71

115

0

2

1

0

189

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

37.6%

60.8%

0.0%

1.1%

0.5%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

1.6%

1.4%

0.0%

1.0%

1.9%

0.0%

1.5%

Toplam Yüzdesi

0.5%

0.9%

0.0%

0.0%

0.0%

0.0%

1.5%

Zorunlu ve İsteğe Bağlı Sigorta

Kişi

113

311

0

7

1

0

432

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

26.2%

72.0%

0.0%

1.6%

0.2%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

2.5%

3.7%

0.0%

3.6%

1.9%

0.0%

3.3%

Toplam Yüzdesi

0.9%

2.4%

0.0%

0.1%

0.0%

0.0%

3.3%

Yeşil Kart

Kişi

307

447

0

16

1

0

771

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

39.8%

58.0%

0.0%

2.1%

0.1%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

6.9%

5.4%

0.0%

8.1%

1.9%

0.0%

5.9%

Toplam Yüzdesi

2.4%

3.4%

0.0%

0.1%

0.0%

0.0%

5.9%

yok

Kişi

1,963

2,077

3

63

25

5

4,136

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

47.5%

50.2%

0.1%

1.5%

0.6%

0.1%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

43.9%

25.0%

37.5%

32.0%

46.3%

50.0%

31.7%

Toplam Yüzdesi

15.1%

15.9%

0.0%

0.5%

0.2%

0.0%

31.7%

Toplam

Kişi

4,467

8,298

8

197

54

10

13,034

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

34.3%

63.7%

0.1%

1.5%

0.4%

0.1%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

Toplam Yüzdesi

34.3%

63.7%

0.1%

1.5%

0.4%

0.1%

100.0%


 

Sağlık Sigortasının Olup Olmadığı - * Medeni Durum * - Ferdin Cinsiyeti Karşılaştırmaları

Kadın

Sağlık Sigortasının Olup Olmadığı

Sağlık Sigortası

Kişi

2,551

5,377

8

757

96

24

8,813

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

28.9%

61.0%

0.1%

8.6%

1.1%

0.3%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

58.3%

62.8%

66.7%

70.0%

64.0%

41.4%

61.9%

Toplam Yüzdesi

17.9%

37.7%

0.1%

5.3%

0.7%

0.2%

61.9%

İsteğe Bağlı Sigorta

Kişi

82

156

0

15

5

0

258

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

31.8%

60.5%

0.0%

5.8%

1.9%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

1.9%

1.8%

0.0%

1.4%

3.3%

0.0%

1.8%

Toplam Yüzdesi

0.6%

1.1%

0.0%

0.1%

0.0%

0.0%

1.8%

Zorunlu ve İsteğe Bağlı Sigorta

Kişi

129

296

1

25

2

2

455

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

28.4%

65.1%

0.2%

5.5%

0.4%

0.4%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

2.9%

3.5%

8.3%

2.3%

1.3%

3.4%

3.2%

Toplam Yüzdesi

0.9%

2.1%

0.0%

0.2%

0.0%

0.0%

3.2%

Yeşil Kart

Kişi

336

483

0

47

10

6

882

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

38.1%

54.8%

0.0%

5.3%

1.1%

0.7%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

7.7%

5.6%

0.0%

4.3%

6.7%

10.3%

6.2%

Toplam Yüzdesi

2.4%

3.4%

0.0%

0.3%

0.1%

0.0%

6.2%

yok

Kişi

1,278

2,256

3

237

37

26

3,837

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

33.3%

58.8%

0.1%

6.2%

1.0%

0.7%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

29.2%

26.3%

25.0%

21.9%

24.7%

44.8%

26.9%

Toplam Yüzdesi

9.0%

15.8%

0.0%

1.7%

0.3%

0.2%

26.9%

Toplam

Kişi

4,376

8,568

12

1,081

150

58

14,245

Saglik Sigortasinin Olup Olmadigi Yüzdesi

30.7%

60.1%

0.1%

7.6%

1.1%

0.4%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

Toplam Yüzdesi

30.7%

60.1%

0.1%

7.6%

1.1%

0.4%

100.0%

Kaynak: TÜİK 2004 Yılı Bütçe Anketi Hanehalkı Verileri


 

Yukarıdaki analizlerde “Eşi Öldü”, “Boşandı”, “Ayrı Yaşıyor” durumundaki kişilerle ilgili değerlendirmeler yapacağız. Görüldüğü gibi cinsiyeti erkek olanlardan herhangi bir sağlık güvencesi olmayanların oranı sadece % 0,7 ler düzeyindedir. Oysa aynı durumdaki kadınların oranına baktığımızda %2,2 lik bir oran söz konusu olmaktadır.

Bu oran içindeki hem kadın hem de erkek bireylerin sağlık güvencesi kapsamına alacak sosyal politikaların etkin bir şekilde uygulanması gerekir. Bu kapsama giren fertlerin tespitinde yerel yönetimlere büyük görevler düşmektedir.  LINK Excel.Sheet.8 "C:\\Documents and Settings\\GÜLÜFER\\Desktop\\dullar\\OUTPUT(1).xls" "Sheet!R1C1:R51C11" \a \f 4 \h  \* MERGEFORMAT


 

5. Sosyal Güvenlik Kayıt Durumuna İlişkin Veriler

Kayıtlı Olunan Sosyal Güvenlik Kurumu - Medeni Durum - Ferdin Cinsiyeti Karşılaştırmaları

Ferdin Cinsiyeti

 

 

Medeni Durum

Toplam

Hiç Evlenmedi

Evli

Birlikte Yaşıyor

Eşi Öldü

Boşandı

Ayrı Yaşıyor

Erkek

Kayıtlı  Olunan Sosyal Güvenlik Kurumu

SSK

Kişi

403

1,792

2

1

11

1

2,210

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

18.2%

81.1%

0.1%

0.0%

0.5%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

27.4%

28.3%

40.0%

2.2%

33.3%

20.0%

28.0%

Toplam Yüzdesi

5.1%

22.7%

0.0%

0.0%

0.1%

0.0%

28.0%

Emekli Sandığı

Kişi

38

697

0

0

1

0

736

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

5.2%

94.7%

0.0%

0.0%

0.1%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

2.6%

11.0%

0.0%

0.0%

3.0%

0.0%

9.3%

Toplam Yüzdesi

0.5%

8.8%

0.0%

0.0%

0.0%

0.0%

9.3%

Bağkur

Kişi

41

1,014

1

7

2

0

1,065

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

3.8%

95.2%

0.1%

0.7%

0.2%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

2.8%

16.0%

20.0%

15.2%

6.1%

0.0%

13.5%

Toplam Yüzdesi

0.5%

12.9%

0.0%

0.1%

0.0%

0.0%

13.5%

Özel Sandıklar

Kişi

1

35

0

0

0

0

36

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

2.8%

97.2%

0.0%

0.0%

0.0%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

0.1%

0.6%

0.0%

0.0%

0.0%

0.0%

0.5%

Toplam Yüzdesi

0.0%

0.4%

0.0%

0.0%

0.0%

0.0%

0.5%

Kayıtlı Değil

Kişi

990

2,791

2

38

19

4

3,844

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

25.8%

72.6%

0.1%

1.0%

0.5%

0.1%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

67.2%

44.1%

40.0%

82.6%

57.6%

80.0%

48.7%

Toplam Yüzdesi

12.5%

35.4%

0.0%

0.5%

0.2%

0.1%

48.7%

Toplam

Kişi

1,473

6,329

5

46

33

5

7,891

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

18.7%

80.2%

0.1%

0.6%

0.4%

0.1%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

Toplam Yüzdesi

18.7%

80.2%

0.1%

0.6%

0.4%

0.1%

100.0%

 

Kayıtlı Olunan Sosyal Güvenlik Kurumu - Medeni Durum - Ferdin Cinsiyeti Karşılaştırmaları

Ferdin Cinsiyeti

 

 

Medeni Durum

Toplam

Hiç Evlenmedi

Evli

Birlikte Yaşıyor

Eşi Öldü

Boşandı

Ayrı Yaşıyor

Erkek

Kayıtlı Olunan Sosyal Güvenlik Kurumu

SSK

Kişi

403

1,792

2

1

11

1

2,210

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

18.2%

81.1%

0.1%

0.0%

0.5%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

27.4%

28.3%

40.0%

2.2%

33.3%

20.0%

28.0%

Toplam Yüzdesi

5.1%

22.7%

0.0%

0.0%

0.1%

0.0%

28.0%

Emekli Sandığı

Kişi

38

697

0

0

1

0

736

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

5.2%

94.7%

0.0%

0.0%

0.1%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

2.6%

11.0%

0.0%

0.0%

3.0%

0.0%

9.3%

Toplam Yüzdesi

0.5%

8.8%

0.0%

0.0%

0.0%

0.0%

9.3%

Bağkur

Kişi

41

1,014

1

7

2

0

1,065

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

3.8%

95.2%

0.1%

0.7%

0.2%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

2.8%

16.0%

20.0%

15.2%

6.1%

0.0%

13.5%

Toplam Yüzdesi

0.5%

12.9%

0.0%

0.1%

0.0%

0.0%

13.5%

Özel Sandıklar

Kişi

1

35

0

0

0

0

36

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

2.8%

97.2%

0.0%

0.0%

0.0%

0.0%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

0.1%

0.6%

0.0%

0.0%

0.0%

0.0%

0.5%

Toplam Yüzdesi

0.0%

0.4%

0.0%

0.0%

0.0%

0.0%

0.5%

Kayıtlı Değil

Kişi

990

2,791

2

38

19

4

3,844

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

25.8%

72.6%

0.1%

1.0%

0.5%

0.1%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

67.2%

44.1%

40.0%

82.6%

57.6%

80.0%

48.7%

Toplam Yüzdesi

12.5%

35.4%

0.0%

0.5%

0.2%

0.1%

48.7%

Toplam

Kişi

1,473

6,329

5

46

33

5

7,891

Kayıtlı Olunan SGK Yüzdesi

18.7%

80.2%

0.1%

0.6%

0.4%

0.1%

100.0%

Medeni Durum Yüzdesi

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

100.0%

Toplam Yüzdesi

18.7%

80.2%

0.1%

0.6%

0.4%

0.1%

100.0%

Kaynak: TÜİK 2004 Yılı Bütçe Anketi Hanehalkı Verileri


 

Kayıtlı Olunan Sosyal Güvenlik Durumu – Medeni Durum – Cinsiyet verilerinden elde edilen tablolarda yine “Eşi Öldü”, “Boşandı”, “Ayrı Yaşıyor” durumundaki kişilerle ilgili sonuçlara baktığımızda özellikle kadın bireylerde kayıtlılık durumu değerlendirildiğinde deneklerin  % 4,3 ünün herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmadığı anlaşılmaktadır.


 

 

KAYNAKLAR

 

SEYYAR, Ali (2002), Sosyal Siyaset Terimleri (Ansiklopedik Sözlük), Beta Basım Yayım, 1. Baskı, İstanbul.

 

SEYYAR, Ali (2006), Değişen Dünyada ve Türkiye’ de Sosyal Politikalar, Değişim Yayınları, İstanbul

 

Başbakanlık (1998), “Ailenin Korunmasına Dair Kanun” http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/mevzuat/metinx.asp?mevzuatkod=1.5.4320&sourceXmlSearch= (27.11.2007)

 

Başbakanlık (1992), “Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun

http://mevzuat.basbakanlik.gov.tr/mevzuat/metinx.asp?mevzuatkod=1.5.3816&sourceXmlSearch=  (27.11.2007)

 

Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, “Evlenme ve Boşanma İstatistikleri” http://www.nvi.gov.tr/attached/NVI/istatistik_2006/İstbıkbirgorbosYENİ.xls (27.11.2007)

 

NTVMSNBC Haber,”Boşanma nedenleri araştırılıyor”,  http://www.ntvmsnbc.com/news/410957.asp (27.11.2007)

 

Sosyal Güvenlik Kurumu (2006), “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Taslağı” , http://www.sgk.gov.tr/doc/5510DegisiklikMetni.doc (27.11.2007)

 

Türk Hukuk Sitesi, http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=6147 (27.11.2007)

 

Başbakanlık-Bilgi Bankası-Özürlülük Eğitimi, “Dünyada Sosyal Rehabilitasyon Uygulamaları”, http://www.engelliler.gov.tr/egitim/sosyalreh.htm (27.11.2007)

 

http://www.shcek.gov.tr/Hizmetler/Kadin_Aile_Toplum/Aile_Danisma_Merkezleri.asp (20.12.2007)

 

Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na Bağlı Kadın Konukevleri Yönetmeliği http://www.shcek.gov.tr/Kurumsal_Bilgi/Mevzuat/Yonetmelikler/KadinKonukevi.asp (20.12.2007)


 

[1] Aile danışma merkezleri 2828 sayılı shçek kanununda “toplumun ve ailenin gelişmesi için; bireyin katılımcı, üretken ve kendine yeterli hale gelmesi amacıyla koruyucu, önleyici, eğitici, geliştirici, rehberlik ve rehabilite edici işlevlerini, gerekirse diğer kuruluşlar ve gönüllülerle işbirliği içerisinde sunmakla görevli bulunan gündüzlü sosyal hizmet kuruluşları” olarak tanımlanmıştır.

[2] Görüşümüzü destekleyen nitelikte bir çalışmaya işaret etmesi nedeniyle haber metninin bütünü şöyledir:“Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Türkiye’de son yıllarda artan boşanmaların nedenlerini tespit etmek amacıyla araştırma başlattı. Genel Müdürlükten alınan bilgiye göre, araştırmanın yılsonuna kadar tamamlanması planlanıyor.

Araştırma, 2003–2006 yılları arasında en az bir boşanma davasına bakmış avukatlardan bilgi alma yoluyla yapılacak. Şubat ayında başlatılan ve avukatların hazırlanan soruları internet üzerinden cevaplamaları yoluyla yapılması planlanan araştırmaya yeterli katılım olmadığı için saha araştırmasına dönüldü. Bu nedenle, araştırma 2007 yılı sonunda tamamlanabilecek.
Öte yandan, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün konuya ilişkin hazırladığı bilgi notunda ise resmi istatistiklerde boşanma nedenlerine ilişkin olarak yer alan verilerde ‘geçimsizlik’ başlığının yüzde 96 ile en yüksek orana sahip olduğu belirtilerek, bunun boşanmaların nedenlerine ilişkin sağlıklı bir değerlendirme yapmayı ve bu konuda öneriler geliştirmeyi imkânsız kıldığı kaydedildi.
Geçimsizlik” konusunun ana nedenlerinin tespit edilmesinin hedeflendiği araştırmayla, boşanmaların toplumsal düzeyde sorun yaratacak seviyeye gelmemesi için politika yapıcılara önerilerin geliştirilmesi amaçlanıyor.”

[3] Yazarın düşüncesinin, tarafların eğitim seviyesi ve kültürel özelliklerine göre belirlenecek kriterler ışığında zorunlu hale getirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Sadece belirlenmiş kriterlere uyan taraflara uygulanacak bu eğitim programlarının katma değerlerinin yüksek olacağı aşikâr olmakla birlikte, eğitim düzeyi ve kültürel özellikler dikkate alınmaksızın tüm vatandaşlara uygulanacak programların, hedef kitlenin niceliksel özellikleri nedeniyle etkinlikten uzaklaşabileceği, ayrıca yaşamları içindeki yaygın eğitim boyunca bu programın içeriğine kendiliğinden vakıf olmuş taraflarca gereksiz bürokrasi olarak algılanacağı ve katma değerin sıfırlanacağı düşünülmektedir.

[4] Sahte boşanmalar yoluyla dul aylığı almaya devam eden hak sahiplerine yönelik olarak cezai yaptırımlar, taslak halindeki 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56. maddesi ile açıklanmıştır. Ayrıca bu olaya ait bir örnek ve örneğe ilişkin yargı kararı aşağıda açıklanmıştır: (http://www.sgk.gov.tr)

Çorum Ağır Ceza Mahkemesi, ölen babasının maaşını alabilmek için anlaşmalı olarak boşanıp birlikte yaşamaya devam eden çiftler hakkında, Türkiye genelinde örnek alınabilecek 'caydırıcı' bir karar verdi.
Çorum'un merkeze bağlı İnalözü Köyü'nde oturan ve ölen babasının maaşını alabilmek amacıyla eşinden boşanan, ancak boşandığı eşiyle aynı evi paylaşmaya devam eden kadın, 'nitelikli dolandırıcılık' suçundan yargılandı ve hem hapis hem de para cezasına çarptırıldı.
İnalözü Köyü'nde yaşayan Yadigar Hasgül (44), Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan (SSK) emekli olan babası Ahmet Hasgül'ün vefat etmesinin ardından babasının emekli aylığını alabilmek amacıyla 1 Ağustos 2002 tarihinde resmi nikahlı eşinden resmi olarak boşandı. Boşandığı eşi Mustafa T. ile aynı evi paylaşmaya devam eden Yadigar Hasgül hakkında 17 Ağustos 2005 tarihinde aynı köyde yaşayan bir vatandaş Adalet Bakanlığı'na şikayette bulundu. Bunun üzerine Yadigar Hasgül hakkında 11 Mayıs 2006 tarihinde nitelikli dolandırıcılık suçundan Çorum Ağır Ceza Mahkemesi'nde kamu davası açıldı. Davayla ilgili soruşturmanın başladığını öğrenen Yadigar Hasgül, 18 Ağustos 2005 tarihinde İnalözü Köyü'nde birlikte yaşadığı Mustafa T.'den ayrılarak, Çorum'un İskilip İlçesi Tabakhane Mahallesi'ndeki bir eve taşındı. Çorum Ağır Ceza Mahkemesi'nde Türk Ceza Kanunu'nun 158/1 ve 53. maddeleri gereğince yargılanan Yadigar Hasgül, 3 yıl 4 ay hapis cezasına, ölen babasından 3 yıl içinde aldığı 13 bin 663 YTL'yi yasal faiziyle birlikte geri ödemeye, ayrıca 30 bin 343 YTL adli para cezasına mahkum edildi. Bu arada, mahkeme kararının Yadigar Hasgül tarafından temyiz edildiği öğrenildi
.”
(http://www.turkhukuksitesi.com)

 

[5] Kadın konukevleri 2828 sayılı shçek kanununda “fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik istismara uğrayan kadınların psiko-sosyal ve ekonomik problemlerinin çözümlenmeleri sırasında varsa çocukları ile birlikte ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla geçici bir süre kalabilecekleri yatılı sosyal hizmet kuruluşlarıdır” şeklinde tanımlanmıştır.

 

Google