aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Makaleler ;

Ali Seyyar’ın Makaleleri

 

Danimarka ve Hollanda Sosyal Güvenlik Sistemlerinde Bakım Hizmetleri (Mukayeseli Bir Değerlendirme)

Doç. Dr. Ali Seyyar·                                                           Sema Oğlak·

 

 

Giriş Mahiyetinde Bakıma Muhtaçlık Sorununa Genel Bir Bakış

Hızlı bir şekilde yaşlanan toplumlarda meydana gelen en önemli sosyal risklerin başında, doğumda beklenen ortalama yaşam süresinin artmasıyla birlikte, bakıma muhtaçlık riski gelmektedir. Bakıma muhtaçlık riski, kişinin, özürlülük, yaşlılık, hastalık veya malullük gibi sebeplerden dolayı başkalarının sürekli olarak bedenî desteğine ihtiyaç duyma tehlikesidir. Bakıma muhtaçlık sorunu ve bundan kaynaklanan sosyal bakım hizmetlerine talep de, bu riskin somut olarak ortaya çıkmasıyla söz konusu olmaktadır. Tanım olarak bakıma muhtaçlık, kişinin, fizikî hareket edebilirliğinin engellenmesi veya aklî-ruhî becerilerin kısıtlanması sonucunda gerek beden temizliği, gerek beslenme, gerekse ev idaresinde genelde sürekli olarak bir bakıcının düzenli bakımına ihtiyaç duyma hâlidir. Dolayısıyla bakıma muhtaç bir kişi de, günlük hayatta her zaman yapılması gereken bazı basit bedenî hareketlerin yerine getirilmesinde (giyinme, yeme içme, beden temizliği, tuvalet ihtiyacını giderme, alış veriş vb.) başkalarının fizikî-bedenî yardımına ve desteğine sürekli olarak ihtiyaç duyan insandır. Bir başka deyişle, hayatın idam ettirilmesi için yapılması gerekli olan bazı temel iş ve görevleri, kendi kendine yapma kabiliyetine ve gücüne sahip olmayan herhangi bir insan, bakıma muhtaçtır. [1]

Nüfusu gittikçe yaşlanmakta olan gelişmiş ülkeler, bakıma muhtaçlık riski ve sorununa karşı sosyal güvenlik sistemi içinde bakım güvencesini temin eden modeller geliştirmektedir. Bakım güvencesi, bakıma muhtaç kişinin sosyal bakım ihtiyacını karşılayan bir uygulamadır. Bakım güvencesi kapsamına bakıma muhtaç kişinin, sosyal güvenlik ve gelir durumuna göre, aynî ve nakdî yardımlar da girebilmektedir. Bakıma muhtaçlık riskine karşı kapsamlı bir sosyal güvence sisteminin geliştirilmesi için, çözüm modeli olarak bir çok sistem mevcuttur. Bakım güvence sisteminin finansmanı ile ilgili olarak ortaya çıkan biçimler veya modeller şu şekildedir:[2]

1.                İradî temeline dayanan özel tasarruflar (kişiler ve ailenin yükleneceği tam risk).

2.                İradî ve ihtiyarî temeline dayanan özel sigorta (emeklilik bağlantılı özel sigorta, hayat sigortası kapsamında özürlülük veya bakıma muhtaçlık poliçesi)

3.                Kamu destekli özel sigorta (devletin para yardımı, vergi teşvikleri veya ortaklık düzenlemeleri gibi.).

4.                Vergiye dayalı kamusal bakım güvence sistemi (genel vergilerden finanse edilen bu sistemde kişinin bakıma muhtaçlık derecesine ve gelirine göre ücretli, ücretsiz veya kısmî katılımlı bakım hizmetleri verilmektedir).

5.                Sosyal sigorta kapsamında bakım güvencesi sistemi (sağlık sigortası içinde bakım hizmetleri veya bakım sigortası; bu sistem, primler yoluyla finanse edilmektedir; gereksinime ve prim oranına göre bakıma muhtaç olan aile fertlerine bakım hizmeti ve(ya) nakit yardımı-bakım parası sağlanmaktadır).

Uygulamada, birçok gelişmiş ülke hem kamu, hem de özel sektör finansmanına dayanmaktadır. Örneğin, bazı ülkeler, çok yoksul yaşlı ve özürlü gruplarına ihtiyaç duydukları sosyal bakım hizmetlerini kamu fonlarıyla sağlamakta ve daha varlıklı kişiler de genellikle kendi tasarruflarına ya da özel sigortalarına güvenmektedir. Ancak, her iki sektör arasındaki denge oldukça değişmektedir. Bir çok gelişmiş ülke, bakım güvence sistemlerinden herhangi birisini tercih ederken, bazıları da karma bir sistem tercih etmektedir.[3]

Biz bu makalemizde her ülkenin uygulamaya koyduğu bakım güvence sisteminin bütün özelliklerini mukayeseli olarak derinlemesine analiz etmemiz mümkün değildir. Makalenin kapsamını zorlamamak ve-fakat uygulanmakta olan bakım güvence sistemlerini mukayeseli olarak tanıtmak ve değerlendirmek düşüncesiyle, bu çalışmada ülkeler açısından seçici davranılmış ve mukayese edilebilir yönüyle uygun bulduğumuz İskandinav ülkelerini temsilen Danimarka ve Benelüks ülkelerini temsilen Hollanda devletinin bakım güvence sistemlerinin bazı ortak ve ayrışan noktalarına öncelik verilmiştir.

1. Danimarka’da Sosyal Bakım Modeli

1.1. Demografik Gelişim ve Bakım İhtiyaçlarına Talep Artışı

Danimarka’da bakıma muhtaçlık sorunu, diğer ülkelerde olduğu gibi, genelde tedavisi veya tıbbî rehabilitasyonu mümkün olmayan süreğen hasta, özürlü ve ileri yaştaki insanların varlığından kaynaklanmaktadır. Yaşlanma trendi ise, ayrıca yaşlı bakım hizmetlerinin de gelişmesine yol açmaktadır. Toplam nüfusu, 5.2 milyon olan Danimarka’da, beklenen yaşam süresi 76 yıldır. Resmî emeklilik yaşının 67 olduğu Danimarka toplumunun yaklaşık % 16’sı, 65 yaş ve üstündedir (790.000 kişi). 80 yaş ve üstündekiler, nüfusun % 3.6’sını (189.000) oluşturmaktadır. Danimarka’da 65 yaş ve üstündeki yaşlı sayısının gelecek 40 yılda % 50 artacağı öngörülmektedir.[4].

Danimarka, hızla yaşlanan nüfusun ekonomi içerisindeki baskısını, sosyal güvenlik sitemi üzerindeki etkilerini, sağlık ve bakım hizmetlerinin sağlanabilirliği ile ilgili endişeleri birçok ülkeden çok daha önceden fark eden, gerekli tedbirleri alan ve bakım güvence sisteminin geliştiren bir ülkedir.

1.2. Sosyal Bakım Hizmetlerinin Tarihî Gelişimi

1980 öncesi yıllarda, kendi bakımını sağlayamayan yaşlıların ve özürlülerin bakım yurtlarına gönderilmesi, son derece yaygın bir uygulamaydı. Genel olarak kurumsal bakım hizmetlerinin yanında eve yönelik sosyal nitelikli veya tıbbî destekli bakım hizmetleri yetersizdi. Bunun yanında huzurevinde veya bakım yurdunda yatmak için, kişiler uzun süre beklemek zorunda kalıyordu. Danimarka’nın demografik yapısındaki değişim ve sosyal bakım taleplerinin yeterince karşılanamamasındaki yetersizlikler, 1980’lerin başlarında bakım politikalarında çok önemli değişimin yaşanmasına sebep olmuştur[5].

1979’da kurulmuş olan Yaşlılık Komisyonu, gelecekle ilgili sosyal politika oluşturma, yaşlı hasta veya özürlülerin özerkliğini koruma adına yaşam kalitesini olabildiğince yüksek olmasını sağlayacak bir şekilde kendi evinde hayatını idame ettirmesini öngören sosyal bakım hizmetlerinin geliştirilmesini ve evde 24 saat sosyal bakım verilmesini önermekteydi. Bu öneriler doğrultusunda 1985-1997 yılları arasında huzurevlerinin ve bakım yurtlarının yatak sayısı % 30 civarında azaltılmıştır. Bunun yerine belediyeler, özel dizayn edilmiş sosyal konutların yapılmasına ağırlık vermiştir. Bu yıllar arasında bu tür konutların sayısında % 331’lik bir artış sağlanmıştır. Görüldüğü gibi, yasal olarak kurumsal bakım yerine evde sosyal bakıma ya da yaşlılar için özel dizayn edilmiş sosyal meskenlere doğru yapılanma 1987-1997’da hızlı bir değişim göstermiştir[6].

1987’de yasal düzenlemelerle kurumsal bakım hizmetleri yerine kurumsal olmayan evde sosyal bakım hizmetlerine ve “yaşlılar için konutlar” anlayışına geçilmiş (Housing for elderly Act), 1997’de de yaşlıların yeni sosyal mekânlarında hayat kalitesi ile ilgili konulara ve bakım hizmetlerini kolaylaştıracak mimarî düzenlemelere (mutfak, banyo, yatak odası, oturma odası) zorunluluk getirilmiştir. Bu süre içinde; huzurevi ve bakım yurdu yapımı ile ilgili giderler azaltılmış, gereksinimi olanlara sürekli ev yardımları ücretsiz sağlanmış, emeklilerin ekonomik şartları iyileştirilmiş, koşulları yükseltilmiş, evde bakım hizmetleri veren sağlık ve diğer çalışanlara ihtiyaçlarına uygun olarak çok aşamalı eğitim imkânları sağlanmıştır. Başarılı sağlık bakım projeleriyle huzurevleri, tıbbî bakım merkezlerine dönüştürülmeye başlanmış, evlerinde yaşayan yaşlılara, süreğen hastalara ve özürlülere ise 24 saat sağlık hizmetlerini de içinde barındıran sosyal bakım hizmetleri verilmeye başlanmıştır[7].

Huzurevlerinin rollerinin değişmesiyle birlikte çok daha fazla kişiye evde bakım hizmetleri ulaştırılmıştır. Örneğin, 1984 de Skaevinge Belediyesi tarafından uygulanan evde bakım projesi ile hem sosyal açıdan, hem de maliyetler açısından oldukça pozitif sağlık sonuçları elde edilmiştir. Bu belediyenin, ağırlıklı olarak eve dönük entegreli sağlık ve bakım modeli, tüm diğer belediyeler için örnek oluşturmuştur. 1990’dan bu yana belediyelerin %75’i aynı yöntemi uygulamaktadır. Elde ettikleri sonuçlar ise Skaevinge Belediyesi ile hemen hemen aynı düzeyde olmuştur[8].

Bütün bu çalışmalardan sonra, 1985’de Danimarka’nın bakıma muhtaçlar için kişi başı harcamaları ABD’nin harcamalarından iki kat fazla iken, 1997’de kişi başı harcamaları hemen hemen ABD ile aynı düzeye indirilmiştir. Diğer taraftan 1982’de 75 yaş ve üstünde olanların % 16’sı huzurevinde veya bakım yurdunda kalırken, 1999’da bu oran, % 9’a düşürülmüştür. Bakıma muhtaç yaşlıların % 11’i ise yaşlı ve özürlüler için özel düzenlenmiş sosyal konutlarda yaşamaktadır.

Ulusal düzeyde sosyal bakım hizmetlerinden sorumlu olan Sosyal İşler, Sağlık ve Konut Bakanlığı’nın (Minister for Social Affairs, Health and Housing) temel gâyesi, bakıma muhtaç kategorisine girenlerin mümkün olabildiğince evlerinde kalmasını desteklemektir. Danimarka, Avrupa ülkeleri içinde en yaygın bir şekilde evde veya sosyal konutta yaşayan bakıma muhtaçlara yönelik sosyal bakım hizmetlerinin genelde ücretsiz olarak sağlandığı ülkelerin lideri olarak kabul edilmektedir. Ancak, evde sosyal bakım sisteminin başarısı; sosyal hizmetler, sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik ve özel sosyal konut politikalarıyla karşılıklı etkileşimin sonucuna bağlı olduğuna da hatırlatmak gerekmektedir.[9]

1.3. Bakım Güvence Sisteminin Özellikleri

Çok gelişmiş bir sosyal devlet yapısına sahip olan Danimarka’nın sosyal politikaların finansmanı, vergilerle finanse edilmektedir. Sosyal sistem, sosyal güvenlik ağıyla tüm Danimarkalıları kapsamaktadır. Tıbbî hizmetler ve sağlık yardımları, ulusal sağlık sigorta sistemi altında ücretsiz olarak sunulmaktadır[10].

Bakım güvencesi ise, sosyal güvenlik sistemi içinde değerlendirilmesi gereken ve bakım ihtiyacına cevap verebilmek maksadıyla ortaya çıkmış bir yöntemdir. Danimarka’da sosyal güvenlik sistemi, hem merkezî, hem de yerel yönetimlerin sorumluğunda yürütülmektedir. Bu kapsam içinde yaşlıların ve özürlülerin bakımı önemli bir fonksiyon olarak görülmektedir. Sağlığın korunması ve sosyal bakım hizmetlerinin verilme sorumluluğu ise, yerel idarelerin ve belediyelerin uhdesinde olup bunlar, huzurevi-bakım yurdu ya da kişiye yönelik evde bakım olarak yerine getirilmektedir.[11]

Danimarka’da yaşlı ve özürlü bakımı, belediyeler düzeyinde entegre olmuş; esnek, kişisel bakım destekli, kişinin gereksinimi ölçüsünde verilebilen bir bakım olarak dikkati çekmektedir. Finansman açısından kurumsal ve eve dönük sosyal bakım hizmetleri, % 100 olarak belediye düzeyinde vergiler yoluyla karşılanmaktadır. Evde sosyal bakım hizmetlerinden en fazla yaşlılar ve özürlüler yararlanmaktadır. Sosyal bakım hizmetleri kapsamında, ev idaresi, tıbbî bakım ve hemşirelik hizmetleri, rehabilite edici meşguliyet terapisi, aktif bakım ve sosyal aktiviteler yer almaktadır. [12].

Danimarka’da evde sosyal bakım, uzun süreli ve geçici bakım olmak üzere iki şekilde verilmektedir. Uzun süreli bakım, ücretsiz olarak sunulurken, geçici bakım için, kişilerin gelirleri oranında birtakım ödeme yapması gerekmektedir[13].

Hastalar, daha kısa sürede hastanede tutulmakta, buna mukabil yerel yönetimlerin sağladığı evde bakım hizmetleri ile kişilerin tedavisinin ve bakımının devamı sağlanmaktadır. Danimarka’da sağlık sisteminin geliştirilmesiyle birlikte 1980’de hastanede kalış gün sayısı ortalama 12.7 iken, bu oran 1992’de 7.5’e indirilmiştir. Yatarak tedavi gören hasta sayısı 170.000’e indirilirken, ayaktan tedavi gören hasta sayısı 850.000’e yükseltilmiştir. Bu değişimdeki hayati faktörün tıbbî araştırmalar ve hizmetin özelleştirilmesi, hastaya özel çözümlerin üretilmesi olarak gösterilmektedir.[14]-[15].

Evde yaşayan bakıma muhtaç kişilere sosyal bakım hizmetleri, bakıma muhtaçlık derecesi ve gereksinime göre verilmektedir. Belediyelerin ev yardımı ve sosyal hizmetlerden sorumlu memur, sosyal bakım hizmetleri için başvuran kişi ile birlikte nasıl bir yardıma ihtiyaç duyduğunu belirlemektedir. 64 yaş ve üstündekilerin % 17’sine hemşirelik ve ev idaresine yönelik yardımlar için hiçbir ücret alınmamaktadır. Ancak, hizmeti alanlar, özel yiyecek dağıtımı, günlük bakım, rehabilitasyon, taşıma, ilaç tedavisi gibi hizmetler için, gelir seviyelerine göre birtakım ücret ödemesi yapmaları gerekmektedir[16].

Belediyeler, bakım hizmetlerinin sosyal maliyetlerini daha fazla artırmadan toplam kalite anlayışı çerçevesinde etkinliğini daha ileri bir düzeye ulaştırabilmek için, sağlık ve sosyal bakım hizmetlerini bir bütünlük içinde yürütmektedirler. Belediyeler ayrıca, evde sosyal bakım, hemşirelik ve ev idaresi gibi hizmet gibi konularda sosyal ve sağlık eğitim programlarını kapsamlı bir şekilde yeniden oluşturma sorumluluğunu üstlenmişlerdir. Bununla ilgili olarak da, bakım hizmetlerinden sorumlu sosyal hizmet uzmanları, gerek evde, gerekse kurumlarda günlük yaşam aktiviteleri ve hemşirelik etkinliklerinin yerine getirilmesi ile ilgili olarak 12 ay boyunca 3/2’si uygulama, 3/1’i teorik olmak üzere eğitilmektedirler.

Sağlık ve sosyal bakım hizmetlerinin entegrasyonunun sağlanması ile birlikte bir çok avantaj sağlanmıştır. Şöyle ki;

1.)    Uzun süreli bakım hizmetlerinin kalitesinde artış sağlanmış ve genel memnuniyet ortaya çıkmıştır[17].

2.)    Evde 24 saat bakım hizmetlerine ağırlık verilmesinden dolayı, çok daha pahalı olan kurumsal bakım hizmetlerinde tasarrufa geçilmiş, sosyal bakım maliyetleri kontrol altında tutulabilmiş, siyasal yapı ile belediye reformlarıyla yaşlıların evde bakım finansmanı ve geliştirilmesi sağlanmıştır.[18]

3.)    Yaşlılar için özel düzenlenmiş sosyal konutların geliştirilmesi üzerine hemen hemen iki bakıma muhtaç yaşlı ve özürlüden biri bu mekânlarda daha insanî bir ortamda ikâmet etmektedir. Özel konutlara olan talep, sağlık hizmetlerinin veriliş yönünü değiştirerek, hastanede kalış gün sayısını ortalama 6 güne indirilmiştir.

4.)    Millî gelirin % 5.2’si tarafından finanse edilen kurumsal olmayan bakım hizmetlerinin geliştirilmesi ile aynı zamanda, hastaneler, evde bakım kuruluşları ve hekimler arasında çok yakın işbirliği ve ortaklığın oluşması (entegre bakım) imkânı sağlanmıştır. Yaşlılara ve özürlülere, hastaneye veya rehabilitasyon merkezine yatmaksızın, birbiriyle uyumlu olarak evde bakım hizmetlerinin kişiye özel ve şahsî ihtiyaçlara göre sunulması sağlanmıştır. Evde bakım hizmetlerinden, yaşlıların yanında bedensel-zihinsel özürlüler ile alkol ve ilaç bağımlısı olanlar da yararlanabilmektedir. [19].

5.)    Entegre bakım sâyesinde hem insan haysiyetine yakışır bir biçimde bakım hizmetleri sağlanabilmiş, hem de evde bakım hizmetlerinin etkinliği artırılabilmiştir. Koordineli bir şekilde yürütülen evde bakım hizmetleri içinde ev hemşireliği, gündüz bakım merkezlerinde kısmî veya geçici bakım ve değişik sosyal haklar (yeme-içme, ev yardım araçları) yer almaktadır. Ayrıca acil çağrı sistemleriyle bakıcı uzman, hemşire ve diğer çalışanlar aracılığıyla evlerle bağlantı kurulmakta ve bakıma muhtaçlarla her zaman iletişim sağlanabilmektedir. [20]

Yapılan bu çabalar sonucunda kurumsal bakım hizmetlerinin 1982’de Milli Gelir içindeki payı % 2.6 iken, 1994’de 2.3’e indirilebilmiştir. 1982’de % 20 olan kurumsal bakım oranı, 1996’da % 12’ye ve 2001 yılında ise % 9.1’e indirilmiş, buna karşılık evde bakım hizmetlerinin payı % 25’e yükselmiştir. [21] Sosyal alandaki yeni düzenlemeler, her ne kadar, artan sosyal harcamaları kontrol altında tutmaya yönelik ise de, Danimarka’nın sosyal bütçesi yine de dikkat çekicidir. Nitekim, 1998’de millî gelir içindeki sosyal güvenlik ve sosyal hizmet harcamalarının payı % 30’u oluşturmaktadır. Başka ifadeyle, Danimarka, sosyal harcamalar açısından diğer ülkelerle karşılaştırıldığında İsveç ve Fransa’dan sonra 3. sıradadır. 1999’da yaşlılar ve özürlüler için yapılan harcamalar (emeklilik, huzurevi, bakım yurtları ev yardımları gibi), toplam sosyal hizmetler harcamalarının % 41’ini oluşturmaktadır. [22].

 

2. Hollanda’da Sosyal Bakım Modeli

2.1. Demografik Yapı

15.8 milyonlu Hollanda nüfusunun % 13.6’sı 65 yaş ve üstünü oluşturmaktadır. 2010 yılında bu oran, % 15.8’e, 2025 de ise, % 23’e yükseleceği tahmin edilmektedir.

2.2. Sosyal Bakım Hizmetlerinin Tarihî Gelişimi

Tarihî süreç içinde şekillenen Hollanda sosyal sigorta sistemi, günümüzün mevcut sağlık hizmeti sınıflamasına göre üç farklı boyutta gelişim göstermiştir:

1.                Akut Tıbbî Bakım (Hastalık): Tıbbî bakım hizmetleri, 1966 yılında yürürlüğe girmiş olan Sağlık Sigortası Kanunu tarafından yönetilmektedir. Sosyal sigorta kapsamı içinde yer alan tüm kişiler, bu kanun sigortası içinde yer almaktadır. Bu da ortalama olarak nüfusun % 64’üne tekabül etmektedir. Geri kalan % 5’i, devlet memurlarının sağlık sigorta düzenlemesi içinde, % 31’i de, özel sigorta şirketlerinde yer almaktadır.

2.                Bakımı Destekleyen Unsurlar: Özel sağlık sigortası düzenlemeleri tarafından yerine getirilebilen sosyal bakım hizmetleri.

3.                İstisnaî Tıbbî Harcamalar: Uzun dönemli sosyal bakım ve(ya) yüksek maliyetli tıbbî tedavi ve bakım hizmetlerini içermektedir. Bu tür bakım hizmetleri, 01 Ocak 1968 yılında yürürlüğe konulmuş olan “İstisnaî Tıbbî Harcamalar Kanunu” (Exceptional Medical Expenses Act) tarafından karşılanmaktadır. Kanun, uzun dönemli sosyal bakımı ve(ya) çeşitli şekillerdeki yüksek maliyetli tıbbî bakımı da içine alan hizmetleri kapsamaktaydı. Kanun, 1980 yılında huzurevlerini ve bakım yurtlarını, 1989’da da eve dönük sosyal bakım hizmetlerini uygulama kapsamına almak sûretiyle bakıma muhtaçlık riskine karşı kapsamlı bir sosyal güvenlik modelini oluşturmuştur.[23]

Hollanda bakım güvence sistemini kısa olarak açıklamak gerekirse, ilk önce şunu tespit etmek mümkündür: Her ne kadar sosyal sigortalar sistemi için bakım sigortası yer almamakta ise de, sosyal bakım hizmetleri, sağlık sigortasına bağlı hastalık sandığının koordinasyonu ile sosyal sigorta kapsamında bulunan bütün fertlere sunulmaktadır. Dolayısıyla, sosyal bakım hizmetlerinin finansmanı, büyük bir ekseriyetle zorunlu olarak ödenen primlerden karşılanmaktadır.[24]

Kurumsal bakım harcamalarının artması üzerine bu hizmetleri ikame edebilecek bakım sistemleri arayışlarına gidilmiş ve bu bağlamda eve dönük sosyal bakım hizmetlerinin daha az maliyetli olacağı görüşü ağırlık kazanmıştır. Bakım hizmetlerinde alternatif arayışlar veya ikame politikaları, çeşitli deneysel uygulamaların geliştirilmesine yol açmış ve yeni düzenlemelere gidilmiştir. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

a.                 Evde bakım hizmetlerinin genişletilmesi ve yaygınlaştırılması.

b.                 Ameliyat sonrası hastanın iyileşmesi ve hayatın son günlerini ızdıraplı geçirenler için evde bakım hizmetlerinin arttırılması.

c.                 Hiçbir kurumsal hizmetten yararlanmayan ve kendi başına bağımsızlığını sürdürmekte zorlanan kişilere yaşlı-özürlü bakım evlerindeki bakım imkânlarının artırılması.

d.                 1990’ kadar % 5.8 olan sağlık sigortası primi eşit oranlarla paylaşılarak işçi ve işveren tarafından ödenirken, bu tarihten itibaren primlerin ödenmesi sadece sigortalı işçilere ait olmaktadır.[25]

2.3. Bakım Güvence Sisteminin Özellikleri

Bu kısımda mevcut bakım güvence sistemi, değişik açılardan ele alınıp, değerlendirilecektir.

a) Finansman

Hollanda’da sağlık ve bakım hizmetleri, ağırlıklı olarak kamu ve özel sigortası sistemi tarafından ve ortaklaşa ödeme şeklinde finanse edilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından yıllık olarak belirlenmekte olan ortaklaşa ödeme, bakımın türüne ve kişinin gelir düzeyine göre belirlenmektedir. Yıllık ödeme oranları. Sosyal bütçe kaynaklarının yalnızca % 4,4’ü vergiye dayanmaktadır. Geri kalan % 74,8 ise sigorta primlerine dayanmaktadır. Devlet, bütün kaynağını primlere sıkı sıkıya dayandırmasına rağmen, devlet kaynakları yine de yetersiz kalmaktadır. Başka bir anlatımla, sigorta sistemi, sağlık ve bakım hizmetlerinin karşılanmasında aciz kalmakta ve vergi desteğine ihtiyaç duymaktadır. Hollanda’da sağlık ve bakım sigortası için brüt gelirden kesilen prim oranı 1997 için % 8.85’dir. Bu oran, 1998’de % 9.6’a yükseltilmiştir. İşveren, primin aslan payını ödemektedir. Brüt geliri belirlenmiş gelir diliminden düşük olanları işveren ödemekte iken, gelir dilimi yüksek olanların ödemesinin tamamı çalışana ait olmaktadır. [26].

2000 yılı sağlık ve bakım harcamalarının Millî Gelir içindeki payı % 8,8’dir. Sağlık-bakım hizmetleri finansmanı, kamu ve özel kaynaklardan oluşan kompleks bir yapıya sahiptir. % 79’u kamu (sosyal sigortalar kapsamında hastalık sigortası primleri ve genel vergiler), % 21’i özel sigorta kaynaklarının dışında sağlık hizmetlerinden yararlananların (cüzî de olsa) gelirlerine göre direkt ödemelerinden oluşmaktadır. [27]

b) Bakıma Muhtaçlığın Tespiti

Bakıma muhtaçlık kavramı, yasal olarak tanımlanmamasına rağmen, genelde hasta, özürlü ve yaşlılar arasında bir ayırım yapılmaksızın, bütün bakıma muhtaçlar kanunî olarak korunmaktadır. Uygulama boyutuyla daha somut olarak ifade etmek gerekirse; Kişinin genel sağlığı, hastalığa bağlı gelişen bakıma muhtaçlık durumu, psikolojik ve sosyal fonksiyonları, ev ve çevre koşulları gibi kriterler, sürekli bakımın gerekliliği açısından dikkate alınmaktadır. Diğer yandan bakım hizmetlerinin türü ve yardım boyutunu tayin eden bakıma muhtaçlık derecesinin tespiti, geçici tıbbî tedavi veya kalıcı yataklı bakım hizmetine göre tasnif edilmektedir. Bakımın günde en az 2 saat 30 dakika sürmesi veya günde en az 3 kez ev ziyaretine gerek duyulması hâlinde bakım giderlerinin bütünü, kurumsal bakım hizmetlerinde olduğu gibi, sağlık sigortası tarafından karşılanmaktadır. [28]

Bakıma muhtaçlık derecesinin tespiti ve bakım hizmetlerine uygunluk değerlendirmesi, sigortaya bağlı bölgesel değerlendirme kuruluşları tarafından yapılmaktadır. Her kuruluşta; poliçe sahipleri, tüketici kuruluşları, hizmet sağlayan kuruluşlar, hekimler, sigortacılar ve belediye temsilcileri yer almaktadır.

d) Bakım Ödeneği

Hollanda’da uygunluk tanımlandıktan (belirlendikten) sonra bakıma muhtaç kişi, kişisel bütçe adı altında bakım parası alabilmektedir. Bu parayla haricî bakım hizmetlerini, aile fertlerinden, bağımsız çalışan profesyonel bakıcılardan, sivil toplum kuruluşlarından ya da bakım şirketlerinden alabilmektedir. Sosyal bakım harcamalarının önemli bir kısmı, haricî bakım hizmetlerinden yararlanma şeklinde olmaktadır. Bakım ödeneklerin sağlanmasının en olumlu sonucu, kalite ve fiyat rekabetinin sağlanması konusunda bakım şirketleri üzerinde büyük baskı unsuru oluşturmuş olmasıdır. Bakım muhtaç kişinin eline geçen bakım parası, bir taraftan kişinin özerkliğini-bağımsızlığını artırmakta, bir taraftan da bakım hizmetlerinin kalitesini artırmaktadır. Bakıma muhtaçlar, kişisel bütçe imkânları sâyesinde bakım plânlarını istedikleri gibi kendileri denetleyebilmekte ve bundan dolayı da genelde memnun kalmaktadırlar. [29]

Bakım şartlı maddî desteğin temel gâyesi, “müşteri”yi (hizmeti alanı) güçlendirmek ve kendi bakımlarını, uzman bakıcılar yoluyla daha çok temin edebilmesini ve yüksek bir hayat kalitesi sağlamaktır. “Tüketici” yönlendirmeli evde bakım, özellikle nakit ödeme, “müşteriler”e (hizmeti alanlara) kendi ihtiyaçlarına en uygun olan hizmet türünü seçme esnekliği tanımaktadır. Diğer taraftan, bakım sektöründe rekabet de arttığından hizmeti sunan özel bakım şirketleri, yeni “müşteri” kazanmak ve kârını yükseltmek uğruna “tüketici” ihtiyaçlarına yönelik başarılı bir şekilde daha esnek davranmaktadır.

Bakım parası ödemelerinden yaralanabilmek için, kişinin 3 aydan daha fazla bakım ihtiyacının ve kendi evinde yaşamak mecburiyetinde olması gerekmektedir. Para yardımı, kişinin bakıma muhtaçlık derecesine, bir başka ifadeyle bakım ihtiyacına göre belirlenmektedir. Miktarı da, yukarıda da ifade edildiği gibi, bakım için ihtiyaç duyulan saat üzerinden hesaplanmaktadır. Kişinin durumu, her 6 ayda bir yeniden değerlendirilmektedir. Buradaki amaç, ödenen bakım parasının başka amaçlarla kullanımını önlemektir.[30]

c) Uygulama Biçimi ve Evde Bakım

Bakım hizmetlerinden, yaşa ve milliyetine bakılmaksızın Hollanda’da yaşayan herkes yararlanabilmektedir. Üstelik, kişilerin gelir düzeyi, bakım hizmeti alma kriterinde yer almamaktadır. Sosyal bakım hizmetleri, Sağlık Bakanlığının seçtiği ve denetlediği sağlık ve(ya) bakım şirketleri, sivil toplum kuruluşları ile serbest çalışan profesyonel bakıcılar tarafından yürütülmektedir.

Hollanda’nın bakım yapısı, hem çok karışık, hem de çok çeşitlidir. Gerçi bakım hizmetlerinin uygulanışını, çok basit bir yaklaşımla kurumlarda ve evlerde bakım şeklinde iki kısma ayırabiliriz. Ancak, özellikle evde bakım hizmetlerinin, kişinin bakıma muhtaçlık türü, derecesi ve dolayısıyla ihtiyacına göre biçimlendirildiği için, çok zengin ve değişken olduğunu söyleyebiliriz. Evde sosyal bakım hizmetlerinin kapsamı içerisinde, ev hemşireliği, kişisel temel bakım, ev temizliği, sağlık hizmetleri, tıbbî tedavi ve rehabilitasyon, gündüz bakım, yardımcı araçlar ve gece bakımı yer almaktadır. Ev hemşireliği, “Sosyal Bakım” ve halk sağlığı konusunda eğitim almış uzman bakıcılar tarafından sağlanmaktadır. [31]

Kaliteli bakım hizmetlerinde önem arz eden “Sosyal Bakım”, uygulamalı bakım hizmetleri ve bir bilim dalı olarak ikiye ayrılmaktadır: [32]

1.)             Uygulamalı Sosyal Bakım Hizmetleri: Değişik sebeplerden dolayı bakıma muhtaç hâle gelmiş insanlara, bakım hizmetleri ile ilgili olarak sistemli, plânlı, organizeli bir biçimde yürütülen, bakıma muhtaç insanın bulunduğu mekâna göre kurumsal ve(ya) eve yönelik bütün destek ve yardımlardır. Sosyal bakım hizmetlerinin hedefi, kurumsallaşmış çağdaş bakım sistemi oluşturarak, gerek bakım yurtlarında, gerekse evde, profesyonel bakıcı uzmanların ve bakımı kolaylaştıran teknolojik araç-gereç yardımı ile bakım hizmetlerindeki kaliteyi artırmak ve aile fertlerinden oluşan bakıcıların yükünü hafifletmektir.

2.)                       Bir Bilim Dalı Olarak Sosyal Bakım: Teorik, metodik (yöntemsel) ve spesifik meslek ağırlıklı modelleriyle sosyal hizmetler, hemşirelik (hasta, özürlü ve yaşlılara yönelik bakıcılık) ve sosyal tıp biliminden müteşekkil bir bilim dalıdır. Sosyal bakım biliminin ana teması, uygulamadaki bakım faaliyetlerinin ve hizmetlerinin psiko-sosyal çerçevede incelenmesinden ibarettir. Bu çalışmalar sâyesinde, hayata geçirilen bakım hizmetlerinin muhatabına ve sosyal çevresine ne gibi olumlu-olumsuz etkiler yaptığı araştırılmaktadır. Bakım hizmetlerinde verimliliği yüksek seviyelere çıkarabilmek ve bakım görevini üstlenen bakım elemanlarının hizmet kalitesini artırabilmek için, sosyal bakım bilimi dalında sosyal bakım kalitesini artırmak maksadıyla geliştirilen “Standart Bakım Modelleri”ne dönük araştırmalar yoğunluk kazanmaktadır. Bu çerçevede, sağlık meslek elemanlarıyla koordineli ve örgütlü bir çalışmanın sağlanmasını üstlenen “Bakım Yönetimi”[33] disiplini de ortaya çıkmıştır. Batı dünyasında 1960’lı yıllardan beri “sosyal bakım bilimi” adı altında üniversitelerde ders verilmektedir.

Hollanda’da ev hemşireliği ve ev yardımı şeklinde iki şekilde ortaya çıkan evde sosyal bakım hizmetleri, genelde kâr amaçlı olmayan sivil toplum kuruluşları ve kiliseler tarafından sağlanmaktadır. Bunlar arasında rekabet yoktur. Çok az sayıda kâr amaçlı kuruluşlar veya şirketler, evde bakım hizmetlerini sağlamaktadır. Evde bakım hizmeti sağlayan kuruluşlar, üç kriteri yerine getirmek mecburiyetindedirler:

1.)    Sosyal bakım hizmetleri içinde hemşirelik bakım, kişisel bakım (gündelik hayat aktivitelerinin sağlanmasına yardım), ev idaresi-işleri, bakımı kolaylaştıran, sağlığı geliştiren ve destekleyen araçların ödünç olarak verilmesini sağlayacak hizmetleri verebilmelidir.

2.)    Çalışan bakım elemanlarının sosyal güvenliği temin edilmeli ve sosyal kanun, tüzük ve toplu iş sözleşmeleri gibi düzenlemelerde veya antlaşmalarda bakım ile ilgili olan hükümlere riayet edilmelidir.

3.)                       Kuruluş, belirlenmiş “Standart Bakım Modelleri”ne uygun kaliteli bakım hizmeti yerine getirmelidir.

Standart Bakım Modelleri (Bakım Standartları); bakım hizmetlerinin görev alanı (hasta, yaşlı veya özürlü bakımı) ve hedefini (sosyal bakım kalitesinin oluşturulması, korunması ve geliştirilmesi) belirleyen ve bakım elemanları tarafından genelde kabul edilen ve uygulanabilen bütün faydalı ve etkili norm ve ölçülerdir. Bir başka ifadeyle, vazifeli veya gönüllü bakıcı kişilerin, genelde sürekli olarak tekerrür eden hadiselerin ve hasta turum ve davranışlarının karşısında nasıl bir hizmet biçimi sergilemesi gerektiği hususunda yol gösteren sistemli bir kaideler manzumesidir. [34]

Hollanda’da bakım hizmetti sunun kuruluşlar, düzenli olarak yetkililer tarafından denetlenmektedir. Her kuruluş, iç sistemlerinde kalite standartlarını oluşturmak, düzenli aralıklarla gözden geçirmek ve geliştirmek zorundadır. Ayrıca, fiyatın belirlenmesi ve kalite standartlarının oluşturulmasındaki düzenlemeler, ulusal hükümet tarafından yapılmaktadır.

Bakım standartları, genelde üç aşama hâlinde ele alınmaktadır: [35]

Yapısal Standartlar: Bakımın hangi teknik, örgütsel, personel, mahallî, mimarî, hukukî şartlar çerçevesinde yapıldığını gösteren bir kavramdır.

Süreç Standartları: Bakım hizmetleri ile ilgili yapılan çalışmaların ve faaliyetlerin bütünüdür. Bakım hizmetleri alanında adım adım tâkip edilmesi gereken işlemler, müdahaleler ve genel anlamda bütün faaliyetler, standart bakım modellerinde tavsiye edilen ölçülere göre yürütülmektedir.

Sonuç Standartları: Bakım faaliyetlerinden elde edilen neticelerin, konulan hedeflere ne derecede ulaştığını gösteren bir ölçü olması dolayısıyla, bakım kalitesinin seviyesini ve buna binaen bakıma muhtaç kişinin memnuniyet derecesini yansıtmaktadır.

Bakım standartlarının faydalarını kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:[36]

1.)     Bakıcı eleman adayları bu normlara göre eğitilebilir (Meslekî eğitimde kolaylık).

2.)     Tecrübesiz ve yeni bakıcı elemanlar, bu normlara göre hareket ederler ve modele rahatlıkla adapte olurlar (Uygulamada kolaylık).

3.)     Bakıma muhtaç insan ve bakıcı eleman için standart model bir güvendir.

4.)     Bakım araç-gereç profesyonel olarak yerli yerinde ve daha etkili olarak kullanılır.

5.)     Süreç standartları çerçevesinde bakım hizmetleri kayda geçirildiğinden dolayı, hizmetlerin etkinliği, standartlara göre ölçülebilir ve bakım kalitesi korunur.[37]

 
SONUÇ

Danimarka ve Hollanda deneyimleri, etkili bakım güvence sistemlerinin nasıl kurulabileceğini ve kurumsal bakım hizmetlerinden topluma ve eve dönük bakım sistemine geçiş süreçlerinin nasıl olacağı ve sosyal bakım hizmetlerinin başarıyla nasıl yönetilebileceği ve yürütülebileceği konusunda önemli ipuçları vermektedir. Bunları özetlemek gerekirse:

·        Bakım Güvence Sisteminin Finansmanı Açısından Kısa Bir Değerlendirme: Gelişmiş ülkelerde millî gelirin en az % 2’si sosyal bakım harcamaları için kullanılmaktadır. Bu oran, Danimarka için % 2.12 ve Hollanda için % 2.88’dir. (Bkz. Tablo 4). OECD ülkelerinde 2000 yılı verilerine göre ortalama sağlık hizmetleri harcamaları ise % 8 civarındadır. Gerek sağlık, gerekse sosyal bakım maliyetlerinin yüksek olması ve giderek artması karşısında kamu (vergiler ve sosyal sigortalar primi) ve özel (özel sigortalar, gönüllü sosyal kuruluşlar, ortaklaşa ödeme veya masraflara katılım) finansman yoluyla sağlık hizmetlerini de içeren karma bir sosyal bakım güvence sistemine doğru gidilmektedir. Sosyal bakım uygulamasını, karma yapıda kullanan ülkeler, benimsedikleri sosyal güvenlik modellerine göre ya kamu, ya da özel kaynaklarını oransal olarak daha fazla kullanmaktadır. Örneğin Hollanda, bakım güvence sisteminin kaynaklarını ağırlıklı olarak sosyal sigorta primlerinden karşılamaktadır. Ancak, bazı sosyal bakım hizmetlerinde masraf paylaşımı, özellikle geliri yüksek olanlar için söz konusudur (Bkz. Tablo 2).

·        Sosyal Bakım Hizmetlerinin Yapısı ve Evde Bakımın Önemi Açısından Kısa Bir Değerlendirme: Bakım hizmetlerin organizasyonu ve sunumunda kurumsal bakım hizmetleri yerine evde bakım hizmetlerine olan eğilim her iki ülkede de teşvik edilmektedir. Her iki ülke de, kurumsal bakım hizmetlerine karşı olduğu için, evde veya topluma dayalı bakım hizmetlerine ağırlık vererek, hızla yaygınlaştırmaktadır. Bu durum özellikle Danimarka için geçerlidir (Bkz. Tablo: 3). Kurumsal bakım ile evde bakım harcamaları arasındaki nisbî denge, ülkelerin bakıma muhtaçlara yönelik geliştirdiği bakım güvence sistemi için çok önemli bir göstergedir. Yaşlılar ve özürlüler, çoğunlukla kurumsal bakım yerine kendi evlerinde hizmeti almayı tercih etmektedir. Ülkelerin bu yöndeki harcamaları incelendiğinde, çoğunlukla kurumsal bakım harcamalarının evde bakım harcamalarına göre daha yüksek düzeyde olduğu görülmektedir. Evde bakım ile sosyal bakım harcamalarında diğer bir denge de, millî gelir içindeki aldığı paydan daha çok, kişi başı harcamalardır. Bu oranlar incelendiğinde Hollanda, evde bakım hizmetleri için yapmış olduğu kişi başı harcamalarıyla (164 dolar) dünyada ilk sıralarda yer almaktadır.

·        Kapsamı Açısından Kısa Bir Değerlendirme: Gelişmiş bakım güvence modelleri, bütün bakıma muhtaçları içine alacak bir şekilde düzenlenmiştir. Meselâ, Hollanda’da gelir düzeyine bakılmaksızın bütün fertleri kapsayan ve herkesin yararlanabileceği sosyal bakım programları ve uygulamaları vardır. [38]

·        Sosyal Bakım Hizmetlerinin Sunumunda Rol Alanlar Açısından Kısa Bir Değerlendirme: Yukarıda sözü edilen ülkeler, sosyal bakım hizmetleri için gerekli kaynaklarını arttırmaya çalışmaktadırlar. Sunulan hizmetlere ulaşılabilirliği artırmak amacıyla da sivil toplum kuruluşlarının yanında kâr amaçlı kuruluşların da bu pazarda yer almalarını teşvik etmektedirler. Ancak, rekabet anlayışları fiyattan ziyâde bakım kalitesi ile sınırlandırılmıştır. Gözlemlerimize göre, bu politikalarla daha çok maliyetlerin kontrol altına alınması ve sosyal nitelikli serbest piyasa anlayışına uygun olarak sosyal bakım sektörünün oluşturulması düşünülmektedir. Danimarka’da ise daha çok belediye kuruluşları, evde bakım hizmetleri ile ilgilenmektedir. (Bkz. Tablo 1).

·        Bakım Parası ve Bakım Hizmeti Alanlar Açısından Kısa Bir Değerlendirme: Hollanda’da, tüketici yönlendirme (consumer-directed) sistemine uygun olarak sosyal bakım hizmeti alanlar, evde bakım hizmeti için ayrılmış fonları kullanmak zorundadırlar (personel budget). Hollanda’da hak sahipleri ayrıca, öncelikle ADL (günlük yaşam aktivitesi) ’ye yardımcı olacak hizmetleri satın alabileceği belirli miktarda bir para alabilmektedir. (Bkz. Tablo 1). Sosyal güvenlik veya diğer kamusal kurumlarından nakit ödeme (bakım parası) alma biçiminde şekillenen “tüketici yönlendirmeli evde bakım” (consumer-directed home care) uygulamaları, kişilere seçim yapma ve serbestlik tanımaktadır. Bu şekilde sosyal bakım kuruluşlarını seçebilmekte ve aralarında rekabet oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Tüketici yönlendirmeli sistem, bakıma muhtaçların haklarını savunanlar tarafından ortaya atılan bir kavramdır. Tüketici yönlendirmeli uygulamanın dayanak noktası, bakıma muhtaçların sosyal bakım ile ilgili olarak kendi ihtiyaçlarını çok iyi bileceği ve alacağı hizmeti de denetleyebileceğidir. Nakit para ödemesi, Danimarka gibi rekabetin olmadığı sosyal güvenlik sisteminde daha az yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. 1998’den bu yana bazı özürlüler ve bakım saati haftada 20 saatten fazla bakım ihtiyacı olanlar için, nakit ödeme sistemi kullanılmaktadır. [39].

  

TABLOLAR

 

Tablo 1: Bakım Güvence Modellerinin Mukayeseli Olarak Özellikleri

 

 

Danimarka

Hollanda

Bakım Hizmetlerinden Sorumlu Yetkili Kurum (a) ve Bakım Hizmetlerini Uygulayan Kurum-Kuruluş (b)

a)      Sosyal İşler, Sağlık ve Konut Bakanlığı (Minister for Social Affairs, Health and Housing).

b)       Belediyeler.

a)      Sağlık, Refah ve Spor Bakanlığı (Ministry of Health, Welfare and Sport)

b)      Devlet, Sivil toplum kuruluşları ve kâr amaçlı kuruluşlar.

 

Bakım Kapsamına Alınan Yaş Grubu

Bütün yaşlar kapsam dahinde.

Bütün yaşlar kapsam dahinde.

Kişinin Gelir Durumu

Sadece kısa süreli bakımda ve bazı özel bakım hizmetleri için kişinin geliri dikkate alınır.

Bakım hizmetleri alabilmek için kişinin geliri dikkate alınmaz.

Bakım Hizmetlerinin Boyutu

Bakıma muhtaçlık derecesine ve ihtiyaca göre sağlıkla birlikte entegreli sosyal bakım hizmetleri.

Bakım ihtiyacına göre sosyal bakım hizmetleri.

Değerlendirmeden Sorumlu Kurul-Kurum

Belediyeden sosyal tıp ve bakım hizmetlerinden sorumlu yetkili.

Bölgesel değerlendirme kurulu

Değerlendirme Heyeti

Yok

Multi-disipliner ekip (Sosyal çalışmacı, hemşire, hekim vb.)

Bakım Güvencesi Türü

Sadece bakım hizmetleri.

Bakım hizmeti sunumu, ayrıca sınırlı bakım parası ödemesi.

Sosyal Bakım Türü

Kurumsal, eve dönük ve sosyal konut aracılığı ile sosyal bakım hizmetleri.

Kurumsal ve eve dönük gündüz sosyal bakım; Araç-cihaz yardımı; Ev hemşireliği; Geçici Bakım; Rehabilitasyon 

Finansman ve Katılım (Maliyet Paylaşımı)

Genel vergiler ve bazı hallerde katılım.

Sosyal sigortalar primi ve vergi kaynakları. Ayrıca bütün bakım hizmet türleri için gelire göre ortak ödeme.

Prim Ödeme ve Oranı

Yok: Bakım hizmetleri için prim alınmamaktadır.

Var: Brüt gelirin % 9.6’sı (2003 yılı için: % 10.25) prim olarak kesilmekte. İşveren katkısı yoktur. Bunun büyük kısmı işveren tarafından geri kalanı ise işçi tarafından ödenir. 

Bakım Giderlerinin Millî Gelir İçindeki Payı

2.3

% 3.6 

 

Kaynak: Brodsky Jenny; Habib Jack; Mizrahi Ilana; Long-Term Care Laws in Five Developed Countries A Review,   World Health Organization, 2000, ss. .8-14  ve  Gibson Jo Marry; Gregory R.Steven; Pandya M.Sheel; Long-Term Care in Developed Nations:A Brief Overview, AARP Public Policy, October 2003, s. 21.

 

 

 

 

Tablo 2: Bakım Hizmetlerinin Türüne Göre Yaş ve Masraf Paylaşımı Açısından Danimarka, Hollanda’da Bakım Güvencesi

 

Ülke

Evde Tıbbî Bakım

Evde Sosyal Bakım (Kişisel Bakım, Ev Yardımı)

Kurumsal Bakım

Danimarka

Masraf paylaşımı yok

Yaş sınırı yok.

Masraf paylaşımı: Sürekli bakım hizmetleri için yok, ancak, geçici yardımlar ile gelirle ilişkili ödeme var.

Yaş sınırı yok.

Masraf paylaşımı: Kalanlar, yeme içme giderlerini öder. Toplam bakım giderlerinin yaklaşık % 10’u kişi ödenir.

Hollanda

Masraf paylaşımı: Gelirle ilişkili olarak önemsiz bir oranda ortak ödeme.

 

Yaş sınırı yok.

Masraf paylaşımı: Gelirle ilişkili olarak çok cüzî bir miktarda ortak ödeme.

 

Yaş sınırı yok.

Masraf paylaşımı: Kalanlar, gelirine bağlı olarak yiyecek ve temizlik gibi hizmetler için ödeme yapar.

 

Kaynak: Gibson Jo Marry; Gregory R.Steven; Pandya M.Sheel; “Long-Term Care in Developed Nations: A Brief Overview”, AARP Policy Institute, October 2003, ss. 15-16.

 

 

 

Tablo 3: 65 yaş ve üstünde olan bakıma muhtaçların kurumsal ve evde bakım hizmetleri alma oranları:

 

Ülke

Yıl

Kurumsal Bakım

Evde Bakım

Danimarka

2001

% 9.1

% 25

Hollanda

2003

% 8.8

% 12

 

Kaynak: Gibson Jo Marry; Gregory R.Steven; Pandya M.Sheel; Long-Term Care in Developed Nations:A Brief Overview, AARP Public Policy, October 2003, s.3.

 

 

 

Tablo 4: Kamu ve Özel Bakım Harcamalarının Milli Gelir İçindeki Payı.

 

% Milli Gelir ve $ olarak

Toplam Bakım Harcamaları

Kamu Bakım Harcamaları

Özel Bakım Harcamaları

 

1995

2000

1995

2000

1995

2000

Danimarka

% 2.02

% 2.12

Veri yok-

Veri yok

Veri yok

Veri yok

Hollanda

Veri yok

% 2.88

Veri yok

Veri yok

Veri yok

Veri yok

 

Kaynak: OECD Health Data 2003, Analysis by AARP Public Policy Institute, 2003: s.22.

Google

KAYNAKLAR

 

Berg Marc; Grinten Tom Van Der; “Priority Setting in Dutch Health Care” University Press Draft June-2001.

Brodsky Jenny; Habib Jack; Mizrahi Ilana; Long-Term Care Laws in Five Developed Countries A Review,   World Health Organization, 2000.

Care-related policy: Denmark; Erişim; 05.08.2003,http://www.seniorwatch.de/swa/country/denmark/b)Care(Denmark).htm,.

Colmorten Ellinor;  Clausen Thomas; Bengtsson Steen;  “Providing Integrated Health and Social Care for Older Persons in The Denmark”, The Danish National Institute of Social Research, March 2003.

Commonwealth of Australia; Review of Pricing Arrangements  in Residential Aged Care; Long Term Care International Perspective, Background Paper No:3; 2003.

Ex Carine; Gorter Klaas; Janssen Uschi; “Providing Integrated Health and Social Care for Older Persons in The Netherlands” The Verwey-Jonker Institute Research into Social Issues, March, 2003.

Gibson Jo Marry; Gregory R.Steven; Pandya M.Sheel; “Long-Term Care in Developed Nations: A Brief Overview”, AARP Policy Institute, October 2003.

International Compendium of Home Health Care, Erişim, 03.07.2003, s. 2: www.nahc.org/WHOcomtext.html.

Journal of Home Care Medicine, Volume:5, No.10, October 1998.

Mary E. Jarden, Jens Ole Jarden;  Social and Health-Care Policy for the Elderly in Denmark; Erişim, 01.08.2003, http://www.globalaging.org/elderrights/world/densocialhealthcare.htm.

Meijer Astrid; Campen van Cretien; Kerkstra Ada; “Comparative Study of the Financing Provision and Quality of Care in Nursing Homes.The Approach of Four Countries: Belgium, Denmark, Germany and Netherlands”, Journal of Advanced Nursing, 32 (3); 2000.

OECD Health Data 2003, Analysis by AARP Public Policy Institute, 2003.

Plute; Gerhard; Pflegeversicherung in Europa-Gemeinsame Fragen; DOK; Nr. 11; 01.06.1995.

Review of Pricing Arrangements  in Residential Aged Care; Long Term Care International Perspective, Background Paper No:3, Commonwealth of Australia; 2003.

Seyyar, Ali; Bakıma Muhtaçların Sosyal Güvenliği; Sakarya Üniversitesi Basımevi; Adapazarı; 1999.

Seyyar, Ali; Sosyal Siyaset Terimleri (Ansiklopedik Sözlük); Beta Yay.; İstanbul; 2002.

Stuart Mary, Weinrich Michael; Home- and Community-Based Long-Term Care Lessons From Denmark, The Gerontologist Nr. 41; 2001.

The Danish Counties Association of County Councils in Denmark, Hospitals, Reorganization and Efficiency, 1996.

Tuschen Peter ve Mittelstaed, Gerd; Zur Absicherung des Pflegerisikos in Der BRD und in anderen Laendern; in: Begutachten; forschen, Qualitaet sichern; Fachhochschulverlag; bd. 61; Frankfurt; 1996.

Wiener M.Joshua; Tilly Jane; Cuellar Evans Alison; “Consumer-Directed Home Care in the Netherlands, England and Germany”, AARP Public Policy Institute, October 2003.



· Sakarya Üniversitesi; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Öğretim Üyesi

· Dokuz Eylül Üniversitesi; Sağlık Meslek Yüksek Okulu; Öğretim Görevlisi

[1] Seyyar, Ali; Sosyal Siyaset Terimleri (Ansiklopedik Sözlük); Beta Yay.; İstanbul; 2002; ss. 54-56.

[2] Gibson Jo Marry; Gregory R.Steven; Pandya M.Sheel; Long-Term Care in Developed Nations:A Brief Overview, AARP Public Policy, October 2003, ss. 20-21.

[3] Seyyar, Ali; Bakıma Muhtaçların Sosyal Güvenliği; Sakarya Üniversitesi Basımevi; Adapazarı; 1999; ss. 100-115.

[4] Commonwealth of Australia;  (2003) Review of Pricing Arrangements  in Residential Aged Care; Long Term Care International Perspective, Background Paper No:3,  ss. 64-76

[5] Journal of Home Care Medicine, Volume:5, No.10, October 1998.

[6] Commonwealth of Australia; Review of Pricing Arrangements  in Residential Aged Care; Long Term Care International Perspective, Background Paper No:3, 2003; ss. 64-76

[7] Commonwealth of Australia; İbid; ss .66-70.

[8] Commonwealth of Australia; İbid; ss. 70-76.

[9] Journal of Home Care Medicine, Volume:5, No.10, October, 1998.

[10] İbid.

[11] The Danish Counties Association of County Councils in Denmark, Hospitals, Reorganization and Efficiency, 1996, s. 22-23

[12] Colmorten Ellinor;  Clausen Thomas; Bengtsson Steen;  “Providing Integrated Health and Social Care for Older Persons in The Denmark”, The Danish National Institute of Social Research, March 2003.

[13] Mary E. Jarden, Jens Ole Jarden;  Social and Health-Care Policy for the Elderly in Denmark; Erişim, 01.08.2003, http://www.globalaging.org/elderrights/world/densocialhealthcare.htm,

[14] International Compendium of Home Health Care, Erişim, 03.07.2003, s. 2: www.nahc.org/WHOcomtext.html

[15] Care-related policy: Denmark; Erişim; 05.08.2003,http://www.seniorwatch.de/swa/country/denmark/b)Care(Denmark).htm,

[16] International Compendium of Home Health Care, Erişim, 03.07.2003, www.nahc.org/WHHOcomtext.html,

[17] Stuart Mary, Weinrich Michael; Home- and Community-Based Long-Term Care Lessons From Denmark, The Gerontologist Nr. 41; 2001; ss. 474-480

[18] Review of Pricing Arrangements  in Residential Aged Care; Long Term Care International Perspective, Background Paper No:3, Commonwealth of Australia 2003, ss. 64-76.

[19] Journal of Home Care Medicine, 1998, Volume:5, No.10, October.

[20] İbid.

[21] Gibson Jo Marry; Gregory R.Steven; Pandya M.Sheel; Long-Term Care in Developed Nations:A Brief Overview, AARP Public Policy, October 2003, ss. .2-42.

[22] Meijer Astrid; Campen van Cretien; Kerkstra Ada; “Comparative Study of the Financing Provision and Quality of Care in Nursing Homes.The Approach of Four Countries: Belgium, Denmark, Germany and Netherlands”, Journal of Advanced Nursing, 2000, 32 (3), ss. 554-561

[23] Tuschen Peter ve Mittelstaed, Gerd; Zur Absicherung des Pflegerisikos in Der BRD und in anderen Laendern; in: Begutachten; forschen, Qualitaet sichern; Fachhochschulverlag; bd. 61; Frankfurt; 1996, s. 53

[24] Seyyar, Ali; Bakıma Muhtaçların Sosyal Güvenliği; Sakarya Üniversitesi Basımevi; Sakarya; 1999; s, 173.

[25] Seyyar; İbid.

[26] Berg Marc; Grinten Tom Van Der; “Priority Setting in Dutch Health Care” University Press Draft June-2001; ss. 12-34.

[27] Gibson Jo Marry; Gregory R.Steven; Pandya M.Sheel; Long-Term Care in Developed Nations:A Brief Overview, AARP Public Policy, October 2003, ss.2-42.

[28] Plute; Gerhard; Pflegeversicherung in Europa-Gemeinsame Fragen; DOK; Nr. 11; 01.06.1995.s. 373,

[29] Brodsky Jenny; Habib Jack; Mizrahi Ilana; Long-Term Care Laws in Five Developed Countries A Review,  World Health Organization, 2000, ss. 63-64

[30] Berg Marc; Grinten Tom Van Der; “Priority Setting in Dutch Health Care” University Press Draft June-2001

[31] Ex Carine; Gorter Klaas; Janssen Uschi; “Providing Integrated Health and Social Care for Older Persons in The Netherlands” The Verwey-Jonker Institute Research into Social Issues, March, 2003.

[32] Seyyar, Ali; Sosyal Siyaset Terimleri; Beta Yay.; İstanbul; 2002; ss. 481-482.

[33] Sosyal bakım biliminin bir şubesi olarak bakım yönetimi, sosyal bakım hizmetleri çerçevesinde oluşturulan örgütsel yapı ve örgütlenme sistemi içinde bakıma muhtaç yaşlı ve(ya) özürlülerin bakımını, “Standart Bakım Modelleri” etrafında sistemli ve kaliteli bir şekilde temin etmeye yönelik örgütsel yönetimdir. Bkz. Seyyar, Ali; Sosyal Siyaset Terimleri; Beta Yay.; İstanbul; 2002; s. 54.

[34] Seyyar, Ali; Sosyal Siyaset Terimleri; Beta Yay.; İstanbul; 2002; s. 570.

[35] Seyyar, İbid.

[36] Seyyar, İbid.

[37] Seyyar, İbid.

[38] Wiener M.Joshua; Tilly Jane; Cuellar Evans Alison; “Consumer-Directed Home Care in the Netherlands, England and Germany”, AARP Public Policy Institute, October 2003, ss. 1-42

[39] Gibson Jo Marry; Gregory R.Steven; Pandya M.Sheel; “Long-Term Care in Developed Nations: A Brief Overview”, AARP Policy Institute, October 2003.