SOSYAL BAKIM
HİZMETLERİNDE BAKIM PLÂNLARI ve KAYITLARI
Plânlama çerçevesinde bakım ile ilgili
ihtiyacın derecesi ve boyutu belirlenmektedir. Bakım yoğunluğu ve
şiddeti, genelde kişinin sağlık durumu, potansiyeli, kabiliyeti ve
alışkanlıkları ile yakından ilgilidir. Bakıma muhtaçlığın boyutunun ve
bakım ihtiyacının derecesinin tespiti ile kişiye özgü bakım plânının ve
önceliklerinin belirlenmesi de mümkün olmaktadır. Hedef, bakıcının,
bakıma muhtaç kişinin ve aile fertlerinin bakım hizmetlerinden
umduklarını, yani ortak beklentilerini hayata başarılı bir şekilde
geçirebilmektir.
Ortak hedef, bakıma muhtaç kişinin
beklentileri ile birlikte belirlenmektedir. Ancak, bakım hedefi
belirlenirken, gerçekçi bir şekilde bakıma muhtaç kişinin durumu ve
potansiyelinin yanında ve bakım hizmetlerinin personel, kurumsal ve
örgütsel yapısı ve imkânları da dikkate alınması zaruridir. Formüle
edilen hedef, ulaşılabilir ve denetlenebilir özelliklere sahip olması
gerekmektedir.
Fiechter ve Meier’e (1981) göre,
hedeflerin, kısmî ve uzun dönemli olarak iki kısma sınıflandırılmasında
fayda görülmektedir. Daha kısa sürelere göre belirlenen kısmî hedefte
küçük başarıların elde edilmesi amaçlanmaktadır. Burada bakıma muhtaç
kişinin kısa sürede gösterebileceği performansı önem arz etmektedir.
Uzun dönemli hedefte ise bakıma muhtaç kişiye odaklı aktif bakım
hizmetlerinin plânı yapılmaktadır.
Plân çerçevesinde bakım ile ilgili
olarak yapılması gereken tedbir ve fiiller, somut olarak formüle
edilmesi şarttır. Uygulamaların niteliği, kalitesi, şekli ve süreleri
ile ilgili ayrıntılar, kısa ve-fakat herkesin anlayacağı dilde ifade
edilmesi gerekmektedir (ne, nasıl, ne ile, ne zaman, kaç kez ?).
Mischo-Kelling und Zeidler’e (1992)
göre, bakım uygulamaları; teknik (bakım ile ilgili) kabiliyet, iletişim
ve sosyal diyalog becerisi, bakıma muhtaç kişinin eğitimi, rehberlik
hizmeti ve işin organizasyonundan ibarettir.
Standart veya kişiye
özel (bireysel) bakım plânları, gerek süreç, gerekse sonuç kalitesi
açısından sosyal bakım hizmetlerinin genel kalitesini sağlayan önemli
araçlardan birisidir. Bakım plânlarının hazırlanmasında başta bakıma
muhtaç kişiden elde edilen bilgilerin yanında akraba ve tanıdıkların
görüşleri ve ifadeleri önemli bir yer almaktadır. Bu bilgilerden yola
çıkarak, bakım plânı hazırlanmaktadır. Daha sonra bakıma muhtaç kişinin
sorun ve potansiyelleri doğrulturunda konulan teşhisler ekseninde bakım
hedefleri belirlenmektedir. Bakım sürecine ve hedeflerin tespitine
bakıma muhtaç kişinin de aktif olarak katılımı sağlanmalıdır. Plâna göre
uygulanan bakım hizmetlerinin etkinliğinin gidişatına göre bakım plânı,
kişiye odaklı olarak sürekli olarak yenilenmelidir. Bunun için de uzman
bakıcı, bakım akışını ve etkinliğini tâkip edebilmelidir.
Bakım tutanakları ve
çizelgeler, bu hususta uzman bakıcıya yardımcı olmaktadır. Uzman bakıcı,
iç ve dış denetimlerden yetkili kişilere hesap verebilmek için de,
yaptığı hizmetleri ve diğer işlemleri sürekli olarak bakım dosyalarına
kaydetmek mecburiyetindedir. Diğer taraftan sonuç kalitesi açısından da
bakım süreci içinde uygulanan yapılan bütün faaliyetlerin yazıya
dökülmesi gerekmektedir. İfade edildiği gibi, bakım kayıtları, hem iç,
hem de dış denetim için önemli bir kaynaktır. Bunun için, bakım
kayıtları, bakıma muhtaç kişinin geçmiş ve aktüel durumunu olduğu gibi
yansıtabilmelidir. Uzman bakıcılar, kayıt maltında tuttukları
faaliyetlerini ara sıra gözden geçirerek ve bakım hedefleri ile
uygulanan bakım hizmetleri arasındaki mesafeyi tespit ederek, bakım
plânını revize etme şansına sahip olabilmektedirler. Diğer taraftan,
bakım güvencesinden veya kalitesinden sorumlu resmî yetkililer
(deneticiler) de tutulan kayıtlardan bakım tâkip ve kontrolü
yapabilmektedirler.
Gerek sağlıklı bir
denetimin yapılabilmesi, gerekse bakım alanında asgarî standart
seviyesinde bir kaliteyi gerçekleştirebilmek için, bakım tâkip form
ve(ya) çizelgelerin de belirli esaslara göre hazırlanması gerekmektedir.
Bakım hizmetlerinde kavram karmaşıklığına ve dolayısıyla anlaşmazlıklara
ve değerlendirme sıkıntılarına yol açmamak için, bakım mesleğinde dil
birliğinin yanında hizmet anlayışı ve uygulamalarında da ortak
stratejilerin geliştirilmesi zaruridir.
Bakıma muhtaçlara yönelik bakım
modelleri kapsamında ilk etapta faaliyetlerinin başlatılması, daha sonra
hedef ve tedbirlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bakım plânına göre
atılan adımların birbirleriyle ilişkisi aşağıdaki sıraya göredir:
1. Adım:
Bakıma Muhtaç Kişi Hakkında Sorun Ve Potansiyelleri Ekseninde Bilgi
Toplama, Yani Kişiye Odaklı Bilgi Edinme Ve Değerlendirme Süreci
(Assesment).
2. Adım:
Bakım Teşhislerinin
Konulması.
3. Adım:
Bakım Hedeflerinin Belirlenmesi.
4. Adım:
Bakım Standartlarına Uygun Tedbir ve Uygulamaların (Bakım Hizmet
Programının) Belirlenmesi.
5. Adım:
Bakım Hizmet Programının Aktif Olarak Uygulanması.
6. Adım:
Uygulanan Bakım Hizmetlerinin
Etkinliğinin Değerlendirilmesi.
7. Adım:
Etkinlik Neticelerine Göre, Bakım Plânının (Yeniden) Gözden
Geçirilmesi ve Gerektiğinde Yeni Şartlara Uygun Olarak Adapte Edilmesi
(ve Buna Binaen İkinci Adımdan İtibaren İşlemlerin Tekrarlanarak, Revize
Edilmesi).
Bakım Plânı
Çerçevesinde Bakım Süreçleri ve Adımları
Bakım süreçleri ile ilgili olarak,
birçok tanım ve açıklama vardır. Örneğin:
·
Bakım süreci, ilk önce hastalar
için yapılmıştır. Buna göre hasta bakım süreci, müteselsil olarak bir
kaç mantıkî ve birbirleriyle bağlantılı düşünce, karar ve uygulama
adımlarından ibarettir. Bütün bu adımlar, çözüm odaklı olarak bir hedefe
yöneliktir. Bakım sistemi, değerlendirme ve yeniden ayarlanma
süreçlerini ihtiva eden geri bildirimli (feed back) model üzerine bina
edilmiştir.
·
Hasta bakım süreci, her bir
hastaya yönelik mantıkî ve sistemli bir yaklaşımla uygulanan bütüncül
bir bakımdır.
Bakım sürecinin ortaya çıkmasında
etkili olan temel görüşler, aslında sistem teorisi, kibernetik
ve karar alma teorisi gibi nazariyelerden ve bilim dallarından
alınmıştır. Bakım süreçlerinin temel dayanakları olan bu teorileri
kısaca hatırlayalım:
a)
Sistem teorisi,
biyolog Ludwig von Bertalanffy tarafından geliştirilmiştir. Buna göre,
gerek canlılar, gerekse cansızlar için oluşturulan herhangi bir sistemde
yer alan unsurlar, sürekli olarak etkileşim içindedirler. Ancak, yaşayan
varlıklar, yüksek derecede girift bir sistemin parçası olduğunu
belirtmek gerekir. Açık bir sistem içinde yer alan canlı varlıklar,
iletişim yoluyla bilgiler elde eder, değerlendirir ve çevresine aktarır.
Geri bildirim (beslenme) mekanizması (feed back) sâyesinde elde edilen
netice, ulaşılması istenilen hedefle kıyaslanır ve elde edilen yeni
bulgular, sisteme tekrar dâhil edilir. Bu şekilde, sürekli olarak
çevreye uyum sağlanabilmektedir.
b)
Yunanca “kybernetes”
(dümenci) kelimesinden türeyen kibernetik kavramı ise, birbirleriyle
bağlantılı olan, iç içe girmiş süreçlerin bilinmesini, tâkip edilmesini,
idare edilmesini ve müstakil olarak düzenlenip sürdürülebilir bir
şekilde yönetimini ifade etmektedir.
c)
Sorun çözme teorileri ve
özellikle davranışçı sosyal bilim anlayışı çerçevesinde değerlendirilen
karar alam teorisinde belirli veya birden fazla hedefi gerçekleştirmek
için, çeşitli tercihler ve alternatifler arasından seçim yapılmaktadır.
Seçim yapma ve neticede karar alma sürecinde ise dört safha
bulunmaktadır: 1.) Bilgilenme safhası. 2.) Sorun safhası. 3.) Tercih ve
alternatifler safhası. 4.) Değerlendirme ve karar alma safhası. Karar
almada, hedefe ulaştırabilecek alternatifler arasından en makbulü veya
makulü tercih edilmektedir. Hedef doğrultusunda arzu edilen değişimin
gerçekleşip geçekleşmediği, eski ve yeni durumu kıyaslamakla mümkün
olmaktadır.
Bakım hizmetlerini, bakım plânı
kapsamında bir süreç olarak değerlendirme fikri, bir çok gerekçe veya
sebepten dolayı ortaya çıkmıştır. Bir kaç örnek vermek gerekirse:
a)
Bakıma muhtaç insanların fizikî
ve psiko-sosyal sorunlarını belirleme ve bu sorunların giderilmesinde
kişiye yardımcı olma gereği.
b)
Bakım hizmetlerinin bilimsel
(akademik) boyutunu belirleme ve pratik etkinliğini ortaya çıkartma
gereği.
c)
Bir sosyal meslek olarak
(profesyonel) bakıcı uzmanların hukukî statülerini ve sosyal haklarını
belirleme ve müstakil bir bilim ve meslek dalı olarak kabul ettirme
gereği.
Bakım ile ilgili bütün bu beklentiler
ve talepler, bakım hizmetlerinin önemini ve bu alandaki çalışmaların
sayısını artırmıştır. Özellikle, bakım hizmetlerinin kalitesini ve
etkinliğini artırmak maksadıyla, bakım süreçlerinin plânlanabilir ve
denetlenebilir hâle getirilmesine yönelik çalışmalar, dikkat çekicidir.
Avrupa’da özellikle İsviçreli bilim
adamları Fiechter ve Meier, 1981 yılında, bu konuya yer veren bir kitap
yazarlar. "Pflegeplanung: eine Anleitung für die Praxis" (Bakım Plânı:
Uygulama İçin Bir Rehberlik) isimli eserde, sistemli olarak geliştirilen
hasta odaklı bakım plânının aslında hasta bakımı süreci olduğu ifade
edilmektedir.
Almanya’da 70’li ve özellikle 80’li
yıllarda bakım plânı üzerinde teorik ve akademik çalışmalar yapılmıştır.
Bu çerçevede 1985 yılında “Hasta Bakıcılığı İle İlgili Mesleklerin
Eğitimi ve İmtihanına Ait Yönetmelik” kabul edilmiştir.
Bakım süreçlerine profesyonel
bakıcıların yanında bakıma muhtaçları da dâhil etme gereği, her ne kadar
bakım hizmetlerini aktif hâle getirmekte ise de, bunu gerçekleştirmek
her zaman o kadar kolay olmamaktadır. Krohnwinkel, bundan dolayı 1993
yılında, bakım süreçlerini etkin bir şekilde hayata geçirilebilirliğini
sağlamak maksadıyla AEDL-Modelini geliştirmiştir.
Sosyal bakım hizmetleri ve süreçleri
ile ilgili olarak bakım bilimi literatüründe “dört safhalı” ve “altı
safhalı model” uygulamalarından bahsedilmektedir. Krohwinkel (1993) de,
bakım hizmetlerinin bütünselliği ve rehabilite edilebilirliği açısından
süreçlerinin dört ana parçaya ayrılması gerektiğini ifade etmektedir.
Dünya Sağlık Teşkilatına (WHO) göre,
bakım süreçleri, basamak hâlinde yapılandırılmış bir plândır. “Dört
safhalı model” uygulamasını benimseyen WHO, adımlarını şu şekilde
belirlemektedir:
1.)
Bakım ihtiyacının boyutu ve
derecesini belirlemek için, bakıma muhtaç kişinin özgeçmişi ve durumu
hakkında bilgi edinmek.
2.)
Bakım plânını yapmak.
3.)
Bakım hizmetlerini uygulamak.
4.)
Bakım hizmetlerini
değerlendirmek.
Bu plân dâhilinde ayrıntılı olarak dört
basamaktan-adımdan oluşan kurallı bir devir sistemi geliştirilmiştir.
Böylece, bakım hizmetleri, plânlı ve programlı olarak belirli süreçlere
entegre edilmektedir. Gelişigüzel bakım hizmetlerinden ziyâde nitelikli
sosyal bakım hizmetlerinin sağlanması bu şekilde gerçekleşmektedir.
Kurallı devir sürecine bakıma muhtaç kişi ile ilgili bilgi toplama ve
teşhis koyma gibi işlemler de bütünüyle entegre edilmektedir. Bakım
süreci boyunca plâna uygun olarak yapılan-yapılması gereken bütün
işlemler, bakım tutanağına kaydedilmektedir.
Belirlenen süreçlerin her birisinin
süresi, yoğunluğu, etkinliği ve sıralaması, kişiye göre
değişebilmektedir. Bazen süreçler birbirine de girebilmektedir.
Dolayısıyla, bakım hizmetlerinde etkinlik, modellerde dile getirilen
süreçlerin mahiyetinin iyi bilinmesi ve kişiye odaklı olarak kaliteli
bir şekilde hayata geçirilmesine bağlıdır.
Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından
benimsenen “dört safhalı bakım modeli”nin ilk safhasını oluşturan bilgi
toplama sürecinde, değişik yöntemlerle bakıma muhtaç kişinin
psiko-sosyal sorunları, ihtiyaçları, becerileri, istekleri ve
potansiyeli belirlenmektedir. Sohbet ve muhabbet havası içinde yapılan
bir ön görüşme çerçevesinde bakıma muhtaç kişinin özgeçmişi hakkında
yeterli bilgi edinilebileceği gibi, bakıma muhtaç kişi ve bakıcı
arasında da sağlam bir güven ortamının tesisi de mümkündür. Kişinin
şahsî yapısı ve bakıma konu olan hastalık veya sakatlık hakkında yeteri
derecede bilgi edinmeden yapılan bakım hizmetlerinin etkinliği de
yetersiz kalacağı açıktır.
Juchli, Fiechter ve Meier, Rath ve
Biesenthal ise “altı safhalı model” uygulamasından yana ağırlığını
koymaktadır. “Altı safhalı model” uygulamasında tâkip edilmesi gereken
adımlar şunlardır.
1.)
Bakıma muhtaç kişi hakkında
bilgi toplamak.
2.)
Sorunları tespit etmek ve
kişinin potansiyelini belirlemek.
3.)
Bakım hedefini tespit etmek.
4.)
Bakım uygulamaları ile ilgili
tedbirleri plânlamak.
5.)
Bakım hizmetlerini uygulamak.
6.)
Bakım hizmetlerinin etkinliğini
değerlendirmek ve gerekirse yeniden yapılandırmak.
Bakım süreci kapsamında yapılması
gerekenleri daha iyi anlayabilmek için, biz bu çalışmamızda altıncı
adımı ikiye bölerek, yediye çıkarttık. Yedi adımı, somut örnekler ışığı
altında, tek tek inceleyelim:
1. Adım:
Bakım süreci, bakım teşhisi hazırlıkları ile başlamaktadır. Bakıma
muhtaç kişi hakkında genel ve özel bilgiler elde edilmekte ve kişinin
biyografisi ortaya çıkartılmaktadır. Bütün bilgiler, kişinin şahsî
durumunu belirlemek için toplanmaktadır. İlk etapta elde edilen
bilgiler, kişinin sorunları ve potansiyelleri açısından belirlenmekte ve
değerlendirilmektedir.
Örn.: a) SORUN ALANI:
Yemek Yemek ve İçmek: Kişi, gıdayı-ekmeği yutacak ve ağzına alabilecek
biçimde kendi başına küçültememektedir. Kişi, kendi gücüyle içecekleri
içememektedir. b) POTANSİYELİ (GÜÇ KAYNAKLARI): Kişi, her çeşit yemeği
ve içeceği kabul etmektedir. Ellerini (sol elini) (kısmen)
kullanabilmektedir.
2. Adım:
Bakıma muhtaçlığa yol açan sorunlar ekseninde bakım teşhislerin
konulması. Kişinin sorunlarının tanımı ve potansiyelinin belirlenmesi
ile bakım teşhisi konulmaktadır.
Örn.: a) BAKIM
TEŞHİSİ: Kendi Kendine Beslenmede Yetersizlik.
3. Adım:
Bakım teşhisleri doğrultusunda bakım hedefleri ve kişinin bakıma
muhtaçlık derecesine göre bakım desteğinin boyutu belirlenmektedir).
Örn.: a) HEDEFLER
(YAPILMASI GEREKENLER): a) Bakıma Muhtaçlık Derecesine (Beslenmede
Yetersizliğin Derecesine) göre Kısmî ya da Tam Destek (kişinin
yedirilmesinde yardımcı olmak veya bütünüyle yedirmek) sağlamak. b)
Günde en az 1.5 litre içecek sunmak.
4. Adım:
Bakım tedbirlerini plânlamak ve somut olarak bakım hizmetlerini
belirlemek. Hedeflere ulaşabilmek için, bakım plânına (tutanaklarına)
mutlak olarak ifa edilmesi gereken en önemli tedbirleri ve uygulamaları
dahil etmek (yazmak) veya daha önceden standart bakım modelleri
çerçevesinde belirli durumlar için belirlenmiş standart bakım tedbir ve
uygulamaları plân kapsamına almak.
Örn.: a) TEDBİRLER
(UYGULAMALAR-BAKIM HİZMETLERİ): Yemekleri hazırlamak, ağza alınabilecek,
çiğnenebilecek ve yutulacak bir şekilde sunmak. İçecekleri, içirtmek.
5. Adım:
Tespit edilen tedbirleri uygulamak (bakım hizmetlerini profesyonelce ifa
etmek) ve plân gereği belirli periyotlarla yapılanları, tutanaklara
imzalı olarak kayda geçirmek suretiyle tescil etmek.
Örn.: a) Hedef ve
tedbirlere uygun bir şekilde kişiye günde dört kez yemek verilmiştir
(İmza-Tarih-Saat).
6. Adım:
Bakım hizmetlerinin etkinliğini ve verimliliğini değerlendirmek
maksadıyla bakım plânını sürekli veya belirli aralıklarla tetkik etmek
(ettirmek), denetlemek (denetlettirmek) ve gerektiğinde plân
değişikliğine gidiş hazırlıkları yapmak.
Örn.: a) Yemek
yedirmede kısmî destek, plânlanan normal süre zarfında
gerçekleşememektedir. Yani, bakım hizmetleri, plânlanandan daha fazla
zaman almaktadır. b) SEBEP: Kişinin potansiyeli, aktif bakım
hizmetlerine rağmen tedricî olarak azalmıştır veya zamanlama yanlış
yapılmıştır. c) ÇARE-ÇÖZÜM-SONUÇ: Kişiye, aynı bakım hizmetleri (kısmî
destek) kapsamında ya daha uzun zaman ayrılmalı, ya da plânlanan zaman
sınırları içinde tam destek
sağlanmalıdır.
7. Adım:
Kişi veya bakım ile ilgili yeni önemli bilgilerin elde edilmesi, kişinin
durumunda önemli bir değişikliğin olması veya bakım plânında ciddî
sapmaların meydana gelmesi durumunda bakım plânını, yeniden gözden
geçirmek ve yeni şartlara uygun olarak yapılandırmak.
Örn.: a) Kişinin
fizikî potansiyeli gittikçe gerilediğinden (bakıma muhtaçlık derecesi
arttığından) ve plânlanan zamanın dışını çıkılmak istenmediğinden kısmı
destek, tam desteğe dönüştürülmüştür.
Bakım Plânının
Uygulanmasında Aranan Şartlar
Bakım süreçlerini (adımlarını) pratik
hayata aktarabilmek için, bazı şartların yerine getirilmesi
gerekmektedir. Bunların başında “bakım rehberi” (Pflegeleitbild), “bakım
alanlarının organizasyonu ve yapısı” (Organisation und Struktur des
Pflegebereichs) ve “bakım tutanakları” (Pflegedokumentation) gibi
şartlar veya çalışmalar gelmektedir.
·
Bakım Rehberi: Bakım rehberinde,
bakıcı kişi açısından bakım alanına yönelik değer ve hedeflerin
somutlaştırılması öngörülmektedir. Bakım rehberi, günlük bakım
faaliyetlerinin önceliklerini belirlemek için, önemli bir zemin
oluşturmaktadır. Böylece, plânlama aşamasında dahî gerçekçi hedeflerin
belirlenmesi sağlanmaktadır.
·
Bakım Organizasyonu: Bakım
alanlarının organizasyonu ve yapısı çalışmasında, ilk etapta bakım
alanlarının doğru olarak belirlenmesi gerekmektedir. Burada, bakım
hizmetlerinde kim, hangi işi üstlenmelidir sorusuna cevap aranmaktadır.
Örneğin uzman bakıcıların ilgi ve hizmet alanı, bakıma muhtaç kişilere
yöneliktir ve bakım ile direkt ilgisi olmayan işlerde (ev hizmetlerinde,
psikolojik danışmanlık hizmetlerinde vb.) yer almaları da bakım
hizmetlerinde etkinlik açısından isabetli değildir. Bu gibi hizmetler
için, ara elemanlar veya gönüllüler istihdam edilmelidir.
·
Bakım Tutanakları: Bakım
tutanakları, bakım süreçlerinin hizmetinde kullanılan bir araçtır.
Yukarıda izah edilen her bir süreçte yapılan işlemler, yazılı olarak bir
tutanakta toplanmalıdır. Krohwinkel’e (1993) göre, bakım tutanakları,
inter-disipliner işbirliğinin sağlanması açısından vazgeçilmez bir
yöntemdir. Bunun yanında, yapılan işlemlerin kayıt altına alınmak
sûretiyle, bakım hizmetlerinin tâkibi, denetimi ve ispatı da mümkün
olmaktadır. Bakım akışı içinde edinilen bilgilerin yazıya dökülmesi ve
değerlendirilmesi ile özellikle bakım plânının yeniden düzenlenmesi ve
uygulamaların isabetli bir şekilde yeniden yapılandırılması
kolaylaşmaktadır. İşletmecilik ve hukukî davalar açısından da bakım
tutanakları önem arz etmektedir.
Bunun
yanında aşağıda sıralanan faktörler de, bakım plânının etkin bir şekilde
uygulanabilirliğini temin etmektedir:
·
Uygun, işleyen, etkin kurumsal ve organizasyonel yapı.
·
Bakım modeli ekseninde bakım derecesinin tespiti
·
Uzman bakıcıların ve bakıma muhtaç kişilerin motivasyonu ve azmi.
·
Bakım ile ilgili temel bilgi, tecrübe birikimi ve optimal müdahale
biçimi.
·
Kalite odaklı bakımın bütün temel şartlarını oluşturan standartlar
(Yapı, süreç ve sonuca dönük).
·
Bakım
hedeflerinin denetimi.
Bakım Plânının
Birinci Adımı: Bilgi Toplama ve Bakıma Muhtaç Kişi İle İlk Görüşme
Bilgi edinme
kaynakları içinde ilk plânda
bakıma muhtaç kişi gelmektedir. Ancak, bakıma muhtaç kişinin akrabaları
veya tanıdıkları, kişi ile daha önceden ilgilenmiş olan uzman personel
(hekimler, bakıcılar vb.), kişi ile ilgili belge ve raporlar ve bakım
uzmanın yaptığı konuşmalardan elde edilen izlenimler, bilgi edinme
sürecinde önemli rol oynamaktadır.
Uygulamada uzman
bakıcı, bakım plânı hazırlamadan önce genelde muhataplarıyla (bakıma
muhtaç kişi, bakıcı aile fertlerinden birisi, komşular, tanıdıklar vb.)
bir ön görüşme yapmaktadır. Başta bakıma muhtaç kişi ile teke tek bir
görüşme yapılmaktadır. Bu tanışma çerçevesinde kişi hakkında bilgi
toplanmaktadır. Görüşme, sakin ve samimî bir atmosferde yapılmalı ve
gerektiğinde aile fertlerinden bir iki kişi de bulundurulmalıdır. Kişi
ile yakından ilgisi olmayanların görüşmede yer almamasına dikkat
edilmelidir. Sohbet şeklinde yapılması gereken görüşmede kişinin
biyografisi, alışkanlıkları, temennileri, sıhhî-fizikî durumu,
araç-gereç bağımlılığı, potansiyel güç kaynakları ve mukavemet yapısı
hakkında bilgi toplanmaktadır.
Bilgi edinme, sadece ilk görüşmeden
ibaret değildir. Yeni bilgilerin elde edilmesi, gizli kalmış konuların
gün ışığına çıkarılması ve plânlamaya dâhil edilebilmesi için, bilgi
edinme, sürekli bir sürece tâbi tutulması gerekmektedir. Bilgiler
toplandıkça, bakım ile ilgili sorunların yanında kişi odaklı bakım
önceliğinin de tespiti mümkün olacaktır.
Sorular, açık
ve-fakat yönlendirici olmamalıdır ve bunun için de genel çerçevede
sorulmalıdır; Meselâ, “televizyon seyretmesini sever misiniz ?” yerine
“neler yapmaktan hoşlanırsınız ?” veya “muz yemeği sever misiniz ?”
yerine “en çok neyi yemek istersiniz ?” şeklinde sorulmalıdır. Bakım
faaliyetleri sürecinde de bu tarz görüşmelerin dışında kişi ile sık sık
sohbetler yapılmalıdır. Uzman bakıcı, hem bu görüşmelerden, hem de kendi
gözlem ve değerlendirmelerinden kişinin gerçek durumunu
belirleyebilmelidir.
Kişinin
biyografisinden, yani hayat hikayesi çerçevesinde yaşanan acı-tatlı
olaylardan bakıma muhtaç kişinin şahsî özellikleri, tecrübeleri ve
kişilik yapısı belirlenebilmelidir. Biyografik bilgi bankasında
aşağıdaki verilerin bulunmasında fayda vardır:
1.)
Bakıma muhtaç kişinin aile içindeki yeri, rolü
ve önemi.
2.)
Kişinin sosyal çevresi ile ilişkisi.
3.)
Kişinin hobileri, tecrübeleri, bilgi birikimi
ve yetenekleri.
4.)
Kişinin hayatın dönüm noktasını teşkil
edebilecek mutlu olaylar (doğum, sünnet, okul mezuniyeti, iş başarısı,
evlilik, çocuklar, torunlar vb.).
5.)
Kişinin yaşadığı acı olaylar (boşanma, terör,
savaş, deprem, ölüm, ayrılık, gurbet, hastalık, sakatlık gibi değişik
musibetler vb.).
6.)
Yaşanan acı olayların kalıcı etkileri ve
yansımaları.
7.)
Yaşanan acı olayların üstünden gelebilme
yeteneği ve tekniklerinin varlığı (kişi, sorunlarını tek başına
çözebilmekte midir ?).
8.)
Hayatta başarılanlar ve başarılanamayanlar.
9.)
Bakıma muhtaçlığın kişi üzerindeki etkileri
(kişi, bakıma muhtaçlık durumunu nasıl algılamakta veya
değerlendirmektedir ?)
10.)
Kişinin huzurunu sağlayan faktörlerin
belirlenmesi (Hangi faktörler kişinin mutluluğunu temin etmektedir ?).
11.)
Kişinin huzurunu kaçıran faktörlerin
belirlenmesi (Hangi unsurlar, kişiyi rahatsız etmektedir ?).
12.)
Kendi hayatını bağımsız olarak idame
ettirebilme şansı, imkânı ve yollarının belirlenmesi (Kişi, kendi
kendine nasıl yeterli hâle getirilebilir ?).
Görüşmeler ve
intibalar sâyesinde elde edilen bilgiler, teşhislerin konulmasına ve
bakım hizmetlerinin türlerinin belirlenmesine kaynak teşkil etmektedir.
Kanunî düzenlemelerde genelde bu aşamada bakım desteğinin boyutunun
belirlenmesine yardımcı olan bakıma muhtaçlık derecelendirme tabloları
kullanılmaktadır. Kişinin bakıma muhtaçlık derecesine göre, bakım
ihtiyacının içeriği-boyutu ve somut olarak da uzman bakıcılar tarafından
gerçekleştirilen profesyonel bakım hizmetlerinin yanında maddî bakım
desteğinin miktarı belirlenmektedir.
Bakım İhtiyacı
(Bakıma Muhtaçlık Derecesi) İle İlgili Ön Bilgiler
Mevcut sosyal
güvenlik sistemi içinde bakıma muhtaç kişiye tanınan sosyal haklara göre
sosyal bakım hizmetlerini düzenleyebilmek için, bilgi edinme sürecinde
kişinin bakıma muhtaçlık derecesinin tespiti de yapılması çoğu zaman
gereklidir. Sosyal güvenlik sistemleri, kişilere genelde bakıma
muhtaçlık derecelerine göre değişik derecelerde maddî destekte (bakım
ödeneği) bulunmakta ve(ya) evde aile bireylerince yapılan bakıma destek
sağlayabilmek için, ücretli-ücretsiz haricî profesyonel bakım hizmetleri
sunmaktadır. Bakım muhtaçlık derecesinin tespiti ile ilgili bir çok
kriter ve model mevcuttur.
Bakıma muhtaçlık
derecesinin tespiti, bakım hizmetlerini finanse eden kurum açısından
önem arz etmektedir. Diğer taraftan, kişinin bakıma muhtaçlık derecesi,
bakıma muhtaç kişinin durumunu ve dolayısıyla bakım ihtiyacının boyutunu
gösterdiği için, neyin, nasıl ve hangi yoğunlukla yapılacağının
haritasını gösteren bakım plânının hazırlanmasına da yardımcı
olmaktadır.
Bakım ihtiyaçlarının
boyutu, bakıma muhtaç kişinin bağımlılığı ile yakından ilgilidir. Bakıma
muhtaç kişilere endeksli olarak bağımlılık derecelerini dört ana
kategoriye göre tasnif etmek mümkündür:
1.)
Bağımsız Kişi: Temel
ihtiyaçlarını karşımla veya giderme bakımından kendi kendine yeterli
olan yaşlı, hasta ve(ya) özürlü. Bu kişiler, çoğu kez sürekli olarak
bakıcı bir elemana veya araç-gerece ihtiyaç duymamaktadır.
2.)
Sınırlı Bağımsız Kişi: Bir
veya birden fazla engelden dolayı sınırlı bir şekilde kendi kendine
yeterli olan kişi. Hayatını kolaylaştıran yardımcı araç-gerece ihtiyaç
duyabilir. Bu kişiler, görevlerini yerine getirirken normalden daha
fazla zamana ihtiyaç duymaktadırlar, işlerini zahmetle yerine
getirebilmektedirler. Endişeler, kaygılar ve güvensizlik ortamı engel
sayısını psikolojik olarak artırabilmektedir.
3.)
Kısmen Bağımlı Kişi: Kendi
kendine yeterli olabilme yeteneğini bazı durumlarda ve alanlarda hiçbir
şekilde yerine getiremeyen kişi. Böyle kişiler, bazı fiilleri ancak
kısmen gerçekleştirebilmektedirler, bir çok fiili ise hiçbir sûrette ifa
edememektedirler. Fiillerin tam olarak yerine getirilebilmesi için,
kişinin mutlak anlamda desteklenmesi gerekmektedir. Yardımcı elemanın,
ara sıra veya sürekli olarak hazır bulunmak sûretiyle bakım hizmetleri
sunması ve(ya) ev işlerine yardımcı olması gerekmektedir.
4.)
Bütünüyle Bağımlı Kişi: Kendi
kendine yeterli olma vasfını bütünüyle kaybetmiş, kendi başına hiçbir
sûrette gerekli olan fiilleri ifa edemeyen, ve bundan dolayı da mutlak
anlamda bütünüyle (bütün cepheleriyle) bakıma muhtaç hâle gelmiş kişi.
Böyle bir kişi, hemen her alanda (ev işlerinde, alış verişte, yemek
yapmada ve hazırlamada, temizlik işlerinde, bakım hizmetlerinde vb.) ve
her vakitte (gece-gündüz; 24 saat) bakıcının yardımına, desteğine ve
hizmetine ihtiyaç duymaktadır.
Görüldüğü gibi,
bakıma muhtaçlık derecesi arttıkça bakım ihtiyacının boyutu da o oranda
değişmekle birlikte bakıma muhtaç kişi ile ilgilenmesi gereken bakıcı
aile fertlerinin veya uzman bakıcının bakım sıklığı, yoğunluğu, yükü
ve(ya) külfeti de ciddî boyutta artmaktadır. Örneğin:
1.) Ciddî anlamda
bakıma muhtaç olmayan ve dolayısıyla fizikî yönden bağımsız (yaşlı,
hasta, özürlü) bir kişiye, yönlendirme, rehberlik ve danışmanlık
hizmetleri ile iktifa edilebilir.
2.) Sınırlı bir
şekilde bağımsız olan kişi, gözlem altında tutulmakta ve ihtiyaç anında
kendisine (kısmî) destek sağlanmaktadır.
3.) Kısmen bağımlı
kişiye, kendi başına yerine getiremediği bir çok fiilin ifasına yönelik
tam destek veya kısmen yardım sağlanmaktadır.
4.) Bütünüyle bağımlı
kişiye ise bütün alan ve ihtiyaçlara yönelik sürekli olarak tam yardım
yapılması zaruridir.
Bakıma Muhtaç
Kişinin Potansiyelleri
Bakım teşhislerini,
hedeflerini ve özellikle programlarını belirlemeden önce bakım sorunu
ile birlikte bakıma muhtaç kişinin potansiyelleri, yani bedenî-manevî
güç kaynaklarının da ortaya çıkartılması elzemdir. Potansiyelleri, iç,
dış ve bedensel olarak üç gruba ayırmak mümkündür:
·
İç potansiyel,
kişinin kimlik ve kişilik (şahsiyet) yapısından kaynaklanan manevî güç
kaynaklarıdır (Örn.: azim, gayret, inanç, mukavemet, sabır, şükür vb.).
·
Dış
potansiyel, bakıma muhtaç kişiye çevreden (hariçten) sağlanabilen her
türlü insanî, maddî ve teknik destektir (Örn.: bakıcı aile fertlerinin
varlığı; eşinin bakım kursuna gitmesi ve evde profesyonel bakım
hizmetleri sağlayabilmesi; ev düzeninin ve mimarî yapının kişiye uygun
hâle getirilmesi; araç-gerecin temini ve kullanılması, bakım ödeneğinin
verilmesi, uzman bakıcıların ev ziyaretlerinde bulunmaları vb.).
·
Bedenî
(fizikî) potansiyel, kişide, kısıtlı bile olsa, hareketliliği ve
bağımsızlığı sağlayan mevcut bedensel güçtür.
Kişisel
potansiyeller, kişinin bakım ihtiyacının boyutunu ve dolayısıyla bakıma
muhtaçlık derecesini belirlemektedir. Dolayısıyla genel anlamda
potansiyeller, bakım sorununun çözümlenmesini veya azalmasını sağlayan
kişisel beceri ve imkânlardır. Buna birkaç örnek verelim:
·
Bakıma muhtaç
kişi, parklarda hareket etmeyi ve insanlarla konuşmayı seviyor ve bundan
dolayı da hareket edebilirliğini ve ulaşılabilirliğini sağlayan
araç-gereçleri kullanmasını öğrenmektedir.
·
Evdeki banyo
odasına özürlü dostu duş tesisatı monte edilmiştir.
·
Bakıma muhtaç
kişi, komşularıyla yoğun temas hâlindedir. Komşular, kişi ile yeterince
ilgilenmekte ve bazı ev işlerini görmektedirler.
·
Sosyal
nitelikli bir vakıf, bakıma muhtaç kişiye sürekli olarak nakdî ve aynî
yardımda bulunmaktadır.
·
Kapıcı, bakıma
muhtaç kişinin kaldığı apartman dairesine her gün gazete ve süt
getirmektedir. Ayrıca, kapıcının hanımı, bakıma muhtaç kişinin
çamaşırlarını çok cüzi bir bedel karşılığında yıkamakta ve
ütülemektedir.
·
Bakıma muhtaç
kişiye, belediye aşevinden günde iki öğün sıcak yemek getirilmektedir.
·
Bir üniversite
öğrencisi, bakıma muhtaç kişinin kültürel ihtiyaçlarını karşılamak ve
hikaye kitabından sesli okumak için, gönüllü olarak her hafta sonu ev
ziyaretinde bulunmaktadır.
·
Uzman
bakıcının refakatinde ve gözetiminde bakıma muhtaç kişiye uygun eksersiz
programları uygulanmaktadır.
İç, dış ve bedenî
potansiyellerin oluşmasını ve gelişmesini ve dolayısıyla bakım plânının
etkinliğini de olumsuz yönde etkileyebilen bazı faktörler ise şunlardır:
·
Bakıma muhtaç
kişinin değişen halet-i ruhiyesi, azalan motivasyonu, bakıcı ile
işbirliğini reddetmesi ve(ya) hayata küsmesi.
·
Bakıcı aile
fertlerinin psikolojik ve bedenî yetersizlikleri, bakım sürecine dâhil
edilmelerindeki güçlükler (Örn. bakıcı eşin de yaşlı veya hasta olması).
·
Uzman bakıcı
ile bakıma muhtaç kişi arasındaki psikolojik uyumsuzluk ve anlaşmazlık.
·
Uzman
bakıcının bulunmaması veya mevcut bakıcıların tecrübesiz olmaları.
·
Bakım güvence
sisteminin bulunmaması veya yetersiz olması (Bakıma muhtaç kişilere be
uzman bakıcılara tanınan sosyal hakların yetersiz olması).
·
Evde bakım
hizmetlerinin örgütsel altyapının olması.
·
Kurumsal bakım
hizmetlerinin yetersizliği (Bakım merkezlerinin olmaması).
·
Bakım ekibinin
arasındaki ihtilaflar ve bakım yöntemi ile ilgili görüş ayrılıkları.
·
Bakım
modellerinin ve plânlarının geliştirilmemiş olması.
·
Herhangi bir
okulda sürekli olarak sosyal bakım dersinin okutulmaması ve bakım
hizmetlerinde teorik-pratik bilgi ve tecrübelerin yetersizliği.
·
Bakım
araç-gereç temininde maddî ve bürokratik engellerin bulunması.
·
Yaşanan
mekânların bakıma elverişli olmaması.
·
Eve dönük
fizik tedavi ve koruyucu rehabilitasyon hizmetlerinin bulunmaması.
Bakım Plânının İkinci Adımı: Bakım Teşhislerinin
Konulması
Teşhis, genel anlamda
titiz bir inceleme ve tetkik sonucunda mevcut durumdan yola çıkarak,
verilen bir karardır. Bakım hizmetlerinde teşhisin gerekli olup olmadığı
konusu, aslında hiçbir zaman bir tartışma konusu olmamıştır. Ancak,
neyin, nasıl bir şekilde teşhisinin konulması gerektiği hususunda farklı
görüşler ve yöntemler dile getirilmiştir. Bakım teşhisi kavramı, ilk kez
1953 yılında Amerika’da Virginia Frey tarafından kullanılmıştır. Bakım
teşhisleri ile ilgili çalışmalar, daha sonraki yıllarda kurumsal bir
nitelik kazanmıştır.
Gerek uluslar arası
arenada, gerekse ülkeler çapında bakım teşhisleri ile ilgili yapılan
ayrı ayrı çalışmalar, sosyal bakım bilimine akademik zenginlik
kazandırmaktadır. Bununla birlikte, çalışmalar kapsamında ortaya çıkan
bakıma muhtaçlık riski, bakım modeli, bakım süreçleri ve bakım
teşhisleri gibi temel kavramlar ve uygulamalar ile ilgili farklı tanım,
anlam ve yorumlar da ortaya çıkmaktadır.
Örneğin, 1970’li
yıllardan beri NANDA çatısı altında çalışan akademisyenler ve uzman
bakıcılar, bakım modelleri ile ilgili araştırma ve geliştirme
faaliyetleri sonucunda “Bakım teşhisleri, kişilerin, ailelerin veya
sosyal grupların (birlikteliklerin) sağlık veya hayat süreci ile ilgili
olan gündemdeki veya potansiyel (muhtemel) sorunlarına dönük
reaksiyonlarının (davranışlarının) klinik (tıbbî) değerlendirilmesidir”.
Kısacası bakım
teşhisleri, sebep ve(ya) emareler (işaretler) de içeren bakım sorununun
tahlilidir. Bakım sorunu, çoğu zaman telafisi mümkün olmayan kalıcı bir
hastalık, sakatlık veya ileri yaşlılıktan kaynaklanan fizikî yetersizlik
ve bundan dolayı da başkalarına bağımlılıktır. Tahlil sâyesinde bakıma
muhtaç kişi hakkında elde edilen bilgiler, bakım teşhisini koyabilmenin
temelini oluşturmaktadır. Uzman bakıcılar, genelde bakım sorununu bakıma
muhtaç kişinin zaviyesinden ele almakta ve akabinde sorunun giderilmesi
veya azaltılması yönünde bakım hizmet programının plânlanmasına ve
uygulanmasına gitmektedirler.
Bakım uygulamalarını
gerçekleştirebilmek için, tıpkı sağlık psikolojisinde olduğu gibi, bakım
hizmetleri kapsamında bakıma muhtaç kişinin tutum ve davranışlarının bir
analizine ihtiyaç vardır. Amerika’da bakım teşhisleri kapsamında
kişilerin tutum ve davranışlarının önemi, uzun bir süreden beri
uygulanmakta olan bakım modelleri çerçevesinde anlaşılabilmiştir. Bir
başka ifadeyle, sosyal bakım hizmetlerinin akademik ve bilimsel bir
boyut kazanmasıyla, bakım uygulamaları ekseninde bakım teşhisleri gibi
bir çok gelişme sağlanabilmiştir.
Özellikle Dungen,
Johnson, King, Roy, Neuman, Orem, Rooper ve Rogers gibi Amerikan sosyal
bakım uzmanlarının bu alandaki akademik katkıları sâyesinde bakıma
muhtaç yaşlı, kronik hasta ve özürlülerin bir çok psiko-sosyal sorununun
teşhisi konulabilmiştir. Bakım faaliyetlerinin sosyal hizmetler
kapsamında değerlendirilmesi gereği de, bu sebeplere dayanmaktadır.
Bakıma muhtaçlar, sadece bakıma değil belki bundan daha fazla gerçek
ilgiye, sevgiye ve şefkate de ihtiyaç duyarlar. Bu gerçekten yola
çıkarak, gerek bakım modellerinde, gerekse bakım teşhislerinde temel
bakım hizmetlerinin yanında sosyal diyalog, etkin iletişim, manevî
rehabilitasyon, psiko-sosyal danışmanlık gibi kavramlar-unsurlar
gittikçe ön plâna çıkmaktadır.
NANDA (North American
Nursing Diagnosis Association), bakım teşhislerini bir sistem içinde
düzenlemek maksadıyla “İnsanî Reaksiyon Numunesi” (Beşerî Davranış
Kalıbı) ismi altında bir sınıflandırmaya gitmiştir. Sınıflandırma
sistemi, bakıma muhtaçlığa yol açan değişik hastalık ve sakatlık
türlerine göre oluşturulduğu için, bakım teşhisleri, bakım modellerinden
ve sistemlerinden bağımsız olarak bakıma muhtaç her bir yaşlı, hasta
veya özürlüye uygulanabilmektedir.
NANDA ile sıkı işbirliği halinde olan bir başka kuruluş ise, Uluslar
Arası Bakım Meslek Birliği ‘dir (International Council of Nurses: ICN).
Her iki kuruluş, 1999 yılından beri “Bakımın Uluslar Arası
Sınıflandırılmasına Yönelik Gelişim” adı altında ortak bir proje
çalışması yapmaktadır. Sınıflandırma kapsamında değişik algılama
unsurları, stres seviyesi, değerler ve inançlar da yer almaktadır.
Bakım teşhisleri alanında en ileri tasnif sistemini NANDA
geliştirmiştir. Şimdiye kadar, sürekli olarak değiştirilen, içerik
olarak yenilenen veya sayısal olarak zenginleştirilen 200 civarında
bakım teşhisi bulunmaktadır. Her iki yılda NANDA-konferansında mevcut
bakım teşhisleri gözden geçirilmekte, teşhisi konulmamış alanlar veya
değişik hastalıklardan dolayı ortaya çıkan rahatsızlıklar için, üzerinde
tartışma yapılması ve değerlendirilmesi üzere yeni teklif sunulmaktadır.
Özellikle ileri derecede yaşlılarda görülen bunama ve oryantasyon
bozuklukları gibi rahatsızlıklara yönelik bakım teşhisleri ve bakım
programları henüz tatmin edici bir seviyede geliştirilememiştir.
Netice itibariyle,
bakım süreçlerinin temelini bakım teşhisleri oluşturmaktadır. Bakım
teşhisleri sâyesinde ortak bir meslekî dil kullanılmakta ve bakım
süreçlerinde gerekli olan bakım kayıtları da denetlenebilmektedir. Süreç
ve sonuç kalitesinin hem oluşmasını, hem de ispatını sağlayan bakım
teşhisleri, bakım hizmetlerinin tasvirini, izahını, anlaşılabilirliğini
ve şeffaflığını sağlamaktadır. Bundan dolayı da, bakım teşhisleri,
bakımın daha önceden kaliteyi oluşturmak adına oluşturulan standartlara
uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığı tâkip etmek açısından bir denetim
göstergesi veya kaynağıdır.
Bakım hizmetleri ile
ilgili bütün işlemlerin, faaliyetlerin, çalışmaların ve uygulamaların
titiz bir şekilde yapılmalıdır. Bakım hizmetlerinin şeffaf ve
anlaşılabilir bir tasviri olmadan, bu alanda ihtiyaç duyulan ve bakım
hizmetlerinin uygulanabilirliğini sağlayan her türlü kaynağın tespitinin
de yapılması mümkün değildir.
Bakım hizmetleri
çerçevesinde hangi işlemlerin nasıl, kaç kişi veya hangi uzman
personelle yapılabileceği konusu, bakımın rasyonel olarak plânlanmasına
ve etkin olarak uygulanmasına bağlıdır. Kısacası, kalite ve etkinlik
açısından bakım hizmetlerinin süreçlere, süreçlerin de teşhislere göre
belirlenmesi şarttır.
Bakım Teşhislerinin
Özellikleri
Bakım teşhislerinin
temeli, sınıflandırma sitemine dayanmaktadır. Değişik alanlara
(sorunlara) yönelik uzman bakıcılar tarafından konulan teşhislerin
amacı, bakım hizmetlerinin etkinliğini artırmaktır. Bir başka ifadeyle,
bakım hizmetlerinin etkili uygulanabilirliğini sağlayan teşhisler,
bakıcılık alanında hem bilimselliği, hem de kaliteyi (uzmanlığı) gün
ışığına çıkartmaktadır. Gelişmiş ülkeler, farklı sağlık ve bakım
sistemlerine ve sosyal bakım eğitimlerine göre, sınıflandırılmış bakım
teşhis modelleri geliştirmektedirler. Bakım modellerinde (plânlarında)
yer alan teşhisler, genelde bakıma muhtaç kişinin beceri yeteneğini
tasvir etmekte, sağlık durumu, bağımsızlığı ve kendi kendine idare
edebilme gibi kişiye odaklı bilgiler içermektedir. Bu bilgilerden yola
çıkarak, bakıma muhtaç kişinin şahsî durumu ile ilgili olarak ayrıntılı
bir sınıflandırma ve derecelendirmeye gidilmektedir. Kişinin bakıma
muhtaçlık derecesi bu şekilde ortaya çıkartılmaktadır.
Genelde kişinin şahsî
sorunu ve becerisi (potansiyeli) ekseninde çözüm üretilmekte ve buna
göre bakım programı hazırlanmaktadır. Örneğin, kişi, sol tarafından
kısmen felç olmasından dolayı, beden temizliğini kendi gücüyle ve tek
başına tam olarak yapamaması, şahsî ve fakat bakımı gerekli kılan bir
sorundur. Ancak, aynı kişinin, sağ eli ile yüzünü, göğsünü ve(ya) avret
mahallini yıkayabilmesi, kısmen de olsa mevcut potansiyelinin varlığını
göstermektedir. Bu iki bilgi bile, bakım hedefinin ve programlarının
(tedbirlerinin) belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla, bakıma
muhtaç kişinin değişik ihtiyaçlarına binaen teşhisi konulurken, aynı
zamanda kişinin potansiyeli ekseninde şahsî bakım plân ve programları da
yapılmaktadır.
Bakım teşhislerin,
hedeflerin ve tedbirlerin kullanımı ve kayıt altına alınmasının bir çok
faydası vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
1.)
Bakım hizmetlerinde aynı anlamlar içeren ortak
kavramların kullanımından dolayı dil birliğinin oluşturulması.
2.)
Bakım teşhisleri nasıl sınıflandırılırsa
sınıflandırılsın uygulamaya dönük bakım hizmetleri bütün bakım modelleri
için uygulanabilir.
3.)
Öğrenilebilir ve tatbik edilebilir meslekî
bilginin oluşması.
4.)
Bakım uygulamalarının kayıt altına
alınmasından dolayı bakım hizmetlerinin şeffaflaşması, denetlenebilmesi
ve kolaylıkla devredilebilmesi ile bakım kalitesinin sürekli olarak
sürdürülebilirliğin temini.
5.)
Teşhis ve tedbirlerin belirlenmesi ile bakım
maliyet plânının yapılabilmesi.
Bakım sürecinde
atılması gereken adımlar, konulan teşhislere göre belirlenmektedir. Bir
başka ifadeyle, bakım teşhisleri baz alınarak, bakım hizmetleri, etaplar
hâlinde plânlı bir şekilde hayata geçirilmektedir. Bakım hizmetlerinin
plânlanmasında ve uygulanmasında atılması gereken profesyonel adımlar,
kısaca tekrarlanması gerekirse, şunlardır:
1.)
Bilgi toplam ve değerlendirme (Assesment).
2.)
Kişinin şahsî durumuna (belirtilerine) ve
bakıma muhtaçlığına yol açan sebeplere göre teşhislerin konulması.
3.)
Bakım hedeflerinin somut olarak belirlenmesi.
4.)
Gerekli görülen, fayda sağlayacağı düşünülen
uygulanabilir bakım hizmetlerinin (programının) belirlenmesi ve tatbik
edilmesi.
Bakım Teşhislerinin Unsurları ve Örnek
Uygulamalar
Bakım teşhislerinde geçerli olan
tanımların kavramsal anlamları bazen birbirinden farklı olmalarından
dolayı, sosyal bakım hizmetlerinde ortak bir dilin varlığından
bahsetmenin zorluğu ortadadır. Bunun yanında ülkemizde sosyal bakım
hizmetleri alanında akademik anlamda çalışmalar henüz başlangıç
safhasında olduğundan dolayı bakım ile ilgili kendimize has kavramlar da
oluşturabilmiş değiliz. Diğer taraftan sosyal bakım güvence sistemine
kaynak teşkil edebilecek kanunî düzenlemeler de yetersiz olduğundan,
kavramlar, teorik alanının dışına çıkamamaktadır.
Bakım teşhislerini
bakım süreçleri dışında düşünmek mümkün değildir. Bakım teşhisleri,
bakıma muhtaç kişinin durumu hakkındaki değerlendirme süreçlerinin
bütünüdür. Kişi hakkında bilgi toplamadan sonra teşhis odaklı analiz
yapılmaktadır. Bakım teşhisleri, bakım süreçlerinin vazgeçilmez bir
parçası olması dolayısıyla, bakım plânının hazırlanmasına ek bir külfet
getirmemektedir.
Bakım teşhislerinin
unsurları şunlardır:
1.)
Bakıma muhtaç kişinin bedenî, psiko-sosyal
durumu hakkında veri tabanının oluşturulması.
2.)
Veri tabanının analizi ve bilgilerin
değerlendirilmesi. Örn. Bakıma muhtaçlığa yol açan hastalık veya
sakatlığın mahiyeti (sorun tespiti) ve bakıma muhtaç kişinin bunlara
karşı gösterdiği tutum ve davranışların sebebi (durum değerlendirmesi).
3.)
Sorun ve güç kaynakları (potansiyeli)
ekseninde, yani bakıma muhtaç kişinin menfi (olumsuz) ve müspet (olumlu)
yönleriyle gerekçeli teşhislerin konulması.
4.)
Teşhislerin doğruluğunun teyit edilmesi
(bakıma muhtaç kişi için yapılan teşhisin önemini, bakıma muhtaç kişi
ile ortaklaşa değerlendirmek).
Bakım teşhisleri,
kısaca sorun, sebepler ve emâreler (giderilmesi gereken soruna ait bazı
işaret veya belirtiler) unsurlarından ibarettir. Matematik yaklaşımla
bakım teşhisini şu şekilde formüle edebiliriz:
BAKIM TEŞHİSİ = BAKIM
SORUNU + SEBEPLER + EMÂRELER (Belirtiler)
Olası durumun
tahlilini yapabilmek için, aşağıdaki soruların yöneltilmesi ve bu
sorular ekseninde elde edilen cevabî bilgiler üzerinden teşhisleri
koymak gerekmektedir.
·
Sorunun
mahiyeti nedir ? (Nasıl bir problem vardır ? Hangi mesele ile
karşılaştık ?).
·
Sorunun
kaynağı nedir ? (Problem, nasıl ve neden ortaya çıkmış olabilir ?
Meselenin içyüzü aslında nereye dayanmaktadır ?)
·
Sorunun
tezahürleri (yansımaları) nelerdir ? (Kişi, problemi nasıl algılıyor ?).
Bu sorulara cevap
bulabilmek ve bakım plânının akışı doğrultusunda gerekli teşhisleri
koyabilmek için, elde edilen bilgilerin sağlıklı bir tahlilden
geçirilmesi gerekmektedir. Uzman bakıcı, emâreleri de dikkate alarak,
bilgileri isabetli bir biçimde değerlendirmeye alır ve teşhisini formüle
eder.
NANDA tarafından
geliştirilen ve formüle edilen bazı örnek bakım teşhisleri şunlardır:
·
Bedenî yapıda
bozukluk (sakatlık).
·
Bunama.
·
Cilt
hastalığı.
·
Enfeksiyon
riski.
·
Ev işlerini
yapamama durumu.
·
Güçsüzlük
(Acziyet) ve hareket edememe.
·
Hiper (yüksek)
ateş (hummâ).
·
Hiper (yüksek)
tansiyon.
·
İletişim
bozukluğu.
·
İşbirliğinde
yetersizlik ve isteksizlik.
·
İştahsızlıktan
kaynaklanan zayıf beden.
·
Kalp
yetersizliği.
·
Korku-Endişe
·
Nefes darlığı
veya bozukluğu.
·
Özgüven kaybı.
·
Psikomatik
veya Gerçek Sancılar.
·
Sarî hastalık
(Enfeksiyon hastalığı).
·
Şişmanlık.
·
Uyku
bozuklukları.
·
Ümitsizlik.
·
Yalnızlık
hissi (Gönül Dünyasındaki Boşluklar).
·
Yorgunluk
hissi.
·
Kendi kendine
bakmada yetersizlik hâlleri (Örn.: yemede, içmede, beden temizliğinde,
giyinmede ve tuvalet ihtiyacını gidermede).
Bakım teşhisinin
profesyonelce yapılabilmesi için, aşağıdaki şartların yerine getirilmesi
gerekmektedir:
1.)
Bakıcının meslekî yeteneği, iletişim, algılama
ve sosyal münasebet gücü.
2.)
Çalışma grubunun kendi içindeki ahenkli
çalışması ve uzmanlar arası işbirliği.
Konuyu daha
anlaşılabilir hâle getirmek için, somut bir örneğe ihtiyaç vardır:
ÖRNEK UYGULAMA:
BAKIM SORUNU:
Evde tek başına yaşayan ve kısmen de olsa araç-gereç yardımı ile bir çok
işini kendi başına görebilen, haftada uzman bakıcılar tarafından iki kez
ziyaret edilen 75 yaşındaki Fatma hanım, 15 Ağustos 2004 yılında saat
17’15’de bakım hizmeti aldığı uzman bakıcıyı telefon ile arar ve aşırı
yanmadan ve terlemeden dolayı yatağa düştüğünü, kendisini, kalkamayacak
kadar güçsüz hissettiğini anlatır. Acil bir ziyaret sonucunda, uzman
bakıcı, Fatma hanımın hareket kabiliyetinin tamamen ortadan kalktığını,
beden temizliği, tuvalete gitme, giyinme-soyunma, yemek yeme gibi temel
işlevlerini yerine getiremediğini ve bundan dolayı da büyük bir
ihtimalle belirli bir süre için, 24 saat yoğun bakıma ihtiyaç duyduğunu
tespit eder.
MUHTEMEL SEBEPLER:
·
Bağışıklık
sistemini zayıflatan bir enfeksiyon hastalığı.
·
Sıvı
yetersizliği.
·
Aşırı bedenî
yorgunluk.
·
Sinir
sisteminde ısı ayarlama düzeninde bir bozulma.
·
Uygun olmayan
kılık-kıyafet.
·
Metabolizmayı
olumsuz bir şekilde etkileyen travma.
EMÂRELER:
·
Ölçülen ısı
derecesi 38.5 C.
·
Cildin
kırmızılaşması.
·
Hızlı nefes
alıp verme.
·
Hızlı kalp
atışı (dakikada 110 atış).
·
Kasılma ve
titreme.
·
Baş ağrısı ve
eklem sancıları.
·
Huzursuzluk ve
korku.
·
Şaşkınlık ve
algılama bozukluğu.
BAKIM TEŞHİSİ:
YÜKSEK ATEŞ.
NANDA modeline göre,
yukarıdaki bakım sorununa yönelik yüksek ateşin yanında iki teşhisin
daha konulması mümkündür:
·
YÜKSEK ATEŞ.
·
HAREKET
EDEMEME DURUMU.
·
KENDİ KENDİNE
BAKMADA YETERSİZLİKLER.
Birinci ve ikinci
teşhisin ortak sebep ve emâreleri aşağıdaki gibi olabilir:
MUHTEMEL SEBEPLER:
·
Sancılar veya
yaralanmanın yaptığı ateş.
·
Yaşlılığa
bağlı acziyet.
·
Felç.
·
Algılamada
bazı değişiklikler.
EMÂRELER:
·
Cilt
bozuklukları, iltihaplanmaları ve yaralanmaları.
·
Nefes alma
sorunu (Astım).
·
Eklemlerde
hareket bozukluğu.
·
Verit
(toplardamar) kaynaklı kan dolaşımında sorunlar (tromboz).
·
Halet-i
ruhiyede ve düşüncede bazı olumsuzluklar.
·
Oryantasyon
bozuklukları.
Üçüncü teşhisin
(KENDİ KENDİNE BAKMADA YETERSİZLİKLER) sebep ve emâreleri , aşağıdaki
unsurlardan meydana gelebilir:
MUHTEMEL SEBEPLER:
·
Hareketsizlik
(felç, acziyet).
·
Şaşkınlık,
kısmî bunama.
·
Motivasyon
eksikliği.
EMÂRELER:
·
Kişi, musluğa,
banyoya ve gardıroba gidememektedir.
·
Olayları ve
yapılması gerekenleri idrak, tâkip ve koordine edememektedir.
·
Bedenin bütün
bölgelerine ulaşamamaktadır.
·
Beden
temizliğinin ve giyinmenin gerekliliğini ve önemini tam idrak
edememektedir.
Tespit edilen ciddî
hastalıklar (nefes sorunu), derhal hekime bildirilmelidir. Bu gibi
durumlarda çoğu zamana tıbbî müdahale veya medikal direktif gerekli
olabilmektedir. Bakıma muhtaç kişi, tıbbî tedavi ve rehabilitasyon
sürecinin dışında da çoğu kez ilaçlarını almaya devam etmesi
gerekmektedir. Bunu, kendi başına layıkıyla yerine getiremeyeceği için,
bakıma muhtaç kişiye rutin bakım hizmetleri dışında düzenli olarak ilaç
da verilmelidir. İlaçların yan etkisi ihtimaline karşılık, kişinin
sürekli olarak gözetim altında bulundurulmasında da fayda vardır.
3.3.3. Bakım
Teşhislerinin Konulmasını Sağlayan Değerlendirme Kriterleri
Bakım teşhislerini
koyabilmek için, ilk önce görüşme çerçevesinde kişi hakkında bilgi
toplamak gerektiğini vurgulamıştık. Kişi odaklı sorun ve güç kaynakları
ekseninde, soru-cevap şeklinde elde edilen bilgiler, aslında aynı
zamanda bakım teşhislerinin (ve tabiî ki bakıma muhtaçlık derecesinin)
belirlenmesinde yardımcı olan değerlendirme kriterleridir. Bakıma
muhtaçlığa yol açan kişisel sorunlar (değerlendirme kriterleri)
listesini, tercih edeceğimiz bakım modeline göre, kısa veya uzun
tutabiliriz.
Krohwinkel’in AEDL
modelini esas alırsak, bakım teşhislerinin konulmasına yardımcı olan
değerlendirme kriterleri üzerinde detaylı olarak durmamız gerekmektedir.
İletişim
Kişinin iletişim
yeteneğinin belirlenebilmesi ve bununla ilgili teşhislerin konulabilmesi
için, aşağıdaki soruların yöneltilmesinde fayda vardır:
1.)
Görme ve duyma yeteneğiniz yeterli midir ?
2.)
İletişim için herhangi bir araç veya gereç
(gözlük, kulaklık) kullanıyor musunuz ?
3.)
Araç-gereçleri sorunsuz ve bağımsız olarak
kullanabiliyor musunuz ?
4.)
Araç gereçlerin kalitesi ve fonksiyonel
etkinliği ne durumdadır ? (Örn.: Kulaklığınız size uygun mudur ?)
5.)
Şu anda başkalarıyla nasıl iletişim
kuruyorsunuz ?
Kişinin iletişim
durumunu, değişik değerlendirme konularına veya alanlarına göre gözlem
altına alınması icap etmektedir. İletişim alanına girebilecek konular
doğrultusunda değerlendirme sonucunda kişinin bağımlılık (bakıma
muhtaçlık) derecesinin ve araç-gereç ihtiyacının tespiti
yapılabilmektedir. Tâkip edilecek ve değerlendirilecek iletişim konuları
şunlardır:
a) Konuşma
sorunları ile ilgili tespit alanları:
1.)
Kelime (sözcük) ve cümlelerin kurulması ve
telaffuzu.
2.)
Konuşmadaki aksaklıklar ve düzensizlikler
(vurgu yanlışları).
3.)
Ses tonu veya birimlerinin çıkarılışında
ahenklik ve sözlerin anlaşılabilirliği (ifade kabiliyetinin
yetersizliği: Konuşma özürlülüğü)
4.)
Konuşmanın akışında (ritminde) bozukluk
(kekemelik).
b) Algılama
sorunları ile ilgili tespit alanları.
1.) Sorulara karşı
reaksiyonu veya tepkisi.
2.) Resim ve
sembollere karşı sesli-sessiz reaksiyonu.
3.) Görsel etkenlere
(ışık, yazı, renk, haricî olaylar vb.) karşı reaksiyonu.
c) Görme ve işitme
alanlarına yönelik sorunlar.
d)Diğer iletişim
alanlarına yönelik kriterler.
1.)
Kişinin beden dilinin kullanması ve sessiz
iletişim yeteneği.
2.)
Mekân ve çevre ile uyumu (oryantasyon
becerisi).
3.)
Temas (el il dokunma), sıcak ve soğuk ortama
karşı reaksiyonu.
TEŞHİSLER:
·
İletişim
yetersizliğinin derecesi: kısmen bağımsız.
·
Mevcut
yardımcı teknolojiler: a) Konuşma: yok; b) Görme: Okumak için gözlük; c)
Duyma: İşitme cihazı (şu anda kulağına kendi başına
yerleştirememektedir).
·
Mevcut
hâlinden memnuniyet derecesi: memnun değil; sık sık ağlamaktadır.
·
Kelime ve
cümle kurması: sınırlı-kısıtlı.
·
Anlaşılabilirlik: zor anlaşılmaktadır.
·
Ses: normal.
·
Konuşma
akışı-ritmi: bozuk.
·
Sese karşı
duyarlılığı: Kulaklık yardımıyla ancak duyabilmek; Türk sanat müziğini
dinlemeyi seviyor.
·
Resim ve
sembollere karşı ilgisi: var; çiçekleri seviyor; özellikleri kırmızı
gülleri.
·
Mimik, jest,
beden dili: Gülmek ve daha çok tebessüm etmek sûretiyle memnuniyetini ve
iyi hâlini yansıtmaktadır. Konuşmada zorlandığında el kol hareketlerini
yoğun olarak kullanmaktadır.
·
Oryantasyon:
Kişileri ve nesneleri tanımakta; Zaman ve mekânı iyi derecede
kullanabilmektedir.
·
Sosyo-kültürel
katılım: Sosyal iletişimi zayıf.
·
Sosyal
davranışları: Oğlu, ziyaretine geldiğinde çoğu zaman nazik davranıyor;
Ancak, ifade etmekte ve merâmını anlatmakta zorlandığında bazen
sinirlenmektedir.
·
Meşguliyetlerin veya hafif işlerin ifası: mümkün değil.
ÖZET TEŞHİS:
a) Konuşma yeteneği yetersiz; b) Duyma yeteneği yetersiz; c) Görme
yeteneği yetersiz.
Hareket
(Edebilirlik)
Gözlemlenecek ve
değerlendirilecek konular.
·
Eklemlerin
hareketliliği.
·
Duruş,
yürüyüş, el kol hareketleri, jestler.
·
Kas tutukluğu,
adale gerginliği, kasıl sarsılma.
·
Bakım sürecine
aktif olarak katılma isteği (Motivasyon)
·
Hareketliliğini etkileyen ilaçlar
·
Hareket
ederken sancılar.
Gözlemlenecek ve
değerlendirilecek aktiviteler ve fizikî faaliyetler:
·
Yataktan
kalkmak ve yatmak.
·
Kanepeye,
sandalyeye oturmak ve kalkmak.
·
Giyinmek-soyunmak.
·
Dikilmek,
yürümek, merdivenlerden inmek-çıkmak, tuvalete gitmek.
·
Yardımcı
teknolojilerin (araç-gereç) gerekliliği-yeterliliği.
SORULAR:
·
Hareket
edebilirlikte aksaklıklar, sorunlar mevcut mu ? Varsa, bunların
sebepleri nelerdir ?
·
Hareket
kapasitesinin iyileştirilmesine veya artırılmasına yönelik
imkânlar-kaynaklar mevcut mudur ?
TEŞHİSLER:
·
Eklemlerin
durumu: sağ hareket edebilmekte, sol pasif-yetersiz.
·
Duruş: Kendi
başına dik olarak ayakta duramıyor.
·
Yürüyüş:
bağımlı.
·
El kol
hareketleri: sadece sağ el ile.
·
Kas gücü: sağ
normal, sol yetersiz.
·
Kas
gerginliği: Bedenin sol kısmında
·
Aktif katılım:
İstekli.
·
İlaç
kullanımı: yok
·
Hareket
ederken sancılar: sol omuz.
·
Bağımsızlık
derecesi: a) Yatma ve kalkma: yetersiz; b) Sandalyeye oturma ve kalkma:
yetersiz; c) Giyinme ve soyunma: kısmen bağımlı; d) Merdiven, Tuvalet:
yetersiz.
·
Yardımcı araç
gereç: Yok, fakat kişi istemektedir.
·
Hareket
bozukluğu ve sebepleri: Evet: Kısmî felç ve omuz ağrıları.
·
Potansiyeller:
Sağ kolu ile kısmen sol kolunu hareket ettirebiliyor.
ÖZET TEŞHİS:
Hareket edebilirlik sınırlı-yetersiz.
Hayatî
Fonksiyonları İdame Ettirebilme
Gözlem ve
değerlendirme alanları veya konuları:
·
Şuur; Tepki;
Reaksiyon; Oryantasyon.
·
Nabız.
·
Nefes.
·
Kan.
·
Tansiyon.
·
Cilt rengi.
·
Vücut
sıcaklığı.
SORULAR:
·
İlaç
kullanılıyor mu ? Evet ise, gözetim altında olması gerekli midir ?
·
Hangi yardımcı
teknolojilere ihtiyaç vardır ? (Örn.: Enhalasyon aleti).
TEŞHİSLER:
·
Şuur: yerinde
·
Oryantasyon:
mevcut-yeterli.
·
Hayat
fonksiyonları: a) Nabız: dakikada 72; ritmik ve kuvvetli; b) Nefes:
dakikada 15: normal; c) Tansiyon: 150/90 mm HG.
·
Vücut
sıcaklığı: normal.
·
Yardımcı
Araç-Gereç: gerek yok.
·
İlaç kontrolü:
gerek yok.
·
Bağımsızlık
oranı: tamamen bağımsız.
ÖZET TEŞHİS:
Normal-Sorun Yok-Bağımsız.
Kendi Kendine
Bakım Potansiyeli
Gözlem ve
değerlendirme alanları veya konuları:
·
Cildin durumu:
Renk; Değişim
·
Beden
temizliğinde hangi yöntem tercih edilmektedir (Banyo; Duş; Islak Havlu)?
·
Diş temizliği;
Tırnak temizliği; Tıraş.
·
Bakım araç
gereç kullanımı.
·
Çamaşır ve
elbise değiştirme sıklığı.
·
Yetersizlik
alanları nerededir, sebepleri nelerdir ?
·
Sorunun
çözümüne yönelik tedbirler, çareler.
TEŞHİSLER:
·
Cilt durumu:
Normal.
·
Beden
temizliğinde yeterlilik ve tercih edilen yöntem: Kısmen yetersiz;
Küvette oturarak banyo; Acı badem şampuanları tercih sebebi.
·
Diş-Tırnak-Tıraş Temizliği: Yetersiz; Saç ve tırnak bakımı haftada bir
kez.
·
Bakım
temizliğinde araç-gereç kullanımı: Gerekli; Ancak, kişi yetersiz.
·
Yatak
çarşaflarının değiştirilmesi: Kişi yetersiz; Haftada bir kez; İhtiyaç
hâlinde her zaman.
·
Elbise
değiştirme: Kısmen bağımlı.
·
Engeller ve
sebepleri: Kısmî felçten ötürü kişi kısmen bağımlı.
·
Potansiyeller:
Aktif katılım arzusu ve katkı sağlama azmi mevcut.
ÖZET TEŞHİS:
a) Beden temizliğinde
yetersizlik; b) Kişi, giyinme ve soyunmada kendi kendine bakmada
yetersiz.
Yemek Yemek ve
İçmek
Bakım teşhislerini
sağlıklı bir şekilde elde edebilmek için, cevaplandırılması gereken
sorular:
·
Bakıma muhtaç
kişi, kendi başına, dışarıdan destek almadan, yeme-içme ihtiyacını
giderebiliyor mu ? Karnını doyurabiliyor mu ? Açlığını hissediyor mu ?
Yemek yeme isteğinde bulunuyor mu ?
·
Kendi
gayretiyle yemek yiyebiliyor mu ?
·
Gıdaları
yiyecek bir şekilde küçültebiliyor mu ?
·
Zahmetsiz
olarak yemekleri yutabiliyor mu ?
·
Beden kilosu
ne durumdadır ?
·
Yemek sonrası
kendini nasıl hissediyor ?
·
Yemek mönüsü,
kişinin yemek alışkanlıklarına ve kültürüne uygun mudur ?
·
Takma dişleri
fonksiyonel midir ?
·
Alınan ilaçlar
kişinin iştahını bozuyor mu ?
·
Kişinin rahat
veya sağlıklı yemek yiyebilmesi için, özel malzeme veya aletlere
ihtiyaç var mıdır ?
·
Beslenme
sorunları ortaya çıkıyor mu ?
TEŞHİSLER:
·
Yemek ve
içecek temin etme veya hazırlama: Yetersiz-Bağımlı.
·
Kendi başına
yemek yiyebilmesi: Kısmen mümkün-kısmî bağımlı.
·
Gıda
maddelerini parçalama durumu: Kısmen bağımsız.
·
Yutma durumu:
Sorun var-Yutmakta zorlanıyor.
·
Beden
ağırlığı: normal seviyede (aşırı şişman-sürekli kilo veriyor).
·
Yemek sonrası
durum: normal-iyi
·
Yemek
porsiyonun kişiye uygunluğu: Uygun (beden hareketliğinde sınırlamalar
olduğu için ve aşırı kilo almasını önlemek için daha az verilebilir veya
diyet yemek hazırlanmalı).
·
Yemeklerin
kişinin yemek alışkanlıklarına uygunluğu: Uygun değil, çünkü kişi tek
başına yemek yiyor. Halbuki kişi, sosyal ortamda yemek yemekten
hoşlanıyor.
·
Dişleri sağlam
mı ? Evet (takma dişler, kişiyi rahatsız ediyor).
·
İştahı bozan
ilaçlar: Yok.
·
Yemek yemeği
kolaylaştıran araç-gereç: Yok, ihtiyaç da yok.
·
Yemekleri
sindirebiliyor mu ? Evet.
ÖZET TEŞHİS:
a) Beslenmede kısmî desteğe
ihtiyaç var-kişi sınırlı da olsa bağımlı; b) Kişide yutma sorunu var.
Tuvalet İhtiyacını
Gidermek
Aşağıdaki sorulara
cevap aranmalıdır:
·
Küçük ve(ya)
büyük tuvalet sorunu var mı ?
·
Sorunun
mahiyeti nedir ve nasıl çözülüyor ?
·
Bakıma muhtaç
kişi çekinmeden meselesini dile getiriyor mu ?
·
Tuvaletini
yapamamanın veya kaçırmanın sebepleri nelerdir ?
·
Yardımcı araç
gereç var mı ? Gerekli mi ? İstek var mı ? (İdrar kabı; Lazımlık;
İnkontinans bezi).
·
Araç gerecin
temininde ve kullanımında haricî destek gerekli mi ? Kişi, yardımı
kabul ediyor mu ?
·
Tuvalet
ihtiyacını gidermede kişisel ve psikolojik değişimler nelerdir ?
·
Tuvaletini
tutamama sıklığı ?
·
Bağımsızlık
derecesi ve yardıma muhtaçlık ?
TEŞHİSLER:
·
Küçük ve(ya)
büyük tuvalet sorunu var mı ? Evet, her iki konuda da ciddî sorun var.
·
Tuvaletini
yapamamanın veya kaçırmanın sebepleri nelerdir ? Yaşlılığa bağlı küçük
ve büyük inkontinans
·
Bakıma muhtaç
kişi çekinmeden meselesini dile getiriyor mu ? Hayır; çünkü bakıma
muhtaç kişide afazi (söz yitimi) mevcut.
·
Büyük ve küçük
tuvalet tâkibi: Normal.
·
Yardımcı araç
gereç var mı ? Gerekli mi ? İstek var mı ? İnkontinans bezi mevcut;
Kişi, ayrıca idrar kabı istiyor.
·
Araç gerecin
temininde ve kullanımında haricî destek gerekli mi ? Kişi, yardımı kabul
ediyor mu ? Bezlerin yerleştirilmesinde yardıma ihtiyaç var; Her iki
saatte ayrıca tuvalete götürülmesi gerekiyor.
·
Tuvalet
ihtiyacını gidermede kişisel ve psikolojik değişimler nelerdir ? Kişi,
utanıyor ve sıkılıyor.
·
Tuvaletini
tutamama sıklığı ? Günde 1-2 kez.
·
Bağımsızlık
derecesi ve yardıma muhtaçlık ? Bağımlı.
·
Sorunun
çözümünde tutum ve davranışı: İstekli.
ÖZET TEŞHİS:
a) Büyük ve küçük tuvalet ihtiyacını gidermede yetersiz.
Dinlenme-Uyuma
Gözlem ve araştırma
konuları:
·
Uyuma
alışkanlıkları (Öğle uykusu; Akşam uykusu).
·
Uykudan sonra,
kişi kendisini iyi hissediyor mu ve aktivitelere katılmaya hazır mı ?
·
Uyuma
sorunları veya kalkabilme problemleri var mı (derin uyku) ?
·
Hangi
vakitlerde kişi dinlenmeyi seviyor ?
·
Uyuyabilmek
için kişi ne yapıyor-neler yapılabilir ?
·
Gündüz gece
ritmi sağlıklı bir şekilde nasıl temin edilir ?
·
Uyanık hâlinde
kişi ne derece dinç ve aktif ?
TEŞHİSLER.
·
Alışkanlıklar:
Kişi, sıcak havalarda öğle uykusunu açık pencerenin önünde
geçirmektedir.
·
Uyku sonrası
hâli: İyi.
·
Uyuma
sorunları: Yok.
·
Uyuma
vakitleri: Gece uykusu: 24.00-06.30; Gündüz uykusu: 13.00-13.30.
·
Uyumak için
kullanılan ilaç-malzeme: Yok.
·
Ritmik uyku
düzeni için gerekli olanlar: Gerekli değil.
·
Uyanık hâlinde
dinçlik-oryantasyon: yeterli.
ÖZET TEŞHİS:
a) Uyuma ve dinlenmede sorun yok: Bağımsız.
Meşguliyet
Gözlem ve araştırma
konuları:
·
Ev içi ve ev
dışı işlerini kendi başına yapabiliyor mu ? (Alış veriş; İlaç temini;
Banka işlemleri; Komşu ziyareti; Bulaşıkları yıkama; Ev temizliği).
·
Karşılaşılan
engeller veya sıkıntılar nelerdir ?
·
Engellerin
veya tersizliklerin sebepleri nelerdir ?
Gözlem ve
değerlendirme:
·
Kişinin,
psikolojik durumu.
·
Çalışma isteği
ve azmi.
·
Sosyal
iletişim.
Tespit edilecek konu
ve alanlar:
·
Günlük hayata
ait yaşama alışkanlıkları ve tercihler.
·
Sorun
çözümünde şahsî gayreti ve inisiyatifliği.
·
Sorun
çözümünde sosyal çevre ile ortak hareket etme kabiliyeti.
·
Mesleği, işi
ve çalışma alışkanlıkları.
·
Sevdiği işler
ve tâkip ettiği hobiler.
·
Biyografik
veriler, doğum, evlenme tarihleri.
·
Akraba,
arkadaş ve dost çevresi.
·
Üretken
işlerde çalışma durumu.
·
Psiko-sosyal
tutum ve davranışları (Agresyon; İçine kapanıklık; Motivasyon)
·
Sevdikleri ve
nefret ettikleri şeyler.
·
Davranış
değişikliklerin sebebi.
TEŞHİSLER:
·
Ev içi ve ev
dışı işler: Yetersiz.
·
Engeller veya
Sıkıntılar; Sebepler: Kişi, kısmî felç geçirmiştir. Etkisi hâlen devam
ediyor.
·
Kişinin,
psikolojik durumu: Üzgün, İçine kapanık; Konuştuğu zaman ağlıyor.
·
Çalışma isteği
ve azmi-sebepler: Yok; Fizikî yetersizlikler.
·
Sosyal
iletişim: Sorulara cevap veriyor, onun dışında konuşmuyor.
·
Günlük hayata
ait yaşama alışkanlıkları ve tercihler: Kitap okuyor.
·
Sorun
çözümünde şahsî gayreti ve inisiyatifliği: İstekli değil.
·
Sorun
çözümünde sosyal çevre ile ortak hareket etme kabiliyeti: Yalnız kalmayı
seviyor.
·
Mesleği, işi
ve çalışma alışkanlıkları: Öğretmenlik mesleğinden geldiği için,
çocuklarla sohbeti seviyor.
·
Sevdiği işler
ve tâkip ettiği hobiler: Kütüphane oluşturmak.
·
Biyografik
veriler, doğum, evlenme tarihleri: Eşi, 5 yıl öncesi ölmüş; Çocukları
yok; Küçük kardeşi var, ama adresi belli değil.
·
Akraba,
arkadaş ve dost çevresi: Yok.
·
Üretken
işlerde çalışma durumu: Mümkün değil.
·
Psiko-sosyal
tutum ve davranışları: Kendi hâlinde yaşamayı seviyor; Sessiz.
·
Sevdikleri ve
nefret ettikleri şeyler: Kitapları ve eski dergileri çok seviyor; İsrafı
sevmiyor; Zamanını titiz kullanıyor.
ÖZET TEŞHİS:
a) Fillî meşguliyetler
açısından yetersiz; Zihnî aktiviteler açısından aktif.
Kendini Kadın veya
Erkek Gibi Hissetme (Cinsel Hayat)
Araştırma alanları
veya konuları:
·
Cinsel hayatta
yaşanan olumsuzluklar (Cinsel taciz-şiddet; İlişki sorunları; Cinsel
hastalıklar; Psikolojik saplantılar).
·
Kendi ve karşı
cinse karşı beslenen duygular (Sevgi; Nefret; Korku; Hiddet vb.)
·
Bedeniyle
barışıklığı (Kendini çirkin mi görüyor ?)
·
Beden teması
(Dokunulmasından hoşlanıyor mu ?)
·
Cinsel
hayatındaki alışkanlıklar-tercihler.
·
Mahremiyet
anlayışı, Utanma, Tabular; Korkular
·
Cinsiyetine
uygun hâl ve hareketler, Giyinme tarzı; (Cinsel rol)
·
Arkadaş-evlenme ihtiyacı (Cinsel ihtiyaçlar-istekler).
TEŞHİSLER:
·
Cinsel hayatta
yaşanan olumsuzluklar: Bakıma muhtaç kişi, yaşlı bir hanımdır. Normal
bir evlilik yapmıştır. Kocası 10 sene ölmüştür. Çocuklarını, trafik
kazasında kaybetmiştir. Evlilik hayatının çok güzel geçtiğini söylüyor.
·
Kendi ve karşı
cinse karşı beslenen duygular: Normal.
·
Bedeniyle
barışıklığı: Kişi, sakat olduğu halde, durumundan şikayetçi değildir.
·
Beden teması:
Bayan bakıcılarla el ele tutuşmayı seviyor; Beden temizliğinde avret
mahallini göstermemeye itina gösteriyor. Mahrem bölgelerini kendisi
temizliyor.
·
Cinsel
hayatındaki alışkanlıklar: Anormallik tespit edilemedi.
·
Mahremiyet
anlayışı: Normal
·
Cinsiyetine
uygun hâl ve hareketler: Normal
·
Arkadaş
ihtiyacı: Yok.
ÖZET TEŞHİS:
Cinsel sorunu yok.
Güvenli Yaşama
(Risksiz Hayat)
Gözlem ve tespit
alanları veya konuları:
·
Kişi
güvenli-tehlikesiz bir mekânda mıdır ? (Kazaya uğrama ihtimalleri var mı
?)
·
İlaçlardan,
yemeklerden veya içeceklerden zehirlenme riski veya hasta olma durumu
var mı ?
·
Cilt
bozulmalarına yol açan risk faktörleri var mı ?
·
Kullanılan
yardımcı teknolojiler sağlıklı mı ? (Araç-gereç kullanımı yeni sorunlara
yol açıyor mu ?)
·
Kişide idrak
ve şuur kaybı veya düşünce ve yargı bozuklukları oluyor mu ?
·
Duyuların
sağlığı (Görme, Tat alma; Koklama).
·
Isı, temasa
karşı duyarlılığı.
Cevaplandırılması
gereken sorular:
·
Kişi, risk
unsurlarını ve açık tehlikeleri görebiliyor mu ?
·
Kişi,
tehlikelere karşı duyarlı mı ? Bunlara karşı tedbirler alma imkânına
sahip mi ?
·
Yaşama
güvenliğini temin eden yardımcı teknolojiler kullanıyor mu ?
·
Zarurî olarak
alınması gereken ilaçlarını düzenli ve uygun bir biçimde alıyor mu ?
·
Kişi,
yemeklerin bozulduğunu anlayabiliyor mu ?
·
Hayatından
memnun mu ? Ölümü arzuluyor mu ? İntihardan hiç bahsetti mi ?
TEŞHİSLER:
·
Mekân
Güvenliği: Banyo ve tuvalette risk faktörleri çok (Tavsiye: a) Lavabonun
yanına, üzerinde abanılabilecek destekler veya kollar konulmalı; b)
Tuvalete tutunma kolları yerleştirilmeli; c) Oturularak banyo yapabilmek
için, katlanabilir oturma tesisatı monte edilmeli).
·
İlaçlardan,
yemeklerden veya içeceklerden zehirlenme riski veya hasta olma durumu
var mı ? Kişi, tarihi geçmiş ilaçlar almaktadır.
·
Cilt
bozulmalarına yol açan risk faktörleri var mı ? Yok.
·
Kullanılan
yardımcı teknolojiler sağlıklı mı ? İnkontinans bezi, avret mahallini
olumsuz etkileyebilir.
·
Kişide idrak
ve şuur kaybı: Yok.
·
Duyuların
sağlığı: Kısmen yeterli.
·
Isı, temasa
karşı duyarlılığı: Sorun yok.
·
Risk unsurları
ve açık tehlikeleri görebilme durumu: Tam olarak farkına varmıyor.
·
Tehlikelere
karşı duyarlılık: Öğrenmeye hazır ve tedbir almaya niyetli.
·
Yaşama
güvenliğini temin eden yardımcı teknolojiler kullanıyor mu ? Hayır.
·
Zarurî olarak
alınması gereken ilaçlarını düzenli ve uygun bir biçimde alıyor mu ?
Hayır.
·
Kişi,
yemeklerin bozulduğunu anlayabiliyor mu ? Hayır.
·
Ölümü
arzuluyor mu ? İntihardan hiç bahsetti mi ? Hayır.
ÖZET TEŞHİS:
a) Güvenli ortam yetersiz;
Kazaya uğrama ihtimalleri yüksek.
Hayatın Sosyal
Fonksiyonlarını Sağlama (Sosyal Hayat)
Aşağıdaki sorulara
cevap aranmalıdır:
·
Kişi, günlük
sorunlarına nasıl çözüyor ? (Gelen mektuplara cevap verebiliyor mu ?,
Ödeme işlerini halledebiliyor mu ? İlaçlarını temin edebiliyor mu?)
·
Ev ve ikâmet
şartları ne durumdadır ? (Ev temizliğini sağlayabiliyor mu?)
·
Elbise ve
çamaşırları ne durumdadır ?
·
Kişinin, maddî
güvencesi var mı ? (Sosyal güvenlik; gelir kaynakları).
·
Akraba ve
komşularıyla ilişkisi nasıldır ?
·
Kendi durumunu
nasıl görüyor ? (Halet-i ruhiyesi ne durumdadır ? Kendisiyle barışık mı
? Hayatından memnun mu ?).
·
Hayata nasıl
bakıyor ? (Ümitli midir yoksa karamsar mı ?).
Sorun tespit ve çözüm
stratejileri olarak üzerinde durulması gereken konular:
·
Sorunların
çözümünde kişinin kendi potansiyelleri yeterli midir ? Yoksa, sosyal
çevrenin katkısı (arkadaşlar, cemaat üyeleri) gerekli midir ?
·
Duyguları ve
düşüncelerinin durumu.
·
Evin veya
bakım merkezinin içinde ve dışında sosyal diyalog imkânları.
·
Karar verme
yeteneği (Aklî durumu)
·
Beden ve ruh
sağlığı.
·
Bakım sürecine
aktif katılımı ve günlük hayatta sosyo-kültürel aktivitelere ilgisi.
·
Turum ve
davranışlarındaki değişimin sebebi.
TEŞHİSLER:
·
Kişi, günlük
sorunlarına çözüm getirebiliyor mu? Evde yaşayan Fatma hanım, 80 yaşında
ve yatalak olduğu için, ileri derecede bakıma muhtaçtır. Bağımlı.
·
Ev ve ikâmet
şartları ne durumdadır ? 60 yaşında olan dul kızı, bakımını
üstlenmiştir. Ancak, kızı da romatizmadan şikayetçi olduğu için, ev
temizliğinde yetersizdir. Komşu hanım, aileye ev temizliğinde yardımcı
oluyor.
·
Elbise ve
çamaşırları ne durumdadır ? Kızı yıkıyor ve ütülüyor.
·
Kişinin, maddî
güvencesi var mı ? Geliri yoktur. Kızının dulluk maaşı yetersizdir.
·
Akraba ve
komşularıyla ilişkisi nasıldır ? Akrabaları yok. Komşularla kısmî sosyal
bağı var.
·
Kendi durumunu
nasıl görüyor ? Kendisini aciz ve yetersiz görüyor.
·
Hayata nasıl
bakıyor ? Her şeye rağmen ümitli. Kızıyla beraber olmaktan dolayı mutlu.
·
Sorunların
çözümünde potansiyellerinin rolü: Yetersiz ve geliştirilemez.
·
Duyguları ve
düşünceleri: Kendisine ve kızına daha çok ziyaret edilmesini arzuluyor.
Uzman bakıcıların hizmetlerinden hemen yararlanmak istiyor.
·
Evin veya
bakım merkezinin içinde ve dışında sosyal diyalog imkânları.
·
Karar verme
yeteneği: Var.
·
Beden ve ruh
sağlığı: Beden sağlığı yerinde değil. Ruh sağlığı yerinde.
·
Bakım sürecine
aktif katılımı ve günlük hayatta sosyo-kültürel aktivitelere ilgisi:
İlgi var, ancak gerçekleştirilmesi açısından şartlar müsait değil.
·
Turum ve
davranışlarındaki değişmeler: Kızı için üzülüyor, bundan dolayı da beden
sağlığı bozuluyor.
ÖZET TEŞHİS:
a) Sosyal yalnızlık (Öneri: Kişi, sosyal bakım hizmetleri kapsamına
alınmalı; Kendisine ev idaresine yönelik hizmetler sunulmalı) b) Sosyal
güvenliği yetersiz (Öneri: Bütün hizmetler, ücretsiz olarak
sunulmalıdır. Ücretsiz araç gereç temin edilmelidir; Ayrıca, kişiye bazı
özel hizmetlerden yararlanabilmesi için, bakım parası verilmelidir.
Kısacası: Kişi, BAKIM GÜVENCE kapsamına alınmalıdır).
Hayatî Önem Arz
Eden Tecrübelerle Yaşamak (Manevî Hayat)
Kişinin iç dünyasını,
manevî değerlerini, psikolojik yapısını, kültürel bağlarını yansıtan
konularla ilgili teşhisin konulabilmesi için, aşağıdaki sorulara,
değişik sosyal bilimlerden (Örn. Sağlık Psikoloji; Sosyal Psikolojisi;
Gerontoloji; İlahiyat; Davranış Bilimleri) de yararlanarak, cevap
aranmalıdır:
·
Kişinin hangi
özel hâlleri, alışkanlıkları, tercihleri dikkate alınmalıdır ?
·
Kişide hangi
kültürel, meslekî, sosyal meziyetler mevcuttur ?
·
Hangi olaylar,
hayatını olumlu veya olumsuz şekilde değiştirmiştir ?
·
Hayatında
kimlerin etkisi altında kalmıştır ? Kim, hayatının dönüm noktasını
oluşturmuştur ?
·
Kişi, dindar
mıdır ? İnançları var mıdır ? Hurafelere inanır mı ? İbadet eder mi ?
Dua eder mi ? Ahirete inanır mı ? Ölümden korkar mı ?
·
Âdet ve
örfler, kişi için önemli midir ? Yerel kültürün etkisi altında mıdır ?
·
Hastalıklarına
karşı tutum ve davranışları nasıldır ?
·
Ölen
akrabalarına yas tutuyor mu ? Ayrılığı ve yalnızlığı nasıl çözüyor ?
(Sabrederek; Manevî telkinlerle).
·
Üzüntülerini
ve kederlerini nasıl ifade ediyor ? (Sakin bir şekilde; Bağırarak;
Ağlayarak).
·
Olağanüstü
durumlarda ne yapar ? Korktuğu veya kızdığı anlar oluyor mu ? Bunları
nasıl yansıtıyor ? Sonuçları ne oluyor ? Bunları ne yaparak,
atlatabiliyor ? (İçki içerek; Sigara içerek; Bağırarak; Kaçarak;
Susarak; Sabrederek; Ağlayarak; Sinirlenerek; Öfkelenerek).
·
Hangi
faktörler, mutlu olmasını sağlıyor ? Neler veya kimler huzurunu
sağlayabilmektedir ? (Oğlu; Hobileri; Kitapları; İbadetleri; Tespih
çekmesi).
TEŞHİSLER:
·
Dikkate
alınması gereken özel hâller, alışkanlıklar, tercihler: Örn.: Kişi,
yabancıdır. Memleket hasreti çekmektedir. Köyünden sık sık bahseder.
Çiçekleri çok seviyor. Her gün gazete okur. Güzel giyinmeyi sever. Her
gün akrabalarıyla dakikalarca telefon görüşmesi yapar.
·
Kültürel,
meslekî, sosyal meziyetler: Örn.: İyi yemek yapmasını biliyor.
Ressamlığı var. Harika karikatür çizer. Pul koleksiyonu çok zengindir.
Ev aletlerinin tamirini başarılı bir biçimde yapar. Arkadaşları ile
yemek yemesini seviyor. Yemekten sonra mutlaka bir Türk kahvesi içer.
Etrafındakilerine tarihî olayları, savaş anılarını ve kendi
tecrübelerini aktarmaktan haz alıyor.
·
Hayatını
olumlu veya olumsuz şekilde etkileyen olaylar veya faktörler: Örn.: a)
Olumsuz Olaylar: Kore harbinde kolunu kaybetmiştir. Savaşta iken
nişanlısı kendisini terk etmiş. Evlenmemeyi tercih etmiş. Annesini çocuk
iken kaybetmiş. Babası tekrar evlenmiş. b) Olumlu Olaylar: Sünnetine
gelen Vali, kendisine bir altın hediye etmiş; Üniversiteyi birincilikle
bitirmiş; Kore’den Gazi olarak geri dönmüş.
·
Hayatında
kimlerin etkisi altında kalmıştır ? Üniversitedeki tarih hocası.
·
Dindarlığı:
Örn.: a) Kişi, İslâm dinine (Hanefi mezhebine) mensuptur. Yatağında
oturarak günde beş vakit namaz kılar. Ramazan aylarında oruç tutar. Cuma
namazına gidemiyor. b) Kişi, Katolik’tir. Yatağının üzerinde hac
işaretinin bulunmasına önem verir. Her akşam yatarken Hz. Meryem
resminin önünde dua eder. c) Kişinin dinlere saygısı var, ama kendisi
herhangi bir dine mensup olmadığı için, dinî faaliyetlerde bulunmuyor;
d) Herhangi bir dine mensup değil, ama Allah’a inanıyor ve kendine göre
ritüeller gerçekleştiriyor.
·
Âdet ve
örfler: Örn.: Kişi, yerel kültürün etkisindedir. Sünnet ve düğün
davetiyelerine telefon ile cevap vermektedir. Sünnet ve düğünlere,
akrabalar aracılığıyla küçük hediyeler göndermektedir.
·
Hastalıklarına
karşı tutum ve davranışları: Örn.: a) Hastalıklarını metanetle
karşılıyor; b) Hastalıklarını kabullenemiyor; c) Hâlinden her zaman
memnun görünüyor; d) isyan ediyor.
·
Ölüme Bakışı:
Örn.: a) Şiddetli bir şekilde korkuyor; b) Anmak istemiyor; c) Ölüm
sonrasını düşünmüyor-kayıtsız; d) Ölümü merak ediyor; e) Ölüme
hazırlıklı olduğunu söylüyor; f) Ahirete inanmadığı için, ölümden
korkuyor; g) Ahirete ve kıyamete inandığı için, ölümden ve hesap
vermekten biraz korkuyor.
·
Ölen
akrabalarına yas tutuyor mu ? Örn.: a) Aylarca ağlıyor; b) İçine
kapanıyor; c) Kabullenemiyor; d) Hüzünleniyor ama yine de metanetle
karşılıyor; e) Hiç bir tepki vermiyor-duyarsız; f) Öldüklerine
seviniyor; g) Ölen arkadaşlarının akrabalarına mektuplu taziyeler
gönderiyor; h) Kendisine meşgaleler arayarak, unutmaya gayret ediyor.
·
Üzüntülerini
ve kederlerini nasıl ifade ediyor ? Örn.: a) Konuşarak; b) Susarak; c)
Gizleyerek; d) Sevdiği insanlara gizlice söyleyerek.
·
Olağanüstü
durumlar: Örn.: a) Panik yapar; b) Kızar; c) Bağırır; d) Ağlar; e)
Sigara içer; f) Rakı içer; g) Çikolata yer; h) Alış veriş yapmak ister;
i) Parka gider.
·
Mutlu olmasını
sağlayan faktörler: Örn: a) Kızı ile sohbet; b) Çiçekler; c) Köpeği veya
kedisi; d) İbadet-dua; e) Kitap okumak; f) Televizyon seyretmek.
ÖZET TEŞHİS:
Örn.: a) Kişi,
psikolojik-manevî buhran içinde (Öneri: Kişiye, dinine-inancına-dünya
görüşüne uygun psiko-sosyal destek, manevî telkin ve teselli hizmetleri
sunulmalıdır). b) Kişi, manevî yönden sağlıklı (Öneri: Durumu korumak
için, manevî atmosferin sürekliliği temin edilmelidir).
Bakıma Muhtaçlık
Derecesinin Tespiti
Bakım ihtiyacının
olup olmadığı, bakım teşhislerinin konulması ile kesinleşmektedir.
Bakıma sürekli olarak ihtiyaç duyan kişiye hangi boyutta ve türde bakım
hizmetlerinin götürülmesi gerektiği konusu, bakım merkezinin, uzman
bakıcının ve(ya) bakım güvencesinden ve denetiminden sorumlu resmî
kurumun benimsediği bakım modelinin derecelendirme sistemine bağlıdır.
Bakıma
muhtaç kişiye sosyal güvenlik (bakım güvencesi) kapsamında bakım
hizmetlerinin götürülmesi gerekmekte ise, bu durumda genelde kanunî
düzenlemelerde veya yönetmeliklerde yer alan bakıma muhtaçlık
derecelendirme sistemlerine ve kriterlerine müracaat etmek kaçınılmaz
olmaktadır. Ancak, bakıma muhtaçlık derecesinin belirlenmesinde kimin
yetkili kılınacağı da ayrı bir sorundur.
Bakım güvence
sisteminin suiistimallere uğramaması, kişinin bakım ihtiyacının objektif
esaslara göre belirlenebilmesi ve hak ettiği ivazları (bakım hizmetleri
ve/ya bakım ödenekleri) alabilmesi için, bakıma muhtaçlık derecesinin
belirleme işlemleri, genelde bu görev için yetki almış özerk kurum veya
kuruluşların bağımsız uzman bakıcıları veya bakım güvencesinden sorumlu
yetkili kurumun (Sağlık Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu; Sosyal
Hizmet Kurumu vb.) personeli (tıp heyeti-rehabilitasyon heyeti-sosyal
bakım heyeti) tarafından yürütülmektedir.
Aslında bakım teşhisi
ile bakıma muhtaçlık derecesi, gerek muhteva, gerekse hedef açısından,
aynı kavramsal içerik arz etmektedir. Yalnız, bakım teşhisi, resmî
mevzuatın dışında belirli bir bakım modeli ekseninde geliştirilmiş ve
sadece bakım kalitesini temin etmeye yönelik bir uygulama iken, bakıma
muhtaçlık derecesi, kaliteye de vurgu yapmakla beraber, kişinin sosyal
haklarını ön plânda tutan ve dolayısıyla bakım hizmetlerinin
maliyetlerini düzenleyen bir uygulamadır.
Her iki uygulamada
da, ihtiyaç duyulan bakım sıklığı ve yoğunluğu, dolayısıyla bakım
külfeti ve zorluğu, bakım teşhisinin konulmasında veya bakıma muhtaçlık
derecesinin tespitinde kullanılacak kriterlerdendir.
Almanya Örneği
Almanya, Monika
Krohwinkel’in AEDL-Modelinde geçen değerlendirme kriterlerinden
etkilenerek, bakıma muhtaçlık derecelendirme sistemi geliştirmiştir.
Bakıma muhtaçlık derecesinin tespitinde kanun koyucu, bakıma muhtaç
kişileri, basamaklar hâlinde bakımları a) ciddî, b) zor ve c) en zor
olarak derecelendirmektedir. Bakım basamakları yükseldikçe, bakım
hizmetlerinin türü ve boyutu da (kişinin bakım derecesine ve ihtiyacına
endeksli olarak) değişmektedir.
Bakım güvencesi
kapsamında (ücretsiz) bakım hizmetlerinden yararlanabilmek için, bakıma
muhtaçlık şartı aranırken, bakıma muhtaçlık derecesinin en az birinci
basamakta olması gerekmektedir. Buna göre, bakıma muhtaç kişi, aktivite
alanlarından herhangi birisinde (Beden Temizliği; Beslenme; Hareket)
yapılması zarurî olan en az iki aktiviteyi kendi başına yapmaktan âciz
olmak durumundadır. Aksi takdirde yeteri derecede bakıma muhtaç
sayılmamakta ve bakım güvencesi kapsamına girememektedir.
Kişinin, belirli
aktivite alanlarında ifa edemediği faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi
için, uzman bakıcının, bakıma muhtaç kişiyi her gün en az bir defa
ziyaret etmesi gerekmekte ve bunun yanında kişiyi ev idaresine yönelik
işlerin tâkibi için, haftada birkaç kez zaman ayırması gerekmektedir.
Bütün bu hizmetler için, günde asgari 90 dakika sarf edilmelidir, ta ki
bakıma muhtaç kişi, bakıma muhtaçlık derecelendirmesinde birinci
basamakta yer alabilsin ve bu basamak üzerinde bakım hizmetleri ve
yardımları alabilsin. Birinci basamakta bulunan bakıma muhtaçların
bakımı ciddî olarak değerlendirilmektedir. Bakımı zor ve en zor şartlar
altında gerçekleşen bakıma muhtaç kişilerin günlük bakım ihtiyaçları ve
süreleri ile ilgili bilgiler, tablodaki ikinci ve üçüncü basamaktan elde
edilebilmektedir. Kişinin, bakıma muhtaçlık derecesi arttıkça, sosyal
bakım hakları da o nispette artmaktadır.
Bakım Plânının
Üçüncü Adımı: Bakım Hedeflerinin Belirlenmesi
Bakım hedefleri,
bakım hizmetleri ile ancak gerçekleştirilebilen, somut olarak
incelenebilen bir kişisel bağımsızlık veya beceri düzeyini ifade
etmektedir. Uygulamada bakım sorununa yönelik konulan her bir teşhis
için, somut olarak en az bir hedef belirlenmektedir. Dolayısıyla, bakım
hedefleri, konulan teşhislerden türetilmektedir.
Bakım hedeflerinin
ana esprisi, bakıma muhtaç kişinin kendi başına veya bakıcı aile
fertlerinin yardımı ile belirli bir zaman zarfında neyi başarmak
istediğinde düğümlenmektedir. Bakım hedefleri, uzman bakıcı tarafından
tek başına konulması, bunları gerçekleştirebilmek açısından bazen çok
bir şey ifade etmemektedir. Bakım hedeflerinin hayata geçirilmesi, çoğu
kez bakıma muhtaç kişinin aktif katılımı ile ancak mümkün olmaktadır.
Bundan dolayıdır ki, bakım hedeflerinin tespitinden önce, uzman bakıcı,
bakıma muhtaç kişi ve onunla ilgilenen aile bireyleri ile görüşerek,
bakıma muhtaç kişinin potansiyelleri doğrultusunda isabetli ve gerçekçi
bir teşhis koymalıdır. Katılımcılığı ve istişareyi her zaman kendine
rehber edinen uzman bakıcı, muhatapları ile birlikte, yani onların da
onayını alarak, bakım hizmetlerinden elde etmek istediği hedeflerini
belirlemelidir. Bakım sürecine muhatapların katılımı ile genelde
motivasyon artmakta ve bakıma muhtaç kişinin aktif bakım hizmetlerine
etkin katkıları sağlanabilmektedir.
Uzman bakıcı, bakım
hedeflerini mümkün mertebe somut bir biçimde ifade edebilmeli ve kayda
geçirmelidir. Bir başka yaklaşımla, sosyal bakım uzmanı, bakıma muhtaç
kişiden beklenilen tutum ve davranışların gelişimini ve(ya) fizikî
yetersizliklerle ilgili değişimini açıkça beyân edebilmelidir (Örn.:
Bağımsızlık derecesinin, bakım ile ilgili belirli bir işlemin ifa
süresinin veya kişide görülebilen belirli bir hareketin sıklığı ile
ilgili hedefler).
Bunun yanında,
beklenilen olumlu değişimin hangi zaman zarfında veya tarihinde
gerçekleşebileceği de net olarak açıklanmalıdır (Örn.: Bakıma muhtaç
kişi, 15 Haziran 2005 tarihine kadar yüzünü, koltuk altlarını ve avret
mahallini kendi başına yıkayabilecektir veya bakıma muhtaç kişi, en geç
01 Aralık 2005 tarihine kadar refakatçının desteği ile günde bir kez en
az 50 metre yürüyebilecektir).
Uzman bakıcı,
hedeflerini gerçekçi bir şekilde koymalıdır. Yani, sadece
gerçekleştirilebilir nitelikte olan gelişmeler, hedefe alınmalıdır.
Konulan hedefler, bakıma muhtaç kişinin özel durumunu doğru yansıtmaları
oranında ciddiyet ve gerçeklik kazanmaktadır. Örn. Yarımca (Hemiplegie),
yani kısmî felç geçirmiş yaşlı bir insan için, tekerlekli sandalye ile
hareket edilmesini sağlamaya yönelik bir hedefin belirlenmesi, isabetli
olmamakla birlikte gerçekleştirilmesi de pek mümkün görünmemektedir.
Asıl-nihaî hedefe
ulaşmak için, önceden bir kaç adımın atılması bazen kaçınılmazdır. Onun
için, bakım hedeflerinin tespitinde de yakın (kısa vadede
gerçekleştirilmesi mümkün olan) ve uzak (uzun dönemde ancak
gerçekleştirilebilen) hedefler ayırımının yapılmasında fayda vardır.
Kısa vadede (en geç 7
günde) yapılması mümkün olan hedefler, bakımın veya herhangi bir
tedbirin bir iki kez uygulanması hâlinde elde edilen olumlu
neticelerdir. Örn.:
a) Bakım merkezinde
yaşayan Ahmet bey, bir haftalık yoğun destek ve yönlendirmelerin
sonucunda giyeceği elbiselerini kendisi seçebilmekte, düzenli olarak
onları yerlerinden alabilmekte ve uygun bir biçimde yeniden
yerleştirebilmektedir. Ayrıca, tek başına giyinip, soyunabilmektedir.
b) Evinde yaşayan
yürüme engelli Fatma hanıma, kendisi için özel olarak geliştirilmiş bir
araç temin edilmiştir. Fatma hanım, bu aracı kullanmayı bir-iki içinde
öğrenmiş ve kapıları genişletilen banyo ve mutfağa kaldığı odadan
rahatlıkla ulaşabilmektedir.
Uzun vadeli hedefler
ise, bakıma muhtaç kişinin günlük hayatta yapılması gereken işlerini
bağımsız olarak ifa edebilmesine yöneliktir. Ancak, uzun dönemli bakım
hizmetlerine ihtiyaç duyan özellikle ileri derecede bakıma muhtaç
kişiler için, bu hedefe gerçekleştirmek çok zordur. Bu durumda, bakım
hedeflerini fizikî bağımsızlık alanından daha çok psiko-sosyal ve manevî
alanlara kaydırmakta pratik fayda vardır. Burada, bütün olumsuzluklara
rağmen hayatın sürdürülebilirliğini ve mevcut durumlar içinde
yaşanabilirliği sağlamak amacıyla kişinin memnuniyeti, mutluluğu,
psikolojik dengesi ile ilgili psiko-sosyal ve manevî hedeflerin
belirlenmesi gerekmektedir. Gerektiğinde bakıma muhtaç kişiye, gerçekçi
ve-fakat müşfik bir ayarlama ile bakıma muhtaçlığın ortadan
kaldırılmasının mümkün olamayacağı söylenmelidir. Bununla birlikte,
kaliteli bir bakım hizmetinin sunulmasının dışında kişinin
kendisiyle-özüyle barışık, sosyal çevresiyle mutlu olabilmenin bütün
yolları aranmalıdır.
Tespit edilen bakım
hedeflerinin gerçekleşip gerçekleşmediğini anlayabilmek için, hedeflerin
belirli aralıklarla (tarih verilmiş ise en geç o tarihte) gözden
geçirilmesi gerekmektedir. Neticelerin değerlendirilmesinde başvurulacak
kaynakların başında bakıma muhtaç kişinin ve ona bakan aile bireylerinin
olumlu-olumsuz ifadeleri (memnuniyeti-şikayetleri) yer almaktadır. Uzman
bakıcı, kendi gözlemlerini de esas alarak, neticeler hakkında genel bir
kanaat oluşturmalıdır. Hedeflerin gerçekleşmemiş oldukları tespit
edilmesi hâlinde, muhtemel sebepleri ve alternatif öneriler ile
tutanaklara geçirilmelidir. Bir başka ifadeyle, hedeflerin yeniden
belirlenmesi açısından gerekçelerin hazırlanması gerekmektedir.
Bakım hedeflerinin
tespitinde yapılan işlemleri özet hâlinde tekrarlayacak olursak:
1.)
Bakım hedefleri, bakım sürecinde yer alacak
bütün muhatapların görüşleri de alınarak belirlenmelidir.
2.)
Bakım hedefleri, somut ve anlaşılabilir bir
dilde yazılmalıdır.
3.)
Bakım hedefleri, kişinin gerçek durumunu
yansıtmalı, bütünsel ve gerçekleştirilebilir olmalıdır.
4.)
Bakım hedefleri, belli aralıklarla gözden
geçirilmeli ve gerektiğinde revize edilmelidir.
Bakım Hedefleri
kapsamında Önleyici-Koruyucu Hedefler
Önleyici hedefler,
ileride büyük bir ihtimalle doğabilecek yeni bazı risklerin,
komplikasyonların ve ikincil (türevî) hastalıkların ortaya çıkmasını
engelleyen veya erteleyen hedeflerdir. Bu hedefler,
tıbbî-psikolojik-sosyal destekli aktif bakım hizmetleri ile ancak
gerçekleştirilebilir. Bakıma muhtaç kişi, bu yeni tehlikelerden korunmuş
olması, yeni rahatsızlıklara maruz kalmaması ve her türlü
komplikasyonlardan uzak tutulması hâlinde, bakım hedefinin gerçekleşmiş
olduğunu söyleyebiliriz.
Bir başka ifadeyle,
burada bakım hizmetlerinden beklenen, kişide mevcut şartlardan dolayı
herhangi bir iyileşme sağlamaktan ziyâde mevcut durumu korumak ve bakıma
muhtaçlık derecesinin (bağımlılığın) daha fazla artmasını önlemek
olmalıdır. Sosyal bakım kapsamında koruyucu-önleyici aktif bakım
hizmetlerinin önemi, bakıma muhtaç kişi ve aile bireylerinin geleceği
açısından son derece önemlidir. Ayrıca, önlem alınmaması hâlinde ileride
artan bir oranla ortaya çıkabilecek bakım külfeti, bakım giderlerini de
olumsuz yönde etkileyeceğinden, bakım hizmetlerinde erken safhada
alınması gereken tedbirlerin önemi daha da artmaktadır.
Bakım Plânının Dördüncü ve Beşinci Adımı: Bakım Programının Belirlenmesi
ve Uygulanması
Hedeflere, belirlenen
süre içinde ulaşabilmek için, gerekli adımların plân doğrultusunda
derhal atılması şarttır. Bunun için de, bakıma muhtaç kişi için en uygun
olan bakım hizmetlerinin plânlanması, programlanması (uygulama biçiminin
kişiye odaklı olarak belirlenmesi) ve uygulanması gerekmektedir.
Bakım hizmet
programının plânlanmasında veya belirlenmesinde muhatapların da katılımı
sağlanmalıdır. Faydaları şunlardır:
·
Bakıma muhtaç
kişi, birlikte uygulanmasına karar verilen bakım programını
benimseyeceği için, uygulanan bakım hizmetlerine aktif olarak katkı
sağlar, bakımın etkinliğini artırır ve(ya) hedefe ulaşmada yardımcı
olur.
·
Bakım
programının hazırlanmasında bakıma muhtaç kişi ile samimî bir atmosferde
mahrem konular dile getirilir, kişinin çekinceleri dikkate alınır.
·
Bakım
hezimetlerinde yetersizlikler baştan tespit edilebilir ve gerekli
önlemler zamanında alınabilir.
Bakım programının
plânlanmasında aşağıdaki sorulardan elde edilecek cevaplar, bakım
hizmetlerinin etkin bir şekilde ifasına yardımcı olmaktadır:
·
Ne yapılacak ?
(İşin Tanımı): (Örn.: Kişinin saçları yıkanacak).
·
Ne zaman ?
(Hangi vakitlerde?): (Örn.: Cuma ve Salı günleri).
·
Nasıl ? (Hangi
materyallerle ?): (Örn.: Şampuan-sabun, saç kurutma makinesi, veya havlu
ile).
·
Nerede ?
(Hangi mekânda veya odada ?): (Örn.: Banyoda veya bu mümkün değilse
uygun araç-gereçlerle yattığı yatakta veya odada).
·
Kaç kez ?
(Hangi aralıklarla ?): (Örn.: Haftada en az iki kez).
·
Hangi zaman
zarfında ? (İşlem için ne kadar süreye ihtiyaç vardır ?): (Örn.: 30
dakika).
Uygulanan bakım
hizmetlerinin malî veya sosyal güvenlik boyutu söz konusu olması
hâlinde, yapılması düşünülen ve(ya) uygulanan hizmetlerin (ivaz
haklarından da yararlanabilmek için) niteliği, içeriği, türü, biçimi,
daha doğrusu yukarıda izah edilen soru-cevap yöntemlerine uygun bir
biçimde deklare edilmesi şarttır.
Bakım hizmetlerinde
kalite denetim uygulamaları söz konusu olması hâlinde ise, sosyal bakım
uzmanı, hangi hizmetlerin hangi yoğunlukla, hangi araç-gereçlerle, niçin
ve nasıl yapıldığını (bakım standartlarının uygulama biçimini) bakım
tutanakları aracılığı ile denetimlerden sorumlu yetkili kurumlara
açıklama yapabilmelidir.
Aktif Bakım
Hizmetleri
Aktif bakım
hizmetleri, kalitenin korunması ilkesi doğrultusunda ve bireysel (şahsî)
bakım plânları ekseninde bakıma muhtaç kişilerin mevcut güç kaynaklarını
(potansiyellerini) de dikkate alarak, kişilerin olabildiğinde
bağımsızlığını sağlamaya yönelik bakım uygulamalarıdır. Aktif bakım,
kişinin belli bir derecede bağımsız olmasını, yani, en azından belli bir
seviyede kendine bakabilmesini amaçlamaktadır.
Aktif bakım
hizmetlerinin mahiyeti (hedefleri, içerikleri, nitelikleri ve(ya)
faydaları) kısaca şunlardır:
·
Kişinin,
haricî bakım hizmetlerine daha az ihtiyaç duyması sağlanmaktadır.
·
Kişiye, kendi
kendine yeterli olabilmesi yönünde destek verilmektedir.
·
Kişiye, kendi
kendine yardım edebilmesi yönünde yardım sunulmaktadır.
·
Sosyal
yoksunluk (yalnızlık) içinde olması giderilmektedir.
·
Psikolojik
yetersizlikler azaltılmakta ve özgüven düzeyi artırılmaktadır.
·
Bedenî-fizikî
yetersizlikler azaltılmakta ve bakım ihtiyacının-külfetinin (ve
dolayısıyla bakım maliyetinin-giderinin) düzeyi düşürülmektedir.
·
Bakım
süreçlerinin tâkibi yapılmakta ve kalite sağlanmaktadır.
Sosyal bakım hizmetlerinde aktif
olarak başvurulan yöntemler şunlardır:
·
Bakım plânı ve
mevcut durumdan yola çıkarak, güç kaynaklarının aktif hâle getirilmesi
sağlanmaktadır.
·
Bakım
hizmetlerinde bağımlılık hissi vermekten veya bağımlılığı artırıcı
uygulamalardan ziyâde refakatçılık anlayışını geliştirmek ve(ya) kişiye
(ancak ihtiyaç duyması hâllerinde) gerektiği kadar destekçi olmak.
·
Kişinin
bireysel yeteneklerini geliştirici uygulamalara ağırlık vermek.
·
Danışmanlık ve
rehberlik hizmetleri çerçevesinde kişinin hareket kabiliyetinin veya
özgüvenin artırılması yönünde sürekli olarak motive edici sözler sarf
etmek.
·
Kişiye, güç
kaynaklarının rolünün ve öneminin idraki içinde olması yönde telkinde
bulunulmaktadır.
·
Kişinin iç
huzuru ve saadeti için, manevî telkin yolları kullanılmaktadır.
Standart Bakım
Hizmetleri
Standart bakım
hizmetleri, standart bakım modelleri doğrultusunda tatbik edilen bakım
hizmetleridir. Bir başka ifadeyle, bakım plânlarına göre belirlenen
bakım hizmetleri, belirli standartlar doğrultusunda uygulanmaktadır. Bu
standartlar, hemen bütün bakıma muhtaç kişilerin ortak ihtiyaçlarını
dikkate almaktadır. Standart bakım hizmetlerinde ifa edilmesi gereken
bir çok prosedür veya işlem, sık sık tekrarlanmaktadır. Sık sık
tekrarlanan faaliyetlerin de standartlaştırılması da kolay mümkün
olmaktadır.
Dolayısıyla, bakım
standartları, uzman olmayan diğer yardımcı bakıcılar tarafından da bakım
programlarına alınabilmekte ve kolaylıkla uygulanabilmektedir. Direkt
olarak kişiye odaklı olan bakım standartları, genelde “mikro
standartlar” ve direkt olarak kişi ile ilgisi olmayan ve daha fazla
organizasyon ve yönetim ile ilgili olan standartlar da “makro
standartlar” olarak tanımlanmaktadır. Bundan yola çıkarak, kişi
ekseninde hazırlanan standart bakım plânları doğrultusunda ifa edilen
hizmetler de, mikro bakım hizmetleridir.
Bireysel Bakım
Hizmetleri
Bakıma muhtaç kişinin
özel ihtiyaçlarını ve karmaşık durumunu dikkate alan spesifik bakım
hizmeti, bireyseldir. Gerçi, bireysel bakım hizmetlerine ihtiyaç duyan
bakıma muhtaçlara da standart bakım hizmetlerinin sunulması şarttır.
Ancak, bakıma muhtaçlığa yol açan faktörler ve sebepler birden fazla ve
tezahürleri de çoğu zaman birbirinden farklı olduğu için, standart bakım
modelleri (bakım standartları) çerçevesinde geliştirilen bakım
hizmetleri kifayetsiz kalmaktadır. Ve bundan dolayı da, bireysel (özel)
bakım hizmetleriyle takviye edilmesi gerekmektedir. Kişiye odaklı bakım
hizmetlerinin gerekliliği, aslında bakım plânının ilk aşamalarında belli
olmaktadır.
Bireysel bakım
hizmetleri, hazırlık ve uygulama safhaları açısından aşağıdaki temel
esas ve unsurlardan oluşmaktadır:
·
Bireysel bakım
plânları, bakıma muhtaç kişinin spesifik rahatsızlıklarına ve
hastalıklarına göre hazırlanmaktadır.
·
Bakıma muhtaç
kişinin özel istek ve arzuları, dünya görüşü, inançları ve yaşama tarzı
da özel bakım plânına dâhil edilmektedir.
·
Bakım
hizmetleri, bakıma muhtaç kişinin şahsî sorunlarının çözümüne yönelik
uygulanmaktadır.
Psiko-Sosyal Hizmetler (Manevî
Telkin ve Teselli)
Bakıma muhtaç yaşlı, hasta ve
özürlülerde, bedenî şikayetler, fizyolojik rahatsızlıklar, oryantasyon
bozuklukları, yalnızlık ve(ya) iç sıkıntılardan kaynaklanan bir çok
psiko-sosyal sorun ve yakınma ortaya çıkabilmektedir. Kişinin ruh ve
akıl sağlığını bozan ve bununla birlikte bakım hizmetlerinin akışını
bozan veya bakım uygulamalarını zorlaştıran psikolojik kökenli
olumsuzluklar şunlardır:
·
Ümitsizlik ve Keder.
·
Kendini Yorgun Hissetme (Gönül
Yorgunluğu).
·
Kendini Bitkin ve Güçsüz
Hissetme.
·
İnzivaya Çekilme İsteği.
·
Ruhî Sıkıntılar (Stres;
Depreseyon).
·
İntihar Düşünceleri.
·
İnkâr,
Yokluk-Hiçlik-Gaflet-Bilinmezlik Duyguları ve Hayatın Anlamsızlığı.
·
Hasret ve Gurbet
Duygusu-Yalnızlık veya Kimsesizlik Hissi.
·
Hüzünlü ve Acıklı Fanilik Hissi.
·
Maziyi Hatırlama Ve Dehşetli
Ürküntü Veya Üzülme.
·
Gelecek Endişesi; Ölüm Ve
Sonrası İçin Kaygılar; Kabir Korkusu.
·
Saygı ve Sevgiden Uzak Olduğunu
Düşünme.
·
Asabiyet, Agresyon, Stres;
Depresyon.
Yukarıda belirlenen rahatsızlıklar ve
şikayetler, gerçek anlamda maddî-organik hastalıklar değildir. Ruh ile
vücudun manyetik dengesinin bozulmasından kaynaklanan vehmî
hastalıklardır. Bunlardan bazıları psiko-somatik şikayetlere yol açacağı
gibi, bazıları da beden sağlığını ciddî anlamda sarsabilmekte ve yeni
hastalıklara yol açabilmektedir. Örn.: stres, bedendeki kan şekerinin
dengesini bozmaktadır. Bu durumda adrenalin ve noradrenalin de âcil
enerji ihtiyacını karşılamak için, devreye girmektedir. Adrenalin,
sıkıntı, korku, depresyonda, noradrenalin ise kızgınlık, öfke ve
saldırganlık durumunda daha çok yükselmektedir. Fazla salgılanan
adrenalin, stres hormonlarının salgılanmasını frenlemeye çalışmaktadır.
Özellikle bakıma muhtaç kronik hasta ve yaşlılarda biyo-kimyasal
mekanizmaların etkinliği yüksek seviyede olmadığı için, stres gibi
faktörler, kişinin sağlık durumunu sarsabilmektedir.
Bilhassa şeker hastalığından şikayetçi
olanların, stres ortamından uzak tutulmaları ve morallerinin de devamlı
yüksek tutulmaları gerekmektedir. Aksi takdirde stres, kalp kroner
hastalığına, barsak kolite, eklem romatizmasına ve alerjik cilt
hastalıklarına yola açabilmektedir. Ayrıca stres, mineral kortikoidlerin
bağ dokusunu bozmasını sağlamakta, sedimantasyon hızını düşürmekte, kan
basıncını yükseltmekte ve damarları da büzmektedir. Kısacası, stres ve
strese yol açan faktörler (üzüntü, keder, sıkıntı, kaygılar ve bütün
olumsuz düşünceler) şiddetine göre, insanın şahsî, ailevî, cinsî, sosyal
ve psikolojik dünyasını alt üst etmektedir. Feyizli, anlamlı ve manevî
teselli kaynakları ise, bakıma muhtaç kişilerin psikolojik ve sosyal
dünyalarını aydınlatacak ve rahatlatacak mahiyettedir.
Sosyal bakım uzmanları, hem bakım
kalitesini artırmak, hem de kişilerin iç huzurlarını, mutluluklarını ve
memnuniyetlerini temin etmek maksadıyla aşağıdaki manevî telkin
yöntemlerinden yararlanmasını bilmelidir:
·
Bakıma muhtaç kişi, sık sık
ziyaret edilmeli; Kendisine hal hatır sorulmalı ve saygıda kusur
edilmemeli; Söz, tutum ve davranışlarla ve beden diliyle sevgi
gösterilmelidir.
·
Bakıma muhtaçlara merhamet ve
tevazu kanadı gerilmeli, kişiyle tatlı tatlı sohbet edilmeli ve
ayrılmadan önce kendisinden, hem kendisi, hem de başkaları için, hep dua
talep edilmelidir. Böylece kendisinin değerli olduğu ve başkalarına
mânen destekçi olabileceği gösterilmelidir.
·
Bakıma muhtaç kişinin eli
tutulmalı, sabırla ve şefkatle meseleleri dinlenmeli.
Değiştirebilecekleri ve çözebilecekleri şeyler için cesaret verilmeli,
değiştiremeyecekleri ve düzeltemeyecekleri şeyler için ise durumlarını
kabullenmeleri ve hayal kırıklığına uğramamaları sağlanmalıdır.
Durumlarını kabullenmeleri ve hatta benimsemeleri için, Allah nezdinde
bakıma muhtaçların durumlarının manevî yönden çok avantajlı olduğu
söylenebilir. Şöyle ki, “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir”
(Al-i İmran Sûresi: 173) sözünü kalben söyleyenler, tevekkül içinde
vekaletlerini Allah’a teslim ettikleri için, bakıma muhtaçlığın yol
açtığı acizlik ve zayıflık hâlleri, ilahî rahmetin celbine bir vesile
olacaktır. Bu durumda, insanların bedenen en zayıfı olan bakıma muhtaç
kişi, nasıl ki sosyal bakım hizmetleri kapsamında maddî cihetiyle koruma
altına alınmakta ise, fazlasıyla ilahî rahmetin en güzel ve en etkili
cilvesine nail olmaktadır. Bu rahmet vesilesiyle de, bakıma muhtaçların
toplumsal hayattaki yeri, önemi ve hatta bereketi de o nispette
artmaktadır. Bakıma muhtaç yaşlı, özürlü ve(ya) hastalar, bu sebepten
dolayı bakıcılar ve toplum için, bir bereket kaynağıdır. Öyle bir rahmet
ve bereket vesilesi ki, bakıma muhtaç kişilerin sâyesinde sağlıklı
olanlar da bir çok psiko-sosyal riskten kedilerini korumuş olmaktadır.
·
Hastalıkların ve diğer
rahatsızlıkların aslında Allah’tan geldiği, geçmiş günahlara kefaret ve
ileride işleyeceği hatalar için manevî ikaz olduğu, çekilen çilelerin
mükafatı da öbür dünyada yine Allah tarafından verileceği
vurgulanmalıdır. Kişi, manevî mükafat için, Allah’a dua etmesi ve bu
şekilde teselli bulması sağlanmalıdır.
·
Korkunç ve dehşet verici gibi
görünen yalnızlık ve ümitsizlik aşılayan konuların, aslında meselelere
farklı pencerelerden bakmamamızdan kaynaklandığını ve sorun teşkil
edecek konuların bir çoğunun da bizatihi kendilerinin bir teselli ve
ümit kaynağı olduğu izah edilmelidir. Dert gibi görünen şeyler, aslında
dermanın ta kendisi olabilmektedir. Karanlık gibi görünen şeyler da
aslında aydınlık olabilmektedir. Örn.: Ümitsizliğin kaynağı öz güven
ise, kişinin özgüveninin oluşturulmasına yönelik meşgaleler
bulunmalıdır. Oluşan ve gelişen özgüven, kişinin umudunu yeniden
yeşertecektir.
·
Ahiret inancının lüzumunu ve
ölümün de bir realite olduğunu anlatınız. Ölüm korkusunun yok olma
korkusundan kaynaklandığını, halbuki bekâ âlemi (öbür dünya), hayatı
ölümsüzleştirdiğini, dünyanın geçici, ahiretin ise ebedî olduğunu
misallerle anlatınız. Ölümün, yeni hayatın bir başlangıcı, rahmet
kapısı, cennet salonunun bir perdesi, nur âlemin kapısı ve ebedî saadete
giden bir yol olduğunu, mantıkî ve-fakat kolay misallerle izah ediniz.
Hadiselere iman nuruyla bakmayı öğretiniz. Bu durumda, ölümün
karanlık-korkunç dış görünüşünden ziyâde gerçek çehresi olan nurlu ve
güzel yönleri görülebilir. Ölüm, ayrılık veya yokluk olmaktan çıkmakta
ve ebedî hayatın başlangıcı olmaktadır. Ölüm, dünyanın getirdiği ağır
sorumluluklardan ve hastalıkların yol açtığı ızdıraplardan meşru bir
kurtuluştur, kişiye, ebedî izin kullanma hakkının verilmesidir. Ölüme bu
şekilde bakılırsa, ölüm, bizatihi bir ümit kaynağı ve kurtuluş
olmaktadır. Ölüm, dostlarla yeniden buluşma anıdır.
·
Bakıma muhtaç kişinin yalnız
kalmamasını ve mümkün mertebe kültürel yönden faydalı ve manevî hayatını
zenginleştirici meşgaleler (dua, ibadet; zikir, tefekkür, yoga vb.)
içinde olmasını sağlayınız. Fıtratının ihtiyaçlarına uygun ortamın
sağlanması yönde çaba gösterilmelidir.
·
Gelecek endişesine karşı ve
değişik vesveselerden kurtulması için, güzel duygular içinde olmasını
sağlayan tefekküre, doğru düşünceye ve kalp aydınlığına kavuşturulmalı
ve kadere iman etmesi telkin edilmelidir.
·
Gafletten, yalnızlık hissinden,
ümitsizlikten ve değişik korkulardan kurtulabilmek için, dünyaya ait
olan maddî unsurlardan daha çok manevî faktörlerin önemi ve faydalarına
vurgu yapılmalıdır. Allah sevgisinin kalplerde yer alması sağlanmalıdır.
Yaratana hamd etmesi sağlanmalı, sabır tavsiye edilmeli ve her şeye
rağmen hâlinden şikayetçi olmaması ve şükretmesi gerektiği tatlı ve ikna
edici bir dille ifade edilmelidir. Şunu unutmamak gerekir ki, kişinin
hoşuna gitmese dahî, bu durum, bazen o kişi için, en hayırlısı
olabilmektedir. Aslında hayır, zahiren pek anlaşılmasa da ve ilk etapta
kabullenilmese de, Yaratan’ın o kişi için özel olarak seçmiş olduğu şey
değil midir ?
Bakım Plânının Altıncı ve Yedinci
Adımı: Bakım Hizmetlerinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi ve Bakım
Plânının Revizyonu
Uygulanmakta olan bakım hizmetlerini
değerlendirmek sûretiyle, bakım hedeflerinin ne derecede hayata
geçirilip geçirilmediği tespit edilmektedir. Uzman bakıcı, belirli bir
dönemden sonra müşahede, soru sormak, araştırmak, tetkik etmek gibi
yöntemlerle yeni durumu belirlemekte ve sonucu, hedef olarak belirlenen
beklentilerle kıyaslamaktadır. Hedef kriterleri ile nihaî durum arasında
arzu edilmeyen sapmaların meydana gelmiş olması hâlinde bakım plânının
değiştirilmesi çoğu zaman kaçınılmaz olmaktadır.
Hedefe ulaşılamamanın bir çok sebebi
arasında özellikle eksik veya yanlış bilgi edinme, bakıma muhtaç kişinin
şahsî özelliklerinin yeterince dikkate alınmaması, sorunların yanlış
teşhisi, kaynakların yetersizliği, bakım hedeflerini çok iyimser olarak
belirleme ve uygulamaların isabetsizliği gibi faktörler yer almaktadır.
Bakım hizmetlerinde ortaya çıkan
aksaklıklar ve sorunlar, kronolojik olarak bakım
çizelgelerine-tutanaklarına kayda geçirilmelidir. Bütün kayıtlara,
tarih, saat ve imza da eklenmelidir. Gözlemler, genelde somut ve kısa
ifadelerle yazıya dökülmeli ve daha sonra rapor hâline
dönüştürülmelidir.
Bakım raporunda aşağıdaki konular yer
almalıdır:
·
Bakıma muhtaç kişinin mevcut
durumu (Örn.: Bakıma muhtaçlık derecesi; İç dünyasının dış yansımaları;
Tutum ve davranışları; Fiziksel aktivitedeki durum; Beslenme
alışkanlıklardaki değişiklikler).
·
Uzman bakıcının gözlemleri,
tetkikleri veya tespitleri neticesinde kişi hakkında elde edilen yeni
bilgiler (Örn.: Tansiyon, Kan şekeri ve yağları; Ateş; Sinir hasarlarına
ait yakınmalar).
·
Bakım programında aksaklıklara
veya zarurî değişikliklere yol açan olağanüstü olaylar ve gelişmeler
(Örn.: Fatma hanım, 01.01.2006, saat 13.15’de şekerleme yaparken
yatağından düşer ve bundan dolayı da beden temizliği belirli bir süre
için banyoda gerçekleşemez. Kişi, yatağında bakım hizmeti almaktadır).
·
Bakıma muhtaç kişide görülen
duygusal değişiklikler (Örn.: Ayşe hanım, bakıcısı olan kızı ile bir
meseleden dolayı tartışmıştır. Rutin bir ev ziyareti esnasında uzman
bakıcıya, huzurevine gitmek istediğini beyân etmiştir. Huzurevinde bakım
bölümünün olmadığını öğrenen Ayşe hanım, sunulan bakım hizmetlerine
eskisi kadar yardımcı olmamaktadır. Ayşe hanım, ailevî sorunlardan
dolayı gittikçe içine kapanmakta, sohbetlerden artık kaçınmaktadır).
Etkinlik kontrolleri sâyesinde hangi
bakım hizmetlerinin başarılı bir şekilde sürdürüldüğü veya
sürdürülemediği belirlenmektedir. Bakım hizmetlerinin etkinliğinin
değerlendirilmesi, oto-kontrol anlayışı ve şuuru çerçevesinde uzman
bakıcı tarafından sürekli olarak yapılması hâlinde, bakım kalitesinin
sağlanması ve artırılması mümkündür. Diğer taraftan bakım plânında
yapılan değişiklikler, kayıtları geçirildiği için, üçüncü şahıslar
tarafınca da bakım süreci kolaylıkla devam ettirilebilir. Netice
itibariyle, etkinlik kontrolleri, bakım hizmetlerinin hem kalite, hem de
ekonomi esaslarına göre yürütülmesini sağlayan bir uygulamadır.
Etkinlik denetimlerinde geçerli olan
ilke ve yöntemler ekseninde aşağıdaki sorulara cevap aranmalıdır:
·
Bakım hedefleri, belirlenen
zaman zarfında ne derece gerçekleştirilebildi mi ?
·
Bakıma muhtaç kişi, önceki
duruma göre daha memnun hâle getirilebildi mi ?
·
Bakıma muhtaç kişi, durumundan
memnun değil ise, bunun sebepleri neler olabilir ? (Edinilen bilgiler
yetersiz miydi ? Bakım teşhisi yanlış mı konuldu ? Bakım hedefleri
yüksek mi gösterildi ? Uygulanan bakım yöntemleri eksik miydi ? Bakıma
muhtaç kişi, yeterince bakım sürecine katılabildi mi ? Kişinin
motivasyonu yeterince dikkate alınmadı mı ?)
·
Bakım süreci boyunca yeni
sorunlar veya aksaklıklar çıktı mı ?
·
Bakım hedeflerinin yeniden
belirlenmesi gerekli midir ?
·
Bakım hedeflerinin yeniden
formüle edilmesinde muhatapların görüşlerine yer verilsin mi ?
Etkinlik kontrollerinden elde edilen
neticeler, bakım plânının gözden geçirilmesini ve gerektiğinde yeni
düzenlemelerin yapılmasını sağlayan kaynak verilerdir. Bakım plânının
yeni dizaynı söz konusu olması hâlinde, genelde bakım hizmetlerinin
içeriği, türü, niteliği ve alanı, yeni şartlara uygun olarak daha da
zenginleştirilmektedir. Özellikle bakıma muhtaç kişide görülen ani
rahatsızlıklar, değişiklikler veya şikayetler üzerine sosyal bakım
hizmetleri, esnek bir şekilde yeni duruma göre ayarlanabilmelidir. Örn.
ölümü kısa sürede gerçekleşmesi beklenen bakıma muhtaç kişiye ve
yakınlarına (aile bireylerine) ölüme refakat hizmetleri çerçevesinde
manevî telkin ve destek sağlanmalıdır.
Bakım Plânlarının Uygulamadaki
Etkinliği
Avrupa’da uygulanan bakım plânlarının.,
bakım kalitesini ne derece etkilediğine dair bir kaç çalışma mevcuttur.
Örneğin, Andrey Miller, 1980 yılında İngiltere’de hastanelerin geriatri
bölümlerinde bakım plânlarına göre uygulanan programlarının etkinliğini
araştırmıştır. Geçici hastalara uygulanan bakım programları, bakım
kalitesi üzerinde önemli bir etki yapmadığı anlaşılmıştır. Ancak,
sürekli olarak bakıma muhtaç durumda olan hastalar üzerindeki etkisi
memnuniyet verici olduğu tespit edilmiştir. Bakıma muhtaçlar, bakım
süreci boyunca daha az bağımlı hâle getirilebilmiştir (daha az
tuvaletini tutamama, daha çok katılım vb.). Hastalarla daha çok
konuşmanın ötesinde bakım programındaki tedbir ve hizmetlerinin sayısal
artırılmasına gerek kalmamıştır.
Apopleksi (nüzul, felç, inme) hastaları
üzerinde benzer sonuçlara varan Krohwinkel, bakım modelleri ve plânları
sâyesinde bireysel ihtiyaçların daha kolay belirlenmesiyle, bireysel
bakım programlarının da daha etkin olarak geliştirilebileceğini ifade
etmektedir. Etkin bireysel bakım hizmetlerinin uygulanmasıyla bakıma
muhtaçlığa yol açan asıl hastalıktan doğabilen yan tesirlerin ve türevî
rahatsızlıkların önlenebilmiş ve bakıma muhtaç kişilerin aktivite
alanlarına giren bağımsızlıkları da önemli derecede artırılabilmiştir.
Böylece, sosyal bakım hizmetlerinde
AEDL-Modelinin uygulanması ile bakım kalitesinin sağlanması veya
artırılması mümkün olabilmiştir. Sorun çözme ve etkin iletişim kurma
esaslarına dayanan AEDL-Modelinde bakıma muhtaç kişilerin potansiyelleri
ve yetenekleri, bütün olumsuzluklara rağmen, artırılabilmiştir.
Fizyolojik anlamındaki olumlu gelişmeler, bakıma muhtaç kişilerin
özgüvenlerinin yeniden oluşumuna ve gelişimine de katkıda bulunmaktadır.
Bakım modellerinin, teorik ve pratik önemi ortadır. Dolayısıyla, Sosyal
Bakım konusu da, bir bilim dalı olması hasebiyle eğitim ve bakıma muhtaç
insanlara pratik fayda sağlaması hasebiyle de uygulama alanında yer
alması gerekmektedir.
Kaynaklar.
Seyyar, Ali;
Teorik ve Pratik Boyutuyla SOSYAL BAKIM, SHÇEK Yayınları;
Ankara; 2005.