aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Makaleler ;

<<<Sosyal Bakım Makaleleri

SOSYAL BAKIM HİZMETLERİNDE BAKIM PLÂNLARI ve KAYITLARI

Plânlama çerçevesinde bakım ile ilgili ihtiyacın derecesi ve boyutu belirlenmektedir. Bakım yoğunluğu ve şiddeti, genelde kişinin sağlık durumu, potansiyeli, kabiliyeti ve alışkanlıkları ile yakından ilgilidir. Bakıma muhtaçlığın boyutunun ve bakım ihtiyacının derecesinin tespiti ile kişiye özgü bakım plânının ve önceliklerinin belirlenmesi de mümkün olmaktadır. Hedef, bakıcının, bakıma muhtaç kişinin ve aile fertlerinin bakım hizmetlerinden umduklarını, yani ortak beklentilerini hayata başarılı bir şekilde geçirebilmektir.

Ortak hedef, bakıma muhtaç kişinin beklentileri ile birlikte belirlenmektedir. Ancak, bakım hedefi belirlenirken, gerçekçi bir şekilde bakıma muhtaç kişinin durumu ve potansiyelinin yanında ve bakım hizmetlerinin personel, kurumsal ve örgütsel yapısı ve imkânları da dikkate alınması zaruridir. Formüle edilen hedef, ulaşılabilir ve denetlenebilir özelliklere sahip olması gerekmektedir.

Fiechter ve Meier’e (1981) göre, hedeflerin, kısmî ve uzun dönemli olarak iki kısma sınıflandırılmasında fayda görülmektedir. Daha kısa sürelere göre belirlenen kısmî hedefte küçük başarıların elde edilmesi amaçlanmaktadır. Burada bakıma muhtaç kişinin kısa sürede gösterebileceği performansı önem arz etmektedir. Uzun dönemli hedefte ise bakıma muhtaç kişiye odaklı aktif bakım hizmetlerinin plânı yapılmaktadır.

Plân çerçevesinde bakım ile ilgili olarak yapılması gereken tedbir ve fiiller, somut olarak formüle edilmesi şarttır. Uygulamaların niteliği, kalitesi, şekli ve süreleri ile ilgili ayrıntılar, kısa ve-fakat herkesin anlayacağı dilde ifade edilmesi gerekmektedir (ne, nasıl, ne ile, ne zaman, kaç kez ?).

Mischo-Kelling und Zeidler’e (1992) göre, bakım uygulamaları; teknik (bakım ile ilgili) kabiliyet, iletişim ve sosyal diyalog becerisi, bakıma muhtaç kişinin eğitimi, rehberlik hizmeti ve işin organizasyonundan ibarettir.

Standart veya kişiye özel (bireysel) bakım plânları, gerek süreç, gerekse sonuç kalitesi açısından sosyal bakım hizmetlerinin genel kalitesini sağlayan önemli araçlardan birisidir. Bakım plânlarının hazırlanmasında başta bakıma muhtaç kişiden elde edilen bilgilerin yanında akraba ve tanıdıkların görüşleri ve ifadeleri önemli bir yer almaktadır. Bu bilgilerden yola çıkarak, bakım plânı hazırlanmaktadır. Daha sonra bakıma muhtaç kişinin sorun ve potansiyelleri doğrulturunda konulan teşhisler ekseninde bakım hedefleri belirlenmektedir. Bakım sürecine ve hedeflerin tespitine bakıma muhtaç kişinin de aktif olarak katılımı sağlanmalıdır. Plâna göre uygulanan bakım hizmetlerinin etkinliğinin gidişatına göre bakım plânı, kişiye odaklı olarak sürekli olarak yenilenmelidir. Bunun için de uzman bakıcı, bakım akışını ve etkinliğini tâkip edebilmelidir.

Bakım tutanakları ve çizelgeler, bu hususta uzman bakıcıya yardımcı olmaktadır. Uzman bakıcı, iç ve dış denetimlerden yetkili kişilere hesap verebilmek için de, yaptığı hizmetleri ve diğer işlemleri sürekli olarak bakım dosyalarına kaydetmek mecburiyetindedir. Diğer taraftan sonuç kalitesi açısından da bakım süreci içinde uygulanan yapılan bütün faaliyetlerin yazıya dökülmesi gerekmektedir. İfade edildiği gibi, bakım kayıtları, hem iç, hem de dış denetim için önemli bir kaynaktır. Bunun için, bakım kayıtları, bakıma muhtaç kişinin geçmiş ve aktüel durumunu olduğu gibi yansıtabilmelidir. Uzman bakıcılar, kayıt maltında tuttukları faaliyetlerini ara sıra gözden geçirerek ve bakım hedefleri ile uygulanan bakım hizmetleri arasındaki mesafeyi tespit ederek, bakım plânını revize etme şansına sahip olabilmektedirler. Diğer taraftan, bakım güvencesinden veya kalitesinden sorumlu resmî yetkililer (deneticiler) de tutulan kayıtlardan bakım tâkip ve kontrolü yapabilmektedirler.

Gerek sağlıklı bir denetimin yapılabilmesi, gerekse bakım alanında asgarî standart seviyesinde bir kaliteyi gerçekleştirebilmek için, bakım tâkip form ve(ya) çizelgelerin de belirli esaslara göre hazırlanması gerekmektedir. Bakım hizmetlerinde kavram karmaşıklığına ve dolayısıyla anlaşmazlıklara ve değerlendirme sıkıntılarına yol açmamak için, bakım mesleğinde dil birliğinin yanında hizmet anlayışı ve uygulamalarında da ortak stratejilerin geliştirilmesi zaruridir.

Bakıma muhtaçlara yönelik bakım modelleri kapsamında ilk etapta faaliyetlerinin başlatılması, daha sonra hedef ve tedbirlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bakım plânına göre atılan adımların birbirleriyle ilişkisi aşağıdaki sıraya göredir:

1. Adım:         Bakıma Muhtaç Kişi Hakkında Sorun Ve Potansiyelleri Ekseninde Bilgi Toplama, Yani Kişiye Odaklı Bilgi Edinme Ve Değerlendirme Süreci (Assesment).

2. Adım:         Bakım Teşhislerinin Konulması.

3. Adım:         Bakım Hedeflerinin Belirlenmesi.

4. Adım:         Bakım Standartlarına Uygun Tedbir ve Uygulamaların (Bakım Hizmet Programının) Belirlenmesi.

5. Adım:         Bakım Hizmet Programının Aktif Olarak Uygulanması.

6. Adım:         Uygulanan Bakım Hizmetlerinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi.

7. Adım:         Etkinlik Neticelerine Göre, Bakım Plânının (Yeniden) Gözden Geçirilmesi ve Gerektiğinde Yeni Şartlara Uygun Olarak Adapte Edilmesi (ve Buna Binaen İkinci Adımdan İtibaren İşlemlerin Tekrarlanarak, Revize Edilmesi).

Bakım Plânı Çerçevesinde Bakım Süreçleri ve Adımları

Bakım süreçleri ile ilgili olarak, birçok tanım ve açıklama vardır. Örneğin:

·        Bakım süreci, ilk önce hastalar için yapılmıştır. Buna göre hasta bakım süreci, müteselsil olarak bir kaç mantıkî ve birbirleriyle bağlantılı düşünce, karar ve uygulama adımlarından ibarettir. Bütün bu adımlar, çözüm odaklı olarak bir hedefe yöneliktir. Bakım sistemi, değerlendirme ve yeniden ayarlanma süreçlerini ihtiva eden geri bildirimli (feed back) model üzerine bina edilmiştir.

·        Hasta bakım süreci, her bir hastaya yönelik mantıkî ve sistemli bir yaklaşımla uygulanan bütüncül bir bakımdır.

Bakım sürecinin ortaya çıkmasında etkili olan temel görüşler, aslında sistem teorisi, kibernetik ve karar alma teorisi gibi nazariyelerden ve bilim dallarından alınmıştır. Bakım süreçlerinin temel dayanakları olan bu teorileri kısaca hatırlayalım:

a)      Sistem teorisi, biyolog Ludwig von Bertalanffy tarafından geliştirilmiştir. Buna göre, gerek canlılar, gerekse cansızlar için oluşturulan herhangi bir sistemde yer alan unsurlar, sürekli olarak etkileşim içindedirler. Ancak, yaşayan varlıklar, yüksek derecede girift bir sistemin parçası olduğunu belirtmek gerekir. Açık bir sistem içinde yer alan canlı varlıklar, iletişim yoluyla bilgiler elde eder, değerlendirir ve çevresine aktarır. Geri bildirim (beslenme) mekanizması (feed back) sâyesinde elde edilen netice, ulaşılması istenilen hedefle kıyaslanır ve elde edilen yeni bulgular, sisteme tekrar dâhil edilir. Bu şekilde, sürekli olarak çevreye uyum sağlanabilmektedir.

b)      Yunanca “kybernetes” (dümenci) kelimesinden türeyen kibernetik kavramı ise, birbirleriyle bağlantılı olan, iç içe girmiş süreçlerin bilinmesini, tâkip edilmesini, idare edilmesini ve müstakil olarak düzenlenip sürdürülebilir bir şekilde yönetimini ifade etmektedir.

c)      Sorun çözme teorileri ve özellikle davranışçı sosyal bilim anlayışı çerçevesinde değerlendirilen karar alam teorisinde belirli veya birden fazla hedefi gerçekleştirmek için, çeşitli tercihler ve alternatifler arasından seçim yapılmaktadır. Seçim yapma ve neticede karar alma sürecinde ise dört safha bulunmaktadır: 1.) Bilgilenme safhası. 2.) Sorun safhası. 3.) Tercih ve alternatifler safhası. 4.) Değerlendirme ve karar alma safhası. Karar almada, hedefe ulaştırabilecek alternatifler arasından en makbulü veya makulü tercih edilmektedir. Hedef doğrultusunda arzu edilen değişimin gerçekleşip geçekleşmediği, eski ve yeni durumu kıyaslamakla mümkün olmaktadır.

Bakım hizmetlerini, bakım plânı kapsamında bir süreç olarak değerlendirme fikri, bir çok gerekçe veya sebepten dolayı ortaya çıkmıştır. Bir kaç örnek vermek gerekirse:

a)      Bakıma muhtaç insanların fizikî ve psiko-sosyal sorunlarını belirleme ve bu sorunların giderilmesinde kişiye yardımcı olma gereği.

b)      Bakım hizmetlerinin bilimsel (akademik) boyutunu belirleme ve pratik etkinliğini ortaya çıkartma gereği.

c)      Bir sosyal meslek olarak (profesyonel) bakıcı uzmanların hukukî statülerini ve sosyal haklarını belirleme ve müstakil bir bilim ve meslek dalı olarak kabul ettirme gereği.

Bakım ile ilgili bütün bu beklentiler ve talepler, bakım hizmetlerinin önemini ve bu alandaki çalışmaların sayısını artırmıştır. Özellikle, bakım hizmetlerinin kalitesini ve etkinliğini artırmak maksadıyla, bakım süreçlerinin plânlanabilir ve denetlenebilir hâle getirilmesine yönelik çalışmalar, dikkat çekicidir.

Avrupa’da özellikle İsviçreli bilim adamları Fiechter ve Meier, 1981 yılında, bu konuya yer veren bir kitap yazarlar. "Pflegeplanung: eine Anleitung für die Praxis" (Bakım Plânı: Uygulama İçin Bir Rehberlik) isimli eserde, sistemli olarak geliştirilen hasta odaklı bakım plânının aslında hasta bakımı süreci olduğu ifade edilmektedir.

Almanya’da 70’li ve özellikle 80’li yıllarda bakım plânı üzerinde teorik ve akademik çalışmalar yapılmıştır. Bu çerçevede 1985 yılında “Hasta Bakıcılığı İle İlgili Mesleklerin Eğitimi ve İmtihanına Ait Yönetmelik” kabul edilmiştir.

Bakım süreçlerine profesyonel bakıcıların yanında bakıma muhtaçları da dâhil etme gereği, her ne kadar bakım hizmetlerini aktif hâle getirmekte ise de, bunu gerçekleştirmek her zaman o kadar kolay olmamaktadır. Krohnwinkel, bundan dolayı 1993 yılında, bakım süreçlerini etkin bir şekilde hayata geçirilebilirliğini sağlamak maksadıyla AEDL-Modelini geliştirmiştir.

Sosyal bakım hizmetleri ve süreçleri ile ilgili olarak bakım bilimi literatüründe “dört safhalı” ve “altı safhalı model” uygulamalarından bahsedilmektedir. Krohwinkel (1993) de, bakım hizmetlerinin bütünselliği ve rehabilite edilebilirliği açısından süreçlerinin dört ana parçaya ayrılması gerektiğini ifade etmektedir.

Dünya Sağlık Teşkilatına (WHO) göre, bakım süreçleri, basamak hâlinde yapılandırılmış bir plândır. “Dört safhalı model” uygulamasını benimseyen WHO, adımlarını şu şekilde belirlemektedir:

1.)    Bakım ihtiyacının boyutu ve derecesini belirlemek için, bakıma muhtaç kişinin özgeçmişi ve durumu hakkında bilgi edinmek.

2.)     Bakım plânını yapmak.

3.)    Bakım hizmetlerini uygulamak.

4.)    Bakım hizmetlerini değerlendirmek.

Bu plân dâhilinde ayrıntılı olarak dört basamaktan-adımdan oluşan kurallı bir devir sistemi geliştirilmiştir. Böylece, bakım hizmetleri, plânlı ve programlı olarak belirli süreçlere entegre edilmektedir. Gelişigüzel bakım hizmetlerinden ziyâde nitelikli sosyal bakım hizmetlerinin sağlanması bu şekilde gerçekleşmektedir. Kurallı devir sürecine bakıma muhtaç kişi ile ilgili bilgi toplama ve teşhis koyma gibi işlemler de bütünüyle entegre edilmektedir. Bakım süreci boyunca plâna uygun olarak yapılan-yapılması gereken bütün işlemler, bakım tutanağına kaydedilmektedir.

Belirlenen süreçlerin her birisinin süresi, yoğunluğu, etkinliği ve sıralaması, kişiye göre değişebilmektedir. Bazen süreçler birbirine de girebilmektedir. Dolayısıyla, bakım hizmetlerinde etkinlik, modellerde dile getirilen süreçlerin mahiyetinin iyi bilinmesi ve kişiye odaklı olarak kaliteli bir şekilde hayata geçirilmesine bağlıdır.

Dünya Sağlık Teşkilatı tarafından benimsenen “dört safhalı bakım modeli”nin ilk safhasını oluşturan bilgi toplama sürecinde, değişik yöntemlerle bakıma muhtaç kişinin psiko-sosyal sorunları, ihtiyaçları, becerileri, istekleri ve potansiyeli belirlenmektedir. Sohbet ve muhabbet havası içinde yapılan bir ön görüşme çerçevesinde bakıma muhtaç kişinin özgeçmişi hakkında yeterli bilgi edinilebileceği gibi, bakıma muhtaç kişi ve bakıcı arasında da sağlam bir güven ortamının tesisi de mümkündür. Kişinin şahsî yapısı ve bakıma konu olan hastalık veya sakatlık hakkında yeteri derecede bilgi edinmeden yapılan bakım hizmetlerinin etkinliği de yetersiz kalacağı açıktır.

Juchli, Fiechter ve Meier, Rath ve Biesenthal ise “altı safhalı model” uygulamasından yana ağırlığını koymaktadır. “Altı safhalı model” uygulamasında tâkip edilmesi gereken adımlar şunlardır.

1.)    Bakıma muhtaç kişi hakkında bilgi toplamak.

2.)    Sorunları tespit etmek ve kişinin potansiyelini belirlemek.

3.)    Bakım hedefini tespit etmek.

4.)    Bakım uygulamaları ile ilgili tedbirleri plânlamak.

5.)    Bakım hizmetlerini uygulamak.

6.)    Bakım hizmetlerinin etkinliğini değerlendirmek ve gerekirse yeniden yapılandırmak.

Bakım süreci kapsamında yapılması gerekenleri daha iyi anlayabilmek için, biz bu çalışmamızda altıncı adımı ikiye bölerek, yediye çıkarttık. Yedi adımı, somut örnekler ışığı altında, tek tek inceleyelim:

1. Adım: Bakım süreci, bakım teşhisi hazırlıkları ile başlamaktadır. Bakıma muhtaç kişi hakkında genel ve özel bilgiler elde edilmekte ve kişinin biyografisi ortaya çıkartılmaktadır. Bütün bilgiler, kişinin şahsî durumunu belirlemek için toplanmaktadır. İlk etapta elde edilen bilgiler, kişinin sorunları ve potansiyelleri açısından belirlenmekte ve değerlendirilmektedir.

Örn.: a) SORUN ALANI: Yemek Yemek ve İçmek: Kişi, gıdayı-ekmeği yutacak ve ağzına alabilecek biçimde kendi başına küçültememektedir. Kişi, kendi gücüyle içecekleri içememektedir. b) POTANSİYELİ (GÜÇ KAYNAKLARI): Kişi, her çeşit yemeği ve içeceği kabul etmektedir. Ellerini (sol elini) (kısmen) kullanabilmektedir.

2. Adım: Bakıma muhtaçlığa yol açan sorunlar ekseninde bakım teşhislerin konulması. Kişinin sorunlarının tanımı ve potansiyelinin belirlenmesi ile bakım teşhisi konulmaktadır.

Örn.: a) BAKIM TEŞHİSİ: Kendi Kendine Beslenmede Yetersizlik.

3. Adım: Bakım teşhisleri doğrultusunda bakım hedefleri ve kişinin bakıma muhtaçlık derecesine göre bakım desteğinin boyutu belirlenmektedir).

Örn.: a) HEDEFLER (YAPILMASI GEREKENLER): a) Bakıma Muhtaçlık Derecesine (Beslenmede Yetersizliğin Derecesine) göre Kısmî ya da Tam Destek (kişinin yedirilmesinde yardımcı olmak veya bütünüyle yedirmek) sağlamak. b) Günde en az 1.5 litre içecek sunmak.

4. Adım: Bakım tedbirlerini plânlamak ve somut olarak bakım hizmetlerini belirlemek. Hedeflere ulaşabilmek için, bakım plânına (tutanaklarına) mutlak olarak ifa edilmesi gereken en önemli tedbirleri ve uygulamaları dahil etmek (yazmak) veya daha önceden standart bakım modelleri çerçevesinde belirli durumlar için belirlenmiş standart bakım tedbir ve uygulamaları plân kapsamına almak.

Örn.: a) TEDBİRLER (UYGULAMALAR-BAKIM HİZMETLERİ): Yemekleri hazırlamak, ağza alınabilecek, çiğnenebilecek ve yutulacak bir şekilde sunmak. İçecekleri, içirtmek.

5. Adım: Tespit edilen tedbirleri uygulamak (bakım hizmetlerini profesyonelce ifa etmek) ve plân gereği belirli periyotlarla yapılanları, tutanaklara imzalı olarak kayda geçirmek suretiyle tescil etmek.

Örn.: a) Hedef ve tedbirlere uygun bir şekilde kişiye günde dört kez yemek verilmiştir (İmza-Tarih-Saat).

6. Adım: Bakım hizmetlerinin etkinliğini ve verimliliğini değerlendirmek maksadıyla bakım plânını sürekli veya belirli aralıklarla tetkik etmek (ettirmek), denetlemek (denetlettirmek) ve gerektiğinde plân değişikliğine gidiş hazırlıkları yapmak.

Örn.: a) Yemek yedirmede kısmî destek, plânlanan normal süre zarfında gerçekleşememektedir. Yani, bakım hizmetleri, plânlanandan daha fazla zaman almaktadır. b) SEBEP: Kişinin potansiyeli, aktif bakım hizmetlerine rağmen tedricî olarak azalmıştır veya zamanlama yanlış yapılmıştır. c) ÇARE-ÇÖZÜM-SONUÇ: Kişiye, aynı bakım hizmetleri (kısmî destek) kapsamında ya daha uzun zaman ayrılmalı, ya da plânlanan zaman sınırları içinde tam destek sağlanmalıdır.

7. Adım: Kişi veya bakım ile ilgili yeni önemli bilgilerin elde edilmesi, kişinin durumunda önemli bir değişikliğin olması veya bakım plânında ciddî sapmaların meydana gelmesi durumunda bakım plânını, yeniden gözden geçirmek ve yeni şartlara uygun olarak yapılandırmak.

Örn.: a) Kişinin fizikî potansiyeli gittikçe gerilediğinden (bakıma muhtaçlık derecesi arttığından) ve plânlanan zamanın dışını çıkılmak istenmediğinden kısmı destek, tam desteğe dönüştürülmüştür.

Bakım Plânının Uygulanmasında Aranan Şartlar

Bakım süreçlerini (adımlarını) pratik hayata aktarabilmek için, bazı şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bunların başında “bakım rehberi” (Pflegeleitbild), “bakım alanlarının organizasyonu ve yapısı” (Organisation und Struktur des Pflegebereichs) ve “bakım tutanakları” (Pflegedokumentation) gibi şartlar veya çalışmalar gelmektedir.

·        Bakım Rehberi: Bakım rehberinde, bakıcı kişi açısından bakım alanına yönelik değer ve hedeflerin somutlaştırılması öngörülmektedir. Bakım rehberi, günlük bakım faaliyetlerinin önceliklerini belirlemek için, önemli bir zemin oluşturmaktadır. Böylece, plânlama aşamasında dahî gerçekçi hedeflerin belirlenmesi sağlanmaktadır.

·        Bakım Organizasyonu: Bakım alanlarının organizasyonu ve yapısı çalışmasında, ilk etapta bakım alanlarının doğru olarak belirlenmesi gerekmektedir. Burada, bakım hizmetlerinde kim, hangi işi üstlenmelidir sorusuna cevap aranmaktadır. Örneğin uzman bakıcıların ilgi ve hizmet alanı, bakıma muhtaç kişilere yöneliktir ve bakım ile direkt ilgisi olmayan işlerde (ev hizmetlerinde, psikolojik danışmanlık hizmetlerinde vb.) yer almaları da bakım hizmetlerinde etkinlik açısından isabetli değildir. Bu gibi hizmetler için, ara elemanlar veya gönüllüler istihdam edilmelidir.

·        Bakım Tutanakları: Bakım tutanakları, bakım süreçlerinin hizmetinde kullanılan bir araçtır. Yukarıda izah edilen her bir süreçte yapılan işlemler, yazılı olarak bir tutanakta toplanmalıdır. Krohwinkel’e (1993) göre, bakım tutanakları, inter-disipliner işbirliğinin sağlanması açısından vazgeçilmez bir yöntemdir. Bunun yanında, yapılan işlemlerin kayıt altına alınmak sûretiyle, bakım hizmetlerinin tâkibi, denetimi ve ispatı da mümkün olmaktadır. Bakım akışı içinde edinilen bilgilerin yazıya dökülmesi ve değerlendirilmesi ile özellikle bakım plânının yeniden düzenlenmesi ve uygulamaların isabetli bir şekilde yeniden yapılandırılması kolaylaşmaktadır. İşletmecilik ve hukukî davalar açısından da bakım tutanakları önem arz etmektedir.

Bunun yanında aşağıda sıralanan faktörler de, bakım plânının etkin bir şekilde uygulanabilirliğini temin etmektedir:

·                   Uygun, işleyen, etkin kurumsal ve organizasyonel yapı.

·                   Bakım modeli ekseninde bakım derecesinin tespiti

·                   Uzman bakıcıların ve bakıma muhtaç kişilerin motivasyonu ve azmi.

·                   Bakım ile ilgili temel bilgi, tecrübe birikimi ve optimal müdahale biçimi.

·                   Kalite odaklı bakımın bütün temel şartlarını oluşturan standartlar (Yapı, süreç ve sonuca dönük).

·                   Bakım hedeflerinin denetimi.

Bakım Plânının Birinci Adımı: Bilgi Toplama ve Bakıma Muhtaç Kişi İle İlk Görüşme

Bilgi edinme kaynakları içinde ilk plânda bakıma muhtaç kişi gelmektedir. Ancak, bakıma muhtaç kişinin akrabaları veya tanıdıkları, kişi ile daha önceden ilgilenmiş olan uzman personel (hekimler, bakıcılar vb.), kişi ile ilgili belge ve raporlar ve bakım uzmanın yaptığı konuşmalardan elde edilen izlenimler, bilgi edinme sürecinde önemli rol oynamaktadır.

Uygulamada uzman bakıcı, bakım plânı hazırlamadan önce genelde muhataplarıyla (bakıma muhtaç kişi, bakıcı aile fertlerinden birisi, komşular, tanıdıklar vb.) bir ön görüşme yapmaktadır. Başta bakıma muhtaç kişi ile teke tek bir görüşme yapılmaktadır. Bu tanışma çerçevesinde kişi hakkında bilgi toplanmaktadır. Görüşme, sakin ve samimî bir atmosferde yapılmalı ve gerektiğinde aile fertlerinden bir iki kişi de bulundurulmalıdır. Kişi ile yakından ilgisi olmayanların görüşmede yer almamasına dikkat edilmelidir. Sohbet şeklinde yapılması gereken görüşmede kişinin biyografisi, alışkanlıkları, temennileri, sıhhî-fizikî durumu, araç-gereç bağımlılığı, potansiyel güç kaynakları ve mukavemet yapısı hakkında bilgi toplanmaktadır.

Bilgi edinme, sadece ilk görüşmeden ibaret değildir. Yeni bilgilerin elde edilmesi, gizli kalmış konuların gün ışığına çıkarılması ve plânlamaya dâhil edilebilmesi için, bilgi edinme, sürekli bir sürece tâbi tutulması gerekmektedir. Bilgiler toplandıkça, bakım ile ilgili sorunların yanında kişi odaklı bakım önceliğinin de tespiti mümkün olacaktır.

Sorular, açık ve-fakat yönlendirici olmamalıdır ve bunun için de genel çerçevede sorulmalıdır; Meselâ, “televizyon seyretmesini sever misiniz ?” yerine “neler yapmaktan hoşlanırsınız ?” veya “muz yemeği sever misiniz ?” yerine “en çok neyi yemek istersiniz ?” şeklinde sorulmalıdır. Bakım faaliyetleri sürecinde de bu tarz görüşmelerin dışında kişi ile sık sık sohbetler yapılmalıdır. Uzman bakıcı, hem bu görüşmelerden, hem de kendi gözlem ve değerlendirmelerinden kişinin gerçek durumunu belirleyebilmelidir.

Kişinin biyografisinden, yani hayat hikayesi çerçevesinde yaşanan acı-tatlı olaylardan bakıma muhtaç kişinin şahsî özellikleri, tecrübeleri ve kişilik yapısı belirlenebilmelidir. Biyografik bilgi bankasında aşağıdaki verilerin bulunmasında fayda vardır:

1.)    Bakıma muhtaç kişinin aile içindeki yeri, rolü ve önemi.

2.)    Kişinin sosyal çevresi ile ilişkisi.

3.)    Kişinin hobileri, tecrübeleri, bilgi birikimi ve yetenekleri.

4.)    Kişinin hayatın dönüm noktasını teşkil edebilecek mutlu olaylar (doğum, sünnet, okul mezuniyeti, iş başarısı, evlilik, çocuklar, torunlar vb.).

5.)    Kişinin yaşadığı acı olaylar (boşanma, terör, savaş, deprem, ölüm, ayrılık, gurbet, hastalık, sakatlık gibi değişik musibetler vb.).

6.)    Yaşanan acı olayların kalıcı etkileri ve yansımaları.

7.)    Yaşanan acı olayların üstünden gelebilme yeteneği ve tekniklerinin varlığı (kişi, sorunlarını tek başına çözebilmekte midir ?).

8.)    Hayatta başarılanlar ve başarılanamayanlar.

9.)    Bakıma muhtaçlığın kişi üzerindeki etkileri (kişi, bakıma muhtaçlık durumunu nasıl algılamakta veya değerlendirmektedir ?)

10.)         Kişinin huzurunu sağlayan faktörlerin belirlenmesi (Hangi faktörler kişinin mutluluğunu temin etmektedir ?).

11.)         Kişinin huzurunu kaçıran faktörlerin belirlenmesi (Hangi unsurlar, kişiyi rahatsız etmektedir ?).

12.)         Kendi hayatını bağımsız olarak idame ettirebilme şansı, imkânı ve yollarının belirlenmesi (Kişi, kendi kendine nasıl yeterli hâle getirilebilir ?).

Görüşmeler ve intibalar sâyesinde elde edilen bilgiler, teşhislerin konulmasına ve bakım hizmetlerinin türlerinin belirlenmesine kaynak teşkil etmektedir. Kanunî düzenlemelerde genelde bu aşamada bakım desteğinin boyutunun belirlenmesine yardımcı olan bakıma muhtaçlık derecelendirme tabloları kullanılmaktadır. Kişinin bakıma muhtaçlık derecesine göre, bakım ihtiyacının içeriği-boyutu ve somut olarak da uzman bakıcılar tarafından gerçekleştirilen profesyonel bakım hizmetlerinin yanında maddî bakım desteğinin miktarı belirlenmektedir.

Bakım İhtiyacı (Bakıma Muhtaçlık Derecesi) İle İlgili Ön Bilgiler

Mevcut sosyal güvenlik sistemi içinde bakıma muhtaç kişiye tanınan sosyal haklara göre sosyal bakım hizmetlerini düzenleyebilmek için, bilgi edinme sürecinde kişinin bakıma muhtaçlık derecesinin tespiti de yapılması çoğu zaman gereklidir. Sosyal güvenlik sistemleri, kişilere genelde bakıma muhtaçlık derecelerine göre değişik derecelerde maddî destekte (bakım ödeneği) bulunmakta ve(ya) evde aile bireylerince yapılan bakıma destek sağlayabilmek için, ücretli-ücretsiz haricî profesyonel bakım hizmetleri sunmaktadır. Bakım muhtaçlık derecesinin tespiti ile ilgili bir çok kriter ve model mevcuttur.

Bakıma muhtaçlık derecesinin tespiti, bakım hizmetlerini finanse eden kurum açısından önem arz etmektedir. Diğer taraftan, kişinin bakıma muhtaçlık derecesi, bakıma muhtaç kişinin durumunu ve dolayısıyla bakım ihtiyacının boyutunu gösterdiği için, neyin, nasıl ve hangi yoğunlukla yapılacağının haritasını gösteren bakım plânının hazırlanmasına da yardımcı olmaktadır.

Bakım ihtiyaçlarının boyutu, bakıma muhtaç kişinin bağımlılığı ile yakından ilgilidir. Bakıma muhtaç kişilere endeksli olarak bağımlılık derecelerini dört ana kategoriye göre tasnif etmek mümkündür:

1.)                          Bağımsız Kişi: Temel ihtiyaçlarını karşımla veya giderme bakımından kendi kendine yeterli olan yaşlı, hasta ve(ya) özürlü. Bu kişiler, çoğu kez sürekli olarak bakıcı bir elemana veya araç-gerece ihtiyaç duymamaktadır.

2.)                          Sınırlı Bağımsız Kişi: Bir veya birden fazla engelden dolayı sınırlı bir şekilde kendi kendine yeterli olan kişi. Hayatını kolaylaştıran yardımcı araç-gerece ihtiyaç duyabilir. Bu kişiler, görevlerini yerine getirirken normalden daha fazla zamana ihtiyaç duymaktadırlar, işlerini zahmetle yerine getirebilmektedirler. Endişeler, kaygılar ve güvensizlik ortamı engel sayısını psikolojik olarak artırabilmektedir.

3.)                          Kısmen Bağımlı Kişi: Kendi kendine yeterli olabilme yeteneğini bazı durumlarda ve alanlarda hiçbir şekilde yerine getiremeyen kişi. Böyle kişiler, bazı fiilleri ancak kısmen gerçekleştirebilmektedirler, bir çok fiili ise hiçbir sûrette ifa edememektedirler. Fiillerin tam olarak yerine getirilebilmesi için, kişinin mutlak anlamda desteklenmesi gerekmektedir. Yardımcı elemanın, ara sıra veya sürekli olarak hazır bulunmak sûretiyle bakım hizmetleri sunması ve(ya) ev işlerine yardımcı olması gerekmektedir.

4.)                          Bütünüyle Bağımlı Kişi: Kendi kendine yeterli olma vasfını bütünüyle kaybetmiş, kendi başına hiçbir sûrette gerekli olan fiilleri ifa edemeyen, ve bundan dolayı da mutlak anlamda bütünüyle (bütün cepheleriyle) bakıma muhtaç hâle gelmiş kişi. Böyle bir kişi, hemen her alanda (ev işlerinde, alış verişte, yemek yapmada ve hazırlamada, temizlik işlerinde, bakım hizmetlerinde vb.) ve her vakitte (gece-gündüz; 24 saat) bakıcının yardımına, desteğine ve hizmetine ihtiyaç duymaktadır.

Görüldüğü gibi, bakıma muhtaçlık derecesi arttıkça bakım ihtiyacının boyutu da o oranda değişmekle birlikte bakıma muhtaç kişi ile ilgilenmesi gereken bakıcı aile fertlerinin veya uzman bakıcının bakım sıklığı, yoğunluğu, yükü ve(ya) külfeti de ciddî boyutta artmaktadır. Örneğin:

1.) Ciddî anlamda bakıma muhtaç olmayan ve dolayısıyla fizikî yönden bağımsız (yaşlı, hasta, özürlü) bir kişiye, yönlendirme, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri ile iktifa edilebilir.

2.) Sınırlı bir şekilde bağımsız olan kişi, gözlem altında tutulmakta ve ihtiyaç anında kendisine (kısmî) destek sağlanmaktadır.

3.) Kısmen bağımlı kişiye, kendi başına yerine getiremediği bir çok fiilin ifasına yönelik tam destek veya kısmen yardım sağlanmaktadır.

4.) Bütünüyle bağımlı kişiye ise bütün alan ve ihtiyaçlara yönelik sürekli olarak tam yardım yapılması zaruridir.

Bakıma Muhtaç Kişinin Potansiyelleri

Bakım teşhislerini, hedeflerini ve özellikle programlarını belirlemeden önce bakım sorunu ile birlikte bakıma muhtaç kişinin potansiyelleri, yani bedenî-manevî güç kaynaklarının da ortaya çıkartılması elzemdir. Potansiyelleri, iç, dış ve bedensel olarak üç gruba ayırmak mümkündür:

·        İç potansiyel, kişinin kimlik ve kişilik (şahsiyet) yapısından kaynaklanan manevî güç kaynaklarıdır (Örn.: azim, gayret, inanç, mukavemet, sabır, şükür vb.).

·        Dış potansiyel, bakıma muhtaç kişiye çevreden (hariçten) sağlanabilen her türlü insanî, maddî ve teknik destektir (Örn.: bakıcı aile fertlerinin varlığı; eşinin bakım kursuna gitmesi ve evde profesyonel bakım hizmetleri sağlayabilmesi; ev düzeninin ve mimarî yapının kişiye uygun hâle getirilmesi; araç-gerecin temini ve kullanılması, bakım ödeneğinin verilmesi, uzman bakıcıların ev ziyaretlerinde bulunmaları vb.).

·        Bedenî (fizikî) potansiyel, kişide, kısıtlı bile olsa, hareketliliği ve bağımsızlığı sağlayan mevcut bedensel güçtür.

Kişisel potansiyeller, kişinin bakım ihtiyacının boyutunu ve dolayısıyla bakıma muhtaçlık derecesini belirlemektedir. Dolayısıyla genel anlamda potansiyeller, bakım sorununun çözümlenmesini veya azalmasını sağlayan kişisel beceri ve imkânlardır. Buna birkaç örnek verelim:

·        Bakıma muhtaç kişi, parklarda hareket etmeyi ve insanlarla konuşmayı seviyor ve bundan dolayı da hareket edebilirliğini ve ulaşılabilirliğini sağlayan araç-gereçleri kullanmasını öğrenmektedir.

·        Evdeki banyo odasına özürlü dostu duş tesisatı monte edilmiştir.

·        Bakıma muhtaç kişi, komşularıyla yoğun temas hâlindedir. Komşular, kişi ile yeterince ilgilenmekte ve bazı ev işlerini görmektedirler.

·        Sosyal nitelikli bir vakıf, bakıma muhtaç kişiye sürekli olarak nakdî ve aynî yardımda bulunmaktadır.

·        Kapıcı, bakıma muhtaç kişinin kaldığı apartman dairesine her gün gazete ve süt getirmektedir. Ayrıca, kapıcının hanımı, bakıma muhtaç kişinin çamaşırlarını çok cüzi bir bedel karşılığında yıkamakta ve ütülemektedir.

·        Bakıma muhtaç kişiye, belediye aşevinden günde iki öğün sıcak yemek getirilmektedir.

·        Bir üniversite öğrencisi, bakıma muhtaç kişinin kültürel ihtiyaçlarını karşılamak ve hikaye kitabından sesli okumak için, gönüllü olarak her hafta sonu ev ziyaretinde bulunmaktadır.

·        Uzman bakıcının refakatinde ve gözetiminde bakıma muhtaç kişiye uygun eksersiz programları uygulanmaktadır.

İç, dış ve bedenî potansiyellerin oluşmasını ve gelişmesini ve dolayısıyla bakım plânının etkinliğini de olumsuz yönde etkileyebilen bazı faktörler ise şunlardır:

·        Bakıma muhtaç kişinin değişen halet-i ruhiyesi, azalan motivasyonu, bakıcı ile işbirliğini reddetmesi ve(ya) hayata küsmesi.

·        Bakıcı aile fertlerinin psikolojik ve bedenî yetersizlikleri, bakım sürecine dâhil edilmelerindeki güçlükler (Örn. bakıcı eşin de yaşlı veya hasta olması).

·        Uzman bakıcı ile bakıma muhtaç kişi arasındaki psikolojik uyumsuzluk ve anlaşmazlık.

·        Uzman bakıcının bulunmaması veya mevcut bakıcıların tecrübesiz olmaları.

·        Bakım güvence sisteminin bulunmaması veya yetersiz olması (Bakıma muhtaç kişilere be uzman bakıcılara tanınan sosyal hakların yetersiz olması).

·        Evde bakım hizmetlerinin örgütsel altyapının olması.

·        Kurumsal bakım hizmetlerinin yetersizliği (Bakım merkezlerinin olmaması).

·        Bakım ekibinin arasındaki ihtilaflar ve bakım yöntemi ile ilgili görüş ayrılıkları.

·        Bakım modellerinin ve plânlarının geliştirilmemiş olması.

·        Herhangi bir okulda sürekli olarak sosyal bakım dersinin okutulmaması ve bakım hizmetlerinde teorik-pratik bilgi ve tecrübelerin yetersizliği.

·        Bakım araç-gereç temininde maddî ve bürokratik engellerin bulunması.

·        Yaşanan mekânların bakıma elverişli olmaması.

·        Eve dönük fizik tedavi ve koruyucu rehabilitasyon hizmetlerinin bulunmaması.

Bakım Plânının İkinci Adımı: Bakım Teşhislerinin Konulması

Teşhis, genel anlamda titiz bir inceleme ve tetkik sonucunda mevcut durumdan yola çıkarak, verilen bir karardır. Bakım hizmetlerinde teşhisin gerekli olup olmadığı konusu, aslında hiçbir zaman bir tartışma konusu olmamıştır. Ancak, neyin, nasıl bir şekilde teşhisinin konulması gerektiği hususunda farklı görüşler ve yöntemler dile getirilmiştir. Bakım teşhisi kavramı, ilk kez 1953 yılında Amerika’da Virginia Frey tarafından kullanılmıştır. Bakım teşhisleri ile ilgili çalışmalar, daha sonraki yıllarda kurumsal bir nitelik kazanmıştır.

Gerek uluslar arası arenada, gerekse ülkeler çapında bakım teşhisleri ile ilgili yapılan ayrı ayrı çalışmalar, sosyal bakım bilimine akademik zenginlik kazandırmaktadır. Bununla birlikte, çalışmalar kapsamında ortaya çıkan bakıma muhtaçlık riski, bakım modeli, bakım süreçleri ve bakım teşhisleri gibi temel kavramlar ve uygulamalar ile ilgili farklı tanım, anlam ve yorumlar da ortaya çıkmaktadır.

Örneğin, 1970’li yıllardan beri NANDA çatısı altında çalışan akademisyenler ve uzman bakıcılar, bakım modelleri ile ilgili araştırma ve geliştirme faaliyetleri sonucunda “Bakım teşhisleri, kişilerin, ailelerin veya sosyal grupların (birlikteliklerin) sağlık veya hayat süreci ile ilgili olan gündemdeki veya potansiyel (muhtemel) sorunlarına dönük reaksiyonlarının (davranışlarının) klinik (tıbbî) değerlendirilmesidir”.

Kısacası bakım teşhisleri, sebep ve(ya) emareler (işaretler) de içeren bakım sorununun tahlilidir. Bakım sorunu, çoğu zaman telafisi mümkün olmayan kalıcı bir hastalık, sakatlık veya ileri yaşlılıktan kaynaklanan fizikî yetersizlik ve bundan dolayı da başkalarına bağımlılıktır. Tahlil sâyesinde bakıma muhtaç kişi hakkında elde edilen bilgiler, bakım teşhisini koyabilmenin temelini oluşturmaktadır. Uzman bakıcılar, genelde bakım sorununu bakıma muhtaç kişinin zaviyesinden ele almakta ve akabinde sorunun giderilmesi veya azaltılması yönünde bakım hizmet programının plânlanmasına ve uygulanmasına gitmektedirler.

Bakım uygulamalarını gerçekleştirebilmek için, tıpkı sağlık psikolojisinde olduğu gibi, bakım hizmetleri kapsamında bakıma muhtaç kişinin tutum ve davranışlarının bir analizine ihtiyaç vardır. Amerika’da bakım teşhisleri kapsamında kişilerin tutum ve davranışlarının önemi, uzun bir süreden beri uygulanmakta olan bakım modelleri çerçevesinde anlaşılabilmiştir. Bir başka ifadeyle, sosyal bakım hizmetlerinin akademik ve bilimsel bir boyut kazanmasıyla, bakım uygulamaları ekseninde bakım teşhisleri gibi bir çok gelişme sağlanabilmiştir.

Özellikle Dungen, Johnson, King, Roy, Neuman, Orem, Rooper ve Rogers gibi Amerikan sosyal bakım uzmanlarının bu alandaki akademik katkıları sâyesinde bakıma muhtaç yaşlı, kronik hasta ve özürlülerin bir çok psiko-sosyal sorununun teşhisi konulabilmiştir. Bakım faaliyetlerinin sosyal hizmetler kapsamında değerlendirilmesi gereği de, bu sebeplere dayanmaktadır. Bakıma muhtaçlar, sadece bakıma değil belki bundan daha fazla gerçek ilgiye, sevgiye ve şefkate de ihtiyaç duyarlar. Bu gerçekten yola çıkarak, gerek bakım modellerinde, gerekse bakım teşhislerinde temel bakım hizmetlerinin yanında sosyal diyalog, etkin iletişim, manevî rehabilitasyon, psiko-sosyal danışmanlık gibi kavramlar-unsurlar gittikçe ön plâna çıkmaktadır.

NANDA (North American Nursing Diagnosis Association), bakım teşhislerini bir sistem içinde düzenlemek maksadıyla “İnsanî Reaksiyon Numunesi” (Beşerî Davranış Kalıbı) ismi altında bir sınıflandırmaya gitmiştir. Sınıflandırma sistemi, bakıma muhtaçlığa yol açan değişik hastalık ve sakatlık türlerine göre oluşturulduğu için, bakım teşhisleri, bakım modellerinden ve sistemlerinden bağımsız olarak bakıma muhtaç her bir yaşlı, hasta veya özürlüye uygulanabilmektedir.

NANDA ile sıkı işbirliği halinde olan bir başka kuruluş ise, Uluslar Arası Bakım Meslek Birliği ‘dir (International Council of Nurses: ICN). Her iki kuruluş, 1999 yılından beri “Bakımın Uluslar Arası Sınıflandırılmasına Yönelik Gelişim” adı altında ortak bir proje çalışması yapmaktadır. Sınıflandırma kapsamında değişik algılama unsurları, stres seviyesi, değerler ve inançlar da yer almaktadır.

Bakım teşhisleri alanında en ileri tasnif sistemini NANDA geliştirmiştir. Şimdiye kadar, sürekli olarak değiştirilen, içerik olarak yenilenen veya sayısal olarak zenginleştirilen 200 civarında bakım teşhisi bulunmaktadır. Her iki yılda NANDA-konferansında mevcut bakım teşhisleri gözden geçirilmekte, teşhisi konulmamış alanlar veya değişik hastalıklardan dolayı ortaya çıkan rahatsızlıklar için, üzerinde tartışma yapılması ve değerlendirilmesi üzere yeni teklif sunulmaktadır. Özellikle ileri derecede yaşlılarda görülen bunama ve oryantasyon bozuklukları gibi rahatsızlıklara yönelik bakım teşhisleri ve bakım programları henüz tatmin edici bir seviyede geliştirilememiştir.

Netice itibariyle, bakım süreçlerinin temelini bakım teşhisleri oluşturmaktadır. Bakım teşhisleri sâyesinde ortak bir meslekî dil kullanılmakta ve bakım süreçlerinde gerekli olan bakım kayıtları da denetlenebilmektedir. Süreç ve sonuç kalitesinin hem oluşmasını, hem de ispatını sağlayan bakım teşhisleri, bakım hizmetlerinin tasvirini, izahını, anlaşılabilirliğini ve şeffaflığını sağlamaktadır. Bundan dolayı da, bakım teşhisleri, bakımın daha önceden kaliteyi oluşturmak adına oluşturulan standartlara uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığı tâkip etmek açısından bir denetim göstergesi veya kaynağıdır.

Bakım hizmetleri ile ilgili bütün işlemlerin, faaliyetlerin, çalışmaların ve uygulamaların titiz bir şekilde yapılmalıdır. Bakım hizmetlerinin şeffaf ve anlaşılabilir bir tasviri olmadan, bu alanda ihtiyaç duyulan ve bakım hizmetlerinin uygulanabilirliğini sağlayan her türlü kaynağın tespitinin de yapılması mümkün değildir.

Bakım hizmetleri çerçevesinde hangi işlemlerin nasıl, kaç kişi veya hangi uzman personelle yapılabileceği konusu, bakımın rasyonel olarak plânlanmasına ve etkin olarak uygulanmasına bağlıdır. Kısacası, kalite ve etkinlik açısından bakım hizmetlerinin süreçlere, süreçlerin de teşhislere göre belirlenmesi şarttır.

Bakım Teşhislerinin Özellikleri

Bakım teşhislerinin temeli, sınıflandırma sitemine dayanmaktadır. Değişik alanlara (sorunlara) yönelik uzman bakıcılar tarafından konulan teşhislerin amacı, bakım hizmetlerinin etkinliğini artırmaktır. Bir başka ifadeyle, bakım hizmetlerinin etkili uygulanabilirliğini sağlayan teşhisler, bakıcılık alanında hem bilimselliği, hem de kaliteyi (uzmanlığı) gün ışığına çıkartmaktadır. Gelişmiş ülkeler, farklı sağlık ve bakım sistemlerine ve sosyal bakım eğitimlerine göre, sınıflandırılmış bakım teşhis modelleri geliştirmektedirler. Bakım modellerinde (plânlarında) yer alan teşhisler, genelde bakıma muhtaç kişinin beceri yeteneğini tasvir etmekte, sağlık durumu, bağımsızlığı ve kendi kendine idare edebilme gibi kişiye odaklı bilgiler içermektedir. Bu bilgilerden yola çıkarak, bakıma muhtaç kişinin şahsî durumu ile ilgili olarak ayrıntılı bir sınıflandırma ve derecelendirmeye gidilmektedir. Kişinin bakıma muhtaçlık derecesi bu şekilde ortaya çıkartılmaktadır.

Genelde kişinin şahsî sorunu ve becerisi (potansiyeli) ekseninde çözüm üretilmekte ve buna göre bakım programı hazırlanmaktadır. Örneğin, kişi, sol tarafından kısmen felç olmasından dolayı, beden temizliğini kendi gücüyle ve tek başına tam olarak yapamaması, şahsî ve fakat bakımı gerekli kılan bir sorundur. Ancak, aynı kişinin, sağ eli ile yüzünü, göğsünü ve(ya) avret mahallini yıkayabilmesi, kısmen de olsa mevcut potansiyelinin varlığını göstermektedir. Bu iki bilgi bile, bakım hedefinin ve programlarının (tedbirlerinin) belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla, bakıma muhtaç kişinin değişik ihtiyaçlarına binaen teşhisi konulurken, aynı zamanda kişinin potansiyeli ekseninde şahsî bakım plân ve programları da yapılmaktadır.

Bakım teşhislerin, hedeflerin ve tedbirlerin kullanımı ve kayıt altına alınmasının bir çok faydası vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

1.)    Bakım hizmetlerinde aynı anlamlar içeren ortak kavramların kullanımından dolayı dil birliğinin oluşturulması.

2.)    Bakım teşhisleri nasıl sınıflandırılırsa sınıflandırılsın uygulamaya dönük bakım hizmetleri bütün bakım modelleri için uygulanabilir.

3.)    Öğrenilebilir ve tatbik edilebilir meslekî bilginin oluşması.

4.)    Bakım uygulamalarının kayıt altına alınmasından dolayı bakım hizmetlerinin şeffaflaşması, denetlenebilmesi ve kolaylıkla devredilebilmesi ile bakım kalitesinin sürekli olarak sürdürülebilirliğin temini.

5.)    Teşhis ve tedbirlerin belirlenmesi ile bakım maliyet plânının yapılabilmesi.

Bakım sürecinde atılması gereken adımlar, konulan teşhislere göre belirlenmektedir. Bir başka ifadeyle, bakım teşhisleri baz alınarak, bakım hizmetleri, etaplar hâlinde plânlı bir şekilde hayata geçirilmektedir. Bakım hizmetlerinin plânlanmasında ve uygulanmasında atılması gereken profesyonel adımlar, kısaca tekrarlanması gerekirse, şunlardır:

1.)    Bilgi toplam ve değerlendirme (Assesment).

2.)    Kişinin şahsî durumuna (belirtilerine) ve bakıma muhtaçlığına yol açan sebeplere göre teşhislerin konulması.

3.)    Bakım hedeflerinin somut olarak belirlenmesi.

4.)    Gerekli görülen, fayda sağlayacağı düşünülen uygulanabilir bakım hizmetlerinin (programının) belirlenmesi ve tatbik edilmesi.

Bakım Teşhislerinin Unsurları ve Örnek Uygulamalar

Bakım teşhislerinde geçerli olan tanımların kavramsal anlamları bazen birbirinden farklı olmalarından dolayı, sosyal bakım hizmetlerinde ortak bir dilin varlığından bahsetmenin zorluğu ortadadır. Bunun yanında ülkemizde sosyal bakım hizmetleri alanında akademik anlamda çalışmalar henüz başlangıç safhasında olduğundan dolayı bakım ile ilgili kendimize has kavramlar da oluşturabilmiş değiliz. Diğer taraftan sosyal bakım güvence sistemine kaynak teşkil edebilecek kanunî düzenlemeler de yetersiz olduğundan, kavramlar, teorik alanının dışına çıkamamaktadır.

Bakım teşhislerini bakım süreçleri dışında düşünmek mümkün değildir. Bakım teşhisleri, bakıma muhtaç kişinin durumu hakkındaki değerlendirme süreçlerinin bütünüdür. Kişi hakkında bilgi toplamadan sonra teşhis odaklı analiz yapılmaktadır. Bakım teşhisleri, bakım süreçlerinin vazgeçilmez bir parçası olması dolayısıyla, bakım plânının hazırlanmasına ek bir külfet getirmemektedir.

Bakım teşhislerinin unsurları şunlardır:

1.)             Bakıma muhtaç kişinin bedenî, psiko-sosyal durumu hakkında veri tabanının oluşturulması.

2.)             Veri tabanının analizi ve bilgilerin değerlendirilmesi. Örn. Bakıma muhtaçlığa yol açan hastalık veya sakatlığın mahiyeti (sorun tespiti) ve bakıma muhtaç kişinin bunlara karşı gösterdiği tutum ve davranışların sebebi (durum değerlendirmesi).

3.)             Sorun ve güç kaynakları (potansiyeli) ekseninde, yani bakıma muhtaç kişinin menfi (olumsuz) ve müspet (olumlu) yönleriyle gerekçeli teşhislerin konulması.

4.)             Teşhislerin doğruluğunun teyit edilmesi (bakıma muhtaç kişi için yapılan teşhisin önemini, bakıma muhtaç kişi ile ortaklaşa değerlendirmek).

Bakım teşhisleri, kısaca sorun, sebepler ve emâreler (giderilmesi gereken soruna ait bazı işaret veya belirtiler) unsurlarından ibarettir. Matematik yaklaşımla bakım teşhisini şu şekilde formüle edebiliriz:

BAKIM TEŞHİSİ = BAKIM SORUNU + SEBEPLER + EMÂRELER (Belirtiler)

Olası durumun tahlilini yapabilmek için, aşağıdaki soruların yöneltilmesi ve bu sorular ekseninde elde edilen cevabî bilgiler üzerinden teşhisleri koymak gerekmektedir.

·        Sorunun mahiyeti nedir ? (Nasıl bir problem vardır ? Hangi mesele ile karşılaştık ?).

·        Sorunun kaynağı nedir ? (Problem, nasıl ve neden ortaya çıkmış olabilir ? Meselenin içyüzü aslında nereye dayanmaktadır ?)

·        Sorunun tezahürleri (yansımaları) nelerdir ? (Kişi, problemi nasıl algılıyor ?).

Bu sorulara cevap bulabilmek ve bakım plânının akışı doğrultusunda gerekli teşhisleri koyabilmek için, elde edilen bilgilerin sağlıklı bir tahlilden geçirilmesi gerekmektedir. Uzman bakıcı, emâreleri de dikkate alarak, bilgileri isabetli bir biçimde değerlendirmeye alır ve teşhisini formüle eder.

NANDA tarafından geliştirilen ve formüle edilen bazı örnek bakım teşhisleri şunlardır:

·        Bedenî yapıda bozukluk (sakatlık).

·        Bunama.

·        Cilt hastalığı.

·        Enfeksiyon riski.

·        Ev işlerini yapamama durumu.

·        Güçsüzlük (Acziyet) ve hareket edememe.

·        Hiper (yüksek) ateş (hummâ).

·        Hiper (yüksek) tansiyon.

·        İletişim bozukluğu.

·        İşbirliğinde yetersizlik ve isteksizlik.

·        İştahsızlıktan kaynaklanan zayıf beden.

·        Kalp yetersizliği.

·        Korku-Endişe

·        Nefes darlığı veya bozukluğu.

·        Özgüven kaybı.

·        Psikomatik veya Gerçek Sancılar.

·        Sarî hastalık (Enfeksiyon hastalığı).

·        Şişmanlık.

·        Uyku bozuklukları.

·        Ümitsizlik.

·        Yalnızlık hissi (Gönül Dünyasındaki Boşluklar).

·        Yorgunluk hissi.

·        Kendi kendine bakmada yetersizlik hâlleri (Örn.: yemede, içmede, beden temizliğinde, giyinmede ve tuvalet ihtiyacını gidermede).

Bakım teşhisinin profesyonelce yapılabilmesi için, aşağıdaki şartların yerine getirilmesi gerekmektedir:

1.)             Bakıcının meslekî yeteneği, iletişim, algılama ve sosyal münasebet gücü.

2.)             Çalışma grubunun kendi içindeki ahenkli çalışması ve uzmanlar arası işbirliği.

Konuyu daha anlaşılabilir hâle getirmek için, somut bir örneğe ihtiyaç vardır:

ÖRNEK UYGULAMA:

BAKIM SORUNU: Evde tek başına yaşayan ve kısmen de olsa araç-gereç yardımı ile bir çok işini kendi başına görebilen, haftada uzman bakıcılar tarafından iki kez ziyaret edilen 75 yaşındaki Fatma hanım, 15 Ağustos 2004 yılında saat 17’15’de bakım hizmeti aldığı uzman bakıcıyı telefon ile arar ve aşırı yanmadan ve terlemeden dolayı yatağa düştüğünü, kendisini, kalkamayacak kadar güçsüz hissettiğini anlatır. Acil bir ziyaret sonucunda, uzman bakıcı, Fatma hanımın hareket kabiliyetinin tamamen ortadan kalktığını, beden temizliği, tuvalete gitme, giyinme-soyunma, yemek yeme gibi temel işlevlerini yerine getiremediğini ve bundan dolayı da büyük bir ihtimalle belirli bir süre için, 24 saat yoğun bakıma ihtiyaç duyduğunu tespit eder.

MUHTEMEL SEBEPLER:

·        Bağışıklık sistemini zayıflatan bir enfeksiyon hastalığı.

·        Sıvı yetersizliği.

·        Aşırı bedenî yorgunluk.

·        Sinir sisteminde ısı ayarlama düzeninde bir bozulma.

·        Uygun olmayan kılık-kıyafet.

·        Metabolizmayı olumsuz bir şekilde etkileyen travma.

EMÂRELER:

·        Ölçülen ısı derecesi 38.5 C.

·        Cildin kırmızılaşması.

·        Hızlı nefes alıp verme.

·        Hızlı kalp atışı (dakikada 110 atış).

·        Kasılma ve titreme.

·        Baş ağrısı ve eklem sancıları.

·        Huzursuzluk ve korku.

·        Şaşkınlık ve algılama bozukluğu.

BAKIM TEŞHİSİ: YÜKSEK ATEŞ.

NANDA modeline göre, yukarıdaki bakım sorununa yönelik yüksek ateşin yanında iki teşhisin daha konulması mümkündür:

·        YÜKSEK ATEŞ.

·        HAREKET EDEMEME DURUMU.

·        KENDİ KENDİNE BAKMADA YETERSİZLİKLER.

Birinci ve ikinci teşhisin ortak sebep ve emâreleri aşağıdaki gibi olabilir:

MUHTEMEL SEBEPLER:

·        Sancılar veya yaralanmanın yaptığı ateş.

·        Yaşlılığa bağlı acziyet.

·        Felç.

·        Algılamada bazı değişiklikler.

EMÂRELER:

·        Cilt bozuklukları, iltihaplanmaları ve yaralanmaları.

·        Nefes alma sorunu (Astım).

·        Eklemlerde hareket bozukluğu.

·        Verit (toplardamar) kaynaklı kan dolaşımında sorunlar (tromboz).

·        Halet-i ruhiyede ve düşüncede bazı olumsuzluklar.

·        Oryantasyon bozuklukları.

Üçüncü teşhisin (KENDİ KENDİNE BAKMADA YETERSİZLİKLER) sebep ve emâreleri , aşağıdaki unsurlardan meydana gelebilir:

MUHTEMEL SEBEPLER:

·        Hareketsizlik (felç, acziyet).

·        Şaşkınlık, kısmî bunama.

·        Motivasyon eksikliği.

EMÂRELER:

·        Kişi, musluğa, banyoya ve gardıroba gidememektedir.

·        Olayları ve yapılması gerekenleri idrak, tâkip ve koordine edememektedir.

·        Bedenin bütün bölgelerine ulaşamamaktadır.

·        Beden temizliğinin ve giyinmenin gerekliliğini ve önemini tam idrak edememektedir.

Tespit edilen ciddî hastalıklar (nefes sorunu), derhal hekime bildirilmelidir. Bu gibi durumlarda çoğu zamana tıbbî müdahale veya medikal direktif gerekli olabilmektedir. Bakıma muhtaç kişi, tıbbî tedavi ve rehabilitasyon sürecinin dışında da çoğu kez ilaçlarını almaya devam etmesi gerekmektedir. Bunu, kendi başına layıkıyla yerine getiremeyeceği için, bakıma muhtaç kişiye rutin bakım hizmetleri dışında düzenli olarak ilaç da verilmelidir. İlaçların yan etkisi ihtimaline karşılık, kişinin sürekli olarak gözetim altında bulundurulmasında da fayda vardır.

3.3.3. Bakım Teşhislerinin Konulmasını Sağlayan Değerlendirme Kriterleri

Bakım teşhislerini koyabilmek için, ilk önce görüşme çerçevesinde kişi hakkında bilgi toplamak gerektiğini vurgulamıştık. Kişi odaklı sorun ve güç kaynakları ekseninde, soru-cevap şeklinde elde edilen bilgiler, aslında aynı zamanda bakım teşhislerinin (ve tabiî ki bakıma muhtaçlık derecesinin) belirlenmesinde yardımcı olan değerlendirme kriterleridir. Bakıma muhtaçlığa yol açan kişisel sorunlar (değerlendirme kriterleri) listesini, tercih edeceğimiz bakım modeline göre, kısa veya uzun tutabiliriz.

Krohwinkel’in AEDL modelini esas alırsak, bakım teşhislerinin konulmasına yardımcı olan değerlendirme kriterleri üzerinde detaylı olarak durmamız gerekmektedir.

İletişim

Kişinin iletişim yeteneğinin belirlenebilmesi ve bununla ilgili teşhislerin konulabilmesi için, aşağıdaki soruların yöneltilmesinde fayda vardır:

1.)    Görme ve duyma yeteneğiniz yeterli midir ?

2.)    İletişim için herhangi bir araç veya gereç (gözlük, kulaklık) kullanıyor musunuz ?

3.)    Araç-gereçleri sorunsuz ve bağımsız olarak kullanabiliyor musunuz ?

4.)    Araç gereçlerin kalitesi ve fonksiyonel etkinliği ne durumdadır ? (Örn.: Kulaklığınız size uygun mudur ?)

5.)    Şu anda başkalarıyla nasıl iletişim kuruyorsunuz ?

Kişinin iletişim durumunu, değişik değerlendirme konularına veya alanlarına göre gözlem altına alınması icap etmektedir. İletişim alanına girebilecek konular doğrultusunda değerlendirme sonucunda kişinin bağımlılık (bakıma muhtaçlık) derecesinin ve araç-gereç ihtiyacının tespiti yapılabilmektedir. Tâkip edilecek ve değerlendirilecek iletişim konuları şunlardır:

a) Konuşma sorunları ile ilgili tespit alanları:

1.)             Kelime (sözcük) ve cümlelerin kurulması ve telaffuzu.

2.)             Konuşmadaki aksaklıklar ve düzensizlikler (vurgu yanlışları).

3.)             Ses tonu veya birimlerinin çıkarılışında ahenklik ve sözlerin anlaşılabilirliği (ifade kabiliyetinin yetersizliği: Konuşma özürlülüğü)

4.)             Konuşmanın akışında (ritminde) bozukluk (kekemelik).

b) Algılama sorunları ile ilgili tespit alanları.

1.) Sorulara karşı reaksiyonu veya tepkisi.

2.) Resim ve sembollere karşı sesli-sessiz reaksiyonu.

3.) Görsel etkenlere (ışık, yazı, renk, haricî olaylar vb.) karşı reaksiyonu.

c) Görme ve işitme alanlarına yönelik sorunlar.

d)Diğer iletişim alanlarına yönelik kriterler.

1.)             Kişinin beden dilinin kullanması ve sessiz iletişim yeteneği.

2.)             Mekân ve çevre ile uyumu (oryantasyon becerisi).

3.)             Temas (el il dokunma), sıcak ve soğuk ortama karşı reaksiyonu. [1]

TEŞHİSLER:

·        İletişim yetersizliğinin derecesi: kısmen bağımsız.

·        Mevcut yardımcı teknolojiler: a) Konuşma: yok; b) Görme: Okumak için gözlük; c) Duyma: İşitme cihazı (şu anda kulağına kendi başına yerleştirememektedir).

·        Mevcut hâlinden memnuniyet derecesi: memnun değil; sık sık ağlamaktadır.

·        Kelime ve cümle kurması: sınırlı-kısıtlı.

·        Anlaşılabilirlik: zor anlaşılmaktadır.

·        Ses: normal.

·        Konuşma akışı-ritmi: bozuk.

·        Sese karşı duyarlılığı: Kulaklık yardımıyla ancak duyabilmek; Türk sanat müziğini dinlemeyi seviyor.

·        Resim ve sembollere karşı ilgisi: var; çiçekleri seviyor; özellikleri kırmızı gülleri.

·        Mimik, jest, beden dili: Gülmek ve daha çok tebessüm etmek sûretiyle memnuniyetini ve iyi hâlini yansıtmaktadır. Konuşmada zorlandığında el kol hareketlerini yoğun olarak kullanmaktadır.

·        Oryantasyon: Kişileri ve nesneleri tanımakta; Zaman ve mekânı iyi derecede kullanabilmektedir.

·        Sosyo-kültürel katılım: Sosyal iletişimi zayıf.

·        Sosyal davranışları: Oğlu, ziyaretine geldiğinde çoğu zaman nazik davranıyor; Ancak, ifade etmekte ve merâmını anlatmakta zorlandığında bazen sinirlenmektedir.

·        Meşguliyetlerin veya hafif işlerin ifası: mümkün değil.

ÖZET TEŞHİS: a) Konuşma yeteneği yetersiz; b) Duyma yeteneği yetersiz; c) Görme yeteneği yetersiz.

Hareket (Edebilirlik)

Gözlemlenecek ve değerlendirilecek konular.

·        Eklemlerin hareketliliği.

·        Duruş, yürüyüş, el kol hareketleri, jestler.

·        Kas tutukluğu, adale gerginliği, kasıl sarsılma.

·        Bakım sürecine aktif olarak katılma isteği (Motivasyon)

·        Hareketliliğini etkileyen ilaçlar

·        Hareket ederken sancılar.

Gözlemlenecek ve değerlendirilecek aktiviteler ve fizikî faaliyetler:

·        Yataktan kalkmak ve yatmak.

·        Kanepeye, sandalyeye oturmak ve kalkmak.

·        Giyinmek-soyunmak.

·        Dikilmek, yürümek, merdivenlerden inmek-çıkmak, tuvalete gitmek.

·        Yardımcı teknolojilerin (araç-gereç) gerekliliği-yeterliliği.

SORULAR:

·        Hareket edebilirlikte aksaklıklar, sorunlar mevcut mu ? Varsa, bunların sebepleri nelerdir ?

·        Hareket kapasitesinin iyileştirilmesine veya artırılmasına yönelik imkânlar-kaynaklar mevcut mudur ?

TEŞHİSLER:

·        Eklemlerin durumu: sağ hareket edebilmekte, sol pasif-yetersiz.

·        Duruş: Kendi başına dik olarak ayakta duramıyor.

·        Yürüyüş: bağımlı.

·        El kol hareketleri: sadece sağ el ile.

·        Kas gücü: sağ normal, sol yetersiz.

·        Kas gerginliği: Bedenin sol kısmında

·        Aktif katılım: İstekli.

·        İlaç kullanımı: yok

·        Hareket ederken sancılar: sol omuz.

·        Bağımsızlık derecesi: a) Yatma ve kalkma: yetersiz; b) Sandalyeye oturma ve kalkma: yetersiz; c) Giyinme ve soyunma: kısmen bağımlı; d) Merdiven, Tuvalet: yetersiz.

·        Yardımcı araç gereç: Yok, fakat kişi istemektedir.

·        Hareket bozukluğu ve sebepleri: Evet: Kısmî felç ve omuz ağrıları.

·        Potansiyeller: Sağ kolu ile kısmen sol kolunu hareket ettirebiliyor.

ÖZET TEŞHİS: Hareket edebilirlik sınırlı-yetersiz.

Hayatî Fonksiyonları İdame Ettirebilme

Gözlem ve değerlendirme alanları veya konuları:

·        Şuur; Tepki; Reaksiyon; Oryantasyon.

·        Nabız.

·        Nefes.

·        Kan.

·        Tansiyon.

·        Cilt rengi.

·        Vücut sıcaklığı.

SORULAR:

·        İlaç kullanılıyor mu ? Evet ise, gözetim altında olması gerekli midir ?

·        Hangi yardımcı teknolojilere ihtiyaç vardır ? (Örn.: Enhalasyon aleti).

TEŞHİSLER:

·        Şuur: yerinde

·        Oryantasyon: mevcut-yeterli.

·        Hayat fonksiyonları: a) Nabız: dakikada 72; ritmik ve kuvvetli; b) Nefes: dakikada 15: normal; c) Tansiyon: 150/90 mm HG.

·        Vücut sıcaklığı: normal.

·        Yardımcı Araç-Gereç: gerek yok.

·        İlaç kontrolü: gerek yok.

·        Bağımsızlık oranı: tamamen bağımsız.

ÖZET TEŞHİS: Normal-Sorun Yok-Bağımsız.

Kendi Kendine Bakım Potansiyeli

Gözlem ve değerlendirme alanları veya konuları:

·        Cildin durumu: Renk; Değişim

·        Beden temizliğinde hangi yöntem tercih edilmektedir (Banyo; Duş; Islak Havlu)?

·        Diş temizliği; Tırnak temizliği; Tıraş.

·        Bakım araç gereç kullanımı.

·        Çamaşır ve elbise değiştirme sıklığı.

·        Yetersizlik alanları nerededir, sebepleri nelerdir ?

·        Sorunun çözümüne yönelik tedbirler, çareler.

TEŞHİSLER:

·        Cilt durumu: Normal.

·        Beden temizliğinde yeterlilik ve tercih edilen yöntem: Kısmen yetersiz; Küvette oturarak banyo; Acı badem şampuanları tercih sebebi.

·        Diş-Tırnak-Tıraş Temizliği: Yetersiz; Saç ve tırnak bakımı haftada bir kez.

·        Bakım temizliğinde araç-gereç kullanımı: Gerekli; Ancak, kişi yetersiz.

·        Yatak çarşaflarının değiştirilmesi: Kişi yetersiz; Haftada bir kez; İhtiyaç hâlinde her zaman.

·        Elbise değiştirme: Kısmen bağımlı.

·        Engeller ve sebepleri: Kısmî felçten ötürü kişi kısmen bağımlı.

·        Potansiyeller: Aktif katılım arzusu ve katkı sağlama azmi mevcut.

ÖZET TEŞHİS: a) Beden temizliğinde yetersizlik; b) Kişi, giyinme ve soyunmada kendi kendine bakmada yetersiz.

Yemek Yemek ve İçmek

Bakım teşhislerini sağlıklı bir şekilde elde edebilmek için, cevaplandırılması gereken sorular:

·        Bakıma muhtaç kişi, kendi başına, dışarıdan destek almadan, yeme-içme ihtiyacını giderebiliyor mu ? Karnını doyurabiliyor mu ? Açlığını hissediyor mu ? Yemek yeme isteğinde bulunuyor mu ?

·        Kendi gayretiyle yemek yiyebiliyor mu ?

·        Gıdaları yiyecek bir şekilde küçültebiliyor mu ?

·        Zahmetsiz olarak yemekleri yutabiliyor mu ?

·        Beden kilosu ne durumdadır ?

·        Yemek sonrası kendini nasıl hissediyor ?

·        Yemek mönüsü, kişinin yemek alışkanlıklarına ve kültürüne uygun mudur ?

·        Takma dişleri fonksiyonel midir ?

·        Alınan ilaçlar kişinin iştahını bozuyor mu ?

·        Kişinin rahat veya sağlıklı  yemek yiyebilmesi için, özel malzeme veya aletlere ihtiyaç var mıdır ?

·        Beslenme sorunları ortaya çıkıyor mu ?

TEŞHİSLER:

·        Yemek ve içecek temin etme veya hazırlama: Yetersiz-Bağımlı.

·        Kendi başına yemek yiyebilmesi: Kısmen mümkün-kısmî bağımlı.

·        Gıda maddelerini parçalama durumu: Kısmen bağımsız.

·        Yutma durumu: Sorun var-Yutmakta zorlanıyor.

·        Beden ağırlığı: normal seviyede (aşırı şişman-sürekli kilo veriyor).

·        Yemek sonrası durum: normal-iyi

·        Yemek porsiyonun kişiye uygunluğu: Uygun (beden hareketliğinde sınırlamalar olduğu için ve aşırı kilo almasını önlemek için daha az verilebilir veya diyet yemek hazırlanmalı).

·        Yemeklerin kişinin yemek alışkanlıklarına uygunluğu: Uygun değil, çünkü kişi tek başına yemek yiyor. Halbuki kişi, sosyal ortamda yemek yemekten hoşlanıyor.

·        Dişleri sağlam mı ? Evet (takma dişler, kişiyi rahatsız ediyor).

·        İştahı bozan ilaçlar: Yok.

·        Yemek yemeği kolaylaştıran araç-gereç: Yok, ihtiyaç da yok.

·        Yemekleri sindirebiliyor mu ? Evet.

ÖZET TEŞHİS: a) Beslenmede kısmî desteğe ihtiyaç var-kişi sınırlı da olsa bağımlı; b) Kişide yutma sorunu var.

Tuvalet İhtiyacını Gidermek

Aşağıdaki sorulara cevap aranmalıdır:

·        Küçük ve(ya) büyük tuvalet sorunu var mı ?

·        Sorunun mahiyeti nedir ve nasıl çözülüyor ?

·        Bakıma muhtaç kişi çekinmeden meselesini dile getiriyor mu ?

·        Tuvaletini yapamamanın veya kaçırmanın sebepleri nelerdir ?

·        Yardımcı araç gereç var mı ? Gerekli mi ? İstek var mı ? (İdrar kabı; Lazımlık; İnkontinans bezi).

·        Araç gerecin temininde ve  kullanımında haricî destek gerekli mi ? Kişi, yardımı kabul ediyor mu ?

·        Tuvalet ihtiyacını gidermede kişisel ve psikolojik değişimler nelerdir ?

·        Tuvaletini tutamama sıklığı ?

·        Bağımsızlık derecesi ve yardıma muhtaçlık ?

TEŞHİSLER:

·        Küçük ve(ya) büyük tuvalet sorunu var mı ? Evet, her iki konuda da ciddî sorun var.

·        Tuvaletini yapamamanın veya kaçırmanın sebepleri nelerdir ? Yaşlılığa bağlı küçük ve büyük inkontinans

·        Bakıma muhtaç kişi çekinmeden meselesini dile getiriyor mu ? Hayır; çünkü bakıma muhtaç kişide afazi (söz yitimi) mevcut.

·        Büyük ve küçük tuvalet tâkibi: Normal.

·        Yardımcı araç gereç var mı ? Gerekli mi ? İstek var mı ? İnkontinans bezi mevcut; Kişi, ayrıca idrar kabı istiyor.

·        Araç gerecin temininde ve kullanımında haricî destek gerekli mi ? Kişi, yardımı kabul ediyor mu ? Bezlerin yerleştirilmesinde yardıma ihtiyaç var; Her iki saatte ayrıca tuvalete götürülmesi gerekiyor.

·        Tuvalet ihtiyacını gidermede kişisel ve psikolojik değişimler nelerdir ? Kişi, utanıyor ve sıkılıyor.

·        Tuvaletini tutamama sıklığı ? Günde 1-2 kez.

·        Bağımsızlık derecesi ve yardıma muhtaçlık ? Bağımlı.

·        Sorunun çözümünde tutum ve davranışı: İstekli.

ÖZET TEŞHİS: a) Büyük ve küçük tuvalet ihtiyacını gidermede yetersiz.

Dinlenme-Uyuma

Gözlem ve araştırma konuları:

·        Uyuma alışkanlıkları (Öğle uykusu; Akşam uykusu).

·        Uykudan sonra, kişi kendisini iyi hissediyor mu ve aktivitelere katılmaya hazır mı ?

·        Uyuma sorunları veya kalkabilme problemleri var mı (derin uyku) ?

·        Hangi vakitlerde kişi dinlenmeyi seviyor ?

·        Uyuyabilmek için kişi ne yapıyor-neler yapılabilir ?

·        Gündüz gece ritmi sağlıklı bir şekilde nasıl temin edilir ?

·        Uyanık hâlinde kişi ne derece dinç ve aktif ?

TEŞHİSLER.

·        Alışkanlıklar: Kişi, sıcak havalarda öğle uykusunu açık pencerenin önünde geçirmektedir.

·        Uyku sonrası hâli: İyi.

·        Uyuma sorunları: Yok.

·        Uyuma vakitleri: Gece uykusu: 24.00-06.30; Gündüz uykusu: 13.00-13.30.

·        Uyumak için kullanılan ilaç-malzeme: Yok.

·        Ritmik uyku düzeni için gerekli olanlar: Gerekli değil.

·        Uyanık hâlinde dinçlik-oryantasyon: yeterli.

ÖZET TEŞHİS: a) Uyuma ve dinlenmede sorun yok: Bağımsız.

Meşguliyet

Gözlem ve araştırma konuları:

·        Ev içi ve ev dışı işlerini kendi başına yapabiliyor mu ? (Alış veriş; İlaç temini; Banka işlemleri; Komşu ziyareti; Bulaşıkları yıkama; Ev temizliği).

·        Karşılaşılan engeller veya sıkıntılar nelerdir ?

·        Engellerin veya tersizliklerin sebepleri nelerdir ?

Gözlem ve değerlendirme:

·        Kişinin, psikolojik durumu.

·        Çalışma isteği ve azmi.

·        Sosyal iletişim.

Tespit edilecek konu ve alanlar:

·        Günlük hayata ait yaşama alışkanlıkları ve tercihler.

·        Sorun çözümünde şahsî gayreti ve inisiyatifliği.

·        Sorun çözümünde sosyal çevre ile ortak hareket etme kabiliyeti.

·        Mesleği, işi ve çalışma alışkanlıkları.

·        Sevdiği işler ve tâkip ettiği hobiler.

·        Biyografik veriler, doğum, evlenme tarihleri.

·        Akraba, arkadaş ve dost çevresi.

·        Üretken işlerde çalışma durumu.

·        Psiko-sosyal tutum ve davranışları (Agresyon; İçine kapanıklık; Motivasyon)

·        Sevdikleri ve nefret ettikleri şeyler.

·        Davranış değişikliklerin sebebi.

TEŞHİSLER:

·        Ev içi ve ev dışı işler: Yetersiz.

·        Engeller veya Sıkıntılar; Sebepler: Kişi, kısmî felç geçirmiştir. Etkisi hâlen devam ediyor.

·        Kişinin, psikolojik durumu: Üzgün, İçine kapanık; Konuştuğu zaman ağlıyor.

·        Çalışma isteği ve azmi-sebepler: Yok; Fizikî yetersizlikler.

·        Sosyal iletişim: Sorulara cevap veriyor, onun dışında konuşmuyor.

·        Günlük hayata ait yaşama alışkanlıkları ve tercihler: Kitap okuyor.

·        Sorun çözümünde şahsî gayreti ve inisiyatifliği: İstekli değil.

·        Sorun çözümünde sosyal çevre ile ortak hareket etme kabiliyeti: Yalnız kalmayı seviyor.

·        Mesleği, işi ve çalışma alışkanlıkları: Öğretmenlik mesleğinden geldiği için, çocuklarla sohbeti seviyor.

·        Sevdiği işler ve tâkip ettiği hobiler: Kütüphane oluşturmak.

·        Biyografik veriler, doğum, evlenme tarihleri: Eşi, 5 yıl öncesi ölmüş; Çocukları yok; Küçük kardeşi var, ama adresi belli değil.

·        Akraba, arkadaş ve dost çevresi: Yok.

·        Üretken işlerde çalışma durumu: Mümkün değil.

·        Psiko-sosyal tutum ve davranışları: Kendi hâlinde yaşamayı seviyor; Sessiz.

·        Sevdikleri ve nefret ettikleri şeyler: Kitapları ve eski dergileri çok seviyor; İsrafı sevmiyor; Zamanını titiz kullanıyor.

ÖZET TEŞHİS: a) Fillî meşguliyetler açısından yetersiz; Zihnî aktiviteler açısından aktif.

Kendini Kadın veya Erkek Gibi Hissetme (Cinsel Hayat)

Araştırma alanları veya konuları:

·        Cinsel hayatta yaşanan olumsuzluklar (Cinsel taciz-şiddet; İlişki sorunları; Cinsel hastalıklar; Psikolojik saplantılar).

·        Kendi ve karşı cinse karşı beslenen duygular (Sevgi; Nefret; Korku; Hiddet vb.)

·        Bedeniyle barışıklığı (Kendini çirkin mi görüyor ?)

·        Beden teması (Dokunulmasından hoşlanıyor mu ?)

·        Cinsel hayatındaki alışkanlıklar-tercihler.

·        Mahremiyet anlayışı, Utanma, Tabular; Korkular

·        Cinsiyetine uygun hâl ve hareketler, Giyinme tarzı; (Cinsel rol)

·        Arkadaş-evlenme ihtiyacı (Cinsel ihtiyaçlar-istekler).

TEŞHİSLER:

·        Cinsel hayatta yaşanan olumsuzluklar: Bakıma muhtaç kişi, yaşlı bir hanımdır. Normal bir evlilik yapmıştır. Kocası 10 sene ölmüştür. Çocuklarını, trafik kazasında kaybetmiştir. Evlilik hayatının çok güzel geçtiğini söylüyor.

·        Kendi ve karşı cinse karşı beslenen duygular: Normal.

·        Bedeniyle barışıklığı: Kişi, sakat olduğu halde, durumundan şikayetçi değildir.

·        Beden teması: Bayan bakıcılarla el ele tutuşmayı seviyor; Beden temizliğinde avret mahallini göstermemeye itina gösteriyor. Mahrem bölgelerini kendisi temizliyor.

·        Cinsel hayatındaki alışkanlıklar: Anormallik tespit edilemedi.

·        Mahremiyet anlayışı: Normal

·        Cinsiyetine uygun hâl ve hareketler: Normal

·        Arkadaş ihtiyacı: Yok.

ÖZET TEŞHİS: Cinsel sorunu yok.

Güvenli Yaşama (Risksiz Hayat)

Gözlem ve tespit alanları veya konuları:

·        Kişi güvenli-tehlikesiz bir mekânda mıdır ? (Kazaya uğrama ihtimalleri var mı ?)

·        İlaçlardan, yemeklerden veya içeceklerden zehirlenme riski veya hasta olma durumu var mı ?

·        Cilt bozulmalarına yol açan risk faktörleri var mı ?

·        Kullanılan yardımcı teknolojiler sağlıklı mı ? (Araç-gereç kullanımı yeni sorunlara yol açıyor mu ?)

·        Kişide idrak ve şuur kaybı veya düşünce ve yargı bozuklukları oluyor mu ?

·        Duyuların sağlığı (Görme, Tat alma; Koklama).

·        Isı, temasa karşı duyarlılığı.

Cevaplandırılması gereken sorular:

·        Kişi, risk unsurlarını ve açık tehlikeleri görebiliyor mu ?

·        Kişi, tehlikelere karşı duyarlı mı ? Bunlara karşı tedbirler alma imkânına sahip mi ?

·        Yaşama güvenliğini temin eden yardımcı teknolojiler kullanıyor mu ?

·        Zarurî olarak alınması gereken ilaçlarını düzenli ve uygun bir biçimde alıyor mu ?

·        Kişi, yemeklerin bozulduğunu anlayabiliyor mu ?

·        Hayatından memnun mu ? Ölümü arzuluyor mu ? İntihardan hiç bahsetti mi ?

TEŞHİSLER:

·        Mekân Güvenliği: Banyo ve tuvalette risk faktörleri çok (Tavsiye: a) Lavabonun yanına, üzerinde abanılabilecek destekler veya kollar konulmalı; b) Tuvalete tutunma kolları yerleştirilmeli; c) Oturularak banyo yapabilmek için, katlanabilir oturma tesisatı monte edilmeli).

·        İlaçlardan, yemeklerden veya içeceklerden zehirlenme riski veya hasta olma durumu var mı ? Kişi, tarihi geçmiş ilaçlar almaktadır.

·        Cilt bozulmalarına yol açan risk faktörleri var mı ? Yok.

·        Kullanılan yardımcı teknolojiler sağlıklı mı ? İnkontinans bezi, avret mahallini olumsuz etkileyebilir.

·        Kişide idrak ve şuur kaybı: Yok.

·        Duyuların sağlığı: Kısmen yeterli.

·        Isı, temasa karşı duyarlılığı: Sorun yok.

·        Risk unsurları ve açık tehlikeleri görebilme durumu: Tam olarak farkına varmıyor.

·        Tehlikelere karşı duyarlılık: Öğrenmeye hazır ve tedbir almaya niyetli.

·        Yaşama güvenliğini temin eden yardımcı teknolojiler kullanıyor mu ? Hayır.

·        Zarurî olarak alınması gereken ilaçlarını düzenli ve uygun bir biçimde alıyor mu ? Hayır.

·        Kişi, yemeklerin bozulduğunu anlayabiliyor mu ? Hayır.

·        Ölümü arzuluyor mu ? İntihardan hiç bahsetti mi ? Hayır.

ÖZET TEŞHİS: a) Güvenli ortam yetersiz; Kazaya uğrama ihtimalleri yüksek.

Hayatın Sosyal Fonksiyonlarını Sağlama (Sosyal Hayat)

Aşağıdaki sorulara cevap aranmalıdır:

·        Kişi, günlük sorunlarına nasıl çözüyor ? (Gelen mektuplara cevap verebiliyor mu ?, Ödeme işlerini halledebiliyor mu ? İlaçlarını temin edebiliyor mu?)

·        Ev ve ikâmet şartları ne durumdadır ? (Ev temizliğini sağlayabiliyor mu?)

·        Elbise ve çamaşırları ne durumdadır ?

·        Kişinin, maddî güvencesi var mı ? (Sosyal güvenlik; gelir kaynakları).

·        Akraba ve komşularıyla ilişkisi nasıldır ?

·        Kendi durumunu nasıl görüyor ? (Halet-i ruhiyesi ne durumdadır ? Kendisiyle barışık mı ? Hayatından memnun mu ?).

·        Hayata nasıl bakıyor ? (Ümitli midir yoksa karamsar mı ?).

Sorun tespit ve çözüm stratejileri olarak üzerinde durulması gereken konular:

·        Sorunların çözümünde kişinin kendi potansiyelleri yeterli midir ? Yoksa, sosyal çevrenin katkısı (arkadaşlar, cemaat üyeleri) gerekli midir ?

·        Duyguları ve düşüncelerinin durumu.

·        Evin veya bakım merkezinin içinde ve dışında sosyal diyalog imkânları.

·        Karar verme yeteneği (Aklî durumu)

·        Beden ve ruh sağlığı.

·        Bakım sürecine aktif katılımı ve günlük hayatta sosyo-kültürel aktivitelere ilgisi.

·        Turum ve davranışlarındaki değişimin sebebi.

TEŞHİSLER:

·        Kişi, günlük sorunlarına çözüm getirebiliyor mu? Evde yaşayan Fatma hanım, 80 yaşında ve yatalak olduğu için, ileri derecede bakıma muhtaçtır. Bağımlı.

·        Ev ve ikâmet şartları ne durumdadır ? 60 yaşında olan dul kızı, bakımını üstlenmiştir. Ancak, kızı da romatizmadan şikayetçi olduğu için, ev temizliğinde yetersizdir. Komşu hanım, aileye ev temizliğinde yardımcı oluyor.

·        Elbise ve çamaşırları ne durumdadır ? Kızı yıkıyor ve ütülüyor.

·        Kişinin, maddî güvencesi var mı ? Geliri yoktur. Kızının dulluk maaşı yetersizdir.

·        Akraba ve komşularıyla ilişkisi nasıldır ? Akrabaları yok. Komşularla kısmî sosyal bağı var.

·        Kendi durumunu nasıl görüyor ? Kendisini aciz ve yetersiz görüyor.

·        Hayata nasıl bakıyor ? Her şeye rağmen ümitli. Kızıyla beraber olmaktan dolayı mutlu.

·        Sorunların çözümünde potansiyellerinin rolü: Yetersiz ve geliştirilemez.

·        Duyguları ve düşünceleri: Kendisine ve kızına daha çok ziyaret edilmesini arzuluyor. Uzman bakıcıların hizmetlerinden hemen yararlanmak istiyor.

·        Evin veya bakım merkezinin içinde ve dışında sosyal diyalog imkânları.

·        Karar verme yeteneği: Var.

·        Beden ve ruh sağlığı: Beden sağlığı yerinde değil. Ruh sağlığı yerinde.

·        Bakım sürecine aktif katılımı ve günlük hayatta sosyo-kültürel aktivitelere ilgisi: İlgi var, ancak gerçekleştirilmesi açısından şartlar müsait değil.

·        Turum ve davranışlarındaki değişmeler: Kızı için üzülüyor, bundan dolayı da beden sağlığı bozuluyor.

ÖZET TEŞHİS: a) Sosyal yalnızlık (Öneri: Kişi, sosyal bakım hizmetleri kapsamına alınmalı; Kendisine ev idaresine yönelik hizmetler sunulmalı) b) Sosyal güvenliği yetersiz (Öneri: Bütün hizmetler, ücretsiz olarak sunulmalıdır. Ücretsiz araç gereç temin edilmelidir; Ayrıca, kişiye bazı özel hizmetlerden yararlanabilmesi için, bakım parası verilmelidir. Kısacası: Kişi, BAKIM GÜVENCE kapsamına alınmalıdır).

Hayatî Önem Arz Eden Tecrübelerle Yaşamak (Manevî Hayat)

Kişinin iç dünyasını, manevî değerlerini, psikolojik yapısını, kültürel bağlarını yansıtan konularla ilgili teşhisin konulabilmesi için, aşağıdaki sorulara, değişik sosyal bilimlerden (Örn. Sağlık Psikoloji; Sosyal Psikolojisi; Gerontoloji; İlahiyat; Davranış Bilimleri) de yararlanarak, cevap aranmalıdır:

·        Kişinin hangi özel hâlleri, alışkanlıkları, tercihleri dikkate alınmalıdır ?

·        Kişide hangi kültürel, meslekî, sosyal meziyetler mevcuttur ?

·        Hangi olaylar, hayatını olumlu veya olumsuz şekilde değiştirmiştir ?

·         Hayatında kimlerin etkisi altında kalmıştır ? Kim, hayatının dönüm noktasını oluşturmuştur ?

·        Kişi, dindar mıdır ? İnançları var mıdır ? Hurafelere inanır mı ? İbadet eder mi ? Dua eder mi ? Ahirete inanır mı ? Ölümden korkar mı ?

·        Âdet ve örfler, kişi için önemli midir ? Yerel kültürün etkisi altında mıdır ?

·        Hastalıklarına karşı tutum ve davranışları nasıldır ?

·        Ölen akrabalarına yas tutuyor mu ? Ayrılığı ve yalnızlığı nasıl çözüyor ? (Sabrederek; Manevî telkinlerle).

·        Üzüntülerini ve kederlerini nasıl ifade ediyor ? (Sakin bir şekilde; Bağırarak; Ağlayarak).

·        Olağanüstü durumlarda ne yapar ? Korktuğu veya kızdığı anlar oluyor mu ? Bunları nasıl yansıtıyor ? Sonuçları ne oluyor ? Bunları ne yaparak, atlatabiliyor ? (İçki içerek; Sigara içerek; Bağırarak; Kaçarak; Susarak; Sabrederek; Ağlayarak; Sinirlenerek; Öfkelenerek).

·        Hangi faktörler, mutlu olmasını sağlıyor ? Neler veya kimler huzurunu sağlayabilmektedir ? (Oğlu; Hobileri; Kitapları; İbadetleri; Tespih çekmesi).

TEŞHİSLER:

·        Dikkate alınması gereken özel hâller, alışkanlıklar, tercihler: Örn.: Kişi, yabancıdır. Memleket hasreti çekmektedir. Köyünden sık sık bahseder. Çiçekleri çok seviyor. Her gün gazete okur. Güzel giyinmeyi sever. Her gün akrabalarıyla dakikalarca telefon görüşmesi yapar.

·        Kültürel, meslekî, sosyal meziyetler: Örn.: İyi yemek yapmasını biliyor. Ressamlığı var. Harika karikatür çizer. Pul koleksiyonu çok zengindir. Ev aletlerinin tamirini başarılı bir biçimde yapar. Arkadaşları ile yemek yemesini seviyor. Yemekten sonra mutlaka bir Türk kahvesi içer. Etrafındakilerine tarihî olayları, savaş anılarını ve kendi tecrübelerini aktarmaktan haz alıyor.

·        Hayatını olumlu veya olumsuz şekilde etkileyen olaylar veya faktörler: Örn.: a) Olumsuz Olaylar: Kore harbinde kolunu kaybetmiştir. Savaşta iken nişanlısı kendisini terk etmiş. Evlenmemeyi tercih etmiş. Annesini çocuk iken kaybetmiş. Babası tekrar evlenmiş. b) Olumlu Olaylar: Sünnetine gelen Vali, kendisine bir altın hediye etmiş; Üniversiteyi birincilikle bitirmiş; Kore’den Gazi olarak geri dönmüş.

·         Hayatında kimlerin etkisi altında kalmıştır ? Üniversitedeki tarih hocası.

·        Dindarlığı: Örn.: a) Kişi, İslâm dinine (Hanefi mezhebine) mensuptur. Yatağında oturarak günde beş vakit namaz kılar. Ramazan aylarında oruç tutar. Cuma namazına gidemiyor. b) Kişi, Katolik’tir. Yatağının üzerinde hac işaretinin bulunmasına önem verir. Her akşam yatarken Hz. Meryem resminin önünde dua eder. c) Kişinin dinlere saygısı var, ama kendisi herhangi bir dine mensup olmadığı için, dinî faaliyetlerde bulunmuyor; d) Herhangi bir dine mensup değil, ama Allah’a inanıyor ve kendine göre ritüeller gerçekleştiriyor.

·        Âdet ve örfler: Örn.: Kişi, yerel kültürün etkisindedir. Sünnet ve düğün davetiyelerine telefon ile cevap vermektedir. Sünnet ve düğünlere, akrabalar aracılığıyla küçük hediyeler göndermektedir.

·        Hastalıklarına karşı tutum ve davranışları: Örn.: a) Hastalıklarını metanetle karşılıyor; b) Hastalıklarını kabullenemiyor; c) Hâlinden her zaman memnun görünüyor; d) isyan ediyor.

·        Ölüme Bakışı: Örn.: a) Şiddetli bir şekilde korkuyor; b) Anmak istemiyor; c) Ölüm sonrasını düşünmüyor-kayıtsız; d) Ölümü merak ediyor; e) Ölüme hazırlıklı olduğunu söylüyor; f) Ahirete inanmadığı için, ölümden korkuyor; g) Ahirete ve kıyamete inandığı için, ölümden ve hesap vermekten biraz korkuyor.

·        Ölen akrabalarına yas tutuyor mu ? Örn.: a) Aylarca ağlıyor; b) İçine kapanıyor; c) Kabullenemiyor; d) Hüzünleniyor ama yine de metanetle karşılıyor; e) Hiç bir tepki vermiyor-duyarsız; f) Öldüklerine seviniyor; g) Ölen arkadaşlarının akrabalarına mektuplu taziyeler gönderiyor; h) Kendisine meşgaleler arayarak, unutmaya gayret ediyor.

·        Üzüntülerini ve kederlerini nasıl ifade ediyor ? Örn.: a) Konuşarak; b) Susarak; c) Gizleyerek; d) Sevdiği insanlara gizlice söyleyerek.

·        Olağanüstü durumlar: Örn.: a) Panik yapar; b) Kızar; c) Bağırır; d) Ağlar; e) Sigara içer; f) Rakı içer; g) Çikolata yer; h) Alış veriş yapmak ister; i) Parka gider.

·        Mutlu olmasını sağlayan faktörler: Örn: a) Kızı ile sohbet; b) Çiçekler; c) Köpeği veya kedisi; d) İbadet-dua; e) Kitap okumak; f) Televizyon seyretmek.

ÖZET TEŞHİS: Örn.: a) Kişi, psikolojik-manevî buhran içinde (Öneri: Kişiye, dinine-inancına-dünya görüşüne uygun psiko-sosyal destek, manevî telkin ve teselli hizmetleri sunulmalıdır). b) Kişi, manevî yönden sağlıklı (Öneri: Durumu korumak için, manevî atmosferin sürekliliği temin edilmelidir).

Bakıma Muhtaçlık Derecesinin Tespiti

Bakım ihtiyacının olup olmadığı, bakım teşhislerinin konulması ile kesinleşmektedir. Bakıma sürekli olarak ihtiyaç duyan kişiye hangi boyutta ve türde bakım hizmetlerinin götürülmesi gerektiği konusu, bakım merkezinin, uzman bakıcının ve(ya) bakım güvencesinden ve denetiminden sorumlu resmî kurumun benimsediği bakım modelinin derecelendirme sistemine bağlıdır.

Bakıma muhtaç kişiye sosyal güvenlik (bakım güvencesi) kapsamında bakım hizmetlerinin götürülmesi gerekmekte ise, bu durumda genelde kanunî düzenlemelerde veya yönetmeliklerde yer alan bakıma muhtaçlık derecelendirme sistemlerine ve kriterlerine müracaat etmek kaçınılmaz olmaktadır. Ancak, bakıma muhtaçlık derecesinin belirlenmesinde kimin yetkili kılınacağı da ayrı bir sorundur.

Bakım güvence sisteminin suiistimallere uğramaması, kişinin bakım ihtiyacının objektif esaslara göre belirlenebilmesi ve hak ettiği ivazları (bakım hizmetleri ve/ya bakım ödenekleri) alabilmesi için, bakıma muhtaçlık derecesinin belirleme işlemleri, genelde bu görev için yetki almış özerk kurum veya kuruluşların bağımsız uzman bakıcıları veya bakım güvencesinden sorumlu yetkili kurumun (Sağlık Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu; Sosyal Hizmet Kurumu vb.) personeli (tıp heyeti-rehabilitasyon heyeti-sosyal bakım heyeti) tarafından yürütülmektedir.

Aslında bakım teşhisi ile bakıma muhtaçlık derecesi, gerek muhteva, gerekse hedef açısından, aynı kavramsal içerik arz etmektedir. Yalnız, bakım teşhisi, resmî mevzuatın dışında belirli bir bakım modeli ekseninde geliştirilmiş ve sadece bakım kalitesini temin etmeye yönelik bir uygulama iken, bakıma muhtaçlık derecesi, kaliteye de vurgu yapmakla beraber, kişinin sosyal haklarını ön plânda tutan ve dolayısıyla bakım hizmetlerinin maliyetlerini düzenleyen bir uygulamadır.

Her iki uygulamada da, ihtiyaç duyulan bakım sıklığı ve yoğunluğu, dolayısıyla bakım külfeti ve zorluğu, bakım teşhisinin konulmasında veya bakıma muhtaçlık derecesinin tespitinde kullanılacak kriterlerdendir.

Almanya Örneği

Almanya, Monika Krohwinkel’in AEDL-Modelinde geçen değerlendirme kriterlerinden etkilenerek, bakıma muhtaçlık derecelendirme sistemi geliştirmiştir. Bakıma muhtaçlık derecesinin tespitinde kanun koyucu, bakıma muhtaç kişileri, basamaklar hâlinde bakımları a) ciddî, b) zor ve c) en zor olarak derecelendirmektedir. Bakım basamakları yükseldikçe, bakım hizmetlerinin türü ve boyutu da (kişinin bakım derecesine ve ihtiyacına endeksli olarak) değişmektedir.

Bakım güvencesi kapsamında (ücretsiz) bakım hizmetlerinden yararlanabilmek için, bakıma muhtaçlık şartı aranırken, bakıma muhtaçlık derecesinin en az birinci basamakta olması gerekmektedir. Buna göre, bakıma muhtaç kişi, aktivite alanlarından herhangi birisinde (Beden Temizliği; Beslenme; Hareket) yapılması zarurî olan en az iki aktiviteyi kendi başına yapmaktan âciz olmak durumundadır. Aksi takdirde yeteri derecede bakıma muhtaç sayılmamakta ve bakım güvencesi kapsamına girememektedir.

Kişinin, belirli aktivite alanlarında ifa edemediği faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için, uzman bakıcının, bakıma muhtaç kişiyi her gün en az bir defa ziyaret etmesi gerekmekte ve bunun yanında kişiyi ev idaresine yönelik işlerin tâkibi için, haftada birkaç kez zaman ayırması gerekmektedir. Bütün bu hizmetler için, günde asgari 90 dakika sarf edilmelidir, ta ki bakıma muhtaç kişi, bakıma muhtaçlık derecelendirmesinde birinci basamakta yer alabilsin ve bu basamak üzerinde bakım hizmetleri ve yardımları alabilsin. Birinci basamakta bulunan bakıma muhtaçların bakımı ciddî olarak değerlendirilmektedir. Bakımı zor ve en zor şartlar altında gerçekleşen bakıma muhtaç kişilerin günlük bakım ihtiyaçları ve süreleri ile ilgili bilgiler, tablodaki ikinci ve üçüncü basamaktan elde edilebilmektedir. Kişinin, bakıma muhtaçlık derecesi arttıkça, sosyal bakım hakları da o nispette artmaktadır.

Bakım Plânının Üçüncü Adımı: Bakım Hedeflerinin Belirlenmesi

Bakım hedefleri, bakım hizmetleri ile ancak gerçekleştirilebilen, somut olarak incelenebilen bir kişisel bağımsızlık veya beceri düzeyini ifade etmektedir. Uygulamada bakım sorununa yönelik konulan her bir teşhis için, somut olarak en az bir hedef belirlenmektedir. Dolayısıyla, bakım hedefleri, konulan teşhislerden türetilmektedir.

Bakım hedeflerinin ana esprisi, bakıma muhtaç kişinin kendi başına veya bakıcı aile fertlerinin yardımı ile belirli bir zaman zarfında neyi başarmak istediğinde düğümlenmektedir. Bakım hedefleri, uzman bakıcı tarafından tek başına konulması, bunları gerçekleştirebilmek açısından bazen çok bir şey ifade etmemektedir. Bakım hedeflerinin hayata geçirilmesi, çoğu kez bakıma muhtaç kişinin aktif katılımı ile ancak mümkün olmaktadır. Bundan dolayıdır ki, bakım hedeflerinin tespitinden önce, uzman bakıcı, bakıma muhtaç kişi ve onunla ilgilenen aile bireyleri ile görüşerek, bakıma muhtaç kişinin potansiyelleri doğrultusunda isabetli ve gerçekçi bir teşhis koymalıdır. Katılımcılığı ve istişareyi her zaman kendine rehber edinen uzman bakıcı, muhatapları ile birlikte, yani onların da onayını alarak, bakım hizmetlerinden elde etmek istediği hedeflerini belirlemelidir. Bakım sürecine muhatapların katılımı ile genelde motivasyon artmakta ve bakıma muhtaç kişinin aktif bakım hizmetlerine etkin katkıları sağlanabilmektedir.

Uzman bakıcı, bakım hedeflerini mümkün mertebe somut bir biçimde ifade edebilmeli ve kayda geçirmelidir. Bir başka yaklaşımla, sosyal bakım uzmanı, bakıma muhtaç kişiden beklenilen tutum ve davranışların gelişimini ve(ya) fizikî yetersizliklerle ilgili değişimini açıkça beyân edebilmelidir (Örn.: Bağımsızlık derecesinin, bakım ile ilgili belirli bir işlemin ifa süresinin veya kişide görülebilen belirli bir hareketin sıklığı ile ilgili hedefler).

Bunun yanında, beklenilen olumlu değişimin hangi zaman zarfında veya tarihinde gerçekleşebileceği de net olarak açıklanmalıdır (Örn.: Bakıma muhtaç kişi, 15 Haziran 2005 tarihine kadar yüzünü, koltuk altlarını ve avret mahallini kendi başına yıkayabilecektir veya bakıma muhtaç kişi, en geç 01 Aralık 2005 tarihine kadar refakatçının desteği ile günde bir kez en az 50 metre yürüyebilecektir).

Uzman bakıcı, hedeflerini gerçekçi bir şekilde koymalıdır. Yani, sadece gerçekleştirilebilir nitelikte olan gelişmeler, hedefe alınmalıdır. Konulan hedefler, bakıma muhtaç kişinin özel durumunu doğru yansıtmaları oranında ciddiyet ve gerçeklik kazanmaktadır. Örn. Yarımca (Hemiplegie), yani kısmî felç geçirmiş yaşlı bir insan için, tekerlekli sandalye ile hareket edilmesini sağlamaya yönelik bir hedefin belirlenmesi, isabetli olmamakla birlikte gerçekleştirilmesi de pek mümkün görünmemektedir.

Asıl-nihaî hedefe ulaşmak için, önceden bir kaç adımın atılması bazen kaçınılmazdır. Onun için, bakım hedeflerinin tespitinde de yakın (kısa vadede gerçekleştirilmesi mümkün olan) ve uzak (uzun dönemde ancak gerçekleştirilebilen) hedefler ayırımının yapılmasında fayda vardır.

Kısa vadede (en geç 7 günde) yapılması mümkün olan hedefler, bakımın veya herhangi bir tedbirin bir iki kez uygulanması hâlinde elde edilen olumlu neticelerdir. Örn.:

a) Bakım merkezinde yaşayan Ahmet bey, bir haftalık yoğun destek ve yönlendirmelerin sonucunda giyeceği elbiselerini kendisi seçebilmekte, düzenli olarak onları yerlerinden alabilmekte ve uygun bir biçimde yeniden yerleştirebilmektedir. Ayrıca, tek başına giyinip, soyunabilmektedir.

b) Evinde yaşayan yürüme engelli Fatma hanıma, kendisi için özel olarak geliştirilmiş bir araç temin edilmiştir. Fatma hanım, bu aracı kullanmayı bir-iki içinde öğrenmiş ve kapıları genişletilen banyo ve mutfağa kaldığı odadan rahatlıkla ulaşabilmektedir.

Uzun vadeli hedefler ise, bakıma muhtaç kişinin günlük hayatta yapılması gereken işlerini bağımsız olarak ifa edebilmesine yöneliktir. Ancak, uzun dönemli bakım hizmetlerine ihtiyaç duyan özellikle ileri derecede bakıma muhtaç kişiler için, bu hedefe gerçekleştirmek çok zordur. Bu durumda, bakım hedeflerini fizikî bağımsızlık alanından daha çok psiko-sosyal ve manevî alanlara kaydırmakta pratik fayda vardır. Burada, bütün olumsuzluklara rağmen hayatın sürdürülebilirliğini ve mevcut durumlar içinde yaşanabilirliği sağlamak amacıyla kişinin memnuniyeti, mutluluğu, psikolojik dengesi ile ilgili psiko-sosyal ve manevî hedeflerin belirlenmesi gerekmektedir. Gerektiğinde bakıma muhtaç kişiye, gerçekçi ve-fakat müşfik bir ayarlama ile bakıma muhtaçlığın ortadan kaldırılmasının mümkün olamayacağı söylenmelidir. Bununla birlikte, kaliteli bir bakım hizmetinin sunulmasının dışında kişinin kendisiyle-özüyle barışık, sosyal çevresiyle mutlu olabilmenin bütün yolları aranmalıdır.

Tespit edilen bakım hedeflerinin gerçekleşip gerçekleşmediğini anlayabilmek için, hedeflerin belirli aralıklarla (tarih verilmiş ise en geç o tarihte) gözden geçirilmesi gerekmektedir. Neticelerin değerlendirilmesinde başvurulacak kaynakların başında bakıma muhtaç kişinin ve ona bakan aile bireylerinin olumlu-olumsuz ifadeleri (memnuniyeti-şikayetleri) yer almaktadır. Uzman bakıcı, kendi gözlemlerini de esas alarak, neticeler hakkında genel bir kanaat oluşturmalıdır. Hedeflerin gerçekleşmemiş oldukları tespit edilmesi hâlinde, muhtemel sebepleri ve alternatif öneriler ile tutanaklara geçirilmelidir. Bir başka ifadeyle, hedeflerin yeniden belirlenmesi açısından gerekçelerin hazırlanması gerekmektedir.

Bakım hedeflerinin tespitinde yapılan işlemleri özet hâlinde tekrarlayacak olursak:

1.)             Bakım hedefleri, bakım sürecinde yer alacak bütün muhatapların görüşleri de alınarak belirlenmelidir.

2.)             Bakım hedefleri, somut ve anlaşılabilir bir dilde yazılmalıdır.

3.)             Bakım hedefleri, kişinin gerçek durumunu yansıtmalı, bütünsel ve gerçekleştirilebilir olmalıdır.

4.)             Bakım hedefleri, belli aralıklarla gözden geçirilmeli ve gerektiğinde revize edilmelidir.

Bakım Hedefleri kapsamında Önleyici-Koruyucu Hedefler

Önleyici hedefler, ileride büyük bir ihtimalle doğabilecek yeni bazı risklerin, komplikasyonların ve ikincil (türevî) hastalıkların ortaya çıkmasını engelleyen veya erteleyen hedeflerdir. Bu hedefler, tıbbî-psikolojik-sosyal destekli aktif bakım hizmetleri ile ancak gerçekleştirilebilir. Bakıma muhtaç kişi, bu yeni tehlikelerden korunmuş olması, yeni rahatsızlıklara maruz kalmaması ve her türlü komplikasyonlardan uzak tutulması hâlinde, bakım hedefinin gerçekleşmiş olduğunu söyleyebiliriz.

Bir başka ifadeyle, burada bakım hizmetlerinden beklenen, kişide mevcut şartlardan dolayı herhangi bir iyileşme sağlamaktan ziyâde mevcut durumu korumak ve bakıma muhtaçlık derecesinin (bağımlılığın) daha fazla artmasını önlemek olmalıdır. Sosyal bakım kapsamında koruyucu-önleyici aktif bakım hizmetlerinin önemi, bakıma muhtaç kişi ve aile bireylerinin geleceği açısından son derece önemlidir. Ayrıca, önlem alınmaması hâlinde ileride artan bir oranla ortaya çıkabilecek bakım külfeti, bakım giderlerini de olumsuz yönde etkileyeceğinden, bakım hizmetlerinde erken safhada alınması gereken tedbirlerin önemi daha da artmaktadır.

Bakım Plânının Dördüncü ve Beşinci Adımı: Bakım Programının Belirlenmesi ve Uygulanması

Hedeflere, belirlenen süre içinde ulaşabilmek için, gerekli adımların plân doğrultusunda derhal atılması şarttır. Bunun için de, bakıma muhtaç kişi için en uygun olan bakım hizmetlerinin plânlanması, programlanması (uygulama biçiminin kişiye odaklı olarak belirlenmesi) ve uygulanması gerekmektedir.

Bakım hizmet programının plânlanmasında veya belirlenmesinde muhatapların da katılımı sağlanmalıdır. Faydaları şunlardır:

·        Bakıma muhtaç kişi, birlikte uygulanmasına karar verilen bakım programını benimseyeceği için, uygulanan bakım hizmetlerine aktif olarak katkı sağlar, bakımın etkinliğini artırır ve(ya) hedefe ulaşmada yardımcı olur.

·        Bakım programının hazırlanmasında bakıma muhtaç kişi ile samimî bir atmosferde mahrem konular dile getirilir, kişinin çekinceleri dikkate alınır.

·        Bakım hezimetlerinde yetersizlikler baştan tespit edilebilir ve gerekli önlemler zamanında alınabilir.

Bakım programının plânlanmasında aşağıdaki sorulardan elde edilecek cevaplar, bakım hizmetlerinin etkin bir şekilde ifasına yardımcı olmaktadır:

·        Ne yapılacak ? (İşin Tanımı): (Örn.: Kişinin saçları yıkanacak).

·        Ne zaman ? (Hangi vakitlerde?): (Örn.: Cuma ve Salı günleri).

·        Nasıl ? (Hangi materyallerle ?): (Örn.: Şampuan-sabun, saç kurutma makinesi, veya havlu ile).

·        Nerede ? (Hangi mekânda veya odada ?): (Örn.: Banyoda veya bu mümkün değilse uygun araç-gereçlerle yattığı yatakta veya odada).

·        Kaç kez ? (Hangi aralıklarla ?): (Örn.: Haftada en az iki kez).

·        Hangi zaman zarfında ? (İşlem için ne kadar süreye ihtiyaç vardır ?): (Örn.: 30 dakika).

Uygulanan bakım hizmetlerinin malî veya sosyal güvenlik boyutu söz konusu olması hâlinde, yapılması düşünülen ve(ya) uygulanan hizmetlerin (ivaz haklarından da yararlanabilmek için) niteliği, içeriği, türü, biçimi, daha doğrusu yukarıda izah edilen soru-cevap yöntemlerine uygun bir biçimde deklare edilmesi şarttır.

Bakım hizmetlerinde kalite denetim uygulamaları söz konusu olması hâlinde ise, sosyal bakım uzmanı, hangi hizmetlerin hangi yoğunlukla, hangi araç-gereçlerle, niçin ve nasıl yapıldığını (bakım standartlarının uygulama biçimini) bakım tutanakları aracılığı ile denetimlerden sorumlu yetkili kurumlara açıklama yapabilmelidir.

Aktif Bakım Hizmetleri

Aktif bakım hizmetleri, kalitenin korunması ilkesi doğrultusunda ve bireysel (şahsî) bakım plânları ekseninde bakıma muhtaç kişilerin mevcut güç kaynaklarını (potansiyellerini) de dikkate alarak, kişilerin olabildiğinde bağımsızlığını sağlamaya yönelik bakım uygulamalarıdır. Aktif bakım, kişinin belli bir derecede bağımsız olmasını, yani, en azından belli bir seviyede kendine bakabilmesini amaçlamaktadır.

Aktif bakım hizmetlerinin mahiyeti (hedefleri, içerikleri, nitelikleri ve(ya) faydaları) kısaca şunlardır:

·                  Kişinin, haricî bakım hizmetlerine daha az ihtiyaç duyması sağlanmaktadır.

·                  Kişiye, kendi kendine yeterli olabilmesi yönünde destek verilmektedir.

·                  Kişiye, kendi kendine yardım edebilmesi yönünde yardım sunulmaktadır.

·                  Sosyal yoksunluk (yalnızlık) içinde olması giderilmektedir.

·                  Psikolojik yetersizlikler azaltılmakta ve özgüven düzeyi artırılmaktadır.

·                  Bedenî-fizikî yetersizlikler azaltılmakta ve bakım ihtiyacının-külfetinin (ve dolayısıyla bakım maliyetinin-giderinin) düzeyi düşürülmektedir.

·                  Bakım süreçlerinin tâkibi yapılmakta ve kalite sağlanmaktadır.

Sosyal bakım hizmetlerinde aktif olarak başvurulan yöntemler şunlardır:

·                  Bakım plânı ve mevcut durumdan yola çıkarak, güç kaynaklarının aktif hâle getirilmesi sağlanmaktadır.

·                  Bakım hizmetlerinde bağımlılık hissi vermekten veya bağımlılığı artırıcı uygulamalardan ziyâde refakatçılık anlayışını geliştirmek ve(ya) kişiye (ancak ihtiyaç duyması hâllerinde) gerektiği kadar destekçi olmak.

·                  Kişinin bireysel yeteneklerini geliştirici uygulamalara ağırlık vermek.

·                  Danışmanlık ve rehberlik hizmetleri çerçevesinde kişinin hareket kabiliyetinin veya özgüvenin artırılması yönünde sürekli olarak motive edici sözler sarf etmek.

·                  Kişiye, güç kaynaklarının rolünün ve öneminin idraki içinde olması yönde telkinde bulunulmaktadır.

·                  Kişinin iç huzuru ve saadeti için, manevî telkin yolları kullanılmaktadır.

Standart Bakım Hizmetleri

Standart bakım hizmetleri, standart bakım modelleri doğrultusunda tatbik edilen bakım hizmetleridir. Bir başka ifadeyle, bakım plânlarına göre belirlenen bakım hizmetleri, belirli standartlar doğrultusunda uygulanmaktadır. Bu standartlar, hemen bütün bakıma muhtaç kişilerin ortak ihtiyaçlarını dikkate almaktadır. Standart bakım hizmetlerinde ifa edilmesi gereken bir çok prosedür veya işlem, sık sık tekrarlanmaktadır. Sık sık tekrarlanan faaliyetlerin de standartlaştırılması da kolay mümkün olmaktadır.

Dolayısıyla, bakım standartları, uzman olmayan diğer yardımcı bakıcılar tarafından da bakım programlarına alınabilmekte ve kolaylıkla uygulanabilmektedir. Direkt olarak kişiye odaklı olan bakım standartları, genelde “mikro standartlar” ve direkt olarak kişi ile ilgisi olmayan ve daha fazla organizasyon ve yönetim ile ilgili olan standartlar da “makro standartlar” olarak tanımlanmaktadır. Bundan yola çıkarak, kişi ekseninde hazırlanan standart bakım plânları doğrultusunda ifa edilen hizmetler de, mikro bakım hizmetleridir.

Bireysel Bakım Hizmetleri

Bakıma muhtaç kişinin özel ihtiyaçlarını ve karmaşık durumunu dikkate alan spesifik bakım hizmeti, bireyseldir. Gerçi, bireysel bakım hizmetlerine ihtiyaç duyan bakıma muhtaçlara da standart bakım hizmetlerinin sunulması şarttır. Ancak, bakıma muhtaçlığa yol açan faktörler ve sebepler birden fazla ve tezahürleri de çoğu zaman birbirinden farklı olduğu için, standart bakım modelleri (bakım standartları) çerçevesinde geliştirilen bakım hizmetleri kifayetsiz kalmaktadır. Ve bundan dolayı da, bireysel (özel) bakım hizmetleriyle takviye edilmesi gerekmektedir. Kişiye odaklı bakım hizmetlerinin gerekliliği, aslında bakım plânının ilk aşamalarında belli olmaktadır.

Bireysel bakım hizmetleri, hazırlık ve uygulama safhaları açısından aşağıdaki temel esas ve unsurlardan oluşmaktadır:

·                  Bireysel bakım plânları, bakıma muhtaç kişinin spesifik rahatsızlıklarına ve hastalıklarına göre hazırlanmaktadır.

·                  Bakıma muhtaç kişinin özel istek ve arzuları, dünya görüşü, inançları ve yaşama tarzı da özel bakım plânına dâhil edilmektedir.

·                  Bakım hizmetleri, bakıma muhtaç kişinin şahsî sorunlarının çözümüne yönelik uygulanmaktadır.

Psiko-Sosyal Hizmetler (Manevî Telkin ve Teselli)

Bakıma muhtaç yaşlı, hasta ve özürlülerde, bedenî şikayetler, fizyolojik rahatsızlıklar, oryantasyon bozuklukları, yalnızlık ve(ya) iç sıkıntılardan kaynaklanan bir çok psiko-sosyal sorun ve yakınma ortaya çıkabilmektedir. Kişinin ruh ve akıl sağlığını bozan ve bununla birlikte bakım hizmetlerinin akışını bozan veya bakım uygulamalarını zorlaştıran psikolojik kökenli olumsuzluklar şunlardır:

·                  Ümitsizlik ve Keder.

·                  Kendini Yorgun Hissetme (Gönül Yorgunluğu).

·                  Kendini Bitkin ve Güçsüz Hissetme.

·                  İnzivaya Çekilme İsteği.

·                  Ruhî Sıkıntılar (Stres; Depreseyon).

·                  İntihar Düşünceleri.

·                  İnkâr, Yokluk-Hiçlik-Gaflet-Bilinmezlik Duyguları ve Hayatın Anlamsızlığı.

·                  Hasret ve Gurbet Duygusu-Yalnızlık veya Kimsesizlik Hissi.

·                  Hüzünlü ve Acıklı Fanilik Hissi.

·                  Maziyi Hatırlama Ve Dehşetli Ürküntü Veya Üzülme.

·                  Gelecek Endişesi; Ölüm Ve Sonrası İçin Kaygılar; Kabir Korkusu.

·                  Saygı ve Sevgiden Uzak Olduğunu Düşünme.

·                  Asabiyet, Agresyon, Stres; Depresyon.

Yukarıda belirlenen rahatsızlıklar ve şikayetler, gerçek anlamda maddî-organik hastalıklar değildir. Ruh ile vücudun manyetik dengesinin bozulmasından kaynaklanan vehmî hastalıklardır. Bunlardan bazıları psiko-somatik şikayetlere yol açacağı gibi, bazıları da beden sağlığını ciddî anlamda sarsabilmekte ve yeni hastalıklara yol açabilmektedir. Örn.: stres, bedendeki kan şekerinin dengesini bozmaktadır. Bu durumda adrenalin ve noradrenalin de âcil enerji ihtiyacını karşılamak için, devreye girmektedir. Adrenalin, sıkıntı, korku, depresyonda, noradrenalin ise kızgınlık, öfke ve saldırganlık durumunda daha çok yükselmektedir. Fazla salgılanan adrenalin, stres hormonlarının salgılanmasını frenlemeye çalışmaktadır. Özellikle bakıma muhtaç kronik hasta ve yaşlılarda biyo-kimyasal mekanizmaların etkinliği yüksek seviyede olmadığı için, stres gibi faktörler, kişinin sağlık durumunu sarsabilmektedir.

Bilhassa şeker hastalığından şikayetçi olanların, stres ortamından uzak tutulmaları ve morallerinin de devamlı yüksek tutulmaları gerekmektedir. Aksi takdirde stres, kalp kroner hastalığına, barsak kolite, eklem romatizmasına ve  alerjik cilt hastalıklarına yola açabilmektedir. Ayrıca stres, mineral kortikoidlerin bağ dokusunu bozmasını sağlamakta, sedimantasyon hızını düşürmekte, kan basıncını yükseltmekte ve damarları da büzmektedir. Kısacası, stres ve strese yol açan faktörler (üzüntü, keder, sıkıntı, kaygılar ve bütün olumsuz düşünceler) şiddetine göre, insanın şahsî, ailevî, cinsî, sosyal ve psikolojik dünyasını alt üst etmektedir. Feyizli, anlamlı ve manevî teselli kaynakları ise, bakıma muhtaç kişilerin psikolojik ve sosyal dünyalarını aydınlatacak ve rahatlatacak mahiyettedir.

Sosyal bakım uzmanları, hem bakım kalitesini artırmak, hem de kişilerin iç huzurlarını, mutluluklarını ve memnuniyetlerini temin etmek maksadıyla aşağıdaki manevî telkin yöntemlerinden yararlanmasını bilmelidir:

·                  Bakıma muhtaç kişi, sık sık ziyaret edilmeli; Kendisine hal hatır sorulmalı ve saygıda kusur edilmemeli; Söz, tutum ve davranışlarla ve beden diliyle sevgi gösterilmelidir.

·                  Bakıma muhtaçlara merhamet ve tevazu kanadı gerilmeli, kişiyle tatlı tatlı sohbet edilmeli ve ayrılmadan önce kendisinden, hem kendisi, hem de başkaları için, hep dua talep edilmelidir. Böylece kendisinin değerli olduğu ve başkalarına mânen destekçi olabileceği gösterilmelidir.

·                  Bakıma muhtaç kişinin eli tutulmalı, sabırla ve şefkatle meseleleri dinlenmeli. Değiştirebilecekleri ve çözebilecekleri şeyler için cesaret verilmeli, değiştiremeyecekleri ve düzeltemeyecekleri şeyler için ise durumlarını kabullenmeleri ve hayal kırıklığına uğramamaları sağlanmalıdır. Durumlarını kabullenmeleri ve hatta benimsemeleri için, Allah nezdinde bakıma muhtaçların durumlarının manevî yönden çok avantajlı olduğu söylenebilir. Şöyle ki, “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” (Al-i İmran Sûresi: 173) sözünü kalben söyleyenler, tevekkül içinde vekaletlerini Allah’a teslim ettikleri için, bakıma muhtaçlığın yol açtığı acizlik ve zayıflık hâlleri, ilahî rahmetin celbine bir vesile olacaktır. Bu durumda, insanların bedenen en zayıfı olan bakıma muhtaç kişi, nasıl ki sosyal bakım hizmetleri kapsamında maddî cihetiyle koruma altına alınmakta ise, fazlasıyla ilahî rahmetin en güzel ve en etkili cilvesine nail olmaktadır. Bu rahmet vesilesiyle de, bakıma muhtaçların toplumsal hayattaki yeri, önemi ve hatta bereketi de o nispette artmaktadır. Bakıma muhtaç yaşlı, özürlü ve(ya) hastalar, bu sebepten dolayı bakıcılar ve toplum için, bir bereket kaynağıdır. Öyle bir rahmet ve bereket vesilesi ki, bakıma muhtaç kişilerin sâyesinde sağlıklı olanlar da bir çok psiko-sosyal riskten kedilerini korumuş olmaktadır.

·                  Hastalıkların ve diğer rahatsızlıkların aslında Allah’tan geldiği, geçmiş günahlara kefaret ve ileride işleyeceği hatalar için manevî ikaz olduğu, çekilen çilelerin mükafatı da öbür dünyada yine Allah tarafından verileceği vurgulanmalıdır. Kişi, manevî mükafat için, Allah’a dua etmesi ve bu şekilde teselli bulması sağlanmalıdır.

·                  Korkunç ve dehşet verici gibi görünen yalnızlık ve ümitsizlik aşılayan konuların, aslında meselelere farklı pencerelerden bakmamamızdan kaynaklandığını ve sorun teşkil edecek konuların bir çoğunun da bizatihi kendilerinin bir teselli ve ümit kaynağı olduğu izah edilmelidir. Dert gibi görünen şeyler, aslında dermanın ta kendisi olabilmektedir. Karanlık gibi görünen şeyler da aslında aydınlık olabilmektedir. Örn.: Ümitsizliğin kaynağı öz güven ise, kişinin özgüveninin oluşturulmasına yönelik meşgaleler bulunmalıdır. Oluşan ve gelişen özgüven, kişinin umudunu yeniden yeşertecektir.

·                  Ahiret inancının lüzumunu ve ölümün de bir realite olduğunu anlatınız. Ölüm korkusunun yok olma korkusundan kaynaklandığını, halbuki bekâ âlemi (öbür dünya), hayatı ölümsüzleştirdiğini, dünyanın geçici, ahiretin ise ebedî olduğunu misallerle anlatınız. Ölümün, yeni hayatın bir başlangıcı, rahmet kapısı, cennet salonunun bir perdesi, nur âlemin kapısı ve ebedî saadete giden bir yol olduğunu, mantıkî ve-fakat kolay misallerle izah ediniz. Hadiselere iman nuruyla bakmayı öğretiniz. Bu durumda, ölümün karanlık-korkunç dış görünüşünden ziyâde gerçek çehresi olan nurlu ve güzel yönleri görülebilir. Ölüm, ayrılık veya yokluk olmaktan çıkmakta ve ebedî hayatın başlangıcı olmaktadır. Ölüm, dünyanın getirdiği ağır sorumluluklardan ve hastalıkların yol açtığı ızdıraplardan meşru bir kurtuluştur, kişiye, ebedî izin kullanma hakkının verilmesidir. Ölüme bu şekilde bakılırsa, ölüm, bizatihi bir ümit kaynağı ve kurtuluş olmaktadır. Ölüm, dostlarla yeniden buluşma anıdır.

·                  Bakıma muhtaç kişinin yalnız kalmamasını ve mümkün mertebe kültürel yönden faydalı ve manevî hayatını zenginleştirici meşgaleler (dua, ibadet; zikir, tefekkür, yoga vb.) içinde olmasını sağlayınız. Fıtratının ihtiyaçlarına uygun ortamın sağlanması yönde çaba gösterilmelidir.

·                  Gelecek endişesine karşı ve değişik vesveselerden kurtulması için, güzel duygular içinde olmasını sağlayan tefekküre, doğru düşünceye ve kalp aydınlığına kavuşturulmalı ve kadere iman etmesi telkin edilmelidir.

·                  Gafletten, yalnızlık hissinden, ümitsizlikten ve değişik korkulardan kurtulabilmek için, dünyaya ait olan maddî unsurlardan daha çok manevî faktörlerin önemi ve faydalarına vurgu yapılmalıdır. Allah sevgisinin kalplerde yer alması sağlanmalıdır. Yaratana hamd etmesi sağlanmalı, sabır tavsiye edilmeli ve her şeye rağmen hâlinden şikayetçi olmaması ve şükretmesi gerektiği tatlı ve ikna edici bir dille ifade edilmelidir. Şunu unutmamak gerekir ki, kişinin hoşuna gitmese dahî, bu durum, bazen o kişi için, en hayırlısı olabilmektedir. Aslında hayır, zahiren pek anlaşılmasa da ve ilk etapta kabullenilmese de, Yaratan’ın o kişi için özel olarak seçmiş olduğu şey değil midir ?

Bakım Plânının Altıncı ve Yedinci Adımı: Bakım Hizmetlerinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi ve Bakım Plânının Revizyonu

Uygulanmakta olan bakım hizmetlerini değerlendirmek sûretiyle, bakım hedeflerinin ne derecede hayata geçirilip geçirilmediği tespit edilmektedir. Uzman bakıcı, belirli bir dönemden sonra müşahede, soru sormak, araştırmak, tetkik etmek gibi yöntemlerle yeni durumu belirlemekte ve sonucu, hedef olarak belirlenen beklentilerle kıyaslamaktadır. Hedef kriterleri ile nihaî durum arasında arzu edilmeyen sapmaların meydana gelmiş olması hâlinde bakım plânının değiştirilmesi çoğu zaman kaçınılmaz olmaktadır.

Hedefe ulaşılamamanın bir çok sebebi arasında özellikle eksik veya yanlış bilgi edinme, bakıma muhtaç kişinin şahsî özelliklerinin yeterince dikkate alınmaması, sorunların yanlış teşhisi, kaynakların yetersizliği, bakım hedeflerini çok iyimser olarak belirleme ve uygulamaların isabetsizliği gibi faktörler yer almaktadır.

Bakım hizmetlerinde ortaya çıkan aksaklıklar ve sorunlar, kronolojik olarak bakım çizelgelerine-tutanaklarına kayda geçirilmelidir. Bütün kayıtlara, tarih, saat ve imza da eklenmelidir. Gözlemler, genelde somut ve kısa ifadelerle yazıya dökülmeli ve daha sonra rapor hâline dönüştürülmelidir.

Bakım raporunda aşağıdaki konular yer almalıdır:

·                  Bakıma muhtaç kişinin mevcut durumu (Örn.: Bakıma muhtaçlık derecesi; İç dünyasının dış yansımaları; Tutum ve davranışları; Fiziksel aktivitedeki durum; Beslenme alışkanlıklardaki değişiklikler).

·                  Uzman bakıcının gözlemleri, tetkikleri veya tespitleri neticesinde kişi hakkında elde edilen yeni bilgiler (Örn.: Tansiyon, Kan şekeri ve yağları; Ateş; Sinir hasarlarına ait yakınmalar).

·                  Bakım programında aksaklıklara veya zarurî değişikliklere yol açan olağanüstü olaylar ve gelişmeler (Örn.: Fatma hanım, 01.01.2006, saat 13.15’de şekerleme yaparken yatağından düşer ve bundan dolayı da beden temizliği belirli bir süre için banyoda gerçekleşemez. Kişi, yatağında bakım hizmeti almaktadır).

·                  Bakıma muhtaç kişide görülen duygusal değişiklikler (Örn.: Ayşe hanım, bakıcısı olan kızı ile bir meseleden dolayı tartışmıştır. Rutin bir ev ziyareti esnasında uzman bakıcıya, huzurevine gitmek istediğini beyân etmiştir. Huzurevinde bakım bölümünün olmadığını öğrenen Ayşe hanım, sunulan bakım hizmetlerine eskisi kadar yardımcı olmamaktadır. Ayşe hanım, ailevî sorunlardan dolayı gittikçe içine kapanmakta, sohbetlerden artık kaçınmaktadır).

Etkinlik kontrolleri sâyesinde hangi bakım hizmetlerinin başarılı bir şekilde sürdürüldüğü veya sürdürülemediği belirlenmektedir. Bakım hizmetlerinin etkinliğinin değerlendirilmesi, oto-kontrol anlayışı ve şuuru çerçevesinde uzman bakıcı tarafından sürekli olarak yapılması hâlinde, bakım kalitesinin sağlanması ve artırılması mümkündür. Diğer taraftan bakım plânında yapılan değişiklikler, kayıtları geçirildiği için, üçüncü şahıslar tarafınca da bakım süreci kolaylıkla devam ettirilebilir. Netice itibariyle, etkinlik kontrolleri, bakım hizmetlerinin hem kalite, hem de ekonomi esaslarına göre yürütülmesini sağlayan bir uygulamadır.

Etkinlik denetimlerinde geçerli olan ilke ve yöntemler ekseninde aşağıdaki sorulara cevap aranmalıdır:

·                  Bakım hedefleri, belirlenen zaman zarfında ne derece gerçekleştirilebildi mi ?

·                  Bakıma muhtaç kişi, önceki duruma göre daha memnun hâle getirilebildi mi ?

·                  Bakıma muhtaç kişi, durumundan memnun değil ise, bunun sebepleri neler olabilir ? (Edinilen bilgiler yetersiz miydi ? Bakım teşhisi yanlış mı konuldu ? Bakım hedefleri yüksek mi gösterildi ? Uygulanan bakım yöntemleri eksik miydi ? Bakıma muhtaç kişi, yeterince bakım sürecine katılabildi mi ? Kişinin motivasyonu yeterince dikkate alınmadı mı ?)

·                  Bakım süreci boyunca yeni sorunlar veya aksaklıklar çıktı mı ?

·                  Bakım hedeflerinin yeniden belirlenmesi gerekli midir ?

·                  Bakım hedeflerinin yeniden formüle edilmesinde muhatapların görüşlerine yer verilsin mi ?

Etkinlik kontrollerinden elde edilen neticeler, bakım plânının gözden geçirilmesini ve gerektiğinde yeni düzenlemelerin yapılmasını sağlayan kaynak verilerdir. Bakım plânının yeni dizaynı söz konusu olması hâlinde, genelde bakım hizmetlerinin içeriği, türü, niteliği ve alanı, yeni şartlara uygun olarak daha da zenginleştirilmektedir. Özellikle bakıma muhtaç kişide görülen ani rahatsızlıklar, değişiklikler veya şikayetler üzerine sosyal bakım hizmetleri, esnek bir şekilde yeni duruma göre ayarlanabilmelidir. Örn. ölümü kısa sürede gerçekleşmesi beklenen bakıma muhtaç kişiye ve yakınlarına (aile bireylerine) ölüme refakat hizmetleri çerçevesinde manevî telkin ve destek sağlanmalıdır.

Bakım Plânlarının Uygulamadaki Etkinliği

Avrupa’da uygulanan bakım plânlarının., bakım kalitesini ne derece etkilediğine dair bir kaç çalışma mevcuttur. Örneğin, Andrey Miller, 1980 yılında İngiltere’de hastanelerin geriatri bölümlerinde bakım plânlarına göre uygulanan programlarının etkinliğini araştırmıştır. Geçici hastalara uygulanan bakım programları, bakım kalitesi üzerinde önemli bir etki yapmadığı anlaşılmıştır. Ancak, sürekli olarak bakıma muhtaç durumda olan hastalar üzerindeki etkisi memnuniyet verici olduğu tespit edilmiştir. Bakıma muhtaçlar, bakım süreci boyunca daha az bağımlı hâle getirilebilmiştir (daha az tuvaletini tutamama, daha çok katılım vb.). Hastalarla daha çok konuşmanın ötesinde bakım programındaki tedbir ve hizmetlerinin sayısal artırılmasına gerek kalmamıştır.

Apopleksi (nüzul, felç, inme) hastaları üzerinde benzer sonuçlara varan Krohwinkel, bakım modelleri ve plânları sâyesinde bireysel ihtiyaçların daha kolay belirlenmesiyle, bireysel bakım programlarının da daha etkin olarak geliştirilebileceğini ifade etmektedir. Etkin bireysel bakım hizmetlerinin uygulanmasıyla bakıma muhtaçlığa yol açan asıl hastalıktan doğabilen yan tesirlerin ve türevî rahatsızlıkların önlenebilmiş ve bakıma muhtaç kişilerin aktivite alanlarına giren bağımsızlıkları da önemli derecede artırılabilmiştir.

Böylece, sosyal bakım hizmetlerinde AEDL-Modelinin uygulanması ile bakım kalitesinin sağlanması veya artırılması mümkün olabilmiştir. Sorun çözme ve etkin iletişim kurma esaslarına dayanan AEDL-Modelinde bakıma muhtaç kişilerin potansiyelleri ve yetenekleri, bütün olumsuzluklara rağmen, artırılabilmiştir. Fizyolojik anlamındaki olumlu gelişmeler, bakıma muhtaç kişilerin özgüvenlerinin yeniden oluşumuna ve gelişimine de katkıda bulunmaktadır. Bakım modellerinin, teorik ve pratik önemi ortadır. Dolayısıyla, Sosyal Bakım konusu da, bir bilim dalı olması hasebiyle eğitim ve bakıma muhtaç insanlara pratik fayda sağlaması hasebiyle de uygulama alanında yer alması gerekmektedir.

 

Kaynaklar.

Seyyar, Ali; Teorik ve Pratik Boyutuyla SOSYAL BAKIM, SHÇEK Yayınları; Ankara; 2005.