aliseyyar@sosyalsiyaset.net

 

 

 

Makaleler ;

<<<İnsan Kaynakları Yönetimi Makaleleri

 

AHİLİK VE HAMİLİK*

Yard. Doç. Dr. Ranâ Özen Kutanis

 

1.Giriş

Bu çalışmada XIII. Yüzyılda uygulanmaya başlanmış olan Ahilik ile günümüz modern örgütlerinde uygulanmakta olan Hamilik (Mentoring) kavramları tanıtılarak, geçen uzun zamana karşın önemli benzerlikler üzerinde durulmuştur.

2.Ahilik

1220’lerde Moğollar’ın Harzemşahlar Türk Devletini ortadan kaldırmalarından sonra, Maveraünnehir ve Türkistan’daki Türk şehirlerinin tüccar ve sanatkar halkı, dükkanlarını, tezgahlarını bırakıp Anadolu’ya gelmişlerdi. Bunlar, şehirli idiler ve Orta Asya ticaret ve sanatında çok ileriye gitmişlerdi; ticari ortaklıklar kurmuş, çek kullanmış ve ipek kumaş parçalarını damgalayıp “akça” adıyla para olarak tedavüle koymuşlardı. Anadolu’ya gelen bu tüccar ve esnaf Türk birlikler, 1240’lı yıllarda bu yeni yurtlarında “Ahi Örgütü”nü kurdular. Terim olarak Ahilik; XIII. Yüzyılın ilk yarısının XIX. Yüzyılın ikinci yarısına kadar Anadolu’da, Balkanlar’da ve Kırım’da yaşamış olan Türk Halkının sanat ve meslek alanlarında yetişmelerini, ahlaki yönden gelişmelerini sağlayan bir sistemin adıdır[1]. Ahi Örgütüne esnaflar, sanatkarlar, bilginler, yani meslek, sanat, ticaret ve devlet yönetimini ile uğraşanlar girebilirdi.

Bilindiği gibi XIX. Yüzyılın ilk yarısına kadar bütün İslam ülkelerinde yurttaşın eğitimi, sağlığı, sosyal ve ekonomik durumu ile ilgilenmek, devletin görevleri dışında idi. Devlet sadece sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması ile görevli idi. “Ahi birlikleri” diye de anılan bu kuruluşlar, eğitimin devlet görevi olarak kabul edilmediği bir dönemde, üyelerinin genel ve mesleki, halkın ise genel eğitim ihtiyacını karşılayacak şekilde teşkilatlanmışlardı. Ahilik düşünce sisteminde “insan”, sistemin merkezine konulmuş, bir bütün olarak ele alınmış ve her şey onun maddi ve manevi mutluluğu için düzenlenmiştir[2]. Bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi Ahilik, İslam inancı ile Türk örf ve adetlerinin kaynaştıran bir düşüncedir.

Ahi örgütü üyesinin sanatında ve mesleğinde eğitilmesi gerekmektedir. Anadolu’da ilk sanat kurumu, deri işçiliği alanında gelişmiştir. Ahi sanat kolları sayısı kısa sürede otuz ikiye, daha sonraları da yüzlere ulaşmıştır. Ahilerde, meslek ve sanat alanlarında çırak, kalfa ve usta hiyerarşisi bulunduğu gibi, ahi üyelerinin bilgi ve kültür düzeylerinin yükselebilmesi için yedi yada dokuz basamaklı bir hiyerarşileri vardı. En yüce makam, “ahi babalık” idi. Ahi örgütlerinde zaman zaman  toplanan esnaf ve sanatkarlar adab-ı muaşeret, yurttaşlık görevi, askerlik ödevi ve genel bilgiler yönünden eğitilirlerdi[3]. Ahilikte ana kural “bir sanat ya da meslek sahibi olmak” idi. Ahilik, ahlak, konukseverlik, yardımseverlik ve sanatın uyumlu bir bileşimidir, ve Anadolu Türk’üne alın teriyle geçinme, başı dik, kendine güvenli ve minnetsiz yaşama yeteneği kazandırmıştır.

Atölyede, tezgahta sanat eğitimi, zaviyelerde kültür ve genel bilgi almak sureti ile çift eğitim gören Türk esnaf ve sanatkarları, hem aralarında güçlü bir yardımlaşma ve dayanışma kurmuş, hem de yerli Bizans sanatkarları ile yarışabilecek bir sanat yeteneğine kavuşmuş oluyordu. Her grup sanatkar için ayrı olmak üzere bedesten, arasta, ya da uzun çarşı denen, kalın duvarlarla çevrili görkemli yapılarda, yan yana dizilmiş dükkanlarda sanat ya da mesleklerini güven içinde sürdürüyorlardı. Aralarında kurdukları güçlü bir oto-kontrol ile standart, sağlam ve ucuz mal satarak her dinden ve milletten kişilerle güven içinde ticaret yapıyorlardı[4]. Ahi zaviyelerinin akşam sohbet toplantılarına her daldan bilginler, hatipler ve öğretmenler katılırdı, buralar aynı zamanda her tür yeteneğin ve becerinin gelişmesini sağlayan birer akademi gibiydiler.

Bir şehirde ya da kasabada herhangi bir nedenle bir otorite boşluğu çıksa, ahiler hemen yönetimi ele alırlar, işlerin en iyi şekilde yürütülebilmesini sağlarlardı. Onlar, iyi bir eğitimden geçtikleri için her tür yönetim ve halk ilişkilerinde o denli yetenekli idiler ki, Osmanlı Sultanları, ahi ileri gelenlerini, özellikle gayrimüslimlerin, başka uluslardan olanların, çoğunlukla bulundukları bölgelerde görevlendirirlerdi.

Ahiler, yurt savunmasında önemli görevler üstlendiği için, ahilikte her zaman askeri ve sportif faaliyetlere büyük önem verilmiştir. Çırak ve kalfaları eğitimleri süresince mesleki ve ahlaki açıdan olgunlaşmalarına çalışılırken, kalfalar kılıç kullanmak, ata binmek, ok atmak gibi sportif anlamda askeri eğitime tabi tutulurdu. Yani bir kalfanın usta olabilmesi için devrin sporlarını da başarılı bir şekilde yapabilmesi gerekirdi. II. Murad ve Fatih dönemlerinden sonra ise, pek çok fonksiyonlarını kısmen veya tamamen kaybeden Ahilik kurumu, bir esnaf teşkilatına dönüşmüştür[5].

Ahilikte insanın maddi-manevi eğitimi ön planda tutulurken XX. Yüzyıldaki eğitim felsefeleri insanın sadece bir yönünü (maddi, sosyal, biyolojik, vb.) esas alarak diğerlerini buna göre değerlendirir. Amaçta, değerde ve programda anlaşmazlıklara yol açan anlayış, sonuçta bunalımlı insanlar yetiştirir. İnsanların genel eğitimleri ile mesleki eğitimleri arasında herhangi bir çatışma olmamalıdır. Bu eğilim, Ahiliğin insanı bir bütün olarak kabul eden görüşün doğruluğunu desteklemektedir. Günümüzde genel eğitim ile mesleki eğitim giderek birbirlerine yaklaşmaktadır.

3.Hamilik (Mentoring)

Türk kültürüne dayalı bir uygulama olan Ahilik ile batılı bilim adamlarınca geliştirilmiş olan ve günümüzde firmalarda sıkça rastlamaya başladığımız “hamilik ilişkisi”  (mentoring) oldukça benzer özellikler göstermektedir. Hamilik ilişkisinde deneyimli bir çalışan “hami” (ahilikteki usta), firmaya yeni gele, deneyimsiz bir iş gören de “himaye edilen” (ahilikteki çırak) konumundadır. Bu iki taraf arasındaki bilgi alışverişi ve karşılıklı uyuşum ile hamilik ilişkisi başlayacaktır. Yeni iş görenlere yardım eden herkes tabii ki onların hamileri konumunda olamazlar, bu şekilde adlandırılabilmeleri için aşağıdaki tanımlara uygun olmaları gerekir.

“Hami” (mentor), daha az tecrübeli bir kişiye arkadaşlık ve rehberlik yapan tecrübeli kişidir[6]. “Hami” olan kişiler yeni eğitim  teknikleri geliştirebilirler, lider, arkadaş, koç, eğitimci olabilir ve hem örgütün hem de kendisinin kişisel gelişimine faydası olacağı için örgüte yeni gelen kişiye yardımcı olan, onu kollayan deneyimli ve üretken kişilerdir[7]. Hamiler, yüksek kariyer beklentileri olan genç personele yardım edebilir, ve örgüte yararlı olarak kendi gelişimlerini de sağlayabilirler. Hamiler, himaye ettikleri kişilere bir yandan iş ve işle ilgili hedeflere ulaşabilmeleri için gerekli stratejileri öğretirken, diğer taraftan da onlara sahip olmaları gereken özel yetenek ve becerileri göstererek kariyerlerini geliştirmeleri için yeni fırsatlar tanırlar.

“Himaye edilen” (kollanan) kişiler (mentee, protege) ise, kendi kariyer yaşamlarındaki hedeflerine ulaşabilmek için hamilerden yardım alanlardır[8]. Himaye edilenler, çoğunlukla yeni sorumluluk ve ödevleri yapmayı amaçlar, ve bu çabaları sonucu belli deneyimler kazanmayı beklerler. Genellikle bir hamiye edilen kişi, iş performansı ve ilgi alanlarının benzerliği yönü ile hamisinin dikkatini çeker. İyi bir “kollanan” kendi hamisinin kariyerinin ilerlemesinde de yardımcı olabilir.

“Hamilik” ilişkisine biri tecrübeli diğeri tecrübesiz olmak üzere iki kişi arasında geçen özel bir ilişki olarak bakılabilir. Bu ilişki eğitim, rol modelliği, koçluk, sponsorluk, yardımlaşma ve destekleme gibi fonksiyonları içerir[9]. Kişiler olası engelleri, iyi bir hamilik ilişkisi sayesinde aşabilirler. Bu ilişki uzun yıllar boyunca sürebilir.

Hamilik ilişkisinde iki temel görüş vardır. Birine göre bu ilişki planlı programlı bir şekilde oluşturulur; diğerine göre ise bu ilişki kendiliğinden oluşur ya da oluşmaz. İlk görüşe göre “Biçimsel (Formal) Hamilik”, ikinci görüşe göre de “Biçimsel Olmayan (Informal) Hamilik” söz konusudur[10]. Biçimsel Olmayan Hamilik, örgütün müdahalesi olmayan hamiliktir. Geleneksel olarak kendiliğinden herhangi bir dış müdahale olmadan meydana gelir. Biçimsel Hamilik ise örgüt tarafından idare edilir, üst yönetimin desteği ile oluşturulur, hamiler ve himaye edilenler dikkatle seçilir, ilişkideki tarafların beklentilerinin karşılanması için ayrıntılı bir uyum programı geliştirilir, tarafların sorumlulukları belirlenir ve hami ile himaye edilen arsındaki irtibatın devamlılığı sağlanır. Bütün bunlar örgütün ve yönetimin sorumluluğundadır. Örgüt, bu ilişkiyi kontrol eden bir gözlemci de tayin edebilir. Pratikte, örgütler hamiliğin değerini anladıkları için, genç profesyonellerin kariyer geliştirme planlarının bir parçası olarak bu tür ilişkileri biçimselleştirmeye çalışmaktadırlar.

Biçimsel hamilikte gerek hamide, gerek himaye edilende, gerekse örgütte belli değişiklikler olmaktadır. Biçimsel hamiliğin örgüt, hami ve himaye edilen açısından pek çok avantajları vardır. Genel olarak biçimsel hamilik, örgütte verimlilik artışına, işe eleman alımlarının ve haberleşmenin iyileştirilmesine; hamide kendine saygının ve işine ilgisinin artışına, insan ilişkilerinde daha tecrübeli olmalarına ve çeşitli ödüller alabilmelerine; himaye edilen de ise doğru ve geniş kariyer tatminine, performansında,veriminde, teknik ve örgütsel bilgisinde  ve dolayısıyla başarılı olma ihtimalinde artışa neden olabilmektedir.

İşletmeler, bu tür programlar ile genç profesyonellerin etkin bir hamilik ilişkisini geliştirmesinde problem olabilecek olan sosyal, kültürel ve yapısal engelleri ortadan kaldırmayı hedeflemektedirler. Böylelikle bir yandan örgütler başarılı profesyonelleri kazanırken diğer yandan da genç profesyoneller, kariyer hedeflerine daha etkin bir şekilde ulaşabileceklerdir.

4. Sonuç

 Yukarıda bahsedilen iki uygulama arasında çok uzun yıllar, farklı koşullar ve mekanlar olmasına rağmen aralarındaki benzerlik dikkat çekicidir. Her ne kadar hamilik teorik gelişmesini Romalılara ve onların efsanelerine dayandırsa da, Ahiliğin batıda kendine göre şekillendirilmiş bir uygulaması gibi görünmektedir. Aslında, XIII. Yüzyılda ticari hayatın gelişmesi, esnaf ve sanatkarların ekonomiye katkıları Ahilik uygulamaları ile; günümüzde de işletmelerin ve çalışanlarının başarılarının artması ve gelişmeleri Hamilik uygulamaları ile sağlandığına göre, bu iki ve birbirine benzer uygulamaya günümüz işletmelerinin dikkat etmesi gerekmektedir. Örgütsel davranış ile ilgili uygulamaların kültürle olan etkileşimi göz önüne alındığında Hamiliğin Türk kültürüne hiç de yabancı olmadığı ve bu nedenle söz konusu uygulamaların Türk işletmelerinde de başarıya neden olabileceği sonucu çıkarılabilir.



*Özen Kutaniş, Rana, (2004) “Ahilik ve Hamilik”, 3 Gen-Sürdürülebilir Kalkınma ve Girişimcilik, Yıl:3, Sayı:6, Kış 2004, s:37-40.

[1] Bıyıklı, Y. 2003, Ahi Kültürü, TESOB Çalışmaları.

[2]Erken, V. 1998,Bir Sivil Örgütlenme Modeli: Ahilik, Seba Yay., Ankara.

[3] Demir, G. 2000, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu ve Ahilik, Ahi Kültürünü Araştırma ve Eğitim Vakfı, İstanbul.

[4] Göksu, S. 2000, Sokrat ve Eflatun’dan Günümüze Ahilik, Polat Kitapçılık, İstanbul.

[5] Gürata, M. 1975, Unutulan Adetlerimiz ve Loncalar, Ankara.

[6] Philips-Jones, L. 1982, Mentors and Proégés. USA: R. R. Donnely ve Sons.

[7] Özen Kutaniş, R. 1998, Mentorng, Genderand Ideological Perspectives: A Case Study. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Boğaziçi Üniversitesi. Haziran, İstanbul.

[8] Ragins, B. R. 1997, Diversified Mentoring Relationships in Organization A Power Perspective. Academy of Management Review. 22 (2): 482-521.

[9] Kram, K. E. 1985, Mentoring at Work: Developmental Relationships in Organizational Life. Glen-view, IL: Scott, Foresman.

[10] Zey, M. G. 1984, The Mentor Connection. Homewood, IL: Dow Jones, Irwin.