CEZA HUKUKU ve SOSYAL DEVLET
Prof. Dr. Ali Nazım SÖZER
I. GENEL OLARAK
Ceza Hukuku'nun sosyal politika tedbirleri dolayısıyla
sosyal devlet uygulaması ile yakın ilişkisi bulunmaktadır. Bir ülkede ortaya
çıkan suçluluk sadece ceza hukuku araçları ile önlenemez. Başarı isteniyorsa
önlemek telafiden iyidir ilkesi ön plana alınmalıdır (Hans Dieter Schwıd.
Unsichere Grundlagen der Kriminalpolitik. in: Gedaechtnisschrift mr
Hilde Kaufmann. New-York. 1986. 87).
Fiillerin ve cezaların türü bir milletin toplumsal ve
politik durumunu yansıtır. İyi bir yasa koyucunun asıl amacı suçları önlemek
olmalıdır. Önlemek cezalandırmaya tercih edilmelidir. Çünkü. suçları önlemek
gelecekte adil ve insan haysiyetine yaraşır bir toplumsal düzen yaratmaya
yöneliktir (Gerhard Deımlıng. Kriminalpraevention und Sozialkritik im
Werk Cesare Beccarias "Ober Verbrechen und Strafen" (1964), in:
Gedaechtnisschrift mr Hilde Kaufman. New-York. 1986. 52. 54).
Suç ceza hukuku dışındaki sosyal
kontrol tedbirleri ile önlenmelidir (Kaiser, Kemer, Jack. Schellhoss,
Kleines Kriminologisches Wörterbuch, Heidelberg, 1985, 251). Ceza Hukuku
sosyal hayatın çekilebilir bir hale getirilmesinde yararlanılabilecek en
son araçtır. Eğer toplumda sosyal disiplin temel hak ve hürriyetler
sınırlanmaksızın. başka tedbirlerle. başka hukuk dallarına ait kurum ve
kurallarla sağlanabiliyorsa Ceza Hukukuna başvurulmamalıdır (Bahri Öztürk.
Ceza Hukuku ve Emniyet Tedbirleri Hukuku. 2-3. Ankara. 1992. 3. 4). Bu
itibarla. amaç en iyi ceza hukukuna ulaşmak değil. ona nazaran daha iyi
olana ulaşmaktır (Arman Mergen, Die Kriminologie, München, 1978, 136).
Diğer yandan fiilin suçlunun bir özelliğinden değil de
toplumun ürünü olarak ortaya çıkması halinde hem fiilin hem de toplumun
sosyalleştirilmesi gereğinden bahsedilmektedir (Albin Eser.
Resozialisierung in der Krise. Gedanken zum Sozialisationsziel des
Strafvollzugs. in: Einheit und Vielfalt des Strafrechts. Tübingen.
1974.506).
II. SUÇ SİYASETİ VE SOSYAL
POLİTİKA
Yukarıdaki açıklamalar ışığında. bir devletin suçluları
cezalandırmak görevi yanında ve ondan daha da önemli bir diğer görevi daha
vardır diyebiliriz. Suçlan önlemek. İşte suçlan önlemek için Devletin
yerine getirmesi gereken faaliyetler "suç siyaseti" olarak
adlandırılmaktadır. Suç siyaseti suça karşı savaşta kullanılan araçlardır
(Sulhi Dönmezer, Kriminoloji. 6. B.. İstanbul. 1981. 10).
Bir diğer deyişle "ceza politikası", politikanın bir
türüdür. Bunun sonucu olarak tüm sosyal kontrol sistemini kapsar. Dar
anlamda Ceza Hukukunu aşarak sosyal norm sistemlerine ulaşır (Günther
Kaıser. Kriminologie. Heidelberg. 1980. 321). Çok geniş anlamda ele
alındığında dış politikanın ve trafik düzenlemelerinin de suç siyasetinin
kapsamına girdiği söylenebilir (Bkz. Schwınd. 87). Ancak. bu konuda
özellikle sosyal politikanın önemi üzerinde durulmaktadır. En iyi ceza
politikası iyi bir sosyal politikada mevcuttur (Mergen,129;
Schwınd. 87 ve 8Tden Frans Van Liszt. Strafrechtliche Aufsaetze und und
Vortraege. Berlin. 1905. Bd. 2. 246).
Söz konusu yaklaşımın Almanya için Anayasal dayanağı
olduğundan da bahsedilmektedir. Anayasa md. 20/I ve 28/I'e göre Almanya
Sosyal bir devlettir. Bu düzenleme Devlete sosyal bir ceza hukuku ile
gözetim gerçekleştirme yükümü yükler. Mevcut iktisadi ve sosyal şartlar hiç
veya yeteri kadar korunamayanlara güvenli ve hayatını kurma şeklinde hukuki
koruma sağlamalıdır. Burada hem sosyal grupların (yoksullar. iktisadi
bakımdan kötü durumda olan meslek grupları) hem de biyolojik bakımdan zayıf
grupların (yaşlı. çocuk. genç...) korunması söz konusudur. Anılan nedenlerle
Ceza Hukuku Sosyal Yardım Hukuku ile bağlantı halindedir. Ancak. söz konusu
bağlantı her iki hukuk dalının özdeş olduğu anlamına gelmemektedir (Kaiser.
533. 534).
Sosyal politika ile suç siyaseti arasındaki bağlantı
açısından Dönmezer'in eserinde önemli tespitler vardır. Örneğin yoksulluk
tek başına bir neden olmamakla birlikte kötü mesken, sahipsiz kalma,
işsizlik, içki, uyuşturucu gibi faktörlerle birlikte suç ortamı
hazırlamaktadır. Bu itibarla, ekonomik durumları bakımından aşağı olan
sosyal sınıfların mensupları arasında diğer kesimlere nazaran daha fazla
suçlu bulunduğu sonuca varılmaktadır (Dönmezer. 372; 373; ülkemizde
214 hükümlü üzerinde yapılan bir ankette deneklerin sosyo-ekonomik ve
kültürel çevre koşullarının bozuk olduğu sonucuna varılmıştır. Haluk
Yavuzer. Suçlu Çocukların Zeka. Kişilik ve Yakın Çevre özellikleri. Ceza
Hukuku ve Kriminoloji Dergisi. C: 1; Sa: 2. 1979. 102).
Ülkelerin refah dönemlerinde bir azalma olmasına karşın
ekonomik çöküntü dönemlerinde ağır suçlarda genel olarak artma meydana
gelmektedir. Örneğin, 1835'te buğday fiyatları ile suçlar arasında çok yakın
bir ilişki bulunmuştur. Belçika'da 1845- 1848 tarımsal ve sınai bunalımı
dolayısıyla suçluluk büyük oranda artmıştır. İsveç'te 1871 'de çavdar
fiyatları artınca hırsızlık artmıştır. Amerika'da pamuk fiyatları ile
linçler arasında ilişki görülmüştür. Keza, 19. yüzyılın sonuna kadar
Finlandiya ve Danimarka'da yapılan etütlerde de aynı sonuçlara varılmıştır.
Ancak, 20. yüzyılın başından itibaren bu ilişkinin ortadan kalktığı
belirlenmiştir. Bunun sebebi sosyal yardım politikasıyla kişilerin mali
durumlarının düzeltilmiş olmasıdır (Dönmezer, 377, 378).
Çocukların vaktinden önce çalışmaları, işsizlik gibi
diğer sosyal sorunlar da çözülmediğinde suç nedeni olmaktadırlar. Gelip
geçici işlerin dahi suça meyil yarattığı belirlenmiştir (İstanbul
Üniversitesi Ceza ve Kriminoloji Enstitüsü’nün bir etüdüne göre 974 suçlu
çocuğun 319'u işsizdir. Dönmezer, 382).
Ancak, belirtmek gerekir ki uygar toplumlarda uygulanan
sosyal mevzuat (işsizlik sigortası ve diğerleri) işsizliğin, yoksulluğun
sebep olduğu suçların azalmasını sağlamıştır (Dönmezer, 382).
Nitekim, suç siyaseti çerçevesinde fakirliği ve işsizliği önlemeye yönelik
olarak eğitim (Yavuzer'in yukarıda aktarılan anket sonuçlarına göre
214 hükümlü çocuğun 0/076,6'sının annesi, 0/040,7'sinin babası okuma yazma
bilmemektedir, 95-102), istihdam politikaları, gençler için özel iş
edindirme projeleri, gençliği koruyucu mevzuat, gençlik merkezleri, sosyal
yardımlar, sosyal sigorta sistemi ceza hukukçularının önerileri arasında yer
almaktadır (Klaus Luderssen, Kriminolog H_, Einführung in the
Probleme, Baden-Baden, 1984, 151, 152; Deimling, 52; Schwınd,
94; Öztürk, 3, 4;)
İngiltere'de bir komitenin hazırladığı "Suç ve Sosyal
politika" raporunda şöyle denmektedir: Suçlardaki artışın önemli bölümü
yoksulluk, eşitsizlik ve işsizlikteki artış yüzünden. Suç konusundaki
tartışmalar polis, mahkeme ve ceza boyutlarının ötesine gitmeli. Aileye ve
topluma acil ve yoğun yatırım yapılmalı. Bu gün suç işleyenin
cezalandırılması için çok fazla para harcanıyor ama suçun ortaya
çıkmasını önlemeye dönük pek bir şey yapılmıyor. Suçla sosyal, ekonomik
politikalar arasındaki ilişki geleceğimizi tehlikeye atmak pahasına ihmal
ediliyor. (Bkz. Polis Politikası, Umur Talu, Milliyet, 23.5.1995,
Suçun sebep olduğu zararların büyüklüğü hakkında bkz. Dönmezer, 29).
Suçu önleme ve hedef kitle başlığı altında çizilen şemada
suçu önlemeye yönelik üç tedbir görülmektedir, Birincil tedbirler tüm nüfusa
yönelik olup toplumsal yapının her alanını ilgilendirmektedir, Kapsamında
sosyal politika da bulunmaktadır, İkincil ve üçüncü! tedbirler ceza
hukukunun sosyal kontrol alanındadır, İkinciller potansiyel ve tesadüfi
suçluları, üçüncül olanı ise mükerrer ve itiyadi suçluları
ilgilendirmektedir (Bkz.. Kaiser, 322, 323; Albrecht G,
HessjJürgen Bmekner. Vorbeugung des Verbrechens, in: Handwörterbuch der
Kriminologie. 4, Band, Berlin, 1979.404-411),
lll. SONUÇ
Devlet suçun
kaynaklarını kurutamadığında fiilin varisidir, Ortaya çıkan sonucun en büyük
sorumlusu odur, En etkili suçu önleme şekli politik ve toplumsal ilişkilerin
radikal bir şekilde değiştirilmesidir (Deimling, 64, 65), Otoritenin
görevi her fırsatta ceza vermek değil sosyal düzeni kurmaktır, Devletin
demir yumruğunun Ceza Hukuku ile bireylere gösterilmiş bulunması sosyal
sorunları zora başvurmadan, medeni yollardan çözmedeki başarısızlığını
gösterir (Öztürk. 4), Bu itibarla, "suç" ve "sosyal politika" (sosyal
devlet) bir tahterevallinin iki ucu gibidir, Biri yere indiğinde diğeri
yukarı çıkar (Talu, Milliyet, 23,5,1995),
|