Adapazarı'nda Engelli Personel Eğitimi

 

26 – 28 Ekim 2009 Tarihleri arasında Adapazarı Eğitim Tesislerinde Tes-İş Sendikası ile ortaklaşa, TEİAŞ'ta çalışan 46 fiziksel engelli personel için "Toplam Kalite ve Motivasyon Eğitimi" yapıldı.

Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler Bölümü’nde Öğretim üyesi olan Prof. Dr. Ali Seyyar, TEİAŞ’a bağlı değişik illerdeki şirketlerde çalışan özürlü personele çalışma hayatında başarı yöntemlerini anlattı.

SEYYAR; Özürlülüğün mahiyeti, eksiklik duygusu ile pekiştirildiğinde farklı bir boyut kazanır. Bu durumda var olanların değeri, mevcut fizikî, sosyal, zihnî ve manevî kapasitelerin önemi ve faydası da tam olarak anlaşılamaz. Özürlülük konusuna böyle olumsuz bir anlam yükleyen bir özürlü, mevcut kapasitesinin gelişiminin önüne bizzat kendisi engeller çıkartmış olur. Böyle bir duygu, günlük hayat akışının estetiğini ve etkinliğini bozacağı gibi, kişisel gelişimi ve başarıyı da zedeler. Hâlbuki özürlülük meselesine farklı bir açıdan bakabilen ve pozitif bir düşünce geliştirebilen birçok özürlü, sahip oldukları imkânları bir nimet olarak görmüş ve özürlülüklerine rağmen azmederek değişik alanlarda üstün başarılar elde edebilmiştir dedi.

Ali SEYYAR; diğer taraftan toplumun büyük bir kesimi de özürlülüğe, fizikî, ruhî ve zihnî yönleriyle kalıcı ve bariz bir noksanlık olarak gördüğü için, genelde negatif bir anlam yüklemektedir. Ancak özürlü olan kişi söz konusu olduğunda aynı kesim konuya genelde daha objektif, merhametli ve duyarlı yaklaşmaktadır. Özürlülük, hastalık ve yaşlılık hakkında kaygılarımızı belirtmek, kötü şeyler düşünmek ve bunları dile getirmek her ne kadar olağan karşılanıyorsa da, özürlü, hasta ve yaşlı kişiler hakkında aynı negatif düşünceler beslemek her zaman o kadar kolay olmamaktadır. Kendisi de özürlü olan Prof. Günther Cloerkes’in “Özürlülerin Sosyolojisi” kitabında tespit ettiği gibi, özürlülük (engellilik) olgusu ile özürlü kişiler arasında zihnimizde oluşturduğumuz farkı, belki de özürlülerin elde ettikleri ve edebilecekleri başarılarıyla ortadan tamamen kaldırmak mümkün olacaktır. Özürlülüğün mutlak anlamda bir engellilik durumu olmadığını, kitapta tanıtılan meşhur ortopedik özürlülerin hayat hikâyelerinden görmek mümkündür dedi.

Konuşmasının devamında SEYYAR; "Özürlülüklerine rağmen engelleri aşabilen ve hayatta kendi kendine yeterli olabilen özürlüler, toplum tarafından her zaman takdir görmüş ve görmektedir. Dolayısıyla toplumsal boyutuyla özürlülük, çoğu zaman bizzat özürlülerin özürlülüklerini algılayış biçimine ve davranışlarına göre şekillenen sosyal bir olgudur. Toplumsal beklentilerin üstünde başarılara imza atabilen özürlüler, belki de bundan dolayı halkın teveccühünü kazanmakta ve “kahraman” veya “meşhur” olarak ilan edilmektedir. Genel anlamda özürlülere fırsat eşitliği verildiğinde ve onları çevreleyen engeller ortadan kaldırıldığında her özürlü, “meşhur” olmasa da en azından bu başarı kervanına katılma şansına sahip olacaktır" dedi.