Etiketlenen Dışsallaştırılan Madde Bağımlısı Çocuk Ve Ergenler!

 

*Fatih Kılıçarslan

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi

ÖZET

Ülkemizde meydana gelen toplumsal değişme, kentleşme, sanayileşme, iç göç hızının artması, gecekondulaşma ve aile kurumunun parçalanmasına paralel olarak sosyal sorunlarda önemli bir artış gözlemlenmektedir. Artan sosyal sorunlardan en önemlisi, çocuk ve ergenlerin madde bağımlılığıdır. Çocuk ailede bulamadığı ilgiyi, evden uzaklaşarak sokakta arkadaş grupları içerisinde sağlamaya çalışmaktadır. Arkadaş grupları içinde onay ve takdir gören çocuk sokakta yaşamayı alışkanlık haline getirerek sokakta kimlik, güç kazanmaktadır.

Çocuğun merak, ilgi ve alt kültür gruplarının yönlendirmesiyle madde kullanmaya başlar, arkadaşlarını kaybetme ve dışlanma korkusuyla kullanımını sürdürerek madde bağımlısı haline gelir. Madde bağımlılığı tedavisi bir ekip işidir. Psikiyatr, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, hemşire ve aile birlikte çalışır. Madde bağımlılığı tedavisinde sürece aileyi katmadan, ailenin tedavide etkin rol oynamasını desteklemeden kalıcı bir tedavi olması mümkün değildir. Ailenin tedavi sürecine katılmasıyla özellikle madde bağımlısı ergenlere uygulanan tedavi programları verimliliği artmaktadır.

ANAHTAR KELİMELER; Madde Bağımlılığı, Çocuk ve Ergenler, Aile tedavisi

GİRİŞ

Ülkemizde meydana gelen toplumsal değişme, kentleşme, sanayileşme, iç göç hızının artması, gecekondulaşma ve aile kurumunun parçalanmasına paralel olarak sosyal sorunlarda önemli bir artış gözlemlenmektedir. Artan sosyal sorunlardan en önemlisi, çocuk ve ergenlerin madde bağımlılığıdır.

Çocuk korunmaya, ilgiye ve sevgiye muhtaç bir varlıktır. Ailenin uygun tutum ve davranışlarıyla çocuk kişilik, ruhsal ve davranışsal gelişimi sağlıklı yapılandırılır.(1)

Ancak ebeveynler çocuklarına yeterli düzeyde ilgi ve sevgi göstermez, kişilik gelişiminde uygun rol model olamaz ise çocuk uyum, davranış ve sosyal sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Eşler, evlilik döneminde, ilişkilerinde uyum ve ahenk sağlayamazlarsa, çocukların doğumuyla bilikte ortaya çıkan anne ve babalık rolüne de olumsuz yansımaktadır. Eşler, kendi aralarındaki iletişim sorunları çocuk üzerinden gidermeye çalışmaktadır.

Çocuklarını ilişki sorunlarının parçası haline getirmektedirler. Böylece, çocukların duygusal, kişilik ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkilenmektedir. Aile içi iletişim çatışması, çocukta uyum ve davranış sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.(2) Anne-babasının iletişim çatışma alanı haline gelen çocuk, aileden uzaklaşmakta sokağa ve alt kültür gruplara yönelmektedir. Çocuk ailede bulamadığı ilgiyi, evden uzaklaşarak sokakta arkadaş grupları içerisinde sağlamaya çalışmaktadır. Arkadaş grupları içinde onay ve takdir gören çocuk sokakta yaşamayı alışkanlık haline getirerek sokakta kimlik, güç kazanmaktadır.

Çocuğun merak, ilgi ve alt kültür gruplarının yönlendirmesiyle madde kullanmaya başlar, arkadaşlarını kaybetme ve dışlanma korkusuyla kullanımını sürdürerek madde bağımlısı haline gelir. Ayrıca madde kullanmayı çocuğun modelleme ile ilişkisine bağlayabiliriz. Çocuğun aile üyelerinden madde kullanan bir üyeyi model alarak madde bağımlısı olma riski yüksektir.

Aile yapısında çözülmeler ve parçalanmalar çocuğun ihmali, istismarı ve eğitimi sorununa neden olmuştur. Ekonomik, sosyo ve kültürel yapının hızla değiştiği ülkemizde, iç göç hızının kırsaldan şehre doğru artmasıyla birlikte eğitimsizlik, işsizlik, yoksulluk ve sosyal sorunlarda görülen artış aile ve çocukları etkileyerek madde bağımlılığın artışının toplumsal sebepleri oluşturmaktadır.

BAĞIMLILIK BELİRTİLERİ

Madde ve uyuşturucu kullanan bir çocuğun tutum, davranış ve psikolojisinde belirgin değişikler yaşanır.

İçine kapanabileceği gibi aşırı hareketlilik gözlenebilir.

Öfke, kızgınlık patlamalarının yanı sıra yalan söyleme gibi uyum ve davranış sorunları baş gösterebilir.

Çocuğun ders kalitesinde düşme, sınıfta kalma ya da okulda öğretmenleri tarafından sürekli uyarı cezaları aldığı gözlenir.

Bedeninde belirgin değişiklikler ortaya çıkar. Aşırı kilo kaybı, kollarında iğne izleri, sürekli öksürmesi, gözlerinde kızarıklık, uyku düzeninde bozukluk oluşur.
Arkadaş grubu değişir, giyim tarzı değişir, kollarında dövme ya da kesikler görülür.

Madde kullanan çocuklar arasında tiner, bali, esrar, kokain, ecstasy, karışık maddeler, eroine kullananlar vardır.(4)

EBEVEYN YAKLAŞIMLARI

Ebeveynlerin çocuklarıyla açık, duygularını anlamaya dönük ve güvenli iletişim kurabilmeleri gerekmektedir. Çocuğun ergenleşme sürecinde yaşadığı ruhsal değişimlerinde destekleyici, yol gösterici yaklaşımlarda bulunulmalı, ihmal ve şiddetten kaçınılmalıdır.

Çocuğun sınırlarını, yaşamın kural ve değerlerini oluşturabilmesi için rehberlik etmeli ve sağlıklı model oluşturulabilmelidir.

Madde bağımlısı çocuklar, çevresinde var olan kötülük karşısında sınırlarını belirleme ve kendisini madde kullanımına teşvik eden arkadaşlarına hayır diyebilme konusunda güçlük yaşamaktadır. Yanlışlıklar karşısında önce ebeveynlerin 'hayır' diyerek örnek olmaları önemli rol oynamaktadır. Böylece hayır diyebilmeyi, sınırlarını oluşturmayı ebeveynler sağlıklı rol ve model olarak davranış ve tutumlarıyla ortaya koymalı koruyucu, bağımlı, otoriter ve baskıcı tutumlardan kaçınmaları, hayatın sorumluklarını çocuklarının gelişimine uygun olarak vermeleri gerekmektedir. Çocuklarımız ilköğretimden itibaren sanat ve kültür alanlarında etkin bir yer edinmelerini sağlanmalıdır. Çocukluk ve ergenlik çağı potansiyel ve güçlü bir enerjiyi temsil eder. Çocuğun sağlıklı bir şekilde bu enerjisini harcayacak alanlar oluşturmalıdır. Bağımlı çocukları balici, tinerci vs. kavramlarla etiketleyici ve dışlayıcı yaklaşarak suçlamak doğru değildir. Dışlamak yerine, toplum içersinde tedavilerini desteklenerek madde bağımlısı çocukları tedavisi için en yakın tedavi merkezlerine yönlendirilmelidir.

MADDE BAĞIMLISI ÇOCUKLARA AİLE TEDAVİ YAKLAŞIMLARI

Tedaviyi öncelikle çocuğun istemesi, tedavi sürecine anne ve babanın da katılması gerekmektedir. Madde bağımlılığı tedavisi bir ekip işidir. Psikiyatr, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, hemşire ve aile birlikte çalışır. Madde bağımlılığı tedavisinde sürece aileyi katmadan, ailenin tedavide etkin rol oynamasını desteklemeden kalıcı bir tedavi olması mümkün değildir. Öncelikle aileyi tedavi sürecine katılmaya inanırsa çocuğuna sonuna kadar yardımcı olur. Madde kullanan çocuklar kendilerini sorunlu hissediyor, suçlanmış ve yargılanmış olduğunu hissedere benlik saygısı düşmektedir. Tedavi yaklaşımında çocuğun kişiliğinden bağımlılığını ayırarak sorunu dışsallaştırmak gerekiyor. Çocuğu ve aileyi tedaviye olan güvenini cesaretlendirerek' Ben sorunlu değilim, madde beni sorunlu hale getirdi, ailemle ilişkilerimi bozdu' diye düşünmesini sağlamak gerekmektedir.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Ülkemizde aile terapisi uygulamaları yeni gelişmekte olup, ailenin tedavi sürecine katılmasıyla özellikle madde bağımlısı ergenlere uygulanan tedavi programları verimliliği artmaktadır. Aile terapi süreçlerinde, hasta ve aile içi ilişkilerde meydana gelen çatışmalar, iletişim kalıpları, ebeveynlerin yaklaşımları terapistlerle birlikte değerlendirilmektedir. Aile terapilerinde ebeveynlerin uygun tutum, davranışlar belirlemesinde, iç görü ve farkındalık’larının arttırılması ile ebeveynlerin tedavi sürece katılımını sağlayarak ailenin tedavi gücü harekete geçirilmektedir.(4) Böylece tedavide ailenin rol almasında yardımcı olunarak, aile içi ilişkileri yeniden yapılandırarak ebeveynlerin çözüm kaynakları harekete geçirilip, ergenin ailesinin desteğiyle toplumsal yaşamda tüketen birey konumunda üreten bir değer olarak hayata uyumu ve adaptasyonu geliştirilmesi amaçlanmaktadır.

* Sosyal Hizmet Uzmanı / Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Başhekim Yardımcısı

1.) Yavuzer H. “Çocuk Psikolojisi”. 11. Basım. İstanbul: Remzi Kitabevi 1994.

2.) Ekşi A. “Gençlerimiz ve Sorunları”. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları. 2790. Mediko-Sosyal Yayın No:1, 1982.

3.) Ögel, Kültegin. “Egenlerde madde Kullanım Bozuklarına Yaklaşım”. IQ yayıncılık,2003.

4.) Kılıçarslan, Fatih. “Madde Bağımlısı Ergenlerde Aile Terapileri ve Bir Olgu Sunumu”. Bağımlılık Dergisi. 2007;8(1):42-45