Arnavutluk’ta Beşeri Bilimlerde Manevî Arayışlar Sempozyumu Yapıldı

 

11 - 13 Mayıs 2012

Arnavutluk’un Başkenti Tirana’da Türk girişimcileri ve bilim adamları tarafından kurulmuş olan Beder (Bedir) Üniversitesi - Beşeri Bilimler Fakültesi, 11-13 Mayıs 2012 tarihlerinde Tirana’da ilginç bir sempozyum düzenledi. “Beşeri Bilimlerde Manevi Arayışlar” ismini taşıyan ve üç gün devam etmiş olan bu sempozyumda bir yeni açılım olarak insan-toplum bilimleri ile manevî bilimler birlikte ele alınmıştır. Sempozyumun açılışına Arnavutluk’un değişik dini toplum liderleri katıldığı gibi Meclis Başkanı da açılışa katılarak bir teşekkür konuşması yapmış ve Beder Üniversitesini tebrik etmiştir.

Hakikatin manevî değerlerde olduğuna inanan ilahiyatçıların yanında birçok sosyal bilimci değişik coğrafyalardan gelerek bu sempozyuma katkıda bulunmuştur. Özellikle 11 ülkeden gelen 50’den fazla tebliğci, sempozyumun ruhuna uygun sunumlarda bulunmuştur. Tebliğ içerikleri, din bilimleri, hukuk, iletişim, edebiyat, iktisat, tıp, sosyal politika ve sosyal hizmetler gibi her insanı yakından ilgilendiren ve birbirini tamamlayan konulardan oluşmaktaydı.

Prof. Dr. Ali Seyyar, “Tıbbî Sosyal Hizmetlerde Bir Manevî Bakım Modeli” konulu tebliği de bu çerçevede dikkatle dinlendi ve bu alanla ilgili olarak bakıma muhtaç hasta, özürlü ve yaşlılar için Kuran ve Sosyal Sünnete uygun bir manevî bakım modelinin geliştirilmesinin elzem olduğunun altını çizdi.

Sempozyumun nihai değerlendirmelerinde Prof. Dr. Hans Köchler, Almanca GEİSTESWİSSENSCHAFTEN kavramından yola çıkarak gayri maddi alan olan bütün bilimlerin haddizatında manevi bilimler kapsamına girdiğini söylemiştir.

Prof. Dr. Ali Seyyar ise SOSYAL SÜNNET’ten örnekler vererek, sosyal bilimlerin maneviyatla iç içe olduğunu ve sosyal sorunların çözümünde dünyevi bir netlik teşkil eden sosyal politika ve hizmet yöntemlerinin kendi başına yeterli olmadığını, kişinin kalıcı içsel mutluluğu ve saadeti için bunların kader ve ahiret inançları ile bütünleştirilmesi gerektiğini açıkladı. “Maneviyat, ahiret ve kader gibi unsurlarsız düşünülemez aksi taktirde buna maneviyat dememiz mümkün değildir, olsa olsa zihinsel veya psikolojik bir rahatlama ve gelişme olabilir. Dolayısıyla gerçek sosyal içerikli manevi bilimlerde vahye dayanan kaynakların da yer alması şarttır”.

Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen Beşeri Bilimler Fakültesi dekanı Prof. Dr. Ayhan Tekineş ise sosyal bilimlerde manevî arayışlar ekseninde sonuç olarak dört ana tespitte bulunmuştur:

1.) Kâinat, insan ve sosyal hayat bir bütün olarak algılanmalıdır. Zira cansız maddelerin en küçük parçacıkları ile insan vücudunun en küçük parçacıkları arasında fark bulunmadığı, insanı ve dünyadaki cansız maddeleri kuşatan gök cisimlerinin aynı olduğu açık bir hakikattir. Hâsılı kâinattaki kanunlar bütün varlık âleminde kuşatıcı, külli ve benzerlik içinde cereyan etmektedir. O halde insanı ve sosyal hayatı, fizik âlemden bağımsız bir varlık alanı olarak anlaşılmaması gerekmektedir.

2.) Tabiat bilimleri ve din alanını birbirinden ayrı düşünmek mümkün olmadığı gibi tabiat bilimleri ile sosyal bilimler alanları da birbirinden bağımsız düşünülmemelidir. İnsanı farklı kılan akıl, ruh ve iradenin insanı diğer canlılardan ayıran bir özellik olduğu açıktır. İnsanın kendi farklılığı içinde ortaya çıkarttığı sosyal sistemin kâinattaki nizamla (sünnetullahla) uyum içinde olması gerekmektedir.

3.) Zahiri duyularımız yalnızca gördüğünü algılar, zihin ise çıkarım ve sınıflandırma yoluyla hakikati kavramaya çalışır. Tasnif, insan zihninin kâinatı açıklamak, sosyal olayları anlamak için başvurmak zorunda olduğu bir yetenektir. Bu yetenek, bir yönüyle hakikati parçalayarak açıklama ve hususi bazı yönlerini kavramada kolaylık sağlar. Ancak zihin ve rasyonel aklın yanında idrak melekelerimizden biri de sosyal, duygusal ve ruhsal zekâmızı geliştiren vicdandır. Vicdan, bir bütün olarak hakikati algılamaya daha yatkındır. Zira vicdan, his, benlik, irade ve ruhun derinliklerine açılan diğer melekeleri ile hakikatin bir bütün olarak idrakini temin edebilir. İnsan, manevi melekelerini harekete geçirip kalp ve ruhunun sesini dinlediğinde iç dünyasında birliği yakalamış olacak ve bilimleri de bu vahdaniyet anlayışı çerçevesinde bir bütünlük içinde ele alabilecektir.

4.) Sosyal bilimler ve tabiat bilimlerinin yeniliğe açık evrensel metafizik ve manevî ilkeler çerçevesinde yorumlanması, insanlığa kendini daha iyi tanıma şansını kazandıracaktır. Sosyal bilimler, farklı inanç ve manevî anlayışları dikkate alan ortak insani değerler ve ahlaki ilkeler çerçevesinde yeniden yapılandırılarak küresel barışın ve toplumsal huzurun tesisine yardımcı olmalıdır.


Foto: Sempozyum sonunda Prof. DR. Ali Seyyar; ve Prof. Dr. Ayhan Tekineş nihai değerlendirmelerde bulundular.

 


Sağdan sola: Yard. Doç. Dr. Yusuf Genç; Prof. Dr. Ali Seyyar;
Beder Üniversitesi Rektörü Dr. Gjana Ferdinand;
Beder Üniversitesi-Felsefe ve Eğitim Fakültesi Dekanı Dr. Ahmet Ecirli.

 

Sempozyum ve sonuçları hakkında daha fazla bilgi için bkz:

http://ich.beder.edu.al

http://ich.beder.edu.al/data/Conference%20Guide.pdf